Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ği yönünde söz verdi. 11 Eylül saldırılarından sonra, ABD Başkanı Bush, Kuzey Kore’nin Şer Ekseni’nin bir üyesi olduğunu açıkladı. Önleyici vuruş politikasının bir gereği Kuzey Kore’ye tıpkı Irak’taki gibi bir saldırı beklenirken, Bush herhangi bir askeri harekât yapılmayacağı yönünde açıklamada bulundu. 2002 yılında, Kuzey Kore, 1994’de dondurduğu nükleer programa geri döndüğünü açıkladı. 2003 yılında ise, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan çekildiğini ilan etti. Aynı yıl, ABD, Kuzey Kore ve Çin, Pekin’de bir araya gelerek nükleer kriz üzerinde görüşmelerde bulundular; ancak herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Bu tansiyonun daha da yükselmesine neden oldu. Kore’deki nükleer krizin çözümüne yönelik bir yol haritası belirlenmesi için ABD, Çin, Rusya, Güney Kore, Japonya ve Kuzey Kore’nin bir araya geldiği Altılı Görüşmeler’in birinci turu Ağustos 2003’de, ikinci turu Şubat 2004’te, üçüncü turu Haziran 2004’de, dördüncü turu Temmuz 2005’de ve son turu Eylül 2005’de toplandı. İlk dört toplantıda, herhangi bir ilerleme sağlanamamıştı. Nihayet, 19 Eylül 2005’de Altılı Görüşmelerin beşinci raundunda taraflar uzlaşmaya vararak, Kore Yarımadası’ndaki nükleer krizi sonlandırdı. Bu uzlaşmayı ABD olumlu bir adım olarak yorumladı. Kuzey Kore’nin nükleer programından vazgeçmesinin karşılığında ekonomik yardım, güvenlik garantisi ve enerji amaçlı kullanılacak reaktör teknolojisinin verilmesini istedi. İlk iki isteğin karşılanacağı garantisi verilirken son istek ABD ve Japonya tarafından kabul edilmedi. Kuzey Kore ise, yaptığı açıklamada, reaktör talebi yerine getirilene kadar nükleer programını durdurmayacağını ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na geri dönmeyeceğini açıkladı. Kasım 2006’da yapılacak olan Altılı görüşmelerin altıncı turunda görüş ayrılıklarının giderilerek, nihai bir sonuca varılması yönünde taraflar görüş birliğine vardılar. Kriz bir yıl donduruldu S onuç olarak, ABD’nin yanında esas kazançlı çıkan ülke Çin olmuştur. Tarihi boyunca Çin toprakları her zaman kuzeydoğu bölgesinden işgal edilmeye başlanmıştır. Örneğin 13. yüzyılda Moğollar, 1895’de ve 1937’de Japonlar önce Çin’in kuzeydoğu bölgesini işgal etmişlerdir. Çin’in kuzeydoğu bölgesi Kore Yarımadası ile sınır olduğu için buradaki durum Çin’in küresel ve bölgesel politikaları açısından hayati bir önem taşımaktadır. Soğuk Savaş döneminde Kuzey Kore, Çin için bir tampon ülke olma özelliği taşıyordu. Özellikle nükleer bir tehdit olan Kuzey Kore, Japonya’ya karşı bir gözdağı ve tampon ülke olarak duruyordu. Aynı şekilde Çin, nükleer bir güç olan Pakistan’ı da Hindistan’ı kontrol etmek için kullanıyordu. Soğuk Savaş sonrasında Kore yarımadasındaki ne yapacağı belli olmayan bu nükleer güç, Çin’in küresel ve bölgesel çıkarlarına karşı bir tehdit oluşturmaya başladı. Çünkü Çin’in büyük güç statüsüne ulaşabilmesi için en azından bölgesel güvenliğin sağlanmış olması gerekiyordu. Oysa Kuzey Kore nedeniyle ABD’nin bölgeye askeri müdahalesi gündeme geliyor, böyle bir olaya karşı Çin’in sessiz kalma lüksü bulunmuyordu. Bütün bunlar ise, Çin’i tekrar başladığı noktaya getirebilir ve bütün birikimini yok edebilirdi. Onun içindir ki, Altılı Görüşmelerin en etkin üyesi Çin olmuştur. Görüşmelerin devam etmesi için elinden geleni yapmıştır. İki Kore’nin birleşmesi, Amerikan birliklerinin burayı terk etmesi ve yarımadanın nükleer silahlardan arındırılması Çin’in temel bölge politikalarının başında gelmektedir. Özetlemek gerekirse, şu an için kriz dondurulmuş durumdadır; ama Kuzey Kore’nin