Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Cüneyt GÖKSU Cuneyt.Goksu@Vizyon.Biz Morales’in hedefi, doğalgazın ardından madenler... C S TRATEJİ BÖLGESEL PROJELER G üney Amerika’nın en büyük ikinci gaz rezervlerine sahip olmasına karşın, Bolivya bölgedeki en yoksul ülke. Bu yoksulluğun üstesinden gelmeye çalışan Bolivya’da doğalgaz kaynaklarını ulusallaştırma süreci başladı. Doğal olarak bu süreç, bölgede bulunan bazı ülkeleri de etkiliyor. Bolivya Cumhurbaşkanı Evo Morales, 1 Mayıs 2006’da, "doğal kaynakların ulusötesi petrol şirketleri tarafından yağmalanmasının" sona erdiğini ilan ederek, ülkenin gaz kaynaklarını kamulaştırıldığını açıkladı. Gaz sahalarında "Kamulaştırıldı: Bolivyalıların Mülkiyeti" yazılı pankartlar yükselirken, Morales, "O gün geldi, beklenen gün, Bolivya’nın doğal kaynaklarımızın mutlak kontrolünü geri aldığı o tarihi gün!" diye konuştu. Morales, kararnameyle, Bolivya’nın 1997 tarihli hidrokarbon yasasıyla özelleştirilen, üretim şirketleri ve rafinerileri kapsayan beş şirketinin yüzde 51 hissesinin kontrolünü, kısa adı YPFB olan devlet mülkiyetindeki hidrokarbon şirketi’ne verilerek, kritik hisselerin kamulaştırıldığını da duyurdu. Bolivya’da kamulaştırma Morales, seçimlerden önce verdiği kamulaştırmaulusallaştırma sözünü uygulamaya başladı. Madenlerin de kamulaştırılacağını açıklanırken, uygulamanın bölgesel yansımaları da oluyor. Ekvator ABD’li petrol firması ile anlaşmasını iptal etti. SIRADA MADENLER VAR Bolivya’nın en büyük iki gaz sahasında işletmesi bulunan Petrobras, Repsol ve Total gibi bütün ulusötesi şirketlere, ödeyecekleri vergi ve imtiyazları yüzde 50’den yüzde 82’ye çıkaran yeni kurallara göre sözleşmelerini yenilemeleri için, 180 gün süre tanındı. 1997 yasaları altında 140 milyon dolar kazanç sağlayan Bolivya, yeni yasalarla bu kazancını 780 milyon dolara yükseltiyor. Morales, 1Mayıs’ta, başkent La Paz’daki konuşmasında, Bolivya’nın hidrokarbonlarını kamulaştırmanın sadece bir başlangıç olduğunu, çok yakında madenlerde, ormanlarda ve bütün doğal kaynaklarda da" kamulaştırmanın gerçekleşeceğini belirtti. 31 Mayıs 2006’da, Bolivya Özel İşletmeler Federasyonu üyeleri, MASSosyalizme Doğru Hareket Partisi’nin ve Evo Morales’in, ilk 5 aylık icraatlarından derin endişe duyduklarını dile getiren, hükümetin bu icraatlarını "dünya ekonomisi ve insanlığın gelişimini düzenleyen kuralların karşısında duran ideolojik bir macera" olarak niteleyen bir açıklama yaptılar. Kapitalist strateji uzmanlarının bir diğer endişesi de, topraksız köylülerin, yapılan toprak reformlarıyla özel mülkiyete karşı başlatacakları "karşı hareket"ti. Morales, bu açıklamaya 2 Haziran’da açık bir mektupla yanıt verdi: özetle, "Hükümet tarafından öncülük edilen demokratik ve kültürel devrim, bir adım bile geri atmadan sürdürülecektir!" dedi ve Venezuela Küba işbirliğinden, Kübalı doktorların "Mucize Operasyonu"ndan ve 120,000 Bolivya’lıya okuma yazma öğreten öğretmenlerden de söz etti. Öyle görünüyor ki, Morales ve önderlik ettiği hareket, hedefini, Bolivya ulusunun yeniden inşa edilmesi olarak tayin etmiş; bunun gerçekleşmesi için de, tıpkı Venezuela’da olduğu gibi, başkanlık koltuğunu demokratik yollardan ele geçirip kendi liderlerinden birini iktidara getirip, bu fırsatı kendi çıkarlarına uygun olarak kullanmaya başlamıştır. Bolivya halkı da, ülkenin Morales’in kamulaştırma yönündeki uygulamaları Bolivya’daki emperyalist çıkarlara çok önemli bir darbe vurdu. Ne var ki, İspanyol şirketi Repsol, niyetinin ülkeyi terk etmek değil, Bolivya’da faaliyet gösteren yabancı bütün gaz şirketlerinin de katılımıyla, bu sözleşmeleri Bolivya hükümetiyle yeniden müzakere etmek olduğunu belirtti. Kısmen Brezilya hükümetinin mülkiyetinde olan Petrobras’tan bir sözcü de, kamulaştırmanın "dostane bir hareket" olmadığını, Petrobras’ın Bolivya’daki en büyük yatırımcı olduğunu ve Brezilya gazının yüzde 67’sinin Bolivya’dan gediğini belirtti. Bu gelişmeler, Arjantin Devlet başkanı Nestor Kirchner ve Evo Morales’i 29 Haziran 2006’da Buenos Aires’te buluşturarak, "Latin halklarının dayanışması ve entegrasyonu" için örnek bir anlaşma yapmalarını sağladı. 20 yıl süreli bu anlaşmaya göre, Arjantin, satın aldığı doğalgaza önceden olduğu gibi 3.18 USD/Milyon BTU (İngiliz Isı Birimi) değil, 5 USD/Milyon BTU ödeyecek. Buna karşılık Bolivya da Arjantin’e yaptığı günlük doğalgaz ihracatını 5 Milyon m3’ten 7 Milyon m3’e çıkaracak. Bu anlaşma sayesinde, Bolivya’nın Arjantin’e ihraç ettiği doğalgazın fiatında yüzde 57 oranında bir artış sağlanıyor. Günümüzde, uluslararası piyasada, doğalgaz fiatının 910 USD/Million BTU olduğu düşünülürse, Morales, bu yegâne kaynağı ülkesinin kalkınması için daha da akıllıca kullanabilir. Morales, Arjantin’in gösterdiği "dayanışma" ve Bolivya’nın "Latin Amerika’nın 2. büyük doğalgaz kaynaklarına sahip en yoksul ülkesi" olma çelişkisinden kurtuluşuna verdiği "destek" için teşekkür ederken, Venezuela ve Küba’nın da çeşitli alanlarda verdiği destekleri anımsattı. Kirchner de, bu anlaşmanın bölge insanının kalkınmasına katkıda bulunacağını ve ülkesinin enerji gereksinimini garanti altına alacağını, ayrıca Bolivya’nın güneyindeki doğalgaz kaynaklarını Kuzey Arjantin’e bağlayacak bir boru hattı projesine de başlanacağını söyledi. Chavez’in de desteklediği bilinen bu proje 10,000 kilometre uzunluğunda. Bütçesi 23 Milyar USD. Venezuela ve Arjantin arasında kurulacak olan hattın Bolivya ve Brezilya’dan da geçmesi planlanıyor. Bu boru hattının bölgenin enerji sorunlarını çözmesi ve "topyekün" bir kalkınma sağlaması hedefleniyor. Bolivya gazının en büyük müşterisi durumundaki Petrobras da, 1999’da yapılan 20 yıllık anlaşmayı yeniden gözden geçirerek, fiatı 3.80’den 4.65’e yükeltmeyi, 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere kabul etti. Morales geçen yıl seçime girerken doğal kaynakların kontrolünü sağlayacağı sözünü vermişti ve 1 Mayıs’ta bu sözünü yerine getirdi. Kaynakların ulusallaşması, üreticiler arasında yükselen bir eğilim. Arjantin’in Bolivya’dan satın aldığı doğalgaza, yüzde 50 fazla ödemesi, artık "komşulardan piyasa fiyatının altında kaynak Evo Morales kullanımı"nı ortadan kaldırıyor. Güney Amerika’nın yeni müttefik cepheleri oluşurken, Venezuela’nın petrolü ve Bolivya’nın doğalgaz esaslı bir biçimde yeniden yapılanmasını gerçekten rezervleri gibi doğal kaynaklar önemli bir istiyor. Bir yanda bu kitle hareketi ve onun ele dayanışma aracı olarak görülüyor. Aslında Morales geçirdiği başkanlık koltuğu, öte yanda da burjuvazi için başka alternatif de yok. Çünkü Güney ve onun devleti arasındaki çelişki! Belki de Amerika’nın bu en yoksul ülkesinin elindeki tek Morales, en başından beri, halk hareketinin tabanın güçlü, stratejik kaynak, sahip oldukları doğalgaz! itmesiyle bir şeyi değiştiremeyeceğini, amaca Bölgenin jeopolitik durumu çelişkili iki ulaşmak için politik iktidarın ele geçirilmesi senaryoya gebeydi. Ya, FTAA’in ((Free Trade Area gerektiğini bu nedenle, ısrarla söylemekte.. of the Americas = Amerika Serbest Ticari Bölgesi)