Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net Yasal altyapı hazırlandı, kuruma verilen önem arttı... C S TRATEJİ Konseyin gerekli karar üzerinde çalıştığını belirtse de, verdiği emrin hukuki dayanağı olarak BM Antlaşması’nın 51. maddesini gösterdi. Üstelik Putin, 11 Eylül saldırılarından sonra BM Güvenlik Konseyi kararıyla ABD’ye Afganistan’a karşı kuvvet kullanma hakkının verildiğini ima ederek, bu hakkın 51. madde çerçevesinde tanındığını iddia etti. Ayrıca Putin, Rusya’ya da aynı hakkın verilmesi gerektiğini, hatta fiili olarak böyle bir hakkın verilmiş olduğunu belirtti. Uluslararası ilişkilerde genel olarak kuvvet kullanımını yasaklayan BM Antlaşması’nın meşhur 51. maddesinin silahlı saldırıya uğrayan devlete sağladığı meşru müdafaa hakkının 11 Eylül saldırılarına uğrayan ABD’ye verilmesi çok tartışıldı ve tartışılmaya devam ediliyor. "Silahlı saldırı" konusunda uluslararası hukukta her kesin uzlaştığı bir tanımın bulunmamasından dolayı bu konu, Afganistan operasyonundan önce de uluslararası hukukta önemli bir tartışma konusuydu. Özellikle son dönemde yabancı devletlere askeri müdahale eğiliminde bulunan ABD’nin 51. maddeyi geniş olarak yorumlaması, buna ek olarak önleyici ve önalıcı vuruş gibi kavramlarla oynaması, BM Antlaşması’na dayanan bugünkü uluslararası hukuku zayıflatma girişimleri olarak gösterilebilir. Putin’in atıf yaptığı BM GK 1368 sayılı kararında 11 Eylül saldırıları için "silahlı saldırı" kavramı açıkça kullanılmamış olsa da, özdeşleştirme sağlanmıştı. Sonuç olarak bütün muğlaklıklarına rağmen, BM GK 1368 ve 1373 sayılı kararları zımnen ABD’nin Afganistan’a karşı kuvvet kullanımının meşruiyetini sağladı. Terörist saldırıların silahlı saldırı olarak nitelendirilip nitelendirilmemesi konusundaki tartışmalarda kesin uzlaşıya varılmazken, Putin’in ortaya attığı şekliyle Rusya’nın resmi görüşünde, 5 diplomatın öldürülmesi gibi acı, ancak küçük çaplı bir terörist saldırı, silahlı saldırı olarak tanımlandı. Üstelik Putin, söz konusu olaydan Rusya’nın meşru müdafaa hakkının doğduğunu ima ederek, 51. maddeyi ABD’den de daha geniş bir şekilde yorumlamış oldu. Putin yönetiminin kuvvet kullanımı ile ilgili olarak geniş yorumları aslında yeni bir olay değil. ABD’nin önleyici vuruş kavramını aktif bir şekilde kullanmaya başlamasından önce Rusya, Afganistan’daki Taliban rejiminin Çeçenleri desteklediğini belirterek, Afganistan topraklarına önleyici vuruş gerçekleştirebileceğini belirtmişti. Keza Putin döneminde kabul edilen askeri doktrine göre Rusya, konvansiyonel güce karşı bile nükleer gücünü ilk olarak kullanabilecek. Rusya’nın, Kosova’ya verilmesi muhtemel kendi kaderini tayin etme hakkının dünyanın diğer bölgelerine de uygulanması gerektiğini belirtmesi, meşru kuvvet kullanımı ile ilgili olarak geniş yorumlarda bulunması gibi örnekler, ABD’nin uluslararası hukuku değiştirme çabalarının Rusya gibi bir ülke tarafından bir anlamda desteklendiğini gösteriyor. Normalde ABD’nin uluslararası hukuk yorumlarından rahatsız olması gereken Rusya, ABD’nin açtığı gedikleri kendi amaçlarıyla kullanmaya çalışıyor. Putin’den "yeni inciler" Irak’ta Rus diplomatların öldürülmesine karşılık olarak döküldüyse de, Rusya’nın yeni girişimlerinden esas olarak El Kaide’nin değil, eski Sovyet ülkelerinin endişeye kapılacakları açıktır. Özellikle geçmişte teröristleri barındırdığı gerekçesiyle Rusya’nın baskısına maruz kalan, bugünlerde ABD tarafından NATO’ya üyelik sözü verilen ve Rusya’dan tehdit algılayan Gürcistan başta olmak üzere eski Sovyet ülkeleri, Putin’in girişebileceği gizli operasyonların hedefi olabilir. H aziran ayında El Kaide’ye bağlı olduğu iddia edilen bir gurup, Irak’taki beş Rus diplomatı öldürdükten sonra 18 Haziran 2006 tarihine Moskova’yı ziyaret eden Suudi Arabistan Prensi ile yaptığı görüşmede, Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin, Rus istihbaratına sorumluları bulup cezalandırma emrini verdi. Irak’tan gelen acı haberin karşısında güçlü duruş sergilemeye çalışan Rusya, bir yandan