Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hollanda, Fransa ve Almanya bazı şirketlerin devlet tarafından finanse edilen üçüncü ülkelerin yatırımlarına karşı korunmasına destek veriyor. Böylesi koruyucu tedbirlerin alınabilmesi için ise stratejik öneme sahip sektörlerin yabancıların eline geçmesinin önünü kesmek için birliğe üye devletlerin yeniden "altın hisse" uygulamasına geçilmesi gerektiği görüşünü paylaşıyor Hollanda ve Almanya. Altın hisse, stratejik önemi olan, ekonomi açısından büyük önem taşıyan kuruluşların özelleştirilmeleri halinde, bu kuruluşlarda kamu çıkarlarının korunması, ülke güvenliğine zarar verebilecek gelişmelerin önlenmesi amacıyla uygulanıyor. Başka bir ifadeyle altın hisse ile söz konusu kuruluşların kritik kararlarında devlet böylelikle veto hakkına sahip oluyor. Yani kamu kuruluşlarının özelleştirilmesinde devlet yalnızca şirket yönetiminde kamunun hak ve çıkarlarının korunması amacıyla şirketin çoğunluk hisselerini elinde bulundurmakla kalmayıp gerekirse önemli kararları veto edebiliyor. Ancak Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın kararları devletin elinde bulundurduğu altın hisse ile veto kullanabileceği kararını reddediyor. Sermayenin serbest dolaşımı ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ve birliğe üye devletlerin hükümetleri tarafından kendi çıkarlarını korumak amacıyla kullanılacağı endişesiyle ülkelerin güvenliğinin korunması amacıyla silahlanma sanayi hariç diğer tüm sektörlerde altın hissenin kullanılması yasak. Ancak Çin, Ortadoğu ülkeleri ve Rusya’nın batılı şirketlerdeki sermayesinin 2 trilyon dolara ulaşmasının ötesinde üçüncü ülkelerin devlet fonları aracılığıyla Avrupa ekonomisi açısından siyasi öneme sahip sektörlerde giderek artan oranda sermaye edinmeleri, Avrupalıları endişeye sürüklüyor. Aslına bakılırsa Avrupalı siyasetçilerin endişeleri yersiz değil. Zira Çin, mayıs ayında Avrupa’da faaliyet gösteren ABD’nin en büyük özel sermaye ortaklığı şirketi Blackstone’un 3 milyar dolarlık hissesini satın almıştı. Yine İngiltere’nin üçüncü perakende zinciri Sainsburry’nin yüzde 24’lük hissesini daha önce satın alan Katar yatırım fonu Delta Two, Temmuz ayında Sainburry’e 17,8 milyar avroluk bir teklifte daha bulundu. Benzer şekilde Birleşik Arap Emirlikleri’nden Dubai Ports, İngiltere’nin en eski liman işletmecilerinden P&Q’yu 2005 yılında 4,1 milyar avroya satın almıştı. AB Komisyonu ve Ticaretten Sorumlu AB Komiseri Peter Mandelson, Avrupa’da artan endişenin giderilmesi için ise siyasi öneme sahip sektörlerde faaliyet gösteren Avrupalı şirketlerin istenmeyen yabancıların eline geçmesini engellemek amacıyla bir çeşit altın hisse uygulamasına geçilebileceği fikrine destek veriyor. İtalyan II Sole 24 Ore gazetesine verdiği mülakatta Mandelson, karşılıklı korumacılık değil karşılıklı açıklık temelinde yalnızca birliğe üye devletlerin değil AB Komisyonu’nun da yetki sahibi olduğu "Avrupa altın hissesi"nin yaratılabileceğini söylüyor. Mandelson, stratejik ve siyasi öneme sahip sektörlerde altın hisse uygulamasının piyasa koşullarını bozmasını engellemek amacıyla ulusal çıkarların değil Avrupa’nın çıkarlarının gözetildiği panAvrupa altın hisse sisteminin kurulması gerektiğini belirtiyor. Böylelikle AB, üçüncü ülkelerin devlet eliyle yaptıkları yatırımları için cazip bir pazar olmayı sürdürürken önemli sektörlerde kontrolü elinde bulundurmayı amaçlıyor. Eylül 2006’da Telecom Italia’nın 43,1 milyar avroluk borcu nedeniyle yeniden yapılanması ve mobil telefon bölümü TIM’i satmayı planlaması üzerine İtalyan Tüketici Derneği Adusbef, İtalyan hükümetine yaptığı çağrıda mobil telefon bölümünü "yabancı ellere düşmekten kurtarması" için hükümetin altın hisse hakkını kullanmasını istemişti. Ancak AB yetkilileri gayri resmi açıklamalarında Avrupa’da altın hisse kavramının söz konusu olamayacağını kesin bir ifade ile belirtmişti. Şimdi Avrupa yeniden altın hisseyi tartışıyor. Ancak, İngiltere, Avrupa’nın yeniden koruyucu tedbirler uygulamasına serbest piyasa koşullarına aykırı olduğu gerekçesiyle şiddetle karşı çıkıyor. İngiltere’nin yeni Maliye Bakanı Alistair Darling, "modern bir ekonomide milliyetçiliğe ve korumacılığa" yer olmadığını ve "dışa açık olmanın İngiltere’de enflasyonu düşük tutmaya yardım ederken C S TRATEJİ 17 Özelleştirilen İzmir Limanı İtalya’da cep telefonu özelleştirmesi altın hisse koşuluna bağlanmak isteniyor. Hollanda, Almanya ve Fransa, altın hisseyi savunuyor. Merkel, Rus yatırımcılardan çekiniyor, Sarkozy