Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Terörizm, karikatür krizi, enerji bağımlılığı, nükleer risk, Filistin ve Kıbrıs… C S TRATEJİ Bölgesel sorunlarımız artıyor E. Büyükelçi Turhan FIRAT luslararası alanda son bir iki ayda meydana gelen hızlı gelişmeler hiç şüphesiz Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Terörizmin ciddiyetini koruması ve karikatür krizi dolayısıyla şiddet gösterilerinin artışı, İran’ın nükleer enerji alanında şüphe yaratan ve uzlaşıcı olmayan tutumu, Ortadoğu’daki İsrailFilistin sorunu ile ilgili olarak ortaya çıkan çok derin olumsuz gelişmeler ilk akla gelen belli başlı konular oluyor. Bu sorunların hemen hepsi bizim bölgemizde ve bizi yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin kısa ve orta vadede karşı karşıya bulunduğu bu meselelere bizim açımızdan Kıbrıs sorununu da eklemek sanırım yanlış olmaz. Bu yazıda bütün dış politika konularımıza ve sorunlarımıza değil, yukarıda değindiğim bazı belli başlı meseleleri ele almak istiyoruz. U TERÖRİZM VE ŞİDDET Bu iki konu birbirinden ayrı ama zaman zaman şiddetin terörizme alt yapı oluşturduğunu görüyoruz. Terörizm insanlık tarihiyle eşit, çünkü insanın kanında var. Onun için bugünlere kadar geldi. I. Dünya Savaşının tetikçisi Saraybosna’daki suikast oldu. 11 Eylülde New York ikiz kulelerine yapılan saldırı da baş düşman olarak terörizmi ön sıraya taşıdı. Tabii ki asıl sebepler daha derinde ama bir mazerete ihtiyaç vardı. Soğuk savaş sona erdikten sonra Sovyetler Birliği’nin ve komünizmin çöküşü beklenenden daha süratli gerçekleşti. Hatta konuya bilimsel ve politik açılardan bakan stratejistler ne gibi teoriler üreteceklerini bilemediler. Bazıları küreselleşmeden söz ederken bazıları da örneğin Avrupa’nın daha küçük şehir devletlerden oluşmasının daha gerçekçi olacağını savundular. Bu arada, ABD’nin dünyadaki yegane süper güç olduğu da kısa sürede anlaşıldı. Politik bütünlük, ekonomik, teknolojik ve askeri açıdan hiçbir ülke veya ülkeler gurubu Washington ile baş edecek durumda değildi. Washington ise 2. Dünya Savaşının galibi olarak 1945’lerden itibaren nasıl kendi görüş ve çıkarlarına uygun düşen yeni bir dünya düzeni kurmuşsa, şimdi de Soğuk Savaş sonrasında bu üstünlüğü sürdürecek düzenin devam ettirilmesi yollarını arıyordu. Bunlar Batı ittifakının sürdürülmesi, teknolojik ve askeri üstünlük, enerji kaynaklarının ve dağıtım yollarının kontrolü gibi hedeflerdi. Bu hedeflere ulaşmak için sarfedilecek gayretleri engelleyeceklerle mücadele etmek gerekiyordu. Yani başka bir deyişle bu gücün ayakta kalması için çarpışacağı bir düşman gerekiyordu. Bu düşman yoksa da yaratmak lazımdı. İşte bu düşman terörizmdir. Yakın tarihe bakacak olursak, 20. yüzyılın başlarından beri parlamenter demokrasi ve hukukun üstünlüğünü sağlamak için önce komünist ideolojiye karşı çatışmalar ortaya çıkmaya başladı. Bundan sonra Versailles boyunduruğunu kırmak isteyen Hitler ile ülkü arkadaşı Mussolini ortak düşman Türkiye’nin muhatap olduğu uluslararası sorunlarında, son dönemde kritik gelişmeler yaşanıyor. Yeni dönemde terörizmin düşman seçilmiş olması, PKK’nın her an yeniden sahneye konabilecek olması nedeniyle önem taşıyor. Hamas’ın iktidar olduğu Filistin