Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 C S Aybike KOCA akoca@tusam.net TRATEJİ Türkiye’nin çıkarlarını korumak amacıyla bölgede, geçmişten gelen potansiyelini etnik ve dinsel yakınlıklarıyla ortaya koyması o kadar zor değil. Önlem konusu ABD ile restleşmeyi de beraberinde getirebilir. yürürlüğe girdirilmesi hedeflenen anayasa taslağında "Lozan Antlaşması’nın açıkça reddedilmesi ve Sevr Antlaşması’nın övülmesi" dikkate alındığında, Türkiye Cumhuriyeti topraklarıyla ilgili ciddi hesapların yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bağımsız bir Kürt devleti kurulacak olursa; bu devletin yöneticileri, yanlış yönlendirmelere alet olarak, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerine hesaplara girişebilirler. ? Kerkük’ün Statüsü Değiştirilecek Olursa: ? Kerkük’te yapılacak olan referandum öncesi gerçekleştirilen "göç politikası" ve sonrasındaki "ilhak yöntemi" de, bölgedeki diğer düzenlemeler için model oluşturacaktır. ? Kerkük’ün statüsü değiştirilecek olursa bölgede, Türkiye’nin içinde bulunacağı ciddi çatışmalar yaşanabilir. ? Irak petrollerinin önemli bir kısmı yeni devletin eline geçeceği için, Irak’taki diğer unsurlar ile dış destekçilerinin doğrudan karışacağı ciddi karışıklıklar yaşanabilir. ? Irak’ın kuzeyinde yaşayan 5 milyon civarındaki Kürt halkının bağımsızlığını ilan etmeye yönelik Kerkük hesaplarını içine sindiremeyen Türkmenler ile Türkiye; sayıları 3 milyon civarındaki Iraklı Türkmenin "Kerkük merkezli" bağımsız bir devlet kurmaları için, referandumu gerekçe göstererek doğrudan harekete geçebilirler. ? Türkiye ve İran’a rağmen, Kerkük’ün statüsü değiştirilerek Bölgesel Kürt Yönetimine bağlanması halinde; Barzani önderliğindeki Iraklı Kürtler, dizginlenemez ihtiraslarını harekete geçirecek bir güvene kapılarak, TürkiyeİranSuriye üçlüsünde var olan yaklaşık 13 milyon Kürt halklarının bulundukları coğrafi alanları ilhak politikasını uygulamaya sokmaya kalkışabilirler. Bu ütopik ve uçuk hayalleri, Kürtlerin bölgenin dışlanmış halkı olarak adlandırılmalarına neden olabilir. TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası Kısa vadeli ekonomik başarı, siyasal uyuşmazlık… ün, 12 Ağustos 2007, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşunun 77. yıldönümü idi. Cumhuriyetin kurulmasını takip eden yıllarda Mustafa Kemal Paşa, Meclis’te tek partinin bulunmasını tasvip etmediğini açıklamış ve hükümet denetiminin zorlaşacağını ifade ederek dönemin Paris büyükelçisi Ali Fethi Okyar’dan bir parti kurmasını istemişti. Ancak bir şartla; bu parti laik ve cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacaktı. Göstermelik bir muhalefet yapısına sahip olan Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın (SCF) kuruluşu, aslında "diktatörlük" olarak algılanan tek parti iktidarlığına son verme amacı taşıyordu. Üstelik bu algılama sadece ülke içinde değil, dünyanın pek çok ülkesinde de vücut buluyordu. Ancak kısa zamanda iktidar partisi içinde ortaya çıkan görüş ayrılıkları SCF’nin kurucusu tarafından alınan bir kararla kapatılmasına sebep oldu. 3 aylık muhalefet aslında bir gerçeği gösterdi: Muhalif lider 5 Eylül'de İzmir'de düzenlediği mitingde elli bin kişiyi bir araya getirebilmişti. Yani gerçekten bir muhalefete ihtiyaç vardı. İlk çok partili siyasi deney başarısızlıkla sonuçlansa da SCF tarafında saf tutan pek çok "bitkin" ve "çaresiz" insan mevcuttu. Peki, çaresizliğin temelinde yatan yolsuzluk ve yoksulluk için hiçbir adım atılmamış mıydı? Devletin tekeli altında bulunan tüketim maddelerinin dışarıdan ithal edilmek ve taşeronlar aracılığıyla dağıtılmak suretiyle pahalıya satılması ve bunun sonucunda komisyoncuların zenginleşmesi hususunda Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHF) görmezden geldiği hata karşısında halk SCF’yi mi seçmişti? 1929 Bunalımı’nın da etkisiyle devletçi modeli benimseyen CHF’ye karşı liberal ekonomiyi savunan SCF daha mı başarılı olmuştu? 