Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası kirmaci@tusam.net ürkiye, "geleceğini belirlediği" genel seçimlerin ardından "milletin iradesini görmezden gelemeyeceğini" belirten Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün olası cumhurbaşkanlığını tartışıyor. Yeni hükümette kimlerin olacağından çok yeni cumhurbaşkanının kim olacağı ve cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Meclis Genel Kurulu’nda oylama için gerekli olan 367 sayısının nasıl sağlanacağı şimdi Ankara’da en fazla merak edilen konu. Alman Tagesspiegel gazetesinin satırlarına aktardığı üzere "ülkesindeki en Avrupa dostu partinin iktidarını tescil eden" Türk seçmen, "AB’ye tam üyelik şartlarını yerine getirecek reformları sürdürmesi için iktidarı görevlendirdi" üstelik "Avrupa karamsarlığının artmakta olduğu" bir dönemde… Yine Lüksemburg’da yayımlanan Wort gazetesinin yorumuna göre "Erdoğan hükümeti sayesinde Türkiye, son dörtbuçuk yılda büyük bir hamle yaptı". Aynı gazeteye göre AKP iktidarı "Turgut Özal dönemi hariç daha önceki bütün hükümetlere kıyasla çok daha büyük bir ilerleme" kaydetti(!)… Kamuoyunda epey tartışma yaratan AKP iktidarının ilerleme kaydettiği(!) alanların başında hiç şüphesiz sermayenin serbest dolaşımı çerçevesinde yapılan özelleştirmeler geliyor. Türkiye’den sermaye hareketlerini engelleyen tüm sektörel ve yapısal engelleri kaldırmasını isteyen AB, şimdi yabancı yatırımlar içerisinde giderek artan oranda üçüncü ülkelerin devlet fonları aracılığıyla yaptıkları yatırımlar konusunu tartışıyor. Birliğe üye devletlerin hükümetleri, Avrupa piyasasının üçüncü ülkelerin devlet fonları aracılığıyla yaptıkları yatırımlara ne kadar açık olması gerektiği konusunda ise kelimenin tam anlamıyla bölünmüş durumdalar. Çin, Rusya ve Ortadoğu sermayesi ürkütüyor… C S TRATEJİ tartışmaların odak noktasını "politik hedge fonlar" olarak adlandırılan arkasında devletlerin bulunduğu yatırım fonları oluşturuyor. Tartışmaların nedeni ise parayı çok büyük miktarlar halinde kontrol eden yeni tür olarak kabul gören bu fonların ekonomik değil politik amaçlar doğrultusunda hareket ettikleri iddiası. Başka bir deyişle Avrupa, üçüncü ülkelerin, bu yeni tür devlet fonları aracılığıyla Avrupa’daki şirketlere ortak olarak ya da onları satın alarak girdiği ülkenin önemli sektörlerini ele geçirmelerinden korkuyor. Avrupa’da artan endişenin asıl kaynağını Rusya, Çin ve Arap ülkelerinin devlet fonları aracılığıyla yapacakları dış yatırımlar için Avrupa’da önemli sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri seçmeleri oluşturuyor. Zira 1,2 trilyon dolar değerinde döviz rezervine sahip olan Çin, İstikrar Fonu’nda 100 milyar doların üzerinde sermayeye sahip olan Rusya ve artan petrol gelirlerini değerlendirmek üzere dış yatırımlara yönelen başta Katar olmak üzere Dubai ve diğer Arap ülkeleri, ellerindeki parayı eskiden olduğu gibi devlet tahvillerinde değerlendirmek yerine Avrupa’daki şirketlere yatırıyorlar. Bu ülkelerin devlet fonlarını Avrupa’daki stratejik şirketlerde değerlendirmeleri ise Avrupa ülkelerinde ekonomik korkuların ötesinde başta Çin ve Rusya olmak üzere gelişen ülkelerin Avrupa’da siyasi etkinliklerini artırmayı amaçladıkları endişesine neden oluyor. T Avrupa’nın ekonomik korkuları Sermayenin serbest dolaşımını savunan Avrupalı yaklaşım son dönemde korkulara kapılmış görünüyor. Ticaret fazlası veren Çin ve petrol fiyatları nedeniyle sermaye biriktiren Rusya ile Ortadoğu ülkelerinin Avrupa’da önemli firmalara yönelmesi tedirginlik yaratıyor. için kullanılan bir terim. "Sovereign Wealth Fund" olarak adlandırılan rezerv yatırım fonları aracılığıyla merkez bankaları, rezervlerinin tamamına yakın bir kısmını istikrarlı ülkelerin yatırım araçlarında tutmayı tercih ederler. Economist dergisinin ABD Maliye Bakanlığı’na dayandırdığı verilere göre bu fonlar, 1,5 ila 2,5 trilyon dolar arasında oldukça büyük miktarda sermayeyi elinde bulunduruyor. Bu fonlar içerisinde başta Hedge fonlar olmak üzere yatırım fonlarının piyasalarda her an dalga yaratabileceği endişesi zaten herkesçe biliniyor. Ancak Avrupa’da yeniden alevlenen ALTIN HİSSE Birlik üyeleri arasında bölünmeye neden olan konu ise üçüncü ülkelerin devlet fonları aracılığıyla birlik içerisinde faaliyet gösteren şirketlere yaptıkları yatırımlar karşısında birliğin koruyucu tedbirlere başvurup başvurmaması gerektiği. İngiltere, yabancı şirketlerin alanına müdahale edilmesi anlamına gelebilecek kolektif bir AB politikasına karşı çıkarken Türkiye’de limanlar yabancılara satılıyor AVRUPA’NIN FON KORKUSU "Sovereign wealth fund", hükümetlerin genellikle ihraç ettikleri petrolden sağladıkları gelir ya da döviz rezervlerini değerlendirdikleri yatırım araçlarının tümü