Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
yönlerini bağlayan karayolunun yapımını Çin şirketleri üstlenmiştir. Rusya Başbakanı Mihail Fradkov, 11 Temmuz 2006’da gerçekleştirdiği Moğolistan ziyaretinde RusyaMoğolistan beş yıllık ekonomik işbirliği anlaşmasına imza atmıştır. Bu anlaşmaya göre, Rusya, Moğolistan’a pazar fiyatından düşük buğday ihraç edecek, Moğolistan ise Rus şirketlerinin ametal ve kömür yataklarını açmasına izin verecektir. ÇİN İLE JAPONYA’NIN MÜCADELESİ Japonya basınında, Koizumi’nin son ziyaretleri Japonya’nın Moğolistan dâhil Orta Asya bölgesindeki etkisini dengelemesi şeklinde yorumlanıyor. Ekonomik kalkınma sonucu Çin’in Doğu Asya’daki siyasî etkisi de giderek artıyor. Çin liderlerinin bölgesel faaliyetleri Japonya’nın bölgeye yönelik politikasını da etkilemektedir. Bu gelişmeler Japonya’nın dikkatini çekmektedir. Dolayısıyla Japonya Çin’in dış politika stratejisinin peşinden gitmektedir. Çin, Güneydoğu Asya ülkeleriyle ekonomik işbirliğini arttırarak bu bölgedeki etkisini tesis ederken, Japonya da aynı yöntemle bu bölgedeki ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye çalışmaktadır. Çin, Rusya’nın Sibirya bölgesinden Çin’in Daqing petrol üretim merkezine petrol boru hattı döşemek için Moskova ile anlaşırken, Japonya da Rusya’nın aynı bölgesinden Rusya’nın Pasifik kıyısına petrol boru hattı bağlanması için gerekli finansal desteği sağlayacağı önerisinde bulunuyor. Çin, ŞİÖ vasıtasıyla Orta Asya’da ham madde ve enerji konusunda avantaj sağlamaya çalışırken, Japonya da Orta Asya ülkeleriyle ekonomik işbirliğine girdi. Çin, Orta Asya enerjisini Doğu Türkistan’a çekmeye çalışırken, Japonya Orta Asya enerjisini Afganistan ve Pakistan veya Hindistan yoluyla Hint Okyanusu’na çekmeye çalışıyor. Nitekim Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ve Başbakan Wen Jiaobao’nun, Nisan ve Haziran 2006 tarihlerinde enerji işbirliğini hedef alan Afrika ziyaretlerinin ardından Koizumi, Nisan ayının sonu/Mayıs ayının başında aynı amaçla Afrika ülkelerini ziyaret etti. Temmuz 2006’da Rusya’da düzenlenen G8 toplantısı sırasında Rusya lideri Putin ile görüşen Hu Jiantao “yeni enerji güvenliği konsepti”ni ortaya koyarken,Koizumi Putin’e Doğu SibiryaPasifik petrol boru hattının bağlanması için yatırım yapmaya hazır olduklarını ifade etti. Kasım 2005’te ÇinMoğolistan arasında Moğolistan’ın ham maddelerinin işletilmesi ile ilgili anlaşma yapılmış ve Çin’in Tianjin Limanı’nın Moğolistan’ın denize çıkış kapısı olduğuna dair bir protokol imzalanmıştı. 1011 Ağustos 2006’da ise Koizumi’nin Moğolistan ziyareti sırasında Moğolistan ile ham madde konusunda daha çok işbirliği yapılması mevzusu gündeme geldi. Japonya’nın Çin ile Moğolistan’daki ham madde mücadelesinde bazı avantajlara sahip olduğu söylenebilir. Tarihte Çin ile Rusya’nın işgaline uğrayan Moğolistan’da bu ülkeye karşı hoşnutsuzluklar bulunmaktadır. JaponyaMoğolistan arasında ise bu tür problemler yoktur ve çıkar çatışmaları da bulunmamaktadır. Japonya’nın Moğolistan Büyükelçiliği tarafından yapılmış bir kamuoyu yoklama anketine göre, Moğolistan’ın %70’i Japonya’ya hoş bakmakta ve yakınlık duymaktadır. Bu ankette aynı zamanda Moğolistan, Doğu Asya ülkeleri arasında Japonya’ya en çok iyi niyet besleyen ülke olarak ortaya çıkmaktadır. Moğol asıllı Sumo güreşçisinin Japonya’da şampiyon olması da iki ülkeye ortak sevinçler yaşatmıştır. Moğolistan aynı zamanda Çin’den farklı olarak Japonya’nın BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeliğine tam destek veren bir ülkedir. Koizumi, Moğolistan ziyareti sırasında Kuzey Kore sorunu ve Çin’e yönelik politikalar üzerinde fikir alışverişinde bulunmuştur. Hatta Ağustos ayının ortasında Moğolistan, Japonya ve ABD gibi ülkelerin Moğolistan’da askerî tatbikat yapmaları bekleniyor. Yani Doğu Asya’da dışlanan Japonya bölgede yeni bir müttefik ülke olarak Moğolistan’ı bulmuştur. Çin son yıllarda Moğolistan’da en çok yatırım yapan ülkedir. Çinli girişimciler Moğolistan’ın her alanında iş yapmaya çalışıyor. Moğolistan’da kayıtlı olan 3000 Çin şirketi, 100’e yakın Çin lokantası bulunmaktadır. Otuzdan fazla Çince okul açılmış ve Çin televizyon kanalları da Moğolistan’da yayına girmiştir. C S TRATEJİ 7 anlaşmazlıklarından dolayı 1962’de Hindistan, 1979’da Rusya, 1979 ve 1984’te de Vietnam ile savaşmıştı. Tayvan’ı da kendi toprağı olarak sayan Çin, 1971’den bu yana siyasî, ekonomik ve askerî araçlarla Tayvan’ı ana kıtaya katmaya çalışmaktadır. Çin’in ders kitaplarında 1,6 milyon m2 toprağının Çarlık Rusya tarafından yağmalandığı ve Sosyalist Rusya’nın toprak iadesi sözünü tutmadığı yazılmaktadır. Bugünkü uluslararası sistemde normal yolla kaybedilen toprakların geri alınması zordur. Ancak Moğolistan’da olduğu gibi kendiliğinden Çin’e katılma örneği çok dikkat çekicidir. Çin açısından da Moğolistan’ı geri alması ya da kabul etmesi pek mümkün değildir. Çünkü ilk önce Rusya’nın Çin’e olan güveni sarsılabilir ve ikili ilişkilerinde pürüz yaşanabilir. Yani bu durum tarihte Çin hâkimiyetine girmiş olan toprakların bugün yükselen Çin tarafından tekrar geri alınması olarak algılanacaktır. Bu iddiaya göre, Rusya’nın Uzakdoğu bölgesi ile Altay bölgeleri, Kazakistan’ın doğusu, Kırgızistan, Pakistan’ın kuzeydoğusu, Hindistan’ın kuzey vilâyetleri, Vietnam’ın kuzeyi, Burma (Miyamar), Tayvan ve hatta Kore’nin büyük bir kısmı Çin toprağı sayılabilir. Aslında Moğolistan’ın, Çin ile Rusya arasında bir tampon bölge olarak stratejik önemi vardır. Yükselmekte olan Çin kendi ekonomik gücü ve kültürel etkisiyle Moğolistan’daki çıkarlarını sağlamış durumdadır. Çin ekonomik sınırını genişletmekte ve kültürel haritasını büyütmektedir. Üstelik Moğolistan zaten Çin’in inisiyatifinde olan ŞİÖ’nün gözlemci ülkesidir. Bu durum Moğolistan’ı endişelendirmektedir. Moğolistan’da Çinli iş adamlarına saldırma ve dükkân ve işyerlerini kundaklanma olayı sıkça yaşanmaya başlamıştır. Çinlileri işletmelerin levhalarında Çince değil Moğolca yazılması