1946 yılına gelindiğinde "Dörtlü Takrir"cilerin kurduğu Demokrat Parti’nin tek başına iktidara gelmesiyle SCF’nin ciddi oranda taraftar toplamasının sebebi aynı mıydı? Ve her şeyden önemlisi devletçi modelden sıkılan halk muhalifler tarafından savunulan liberal politikaları mı destekliyordu? Yoksa diktatörlüğü andıran ve yoğun biçimde bürokratikleşen siyasi iktidarı mı cezalandırıyorlardı? Şüphesiz özgürlükçü anlayış her alana yayılmış bilhassa ekonomik serbesti halkın daha çok hoşuna gitmişti. Peki, halkın ekonomik liberalizasyondan anladığı neydi? Liberal ekonomi tezi nasıl hızlı bir şekilde güçlenmişti? D Tarih yineleniyor Türkiye’nin ekonomik tarihi bir yinelenme tarihidir aynı zamanda. 1929 ekonomik bunalımının ardından uygulanan devletçiliğin adeta ‘her şeye müdahale’ anlamında uygulanması, Menderes dönemde kısa vadeli ekonomik başarı ve sonuç olarak siyasi uyuşmazlığa neden olmuştu. ekonomi modeli benimsenmek istenmişse de özellikle büyük yatırımlarda devletçilik anlayışı ağır basmıştı. 10 yıl öncesindeki liberal anlayışın yerini artık devletçilik almıştı ve başta demiryolu yapımı olmak üzere pek çok stratejik ürün ve sektörde yatırım devlet eliyle yapılır olmuştu. Netice itibariyle 1920’li yıllar boyunca seyreden dış ticaret açığının etkisiyle 1929 Buhranı Türkiye’yi de etkilemiş ve serbest ekonomi modeli rafa kaldırılmıştı. Başta her şey "milli" görülüyordu. Ta ki, tek partinin zamanla devletçi anlayışı değiştirmeye çalışması, bürokratikleşme çabaları taşıması ve en küçük birime kadar müdahalede bulunmasına kadar. İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle ekonominin bütün alanlarına yayılan devlet müdahalesi, 1940 yılının Ocak ayında çıkarılan "Milli Korunma Kanunu" ve buna dayanarak çıkarılan pek çok vergi yasası ile de meşruiyet kazanmış oldu. Böylelikle Demokrat Parti’nin (DP) doğmasına sebep olan anlayışın destek bulmasına öncülük eden süreçte, toprak sahiplerini koruyan yasaların da vücut bulması ile devletçi ekonomi modeli (amaçlandığı şekilde) zarar gördü. Bir anda ülke içindeki eleştirilerin sözcüsü haline gelen DP ile demokrasiye geçiş süreci olarak adlandırılan ancak çok geçmeden başka bir tek parti kâbusunun yaşanacağı bir dönem başlayıverdi ve liberal ekonomi tekrar benimsendi. Adnan Menderes "faşizmin itibardan düşmüş bir kalıntısı" olarak tanımladığı devletçiliği tamamen ortadan kaldırarak başlattığı ekonomik süreci 7 Eylül Kararları (liberalleşme tedbirleri) ile tetikledi.(1) Bugün demiryollarının gelişememesi, enerjide dışa Ali Fethi Okyar TÜRKİYE NE YAPMALI? Türkiye, Kerkük’te yapılması düşünülen referanduma engel olmak ve Barzani’nin "referandum yapılmazsa savaş çıkar" tarzı tehditlerini tamamen bitirmek için, öncelikle şunları yapmalıdır: ? ABD’ye karşı restleşmeye varan uyarılar yapılabilir. ? Türkiye’nin kararlılığını gösterecek uyarı amaçlı askeri girişimler gündeme getirilebilir. Türkiye’nin bu konuya verdiği önem, ciddiyet ve kararlılık bu şekilde vurgulanabilir. ? İran’ın da aralarında bulunduğu bölge ülkeleriyle "ortak terör tehdidi ve terör yatağına karşı" bir anlaşma arayışına girilebilir. İran’ın Türkiye ile anlaşma ihtimali Irak’taki güç dengelerinin yeniden değerlendirmesini gündeme getirecektir. ? Bölge ülkeleriyle girişimlerin güçlendirmesinin yanı sıra Irak içindeki gruplarla da aynı etkinlikte temas sağlanabilir. Türkiye’nin Irak ve Ortadoğu’daki etnik ve mezhepsel gruplarla tarihsel birikimi ve etkisi aktifleştirilebilir. Güçlü diplomasi, üçlü mihverin "Kürt kartı"nı ciddi anlamda zayıflatılabilir. ? ABDİsrailAB mihverinin Türkiye’ye bağımlı oldukları üsler, ittifaklar ve özel ilişkiler noktasında keskin dirençler ve restleşmeler sergilenebilir. EKONOMİDE LİBERAL ANLAYIŞ Küreselleşme, serbestleşen ekonomi, ekonomik liberalizasyon, liberteryenizm, kapitalizm. Adına ne derseniz deyin farklı boyutlarda ve farklı hacimlerde ama temelinde aynı ideali taşıyan bu kavramlar silsilesi ilk etapta halk tarafından ilgi çekici bulunmuş. Dolayısıyla 1930’larda Türk siyasetine egemen olan neredeyse tek konu ekonomi olmuştu. Bu dönemde alınan en önemli karar yabancılara ayrıcalıklı muamele yapılmaması şartıyla yabancı yatırıma karşı çıkılmaması ve yerel sanayinin korunması idi. Yani karma bir