Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
uluslararası ekonomik dengeleri sarsacak sonuçlara yol açabilir. Hatırlanacağı gibi ABD 1971’de dönen dolarlara altınla karşılık veremediği için çok büyük bir para krizi yaşadı. Krizi finansal hareketleri serbestleştirerek aşan ABD, şimdi Ortadoğu’dan başarısız dönme olasılığı karşında çaresiz görünüyor. Bu bağlamda küresel ekonomik ve siyasal denklem kısaca şöyle ifade edilebilir: Çin üretiyor, ABD tüketiyor, ABD işgal ediyor, İran kazanıyor. AB seyrediyor. ABD ekonomisin Ortadoğu’da aldığı yaralar ülkede İsrail’e karşı tepkileri de arttırabilir. C S TRATEJİ 7 etkisi geçtikten sonra yeniden eleştiriler getireceğinden Suriye yanlısı ve karşıtlarından oluşan ikili yapı arasındaki denge bozularak ülke yeniden iç savaşın içine çekilebilir. Şiileri nüfusları fazla olmasına rağmen temsil güçlerinin zayıf olması her zaman potansiyel bir sorun olarak Lübnan’da yeni çatışmaları ateşleyebilir. Lübnanİsrail savaşı ABD ile İran arasındaki nükleer krizin bir yansımasıyla gerçekleşti. Başka bir ifade ile Lübnan sorunu, Ortadoğu’daki krizin nedeni değil sonucu olduğundan, Filistin’in işgali ve İran’ın nükleer sorunu çözülmeden Lübnan’da istikrar aramak zor görünüyor. Bu koşullarda Türkiye’nin Lübnan macerası Afganistan’da olduğu gibi geri dönüşün belirsiz olduğu bir sürecin başlangıcı olabilir. Maliki son İran ziyaretinde Ahmedinecad ile... İSRAİL NE YAPMALI ? İsrail bir Şii hilalinin oluşmasını kendi güvenliğini tehdit olarak görüyorsa, Irak’ın parçalanma sürecine katkı yapmamalı. Ortadoğu’da demokrasinin uzun vadede İsrail’e sağlayacağı en önemli gelişme, aşiret ve cemaat yapısını aşmış olduğu için demokrasiye en yatkın Ortadoğu halkı olan Filistin’in bağımsızlığını kazanması olacaktır. Ekonomik olarak İsrail ile birlikte gelişen Filistin, Ortadoğu’da en fazla İran ve diğer emirliklerin işini zorlaştırır. İran içinde 30 milyon Azeri olmasına karşın, Azerbaycan’ın yüzde 20’sinin işgaline karşın Ermenistan’ı desteklemesi, gerçekte Filistin’in işgalinin İran için çok da önemli olmadığını, İsrail karşıtı söylemin şov amaçlı olduğunu gösteriyor. Hizbullah’ın İsrail’e direnişi, İran ve Suriye’yi rahatlattı. Çevresindeki Şii hilalinin güçlenmesi ise İsrail’i son LÜBNAN’IN IRAK’A derece rahatsız ediyor. Şiileri Irak’ta dengelemek isteyen ETKİSİ ABD’yi en fazla kızdıran İsrail, bu ülkenin bütünlüğünden yana tavır alabilir. gelişme Irak’ta her konuda kullanmak istiyor. İran’ın yanında Suriye ile de son yıllardaki ilişkilerde kayda değer gelişme yaşanıyor. Türkiye’nin ABD ve İsrail’i müttefik olarak görmesi ve AB ile müzakere yapması, kendisini Ortadoğu’da bölgesel güç olmak amacıyla Lübnan’a asker gönderen ülke konumuna sokmuş durumda. Lübnan’a asker göndermenin en önemli riski, ülkedeki siyasi dengelerin ve Hizbullah’ın konumundan kaynaklanıyor. Lübnan hükümetinin ateşkes kararında, Hizbullah’ın kontrolündeki İsrail sınırına ordu birliklerini yerleştireceğini açıkladı. Buna karşın Nasrallah, topladığı prestiji İran ve Suriye’nin desteğini alarak siyasal kazanıma dönüştürmek isteyeceğinden silahsızlandırma zor görünüyor. Hizbullah karşıtlarının İsrail saldırısının GELİŞMELER VE TÜRKİYE İran, Avrupa’ya doğalgaz ihracatı için Türkiye’yi transit ülke olarak kullanmak isterken, Türkiye de İran’ı Türkmenistan gazı için transit ülke olarak çatışan ve iç savaş yaşayan Şii ve Sünnilerin giderek İsrail ve ABD karşıtlığında birleşmesidir. Kuzey Irak’ta Kürtler içinde de Müslüman örgütlerin güçlenmesi, ABD’nin bölgedeki en sadık müttefikinin bile kalıcı olmayabileceğinin ip uçlarını veriyor. Aynı zamanda ABD’ye karşı büyüyen kızgınlık Barzani ve Talabani için de artıyor. Şiilerin İran’ın kontrolüne girerek ayrılma süreciyle oluşan Şii hilali, İsrail’in güvenliğini tehdit edeceğinden Irak’ın parçalanması zorlaşabilir. ABD, Irak