Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Nejat ESLEN Emekli Tuğgeneral ABD’nin yanında yer almanın Türkiye’ye de maliyeti olabilir... C S TRATEJİ yükselişini sürdürtmesi İran enerjisinin kontrolü ile ilgili. Jeopolitik gayretleri ‘çatışmaya’ dayandırıldığı, çatışmayı sürdürecek yetenekleri kısıtlı olduğu ve rasyonel davranmadığı için ABD’nin riskleri giderek artarken Çin, geleneksel kültürüne uygun davranıyor; yani, on yıldır yüzde onluk ekonomik büyümesini sürdürürken ve askeri gücünü geliştirirken şartların oluşmasını bekliyor, ABD gibi çatışmaya değil de ‘uzlaşmaya’ dayalı bir jeostrateji yürüttüğü izlenimini verirken gerçek niyetlerini örtebiliyor; Çin’in stratejik felsefesi yeteneklerini gizlemeye, uygun zamanı beklemeye, düşük görüntü vermeye, liderlik iddiasını gündeme getirmemeye ve hazırlıklarını sürekli geliştirmeye dayanıyor ve Çin aslında küresel üstünlüğü hedefliyor. ABD bu gerçeğin farkında ve bu nedenle de zaman faktörünün önem kazandığını görerek hamlelerini hızlandırmak, çatışma alanını yaymak istiyor; yetenekleri kısıtlı olduğu için de Lübnan’da ve Afganistan’da olduğu gibi Avrupa’yı ve NATO’yu devreye sokmaya çalışıyor. Avrupa’nın ve NATO’nun devreye girmesinin bile ABD’nin hedefleri ile yetenekleri arasındaki dengesizliği düzeltme olasılığı düşük. Bu, ABD’nin medeniyetler çatışmasını kazanamayabileceği ve küresel üstünlüğü kaybedebileceği anlamına da gelebiliyor. ABD’nin küresel üstünlüğünü sürdürme gayretlerinde başarılı olup olmadığını anlamak için şu sorulara yanıtlar aramak yeterlidir; ABD, ? Enerji kaynaklarını ve güzergahlarını kontrol edebiliyor mu? ? Çin’in, Rusya’nın ve Hindistan’ın yükselişini dizginleyebiliyor mu? ? Medeniyetler çatışmasını (Terörle küresel savaşı) kazanabiliyor mu? ? Ortadoğu’yu ve Orta Asya’yı kendi çıkarlarına göre şekillendirebiliyor mu? ? Küresel ekonomiyi yönlendirme yeteneğini, liderliğini sürdürebilecek mi? 11 Eylül olayını kimlerin ürettiği çok da önemli değil. Önemli olan bu olayın neye ve kimlere hizmet ettiğidir. 11 Eylülde uçaklar kulelerle çarpıştırılmış, ancak Hollywood filmlerinde izlenebilecek olağanüstü görüntüler elde edilmiş; teknoloji, bu dehşet dolu olayı canlı yayında izletme imkanı sağlamış ve amaca ulaşılmıştır. 11 Eylül olayı bir milattır. 11 Eylül olayı hem yeni yüzyıl, hem yeni dünya savaşı ve hem de uzun sürecek medeniyetler çatışması için bir milattır. 11 Eylülde, uçakların kulelere çarpması ile medeniyetler çatışmasını başlatacak ortam oluşturulmuş ve medeniyetler çatışmaya başlamıştır. ‘Medeniyetler çatışması’ şiddetlenecek ABD İÇİN İHTİYAÇ 11 Eylül ile birlikte başlatılan medeniyetler çatışması, ABD için jeopolitik bir ihtiyaçtır, ABD’nin küresel üstünlüğünü sürdürme gayretleri ile ilgilidir ve yeni küresel dengeler oluşuncaya kadar devam edecektir. Bu çatışmanın amacı, öncelikle şiddeti esas alan bir süreç içinde çöken komünizm yerine yeni bir ideolojik düşman yaratmak, İslamı düşmanlaştırmak, İslamla çatışarak enerjiyi kontrol altına almaktır. Bu nedenle de İslam, medeniyetler çatışması içinde hasım tarafı oluşturmakta, İslam içindeki SunniŞii çatışması ise yine jeopolitik amaçlar için konseptin bir alt bölümü olarak gündemde tutulmaktadır. 