seçimleri olarak tarihteki yerlerini aldılar. Faşizm yenildikten sonra yeni bir düşmana ihtiyaç vardı. Bu düşman komünizm yani Sovyetler Birliği oldu. Sovyetler Birliği çökünce yine bir düşmana gereksinme duyuldu. Bu düşman da birkaç yıllık hazırlık çalışmasından sonra seçildi: terörizm. Görünen o ki terörizme karşı savaş uluslararası ilişkilerde belirleyici rol oynamaya oldukça uzun bir süre devam edecek. Bu değerlendirmeler isabetli de olsa varsayım olarak da görülse ortada bir sonuç var: Terörizme karşı savaş başladı ve sürmekte. Türkiye de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıyı benimsemiş bir ülke ve birlik ve bütünlüğünü korumak için PKK’ya karşı 30 bin kayıp vermiş bir devlet olarak terörizme karşı savaşta yerini aldı. Yine de dikkat edeceğimiz birkaç nokta var. Bu mücadelemiz hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılmadan sürdürülmelidir. Dış politika açısından bizim için önemli nokta ise terörizme karşı savaşıyorum derken dış güçlerin politik oyunlarına kapılmamak, politik tuzaklara düşmemektir. Çünkü terörizm düşman olarak hedef gösterilmiş durumda ve bu düşman can çekişse bile canlandırılacaktır. Bu bakımdan terörizmle genelde mücadele edilirken Türkiye’de örneğin PKK terörizminin gerektiğinde yeniden alevlendirilmesi olasılığını daima göz önünde tutmamız lazımdır. PKK terörizminin dış güçlerin etkisiyle kışkırtıldığı hepimizin bildiği bir sırdır. Devletimiz uzun bir geçmişin deneyimlerine dayanarak hep ihtiyatlı, hatta aşırı ihtiyatlı davranır. Ama Türkiye’nin karşılaşacağı uluslararası sorunlar bakımından en fazla dikkat etmemiz gereken konulardan biri de – iç sorunlarımıza etkisi dolayısıyla– terorizmdir. KARİKATÜR KRİZİ Uluslararası ilişkilerde giderek artan şiddet olayları üzerinde de durmakta yarar var. Danimarka’nın başlattığı karikatür krizi kısa zamanda tatsız boyutlara ulaştı. Dini duyguların kışkırtılması daima tehlikelidir. Uygarlıklar çatışması görüşünü ileri sürenler en küçük bir kışkırtma ile olayların nasıl patlak verdiğini görünce bu üzücü örneğin ne kadar yararlı bir deney olduğunu herhalde not etmişlerdir. Öte yandan karikatür krizi Türkiye’yi H. Meşal ayrıca düşündürmelidir. Danimarka Başbakanının tutumu bir basiretsizlik örneği iken Batının meseleye ifade özgürlüğü açısından yaklaşmayı tercih etmesi ilginç fakat beklenebilecek bir gelişmedir. Krizin ilk günlerinde sözbirliği etmişçesine pek çok batılı gazete ve dergi de karikatürleri yayınlayarak Danimarka’ya destek oldular. Türk ve İspanyol Başbakanlarının yapıcı ortak çağrısı İspanya’da sağcı muhalefetin kuvvetli eleştirisiyle karşılaştı. Türkiye’de medya ılımlı davranmakla birlikte yine de sağcıdinci kesimin gösterileri ve papaz Santoro’nun öldürülmesi olayıyla karşılaştık. Batı alemi, karikatür olayında tepki gösteren Müslüman ülkeleri arasında Türkiye’yi de sayıyor. Batı kamuoyunda Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanların eline yeni bir koz geçmiş oldu. Zamanla bu kriz de küllenecek ama AB ile üyelik görüşmelerinde buna benzer olumsuz ve beklenmedik gelişmeler de yaşayacağız. Şu aşamada yapacağımız ilk şey papaz Santoro’nun öldürülmesinin sebeplerini Türk ve yabancı kamuoyunu tatmin edecek biçimde