15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 Gürbüz EVREN Siyaset Bilimci gurbuz.evren@kanalb.com.tr Genel seçimleri tarihsel süreçte doğru okumak… C S TRATEJİ 2 2 Temmuz sonrası ortaya çıkan tablonun yarattığı şaşkınlıktan ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin korkulu bekleyişten sıyrılmak için seçim sonuçlarını doğru analiz etmeli, gerçekçi bir yorum yapmalı ve doğru mesajlar vermeliyiz. Bu seçimin sonuçları, önümüzdeki süreçte, iki konuda önemli gelişmeler yaşanacağını göstermektedir; 1) AKP’nin daha büyük bir oy oranıyla ikinci kez tek başına iktidar olması, 4 Kasım 2002’de başlatılan, Cumhuriyetin temel değerlerinin alt üst edilerek, düzeni Ilımlı İslam’a dönüştürme sürecinin önünü açmıştır. 2) PKK’nın yasal ve siyasi kanadı gibi çalışan DTP’nin bağımsız adaylarla barajı aşarak meclise girmesi, üniter devlet yapısını yıkmak için başlatılan dış destekli bölücü terörün TBMM’de sözcülerinin olması demektir. Böylelikle etnik ayrılıkçılık, kazanılan resmi statü nedeniyle siyasi mesajları daha rahat verecek, dışarıdan daha çok destek alacak ve resmi görüşmeler yapabilecektir. Siyasal İslamın yükselişi Genel seçimlerde alınan sonuçların güncel ve tarihsel nedenleri bulunuyor. Güncel siyasal gelişmeler iktidar partisinin oylarının artacağını seçim öncesinde ortaya koydu. 22 Temmuz seçimlerinden... HAKSIZ REKABET Bu seçim, ABD’nin, AB’nin, Talabani’nin, Barzani’nin, Yunanistan’ın, Rumlar’ın, Arap sermayesi’nin, uluslararası sermayenin, yerli ve yabancı medyanın sınırsız destek verdiği AKP ile CHP ve MHP arasında geçmiştir. 22 Temmuz, haksız rekabetin en üst seviyeye çıktığı bir seçim olarak da anımsanacaktır. AKP, devletin olanaklarını eleştiriler karşısında geri adım atmadan sonuna kadar kullanmıştır. Bir başka önemli gelişme de, AKP’ye, hiçbir iktidara nasip olmayan medya desteğidir. AKP’nin yüksek oy aldığına ve birinci parti olduğuna ilişkin anketlerin sürekli yayınlanması, medyanın iktidar partisine yaptığı önemli katkıdır. Bu tür anketlerin amacı, "Nasıl olsa AKP açık ara önde, yapılacak bir şey yok" duygusunu oluşturmaya yöneliktir. Siyaset bilimi, böylesi anketlerin yüzde 2–3’lük bir seçmen kitlesini etkilediğini, seçmen psikolojisi bakımından ortaya koymuştur. önemli bir bölümünce dert edilmemiş. SEÇMEN İÇİN ÖNEMLİ OLMAYANLAR Görülen o ki, bölücü terörün geldiği nokta, yani ülkenin sınırlarının değiştirilmesi tehlikesi, bunu tetikleyen Irak’ın kuzeyindeki oluşum, Barzani ve Talabani’nin tehdit ve hakaretleri seçmenin önemli bir bölümünü etkilememiş, ? AKP’nin önde gelen isimlerinin yolsuzluk dosyaları, dokunulmazlıklarının devam etmesi seçmenin önemli bir bölümünü ilgilendirmemiş, ? Başbakan ve bakan çocuklarının iş dünyasındaki hızlı yükselişleri seçmenin önemli bir bölümünün umurunda olmamış, ? Ülke ekonomisinin birçok sektörünün yabancı yatırımcıların eline geçmesi seçmenin önemli bir bölümü tarafından tehlike olarak algılanmamış, ? Özelleştirme adı altında en karlı ulusal kuruluşların yabancılara yok pahasına satılması, seçmenin önemli bir bölümü tarafından tehlike olarak görülmemiş, ? Emeklinin, çiftçinin, işçinin, memurun yoksullaşması, ağır borçlar altında ezilmesi seçmenin önemli bir bölümü tarafından normal karşılanmış, ? Şehit