Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Füze denemelerini ABD’nin bağı Kuzey Kore ‘İranlaşmak’ Kuzey Arş. Gör. Barış ADIBELLİ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü aziran ayının son haftalarında uluslararası politikaya damgasının vuran önemli gelişmelerden bir tanesi Kuzey Kore’nin uzun menzilli füze denemesi yapacağını duyurması oldu. Bu füze krizi, Amerikan casus uydu ve uçakları tarafından Kuzey Kore’nin uzun menzilli Taepodong–2 füzesi fırlatmak için hazırlık yaptığını tespit etmesiyle başladı, ardından Kuzey Kore’nin art arda füze denemeleriyle tırmandı. Uluslararası kamuoyu, Kuzey Kore’nin bütün uyarılara rağmen füze denemelerine devam etmesi ve denemelerin sürdürüleceğini açıklamasını sert bir şekilde kınadı. Ancak en sert tepki Japonya’dan geldi. Füze denemelerinin yapılacağının açıklanmasından hemen sonra Japonya, fırlatılacak olan füzelerin Japon topraklarına düşmesini savaş nedeni (casus belli) sayacağını açıkladı. Hatırlanacağı üzere, Kuzey Kore’nin 1998’de yaptığı denemede fırlatılan füze Japon topraklarına düşmüştü. Şüphesiz, durup dururken Kuzey Kore’nin böyle bir adım atması aslında bölge uzmanları açısından pek sürpriz değildi. Son birkaç yıldan beri yaşanan gelişmeler bu krizin geleceğini haber veriyordu. Ortaya çıkan durumun daha iyi anlaşılması için yaşanan sürece bakılmasında fayda var. H Nükleer kriz aracılığıyla çeşitli kazanımlar elde edip dünyaya entegre olmak isteyen Kuzey Kore, ABD ve Japonya’yı tedirgin ediyor. Japonya hem ekonomik hem de askeri açıdan da bölgede etkin olmak istiyor. 1993’de BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı bir kararla, Kuzey Kore’nin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansıyla işbirliği yapmasını ve 1991 yılında yayınlanan deklarasyona bağlı kalmasını istendi. Bu gelişme üzerine, Kuzey Kore Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan çekilmeyi askıya aldı. 1994’de Cenevre’de ABD ile Kuzey Kore anlaşmaya vardı. Buna göre, Kuzey Kore, nükleer programını dondurduğunu açıkladı. Buna karşılık olarak, ABD de siyasal ve ekonomik ilişkileri normalleştireceği yönünde söz verdi. ALTILI GÖRÜŞMELER 11 Eylül saldırılarından sonra, ABD Başkanı Bush, Kuzey Kore’nin "Şer Ekseni"nin bir üyesi olduğunu açıkladı. Önleyici vuruş politikasının bir gereği Kuzey Kore’ye tıpkı Irak’taki gibi bir saldırı beklenirken, Bush herhangi bir askeri harekât yapılmayacağı yönünde açıklamada bulundu. 2002 yılında, Kuzey Kore, 1994’de dondurduğu nükleer programa geri döndüğünü açıkladı. 2003 yılında ise, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan geri çekildiğini ilan etti. Aynı yıl, ABD, Kuzey Kore ve Çin, Pekin’de bir araya gelerek nükleer kriz üzerinde görüşmelerde bulundular; ancak herhangi bir sonuca ulaşılamayarak, tansiyon daha da yükseldi. Kore’deki nükleer krizin çözümüne yönelik bir yol haritası belirlenmesi için ABD, Çin, Rusya, Güney Kore, Japonya ve Kuzey Kore’nin bir araya geldiği Altılı Görüşmeler’in birinci turu Ağustos 2003’de, ikinci turu Şubat 2004’te, üçüncü turu Haziran 2004’de, dördüncü turu Temmuz 2005’de ve son turu Eylül 2005’de toplandı. İlk dört toplantıda, herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Nihayet, 19 Eylül 2005’de Altılı Görüşmelerin beşinci turunda taraflar uzlaşmaya vararak, Kore yarımadasındaki nükleer krizi sonlandırdı. Bu uzlaşmayı ABD olumlu bir adım olarak yorumladı. Kuzey Kore’nin nükleer programından vazgeçmesinin