Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net Lübnan’daki savaş sonrasında ülkede gerginlik yaşanıyor… C S TRATEJİ doğrudan ve ABD’nin rejim karşıtlarını örgütleyerek gerçekleştirmesi muhtemel darbe ile yükselen dolaylı tehditler bir yandan da halen resmi olarak savaş halinde bulunduğu ve 1967’den beri Suriye için her anlamda hayati önem taşıyan Golan Tepeleri’ni işgal altında tutan İsrail’den algılanan tehdidin yeniden had safhalara ulaşması, ülkeyi iyiden iyiye güvenlik çıkmazına sokmuş durumda. Öyle ki Beşşar Esad yönetimi iktidara geldiğinden bu yana ülkeyi saran o bahar havasından eser kalmamış. Ülkede güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarılmış hatta yer yer abartılmış. Yolda yürürken sivil ya da üniformalı kişiler tarafından durdurulup kısa bir kimlik soruşturmasından geçebiliyorsunuz. Görüşme fırsatı bulduğumuz Suriyeliler "Böyle giderse babasına rahmet okutacak" yorumları yapmaktan alamıyorlar kendilerini. Özellikle üniversite örencileri ve akademisyenler durumdan son derece rahatsız. Sıradan halk yıllar süren baskı rejimini, olağan üstü hal yöntemlerini öyle bir kanıksamış, içselleştirip kendi dünyasında "normalleştirmiş" ki, göreceli olarak rahat nefes aldıkları birkaç yılın ardından yeniden eski günlere dönmek onları çok da fazla etkilememiş görünüyor. Ya da ruhlarına işlemiş "muhaberat korkusu" nedeni ile özleri ile sözleri aynı şeyleri söyleyemiyor… B ir yıl aradan sonra yine Ortadoğu yollarındayız, istikamet yine Suriye… Termometreler 42 dereceyi gösteriyor ama Suriye sınırına yaklaştıkça sanki daha da bir ısınıyor hava. Bab el Hava Sınır Kapısı’ndan içeri girer girmez bir ateş topu çarpıyor sanki yüzümüze. Halep’e doğru gittikçe hava iyiden iyiye ağırlaşıyor. Şehrin üstüne gri bir perde inmiş gibi, bir görünüp bir kayboluyor her şey. Ülkenin her yerinde olduğu üzere babaoğul, Hafız ve Beşşar Esad karşılıyor bizleri. Ölümünün üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen haşmetinden hiçbir şey kaybetmemiş olan Hafız Esad, devasa boyutlardaki "billboard"larda, sanki ölmemiş de her an canlanıp "Hafız Esad’ın Suriye’sine Hoş Geldiniz" deyiverecekmiş gibi… Her zamanki gibi resmini bu kadar yakından görmek, ismini duymak bile ürpertiyor insanı. Dillere destan Halep’in göz kamaştıran güzelliği bile dindiremiyor bu defa içimizdeki ürpertiyi. Şehir merkezine gelip de insanların arasına karışınca, Suriye’ye adım atar atmaz yüzümüze çarpan ateş topunun boğucu sıcaklığı bir kez daha çarpıyor bir tokat misali. Ancak bu sefer sersemlemek yerine aksine kendimize geliyoruz. Kısa sürede anlıyoruz ki nice zamandır görmediğimiz hatta unutmaya yüz tuttuğumuz bir Suriye ile yeniden karşı karşıyayız Suriye diken üstünde görmedi belki ama İsrail’den her daim algıladığı yüksek oranda tehdidi katmerledi demek hiç de yanlış olmaz. Bir yandan ABD’den algılanan HALK TEDİRGİN, YÖNETİM GERGİN Hizbullahİsrail çatışması Suriye’yi beklenenden daha çok etkilemiş durumda. Nasrallah’a verilen toplumsal ELODİLERLE BEYRUT destek üst düzeye çıkmış görünüyor. M Suriye sokaklarında dolaşırken hemen her ülkesinde olduğu üzere evlerden ya İsrail’in tavrı, Suriye’yi de sonraki hedef Arap da dükkânlardan yükselen müzik seslerini işitmeye alışkın olmakla birlikte söz olma beklentisi nedeniyle olumsuz konusu şarkılar her daim geleneksel Arap müziğinin "yerinde duramayan" etkiliyor. Oğul Esad ile gelen bahar notalarıyla bezenmiş melodilerinin hakim olduğu, son derece hareketli şarkılar havası ise sertleşmeye başlamış… olurdu. Ama bu defa biraz daha Beyrut’ta halen keskin bir şekilde duyulan barut kokusunu, kilometrelerce Saldırıya hedef olan öteden taa Halep’ten Şam’daki ABD duyuyoruz sanki… Büyükelçiliği’ndeki Lübnan’da güvenlik önlemleri... yaşananlar Suriye’yi psikolojik olarak oldukça etkilemiş görünüyor. Hem halkta hem de yönetimde söz konusu tedirginliği ve gerginliği görmek mümkün. Son üç yıldır giderek dozunu artıran ABD baskılarına, tehditlerine görece alışmış olan Suriye, başkentine yalnızca 1 saatlik bir mesafede bulunan Beyrut’un, ezeli düşman İsrail tarafından bir kez daha harabeye dönüştürüldüğü savaştan direk olarak ya da maddi anlamda bir zarar farklıydı… Yine bu tınıları duymak fazlası ile mümkündü ancak ritmik melodilerin arasında birden bire Lübnan’ın ve Arap dünyasının efsanevi sesi Feyruz’un "Li Beyrut, min kalbi selamun Li Beyruuut…" (Ey Beyrut, kalbimin en derinliklerinden selam olsun sana, Ey Beyrut) diyen buğulu sesi yükseliveriyor ve Lübnan İç Savaşı için yazılmış şarkının sözleri hep bir ağızdan sesiz sessiz mırıldanılmaya başlıyordu. Neredeyse rutin hale gelen "Feyruz" seansları sırasında, cevabını alamama ihtimalinin çok yüksek olduğunu bile bile de olsa gençten bir adama soruyoruz "Neden bu efkar, oysa ki biraz önce yolda yürümüyor adeta dans ediyordunuz?" "Biz de böyle, eğlenmesini de biliriz yeri geldi mi ağlamasını da …" diyor genç adam ve ekliyor "… Büyük Şeytan (ABD’yi kast