Ortadoğuluların bazı firmalara ilgisinden korkuyor. İngiltere ise kısıtlamalara karşı çıkıyor. ekonominin büyümesine ve istihdamın artmasına" yardımcı olduğunu savunuyor. SARKOZYMERKEL İTTİFAKI Ancak Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Alistair Darling’le aynı fikirde değil. Merkel, yabancı ülkelerin devlet eliyle yaptıkları yatırımlar karşısında ABD’de olduğu gibi Avrupa çapında kolektif teftiş politikası oluşturulmasından yana. Rusya’nın pahalı gelmeye başlamasıyla Almanya’da hemen her sektörde yatırım yapan Rus yatırımcılar Merkel’i her geçen gün daha da endişelendiriyor. Bu yüzden Merkel, "istenmeyen yabancı yatırımcılara" özellikle "üçüncü ülkelerin devlet fonlarına" karşı Alman şirketlerinin daha sıkı korunması gerektiğini savunuyor. Merkel, Almanya’nın stratejik öneme sahip sektörlerine ilgi gösteren yabancı yatırımcıların bu ilgilerinin arkasında siyasi amaçlar olabileceğinden bu tür yabancı yatırımcılara karşı dikkatli olunması gerektiğini söylüyor. Sarkozy de Merkel ile aynı fikirde. Zira Rusya’nın gaz şirketi Gasprom ile Arap ülkelerinin Avrupa’nın en büyük havacılık ve savunma şirketi EADS’a ilgileri açıkça biliniyor. Zira Rusya, 2006 yılında bir devlet bankası aracılığıyla EADS’ın yüzde 5’lik hissesini satın almıştı. Konunun hukuki bir çerçeveye oturtulmasını isteyen Merkel, altın hisse formulü ile EADS’ta hem Almanya hem de Fransa’nın altın hisse sahibi olmasını istiyor. Yine Hollanda’nın ABN Amro Bank’ın İngiliz Barclays ile Çin Kalkınma Bankası ve Singapur hükümeti yatırım ajansı tarafından finanse edilen Temasek Holdings Pte. Ltd tarafından satın alınması konusunda yoğun tartışmalara sahne olan Hollanda’da parlamento, stratejik öneme sahip sektörlerin yabancıların devralmasını engellemek amacıyla koruyucu tedbirlere başvurulması talebinde bulundu. Ekonomik korkuları nedeniyle Avrupa bölünmüş durumda… Sivil havacılık, elektrik, doğalgaz dağıtımı ve telekomünikasyon gibi kamu tarafından hizmet verilen alanlardaki şirketlerin özelleştirilmelerinde altın hisse uygulaması Avrupa Toplulukları Adalet Divanı tarafından sermayenin serbest dolaşımı ilkesine aykırı olarak kabul ediliyor. Adalet Divanı’nın 2003 yılında aldığı karar üzerine İspanya hükümeti 2005 yılında özelleştirilen Telekom şirketi Telefonica, enerji şirketi Endesa, petrol şirketi Repsol ve havayolu şirketi Iberia’daki altın hissesi uygulamalarından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Bir yandan dış yatırımı azaltacağından diğer yandan Avrupalı şirketlerin yabancıların eline geçmesinden korku duyan Avrupa, üçüncü ülkelerin devlet fonları aracılığıyla Avrupa’da önemli sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri ele geçirmeleri karşısında ne yapacağını bilemez durumda. TÜRKİYE’DE DURUM Avrupa’nın bu konuda alacağı karar ise Türkiye’deki özelleştirmelere hiç şüphesiz etki edecek. Zira Türkiye’nin yedi yıllık yol haritasında, 2009–2013 yılları arasında AB mevzuatına tam uyum çerçevesinde sermayenin serbest dolaşımı konusunda "yabancı sermayeye getirilen kısıtlamaların kaldırılması" ve "altın hisse uygulaması konusunda sürenin sınırlandırılması" amaçlarına uygun olarak çeşitli sektörlerde değiştirilecek veya yeni çıkarılacak yasal düzenlemeler yer alıyor. Hatırlanacağı gibi 1999 yılında gerçekleştirilen ihale ile özelleştirilen Petrol Ofisi’nin (POAŞ) yüzde 51 oranındaki kamu payı yüzde 42,3’e düşürülmüş, 21 Temmuz 2005 yılına kadar beş yıl süreli geçerli olan altın hisse uygulaması ise 15 Nisan 2002 tarihinde kaldırılarak yalnızca iki yıl yürürlükte kalabilmişti.(1) Yine Erdemir ve İsdemir’in yanı sıra Türk Hava Yolları’nın özelleştirmelerinde de altın hisse uygulaması gündeme gelmişti. Altın hisse ile şirketin yönetiminden çok "ana sözleşme değişiklikleri, yeni şirketler kurma veya kurulu bulunan şirketlere iştirak etme, uluslararası telekomünikasyon birliklerine katılma veya uluslararası anlaşmalara taraf olma" konularında devletin söz ve onay yetkisinin korunması ile stratejik sektörlerde devletin son söz sahibi olması amaçlanıyor. Avrupa’da bir çeşit altın hisse uygulamasına geri dönülmesine yönelik tartışmalardan çıkacak sonuç, aday ülke statüsündeki Türkiye’de yapılan özelleştirmelerde altın hisse uygulaması hakkında yapılan yorumlara etki edeceğinden Avrupa’da konuya ilişkin tartışmaları gözden kaçırmamakta fayda var. Dipnot: 1 Özelleştirme ve Türkiye konusunda daha geniş bilgi için bkz. http://www.petrolis.org.tr/WebArastirma/Ozellestirme/Turkiye/OZELL ESTIRMEVETURKIYE.htm