için zorlayan Moğollar da çoğalmıştır. Bunları yapanların Moğol milliyetçileri olduğu ileri sürülüyor. Kendi nüfusunun 520 katı olan Çin’in Moğolistan’da tek başına etkili olması ülkenin bekası için uygun değildir. Moğol yetkililer kendileri dünya merkezinden uzak olduğu için Çin, Rusya ve Japonya gibi büyük ülkelerin girişimlerine olumlu bakmaktadır. Hatta ABD ile de yakın ilişkileri geliştirmeye gayret etmektedirler. Son zamanlarda ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ile Başkan Bush da Moğolistan’ı ziyaret etti. Moğolistan yetkilileri kendilerini iki büyük et parçasının arasında sıkışmış bir böbrek olarak tanımlamaktadır. Bu nedenle ÇinRusya ilişkilerinin bozulmasını istememektedir. Çin de Moğolistan yüzünden Rusya ile karşı karşıya gelmesinin pek akıllı bir politika olmadığının farkındadır. Dolayısıyla Moğolistan’ın gözlemci statüsü ile ŞİÖ’ye katılması bir ölçüde Rusya’nın endişesini azalttığı gibi Moğolistan’ın da ekonomik ve güvenlik çıkarlarını sağlamış olacaktır. Moğolistan, Çin ile Rusya arasında sıkışıp kalmamak için Japonya, Güney Kore, Almanya ve ABD ile iyi ilişkilerini geliştirmeye önem vermektedir. Ekonomik alanda ise büyük ülkelerle serbest ticaret anlaşması yapmak için görüşmelere hız vermektedir. Yani ekonomik işbirliğini çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Büyük güçlerin Moğolistan’a ilgi duymasıyla Moğolistan bu oyuncuların arasında politik manevra yapılmasına imkân sağlamaktadır. Moğolistan’ın bu dış politika stratejisi Japonya’nın bu ülkedeki hedefine ulaşmasına da zemin hazırlamaktadır. MOĞOLİSTAN ÇİN’DEN ENDİŞELİ Moğol lideri Sukhbaatar, 1921 yılında Rusya’nın desteğiyle Çin’den ayrılıp bağımsızlığını ilan etmişti. 15 Ağustos 1945’te Sovyetler Birliği ile Milliyetçi Çin arasında, 1950 yılında da Sovyetler Birliği ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında yapılan dostluk anlaşmaları sonucunda Moğolistan Sovyetlere bağlı ancak uluslararası siyasetinde bağımsız bir ülke haline gelmişti. Tarihi nedenlerden dolayı Moğollar Çinlilere karşı büyük bir güvensizlik beslemektedir. Halen Çin sınırlarındaki İç Moğolistan’da yaşayan yaklaşık dört milyon Moğol bulunmaktadır. Çin’in kalkınması ve dolayısıyla güneyindeki İç Moğolistan’ın ekonomik yaşam düzeyinin giderek yükselmesi ile bazı Moğol milletvekilleri Moğolistan’ın Çin’e katılmasını gündeme getirmişlerdir. Gobi vilâyetinden bir milletvekilinin ileri sürdüğü bu fikir 1995, 2000, 2002 ve 2004 yıllarında Moğolistan meclisinde oylamaya sunulmuştur. Ancak, karşı görüşler ağır bastığı için gündemden düşmüştür. Moğolistan’da bu fikri ileri sürenler az olmasına rağmen tekrar Çin’e bağlanma meselesi, Çin’in bu ülkedeki etkisini gösteriyor.Son yıllarda Moğolistan’da yabancı sayısının belli düzeyde tutulması yönünde yapılan hukuki düzenlemelerin temelinde, Çinli nüfusun çoğalarak ülkedeki nüfus dengesini bozması fikrinin yattığı ileri sürülüyor. Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra toprak