11 Eylül ile birlikte inançlara, önyargılara, korkuya, korkutmaya ve şiddete dayanan yeni bir süreç başlatılmış; ‘yeni dünya düzeni’, ’yeni Roma imparatorluğu’, ’Pax Americana’, ’Amerikan yüzyılı’, ’neocon’, ’küresel enerji güvenliği’, ’küresel terör’, ‘terörle küresel savaş’, ‘önleyici darbe’, ‘Avrasya’, ‘Büyük Ortadoğu’, ’Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’, ‘Yeni Ortadoğu’, ’Dördüncü Dünya Savaşı’, ‘dördüncü nesil savaş’ ‘renkli devrim’, ’Evanjelik Hristiyan’, ‘MesihMehdi’, ‘Armagedon Savaşları’, ‘radikal İslam’, ‘ılımlı İslam’, ‘İslamo faşizm’, ‘militan cihadizm’ ve ‘kaos’ gibi kavramlar jeopolitik lisanına dahil edilmiş; ‘yeni dünya düzeni’ ‘kaosla’ özleştirilmiş; Başkan George Bush, medeniyetler çatışmasını başlatmak için ‘seçilmiş’; süreç içinde Çin Condoleezza Rice’ın harita değiştirme hobisi Bush’un misyonu kalkınması... ile birleştirilmiştir. Çizilen karikatürler ve Papa’nın İslam ile ilgili sözleri ise medeniyetler çatışmasını kızıştırmak içindir. Küresel üstünlüğünü sürdürebilme gayretlerinde ABD’nin asıl rakipleri ise şimdilik medeniyetler çatışmasının dışında kalan Çin ve Rusya’dır ve bu ülkelerin yükselişlerini sürdürmesini dizginlemek için ABD’nin gerçekçi stratejisinin ve yeteneklerinin olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu durum gelecekte, ABD’nin küresel üstünlüğünü sürdürme gayretlerini daha da zora sokabilecek; zaman faktörü giderek önem kazanırken ve ABD telaşlanırken daha da rasyonel olmayan davranışlar 11 Eylül saldırıları birçok açıdan ‘milat’ oldu. ABD’nin küresel üstünlüğünü sürdürebilmesi için ‘medeniyetler çatışması’ yaklaşımına ihtiyacı var. Bunun farklı unsurları Papa’nın açıklamalarıyla da ortaya çıkıyor. Çin ile ABD arasındaki mücadele İran üzerinde yoğunlaşmış durumda. Türkiye’nin yanında yer aldığı ABD, gücü ile ters orantılı hedeflere yönelmiş durumda. Bu Türkiye’nin de kaybetmesiyle sonuçlanabilir. sergileyebilecek; 11 Eylül olayı ile başlatılan medeniyetler çatışması daha da şiddetlenebilecektir. ÇİN’İN KÜRESEL ÜSTÜNLÜK HEDEFİ 11 Eylül ile başlatılan süreçte, medeniyetler çatışması içinde sırada İran var; İran üzerinde ise ABDÇin güç mücadelesi sürüyor; çünkü, hem ABD’nin küresel üstünlüğünü hem de Çin’in Bush Ahmedinecad Cintao TÜRKİYE KAYBEDEBİLİR Güç yetersizliğini azaltmak için ABD Türkiye’nin de yeteneklerini kullanmak ve bu nedenle de Türkiye’yi medeniyetler çatışmasının içine sokmak istiyor. Türkiye’yi yönetenler ise ABD’nin arzularını tatmin etmek konusunda istekli davranıyor ve Türkiye’nin yeteneklerini ABD hizmetine sunmakta sakınca görmüyor, hatta bunu bir fırsata dönüştürerek kendi çıkarlarını gerçekleştirmeyi arzu ediyor. Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları, 11 Eylülde başlatılan ve giderek daha da şiddetlenecek medeniyetler çatışmasında taraf olmamayı gerektiriyor. Zira, medeniyetler çatışmasında taraf olması Türkiye’nin de kaybetmesine neden olabilecek. Türkiye kaybetmeden önce de Türkiye’de kimliğini kaybedenler, Türkiye’nin çıkarlarına göre değil, kendi çıkarları için dayatmalara göre Türkiye’yi yönetenler kaybedebilecek.