intikamını alacağını vurgulamaya çalıştı, diğer yandan da Irak’ı işgal ederek "uluslararası terörizm yuvası" haline getiren ABD’yi Irak’ta güvenliği sağlayamamakla ve sorumluluklarını yerine getirmemekle suçladı. Putin’in vermiş olduğu emre hukuki zemin hazırlayan kanuni düzenlemeler Temmuz ayının başında yapıldı. Ancak diplomatları rehin alan gurubun taleplerini baştan beri gerçekleştirilemez olarak tanımlayan Rusya, olayın trajik sonucuna önceden hazırlanmaya başlamıştı. Diplomatlar rehin alındıktan beş gün sonra Rusya parlamentosunun alt kanadı Devlet Duması’ndan gelen açıklamaya göre, "yakın süre içerisinde Rus istihbaratı teröristleri ülkenin dışında yok etme hakkına kavuşacak." Rusya Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere bir dizi yasada değişiklik öngören paket daha Mart ayında bir gurup milletvekili tarafından Duma’ya sunulmuş, hatta ilk oylaması yapılmıştı. Diplomatların öldürülmesinden sonra çalışmalarını hızlandıran Duma, kısa sürede tartışmalı öneri paketini onayladı. Putin istihbaratı güçlendiriyor Putin’in yeniden yapılanma arayışlarında istihbaratın güçlendirilmesi de önemli yer tutuyor. Irak’ta öldürülen Rus diplomatlar, FSB’nin elini güçlendiren tasarının yasalaşmasını hızlandırdı. Putin İSTİHBARATIN GÜÇLENDİRİLMESİ Bahsi geçen öneri paketinde, parlamentonun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin (FK) kararı olmadan bizzat devlet başkanı tarafından yurtdışı özel birlik operasyonlarının yapılması için emir verme hakkının dışında bir dizi yasal değişiklik onaylanmış oldu. Bunlar arasında en önemlileri şöyle sıralanabilir: ? Terörle mücadele kapsamında mahkeme kararı olmadan vatandaşların konut dokunulmazlığı, yazışma ve telefon konuşmalarının gizliliği gibi haklarının askıya alınabilmesi; ? Ağır ve çok ağır suç işleyip firar edenlerle ilgili olarak gıyabi mahkeme kararı verilebilmesi; ? Belirli suçlar işleyen vatandaşların malvarlıklarına devlet tarafından el konulabilmesi; ? Güvenlik güçlerinin operasyonları konusunda gizli bilgi yayan basın yayın organlarına para cezası verilmesi. Böylece Irak’taki olay sayesinde aylardır tartışılan ve geçmişte de olduğu gibi siyasi amaçlarla kullanılabilecek olan yasal düzenlemeler oybirliğiyle yapılmış oldu. Duma’da söz konusu değişiklikler tartışılırken, 4 Temmuz 2006 tarihinde Putin, Federasyon Konseyi’ne bir mektup göndererek, Rusya Anayasası’nın 102. maddesine dayanarak devlet başkanına Silahlı Kuvvetlerin ve istihbarat birimlerinin özel birliklerini yurtdışına gönderme hakkının verilmesini önerdi. Bu öneriye karşılık Konsey, 7 Temmuz 2006 tarihinde, "bazı ülkelerin topraklarında uluslararası terörizm engellenmekle kalmamakta, yaşaması için elverişli şartlar yaratılmakta" olduğunu belirterek, Rusya’ya, vatandaşlarına ve topraklarında sürekli ikamet eden vatansızlara karşı yönelen "uluslararası terörizm faaliyetlerini sekteye uğratmak amacıyla Rusya topraklarının dışında Rus Silahlı Kuvvetleri’nin birliklerini ve özel amaçlı birlikleri kullanma" hakkını süresiz olarak Rusya devlet başkanına verdi. Putin, iktidara geldiğinden beri, Yeltsin döneminde zayıflatılan istihbarat birimlerini tekrar güçlendirmek için bir dizi düzenleme yaptı. Yeltsin döneminde KGB parçalara bölünmüş, yurtdışındaki faaliyetler önemli ölçüde azalmıştı. Putin, KGB’nin en önemli ardıl parçası olan FSB’yi güçlendirdi, yeni kanuni düzenlemelerle de "terörist saldırı" olarak nitelendireceği herhangi bir faaliyete karşı yurtdışında askeri ve istihbarat birliklerinin gizli operasyonlarına tek başına karar verme hakkına kavuştu. SİLAHLI SALDIRI VE TERÖRİZM Federasyon Konseyi "uluslararası terörizmle mücadele kararı" üzerinde uğraşırken BBC ve Yandex.ru internet sitesinin okuyucularına geniş bir internet konferansı veren Putin, konuyla ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Rusya’da da bazı insan hakları kuruluşları tarafından eleştirilen Putin’in yurtdışında "teröristleri yok et" emrinin yasaya aykırı olup olmadığı konusunda soru soruldu. Soruyu yanıtlayan Putin,