Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası caatac@tusam.net Stratejisini Türkiye karşıtlığı üzerine kurmuş durumda… C S TRATEJİ parlamentoda yasalaşması için kişisel emek harcıyor. Bu nedenden ve ultra liberal yöntemler benimsemesinden dolayı, çoğu zaman, halka değil de işadamlarına hizmet etmekle suçlanıyor. Sarkozy’nin diğer bir zayıf özelliği olarak da henüz tam kapsamlı bir eğitim politikası ortaya koymamış olması görülüyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Fransız seçmenin birinci önceliği, yüzde 66 gibi çarpıcı bir oranla eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması... Sosyalistlerin adayı olması kuvvetle muhtemel Ségolene Royal’in Bakan Yardımcısı olarak Eğitim Bakanlığı’nda yıllarını geçirdiği düşünüldüğünde Sarkozy, bu alanda "tecrübesiz ve yetersiz" bir isim olarak algılanıyor. Son olarak Sarkozy, özellikle sol cephede, çok katı bir göç politikası uygulayarak Fransız toplumunun iyice dışlayıcı bir karakter kazanmasına neden olmakla suçlanıyor. Ne var ki Sarkozy’nin göç politikası, her ne kadar kendisine "faşist demogog" gibi nahoş unvanlar kazandırsa da halkın büyük bir kısmı tarafından destekleniyor. S onbaharın gelişi ile birlikte politikacıların yaz tatili sona erdi ve Nicolas Sarkozy de seçim hazırlıklarına, dolayısıyla Türkiye ile ilgili yorumlarına, kaldığı yerden devam etmeye başladı. Gelecek Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalması beklenen en güçlü iki adaydan biri olan Sarkozy, sekiz ay boyunca sürecek çok yoğun bir seçim kampanyasına hazırlanıyor. Henüz adaylığını resmi olarak açıklamadan kamuoyu yoklamalarında şimdilik yüzde 36 ile cumhurbaşkanlığı için en şanslı aday olarak görülse de, Fransız halkının kafasında kendisi ile ilgili çok sayıda soru işareti bulunuyor. Zafer kazanacağını henüz garantileyemeyen Sarkozy, önümüzdeki günlerde var gücüyle bu soru işaretlerini gidermek için çaba gösterecek. Bu esnada, AB genişlemesi bağlamında Türkiye’ye yönelik "imtiyazlı ortaklık" savını daha vurgulu bir şekilde öne sürerek oy potansiyelini artırmaya çalışacak. Bu da demek oluyor ki, "Türkiye’nin üyeliği AB’nin politik entegrasyonunu engelleyecektir" tarzı ifadelerin, seçimlere kadarki süre boyunca, Fransa’da çok daha fazla yinelendiğine tanık olacağız. ‘Sarko’ seçime hazırlanıyor tutum sergilemesi nedeniyle eleştiriliyor ve pek çok platformda kendisinden Amerika güdümlü bir cumhurbaşkanı olup olmayacağı sorusuna yanıt vermesi bekleniyor. En son 11 Eylül olaylarının beşinci yıldönümü için ABD’ye giden ve Başkan George Bush ile görüşen Sarkozy’nin bu ziyareti, Fransız basını tarafından "Sarkozy’nin Amerikalı dostları ile buluşması" olarak yansıtıldı. Ayrıca Sosyalist Parti, Fransız Meclisi’ne bu ziyaretin masraflarının ne kadar tuttuğuna ve kim tarafından ödendiğine dair bir soru önergesi sundu. Bu da aslında Sarkozy’nin güvenilirliğini sorgulatan diğer bir noktanın tekrar gözler önüne serilmesine neden oldu: Sarkozy, sadece "Amerikan yanlısı" olmakla değil, aynı zamanda "zengin dostu" olmakla da eleştiriliyor. Fransız finans çevrelerinin "adamı" olarak biliniyor ve ileri gelen işadamlarının işine gelecek vergi indirimlerinin Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 8 ay kaldı ve adaylar bu aşamadan sonra çalışmalarını hızlandıracak. AB hedefi nedeniyle bu seçimler Türkiye’yi de GÜÇLÜ YÖNLERİ Fransa’ya yerleşecek göçmenlerin yakından ilgilendiriyor. Önde görünen devlet ile bir sözleşme imzalamasını öngören ve göçmenlerin bundan sonra Sarkozy, Türkiye’ye ‘imtiyazlı ortaklık’ tek tek devlet tarafından "seçilmesi" prensibine dayanan yeni Göç Yasası ile önerisinde ısrar ediyor. "aşırı sağa kaymış" izlenimi veren ZAYIF YÖNLERİ Fransızların "nefret etmeyi sevdikleri" bir politikacı olan "Sarko," Fransa’da hakkında en fazla yorum yapılan isimlerin başında geliyor. Yapılan bir araştırmaya göre, internet forumlarında en çok tartışılan konular arasında birinci sırada, yüzde 42’lik oranla Sarkozy yer alıyor. Tartışmalarda ön plana çıkan konu ise bu politikacının samimiyetine dair duyulan şüphe... Herşeyden önce Sarkozy, uluslararası konularda Amerikan yanlısı bir Royal Sarkozy, yine de bu durumu kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Sosyalist Parti’nin şefkatli bir söylem içeren ve özellikle eğitim seviyesi yüksek göçmenlerin dışlanmamasını, hatta hangi ülkeden olursa olsun akademisyenlerin serbest dolaşımını savunan göç politikası, göçü içteki barış, huzur ve refaha yönelik bir tehdit olarak algılayan Fransızlara güvenlik bağlamında çok fazla bir şey vaat etmiyor. Bu nedendenle, geçtiğimiz Kasım ayında yaşanan varoş isyanlarından beri kendilerini kendi ülkelerinde tehdit altında hisseden insanlar, "anjelik" (melek gibi) bir göç politikası yerine Sarko’nun sert yöntemlerini tercih ediyorlar. Varoş isyanları esnasında kullandığı uygunsuz kelimelerden dolayı çok tepki çekmiş olsa da, isyanların sona ermesi ile birlikte Sarkozy’nin arkasındaki halk desteğinin yüzde 60’ın üstüne çıktığını unutmayalım! Yüksek sesle itiraf etmek istemeseler de, Sarkozy’nin katı söylemi ve sorunlar karşısında sert önlemler alma eğilimi, kendi ülkesinde kendini güvende hissetmeyen Fransızlara güven telkin ediyor. Sarkozy’nin bu bağlamdaki son projesi, küçük suçlarla mücadeleyi etkinleştirecek bir yasa tasarısı... Bu mücadelenin bir parçası olarak da kısa zaman içerisinde gençlere zorunlu toplum hizmeti getirilmesi tartışılıyor. Zorunlu toplum hizmeti, küçük suçlarla halkı bezdiren varoş gençlerini disiplin altına alacak etkili bir uygulama olarak görülüyor ve destekleniyor. Sarkozy’nin güçlü yönleri arasında, elbette AB içerisinde Fransa’yı lider konumuna taşıyacak isim olarak görülmesi de var. Arkalarındaki halk desteği yüzde 5’ler civarında seyreden Jacques Chirac ve de Villepin’in uzun süredir Fransa’ya AB içinde itibar getirecek bir konumda bulunmaması, Sarkozy’den liderlik yönündeki beklentileri artırıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından 2008’de AB’nin dönem başkanlığını üstlenecek olan Fransa, bu altı aylık sürenin unutulmayacak somut başarılarla dolu geçmesini istiyor. Bunun gerçekleşmesi için de her şeyden önce Avrupa Anayasası sorununa çözüm bulunması gerekiyor. Sarkozy’nin çantasında da anayasa konusu ile ilgili çok sayıda öneri bulunuyor.