cenazeleri, etnik kimliklerin ön plana çıkartılması seçmenin önemli bir bölümünce normal gelişmeler olarak görülmüş, ? Başbakan’ın Öcalan’a “sayın”, şehitleri “kelle” diyebilmesi seçmenin önemli bir bölümünce doğru ifadeler olarak kabul edilmiş, ? ABD’nin ve AB’nin dayatmaları, Türkiye’ye yönelik taleplerini, PKK’ya destek vermeleri seçmenin BAZI HATIRLATMALAR Buraya kadar makro bir bakış açısıyla soyut bir değerlendirme yaptık. Ama bu duruma nasıl gelindi, bu sonuçları ortaya çıkaran temel etkenler nelerdir sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Bu yanıta geçmeden önce sayısal bir gerçeği anımsatmakta yarar var. ANAVATANDYP birleşmesindeki fiyaskoya kadar, AKP’nin oy oranının yüzde 35’in üzerinde olacağını tahmin ediyordum. Birleşmenin gerçekleşmemesi üzerine her iki partinin oylarının toplamının önemli bir bölümünün AKP’ye yöneleceğini anladım. İşte bu nedenle seçim sonuçları konusundaki tahminlerimi soran yabancı medya kuruluşlarına, AKP yüzde 45–50 arası dedim. 3 Kasım 2002 Seçim sonuçlarına göre, ANAP yüzde 5.13, DYP yüzde 9.54 oy almıştı. Yüzde 15’e yakın bir oy oranına sahip olan bu iki siyasi partiden birinin seçime katılmadığını, DP’nin de yüzde 5 oy aldığını düşünürsek, bir miktar oyun AKP’ye gittiği anlaşılacaktır. Bu seçimin en kazançlı partisi DSP olmuştur. 2002’de yüzde 1.22 oy alan DSP’nin, adaylarını CHP listelerinden milletvekili seçtirmesi, daha açık bir deyişle ortaya yüzde 1.22 koyup 13 milletvekili alması, Türkiye siyasi tarihinde eşi benzeri olmayan bir örnektir. 3 Kasım 2002 seçiminin ardından, bir sonraki seçimde AKP’nin, en azından aldığı oy oranını koruyacağını ısrarla vurgulamıştım. O günkü tabloyu, siyaset sosyolojisi, siyaset psikolojisi ve siyaset bilimi açısından incelediğimde, vardığım sonuçları merhum Bülent Ecevit’e, bugün DSP yöneticisi ve milletvekili olan kişilerden oluşan bir grubun önünde anlatmış, "Sayın Ecevit, sunduğum raporda önerdiğim çalışma modeli uygulamaya konulmazsa, sıraladığım nedenlerden ötürü AKP, 2005–2010 arası yüzde 50 oy oranına yaklaşır" demiştim. 1980 SONRASI DEĞİŞİMLER Türkiye, 1980’li yıllardan itibaren çok önemli iki değişim yaşamıştır. 1) 12 Eylül darbesinin ardından toplum ciddi bir depolitizasyon sürecine itilmiş, özellikle sol büyük bir baskı altına alınarak ezilmiş, İslamcı gruplar kollanmış, siyasetteki dengeler hızla değişmeye başlamıştır. 2) Bölücü terör nedeniyle Güneydoğu’dan anakentlere göç başlamıştır. Anakentler ayrıca, kırsal kesimde yaşanan yoksulluk nedeniyle ülkenin diğer bölgelerinden de göç almıştır. İç göç nedeniyle anakentleri kuşatan varoşlar büyümüş, buralarda yaşayan insanlar kent yaşamıyla bütünleşemediğinden "Kent Köylü" olarak adlandıracağımız kitleler ortaya çıkmıştır. Depolitizasyon süreci de magazin, eğlence, dedikodu, arabesk, futbol gibi kitleleri uyuşturmaya yönelik programlara ağırlık veren bir medyanın katkısıyla hızlanmıştır. Ülke nüfusunun yoğunlaştığı İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Mersin gibi anakentlerin çıkardığı toplam milletvekilli sayısına bakılırsa, bu illerde çoğunluğu sağlayan siyasi partinin seçimlerde birinci parti olabileceği görülecektir. İşte bu nedenle iç göçün
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear