Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Çanakkale Savaşı ve Sakarya Atatürk ve iki Dr. Veli YILMAZ (E.) Kur. Kd. Alb. nsanların en kıymetli varlıkları, canlarıdır. İnsanlar canlarını, ancak ‘’vatan‘’ dediğimiz o yüksek olgu kapsamında, içinde bulunulan durum ve şartların bir gereği olarak tereddüt etmeden feda edebilirler. Bu konuda Atatürk’ün iki hayati emrini örnek gösterebiliriz. Birincisi: ‘’Merminiz yoksa, süngünüz var. Süngü tak, hücum!’’ emridir. İkincisi: ‘’Süngüleri yoksa Sürmene bıçakları var. Bıçaklarıyla düşmanın üzerine atılacaklardır.’’ emridir. Türk Milletinin büyük evladı Mustafa Kemal, bu tarihi emirlerden Birincisini: 25 Nisan 1915’de Çanakkale’de Gelibolu muharebeleri sırasında vermiştir. İkincisini de; birincisinden tam altı yıl sonra Anadolu’daki Türk varlığına son vermek ve Anadolu’yu işgal etmek maksadıyla ilerleyen ve 25 Ağustos 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nin daha ilk gününde Mangal dağını işgal eden Yunan ordusu askerlerine karşı Karadeniz’in yağız delikanlılarından oluşan ve cepheye gönüllü olarak katılan ve üzerlerinde bölgeye has kıyafetleri ve Sürmene bıçaklarından başka hiçbir şeyleri bulunmayan 47’nci Alaya vermiştir. Birinci emri ile ilgili olay ve sonuçları: 18 Mart 1915 tarihinde donanma ile boğazı geçemeyen ve İstanbul’a gidemeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915’de; 33.700 askerle(27.800 İngiliz, 16.700 Fransız) Seddülbahir bölgesine; 21.800 mevcutlu Anzak Kolordusu ile de Kabatepe Arıburnu bölgesine çıkarma harekatı icra etmişlerdir. Kurmay Yarbay M. Kemal, bu tarihi günlerde bölgeyi savunmakla görevli olan 5nci Türk ordusunun Bigalı bölgesinde toplanmış olan 19ncu Piyade Tümeni’ne komuta etmektedir. Bu tümen, ordunun ihtiyat birliği olup ordu komutanının emri olmadan kullanılması dahi düşünülemezdi. Ancak M. Kemal bugünkü adıyla Kaba Tepe, Arıburnu Yarları, Kanlı Sırt, Conkbayırı ve Kocaçimen Tepe bloğunun önemini çok iyi bildiği için, bölgenin elden çıkması durumunda Gelibolu harekatının aleyhimize sonuçlanacağının idrakı içindedir. Çıkarma harekatının başladığı sırada ordu komutanı Limon von Sanders Bolayır sırtlarında bulunmakta ve İtilaf Devletleri askerlerinin Saros Koyuna çıkmasını beklemektedir. Dolayısıyla irtibat tesis etmek mümkün değildir. Kolordu Komutanı Esat Paşa da Gelibolu’da olduğu için onunla da temas sağlanamamaktadır. Zamanın tereddüde tahammülü yoktur. İ Çanakkale Savaşı ile Sakarya Muhaberesi Atatürk’ün verdiği iki birbirine benzer emir ile kazanıldı. Düşman karşısında oldukça güçsüz durumda olunmasına karşın kazanılan zaferler, strateji kavramının ne denli önemli olduğunu gösterdi. M. Kemal, tümenin iki alayını yerinde bırakarak ve inisiyatifini kullanarak 57nci Alayının başına geçmiş ve cephenin en kritik yeri olan Arıburnu bölgesine hareket etmiştir. Durumu da Kolordu Komutanına rapor etmiştir. M. Kemal, Conkbayırı sırtlarına geldiğinde ArıburnuKabatepe arasındaki bölgede görevli olan ve yaklaşık 40 kişiden oluşan bir müfrezenin geri çekilmekte olduğunu görmüştür ki, bu birliğin dışında çıkan kuvvetlere müdahale edecek başka bir kuvvet de mevcut değildir. M. Kemal bu tarihi anı ve verdiği hayati emri şöyle açıklamıştır: ‘’Beraberimde yaverim, emir subayım, alay doktorum ve yolda karşılaştığım topçu tabur komutanı ile birlikte Kocoçimen’den Conkbayırı’na doğru alayın önünde olarak atla ilerlemeye başladım. Fakat çok çalılık ve engebeli olan bu arazide atla ilerlemek mümkün olmadığından yaya olarak Conkbayırına vasıl oldum. Bu sırada Conkbayırı’nın hemen güneyindeki 261 rakımlı tepeden 27nci alaya mensup bir müfrezenin Conkbayırı istikametinde kaçmakta olduğunu gördüm. Bu askerlerin önüne çıkarak ‘’Niçin kaçıyorsunuz’’ dedim. ‘’Efendim düşman dediler.’’ Nerede? dedim. İşte diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Nitekim düşmanın bir avcı unsuru, bulunduğumuz istikamette ilerliyordu. O zaman bu kaçan askerlere bağırarak ‘’Düşmandan kaçılmaz’’ dedim. ‘’ Cephanemiz kalmadı’’ dediler. ‘’ ‘’Cephaneniz yoksa süngünüz var’’ dedim ve bağırarak bu askerlere süngü taktırıp mevzi aldırdım. Askerler süngü takıp yere yatınca düşman erleri de yere yattı. ‘’ İşte kazandığımız an bu andı. ’’ M. Kemal bu hayati emrini şu ölüm emri ile tamamlamıştır: ‘’Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar gelebilir.’’ Bu emrin gereği olarak; peşimizden gelmekte olan 57nci alay ile bölgede bulunan ve Kabatepe bölgesini savunmakla görevli olan 9ncu Tümene mensup 27nci alay ile birlikte koordineli olarak taarruz tertibi aldırarak düşmana hücuma başlattım. Bu sırada 21.800 mevcutlu Anzak Kolordusunun 25 Nisan 1915 tarihinde saat 03.30’dan itibaren Arıburnu sahillerine çıkmaya başlayan birlikleri kısa sürede yaklaşık 8 tabura (15.000 kişi) ulaşmıştı. Çıkan bu kuvvetler Kabatepe’nin 2 km. kuzeyinden Arıburnu Yarlarına kadar 15002000 metrelik bir cepheyi işgal etmişlerdi.” M. Kemal’in müdahalesi sonucunda kendinden üç kat fazla olan bu kuvvete karşılık iki alayla (Toplam 5.000 kişi) yapılan karşı taarruz sonucunda sahile çıkmayı başaran Anzak birlikleri sahil kesimine kadar geri atılmışlardır. Fakat 57nci Alayın tamamı bu taarruz esnasında şehit olmuşlardır. Ancak bu olay, Gelibolu harekatının seyrini değiştirmiştir. Sakarya’da verilen ikinci emir ve sonucu: 3780 subay ve 120.000 erden oluşan Yunan Küçük Asya Ordusu, Korgeneral Papoulas komutasında olarak 23 Ağustos 1921 tarihinde üç kolordu halinde; Polatlı batısında tespit taarruzları yaparken, asıl kuvvetleri ile Sakarya Nehrinin güneyinden Çal DağıHaymanaAnkara genel istikametinde taarruzla 120 km.lik Sakarya mevziini savunan 100.000 kişilik Türk Ordusunu Sakarya ve Ankara Çayı engeli arasında kuşatarak imha etmeyi esas alan bir plan dahilinde hücuma geçmiştir. 23 Ağustos 1921 günü saat 16.00 sıralarında 1nciYunan Tümeni Haymana’nın 25 km. güneyinde bulunan ve 5nci Türk Tümeni tarafından savunulan Mangal Dağı’na taarruzlara başlamıştır. Yunan Tümeni, karşıdan esen fırtınanın ve şiddetle yağmakta olan yağmurun Türk askerlerine verdiği zorluklardan da yararlanarak mevzilerin yaklaşık 1 km. yakınına kadar ilerlemeye muvaffak olmuştur. Türk askerlerinin inatla mevzilerini savunmalarına devam etmelerine ve Yunan taarruzlarının yavaşlatılmasına rağmen saat 17.00 itibari ile yağışlar daha da şiddetlenmiş ve