karşılığında ekonomik yardım, güvenlik garantisi ve enerji amaçlı kullanılacak reaktör teknolojisinin verilmesini istedi. İlk iki isteğin karşılanacağı garantisi verilirken son istek ABD ve Japonya tarafından kabul edilmedi. Kuzey Kore ise, yaptığı açıklamada, reaktör talebi yerine getirilene kadar nükleer programını durdurmayacağını ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na geri dönmeyeceğini açıkladı. Kasım 2006’da yapılacak olan Altılı görüşmelerin altıncı turunda görüş ayrılıklarının giderilerek, nihai bir sonuca varılması yönünde taraflar görüş birliğine vardılar. NÜKLEER PROGRAM 1965 yılında, Kuzey Kore ve Sovyetler Birliği imzaladıkları anlaşmayla, Kuzey Kore’nin Yongbyon kasabasında bir araştırma reaktörü kurdular. Bu tesislerde Sovyetler Birliği’nde okumuş olan Koreliler çalışıyordu. 1974’de, Sovyetler Birliği’nin kurduğu reaktörü, Kuzey Koreli bilim adamları kendi olanaklarıyla modernize etmeyi başardı. Yine aynı dönemde, ikinci bir reaktör daha inşa edildi. 1977’de Kuzey Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile anlaşma imzaladı. 1980’lerde Kuzey Kore’nin temel odak noktası nükleer enerjinin pratik kullanımı ve nükleer silah geliştirme sisteminin tamamlanmasıydı. Bu nedenle, nükleer reaktör kurdular. Taechong ve Yongbyon’da büyük ölçekli denemeler yaptılar. 1985’de ABD, Kuzey Kore’nin Pyongyang’ın 90 km kuzeyinde gizli bir nükleer reaktör kurduğuna ilişkin elinde istihbarat bilgisi olduğunu açıkladı. 1985 yılında, uluslararası baskı altında Kuzey Kore, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme anlaşmasını imzaladı. Ancak yukarıdaki anlaşmanın bir tarafı olarak Kuzey Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının güvenlik tedbirlerine ilişkin anlaşmasını imzalamayı reddetti. 1988 yılında, Güney Kore lideri Roh Tae Woo bir çağrıda bulunarak, Kuzey ile ilişkileri geliştirmek istediklerini ve ilk kez güvenlikle ilgili konuları konuşabileceklerini açıkladı. Bunun üzerine bakanlar arası toplantılardan sonra 1991’de Kuzey Kore ve Güney Kore bir anlaşma imzalayarak, yarımadanın nükleer silahlardan arındırılmasına ilişkin bir deklarasyon yayınladılar. Bu deklarasyonla hiçbir şekilde yarımadada nükleer silah bulundurulmayacağına, denetim mekanizmasının oluşturulacağına ve herhangi bir uranyum zenginleştirme işlemi yapılmayacağına vurguda bulunulmaktaydı. 30 Ocak 1992’de, Kuzey Kore, Uluslararası Atom enerji Ajansı ile güvenlik önlemlerine ilişkin anlaşmayı imzaladı. Bu anlaşma, Haziran 1992’de denetlemelerin başlamasını öngörmüştü. Mart 1992’de bu ortak deklarasyon uyarınca Ortak Nükleer Kontrol Komisyonu kuruldu. Başlatılan düzenli denetimler 1993 yılına gelindiğinde, iki şüpheli tesisin denetlenmesi istemi nedeniyle ara verildi. Yoğun tepki gelmesi üzerine, Kuzey Kore, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan çekileceği konusunda dünya kamuoyunu tehdit etti. Bunun üzerine, 11 Mayıs DENEMELERİN NEDENLERİ Bütün bu gelişmeler yaşanırken Batı Asya’da da hareketlenme artmaktaydı. ABD, İran’a yönelik diplomatik baskıyı artırmıştı. Dünya kamuoyu tamamen İranABD nükleer krizine odaklanmıştı. Doğu Asya’da ise, Çin’in öncülüğünde oluşturulan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) İran gibi bir ülkeyi gözlemci üye yaparak himayesine alması, Kuzey Kore’yi hayal kırıklığına uğrattı. Soğuk Savaş dönemi boyunca Çin’in sadık bir müttefiki olan Kuzey Kore’nin son yıllarda maruz kaldığı uluslararası