işgalinde Kürtlerin rolünü bildiği için, İran’da ayrılıkçı eğilimlerinin artması nedeniyle Kürt örgütlerini karşısına almayacaktır. Bu durum uzun vadede ABDTürkiye ilişkilerini zor bir sürece gireceğinin ip uçlarını veriyor. Deutsche Welle: ‘ABD ve İsrail Şii Irak’tan rahatsız’ (14 Eylül 2006) I rak Başbakanı Nuri el Maliki, Tahran’daki ilk resmi temaslarını tamamladı. DW’den Peter Philipp, eski düşman İran ve Irak arasındaki yakınlaşma sürecini ve bu sürecin İranABD ilişkilerine olası etkilerini irdeledi: "İran’ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, alışılmadık ABD ziyareti sırasında bir kaç gün önce verdiği bir mülakatta, Irak hükümeti kontrolü üstlenebilecek duruma gelene kadar ABD’nin Irak’ta kalması gerektiğini belirtmişti. Hatemi, ayrıca İran ile ABD’nin, Afganistan ve Irak’ta ortak çıkarlara sahip olduğunun da altını çizmişti. Hatemi’nin bu açıklamalarından birkaç gün sonra halefi Mahmud Ahmedinecad, İran’ın bu çıkarlarının ne olduğuna açıklık getirdi. Ahmedinecad, Irak Başbakanı Nuri el Maliki ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Irak’ta güvenlik koşullarının iyileştirilmesi, tüm bölgedeki güvenlik ve istikrarın güçlenmesi anlamına gelir" ifadesini kullandı. Ahmedinecad, Maliki’ye ayrıca, asayiş, düzen ve güvenliğin yeniden inşasında kapsamlı yardım teklifinde bulundu. Şii Dava Partisi’nin üyesi olarak Saddam Hüseyin döneminde Tahran’da bir süre sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan Maliki’nin İran’ın vaatlerinden olduk ça etkilendiği açık. Maliki, Ahmedinecad ile görüşmesinde İran’ın, Irak’ın içişlerine karışmaması uyarısını yineleme planından vazgeçti. ABD ve Iraklı yetkililer, İran’ı radikal Şii lider Mukteda El Sadr’ı desteklemek ve hatta silah sağlamakla suçladığı halde. Tahran yönetimi ise bu suçlamalara şimdiye kadar hiçbir resmi yanıt vermedi. Komşu Irak’ta karmaşanın artmasının İran’ın çıkarına olamayacağı ve Irak’ta demokratikleşme sürecinde şimdiye kadar ulaşılan kazanımları geriye döndürmek isteyen grupları hükümet eliyle desteklemeyeceği de açık. Irak’taki seçimler ülke nüfusunda çoğunluğu oluşturan Şiiler’e mecliste de çoğunluk getirdi ve bu İran açısından sadece bir avantaj olabilir. Şiiler’in egemenliğindeki bir Irak, İran için bir tehdit teşkil etmez ve Tahran’ın bölgedeki rolünü ve bölgede İran, Irak ve Lübnan’dan oluşan bir Şii ekseni oluşturma hayalini güçlendirir. Bu perspektif, ABD ve İsrail’i ise rahatsız ediyor. Ama Washington’ın bu tehdide karşı yapabileceği bir şey yok. Irak’taki seçim sonuçları teşvik edilen demokratikleşme sürecinin bir parçası ve dolayısıyla tahrif edilemez. Ayrıca Tahran’ın, Irak hükümetine köstek yerine destek olması kesinlikle daha tercih edilen bir durum. Bağdat, Tahran ve Washington’ın aslında tek bir ortak stratejik çıkarı var. O da Amerikan askerlerinin Irak’tan ayrılması. Ama askerlerin hemen çekilmesi durumunda daha büyük bir karmaşa doğacak. Bu nedenle asker çekmenin hemen hızlı bir şekilde gerçekleştirilemeyeceği, dikkatli bir şekilde planlanması gerektiği konusunda üç taraf da aynı fikirde. Üç tarafın hepsini ilgilendiren bu tür ortak konularda birbirleriyle doğrudan temas halinde bulunmaları çok daha iyi olur. Irak Başbakanı Maliki’nin Tahran ziyareti bile bazı yanlış anlaşmaların düzeltilmesine yol açarak Tahran ile geniş çaplı bir işbirliğinin temellerini hazırladı. Şimdi eksikliği çekilen, Washington ve Tahran’ın aralarındaki anlaşmazlığı çözmeleri gerektiği görüşüne henüz ulaşamamış olmaları. İran ile Irak arasındaki yakınlaşmanın, İran’ın nükleer programı konusunda ABD ile yaşanan anlaşmazlığın çözümüne etkileri olabilir. İran Irak’ta arzu edilen pozitif rolü oynayabilir, ama aynı zamanda ABD ile gerilimin tırmanması durumunda Irak’taki Amerikan varlığını gerçek anlamda cehenneme de dönüştürebilecek durumda."