bazı isteklerinin karşılanması sorunu tekrar bu krizin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bütün bunlar Altılı Görüşmelerin altıncı turunda daha belirgin olarak görülecektir. Çin, bu sorunun çözümündeki etkin tavrı nedeniyle bir kez daha Uzakdoğu bölgesinde politik üstünlüğü ele geçirmiştir. Özellikle son yıllarda Japonya’nın bu tip krizlerin çözümü üzerinden Doğu Asya’da varlığını hissettirme arayışlarına Çin’in aktif diplomasisi engel oluşturmaktadır. J C S 8 TRATEJİ 21 aponya uluslararası gücünü siyasi anlamda da artırmayı amaçlıyor... Seçim sonrası Japonya Dr. Nuraniye HİDAYET EKREM TUSAM Uzak DoğuPasifik Araştırmaları Masası nekrem@tusam.net osta İdaresi’nin özelleştiP rilmesine ilişkin olarak sunduğu yasa tasarısı parlamento tarafından kabul görmeyince istifa ederek erken seçim kararı alan Başbakan Koizumi gerçekleştirilen seçimlerde yeniden iktidara geldi. Kabinede hiçbir değişiklik yapmayan Koizumi parlamentodaki sandalye sayısını da 296’ya çıkardı. Ağustos 2005’te, Yüksek Meclis’in (Senato) Japon Posta İdaresi’nin özelleştirilmesine karşı çıkması sonucu, genel seçimlere 2 yıl olmasına rağmen, Başbakan Junichiro Koizumi Temsilciler Meclisi’ni feshetmiş ve seçim kararı almıştı. Japonya’nın 11 Eylül 2005’te gerçekleştirdiği Parlamento erken seçiminde Koizumi’nin liderliğindeki Liberal Demokratik Parti büyük bir muştu. Özel bankaların batık borçlarının çobaşarıyla bir kez daha iktidara oturdu. ğunu temizlemiş ve adam kayırmacı usullerle istihdam yaratan kamu kuruluşlarını kapatİkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 11 aylık mıştı. Bunun sonucunda ekonominin de yavaş dönem dışında aralıksız iktidarda olan Libeyavaş kendine geldiği ileri sürülmüştür. ral Demokratik Parti Başkanı ve Başbakan Koizumi, Temsilciler Meclisi seçiminde yüzde Koizumi’yi bekleyen sorunlar 61.7 oy alarak 480 üyeli parlamentoda 296 sandalye kazanmıştır. Ana muhalefetteki Demokrat Parti’nin sandalye sayısı ise 177’ten aşbakan Koizumi, seçimi kazanarak ik113’e düşmüştür. Koizumi, Japonya Temsilcitidarını sağlamlaştırmış olsa da işinin ler Meclisi’nde 21 Eylül’de yapılan oylamada kolay olmayacağı açık. Hızla yaşlanan nüfus, başbakanlığa yeniden seçilmiştir. Koizumi sedevam eden ekonomik durgunluk, enerji alaçimden sonra yaptığı açıklamada, mevcut 17 nında tam anlamıyla dışa bağımlılık ve komkişilik kabinede değişiklik yapmayacağını bilşularla yaşanan kronikleşen dış politika ve güdirmişti. Böylece 3. Koizumi hükümeti kurulvenlik sorunları; Başbakan Koizumi’nin önümuş oldu. müzdeki dönemde de başını oldukça ağrıtacak gibi görünüyor. Eylül 2006’da başbakanlık ve parti başkanlığından ayrılacağını açıklayan Koizumi, seJaponya’da son yıllarda yaşlı nüfus oranı arçim sonucunun, halkın planını desteklediğini tarken, doğum oranı, nüfusun yeniden artmagösterdiğini ifade etmiştir. Özellikle 3 trilyon sı için gerekli olan oranın oldukça altında kalDolar’la dünyanın en büyük tasarruf fonu nimış, yüzde 1.3’e düşmüştür. 21. yüzyılın soteliğinde olan Japonya Posta İdaresi’nin özelnuna doğru Japonya’nın nüfusunun, diğer geleştirmesi üzerindeki kararlı tutumu ve bunun lişmiş ülkelerdeki gibi hızla azalacağı öngöakabinde bir dizi reform ve özelleştirme progrülmektedir. Bunun yanında Japon ekonomiramı gerçekleştireceğine dair beyanları, Kosi, geçirmekte olduğu zor dönemi bir türlü atizumi’nin seçim başarısına büyük katkı sağlatamamaktadır. Ekonomiye ait son veriler, lamıştır. Koizumi erken seçim kararı alarak, güçlüklerin yakın bir gelecekte de sona ermeJapon halkının gözünde ulusun kaderi ile ilgisinin imkansız olduğunu göstermektedir. Ekolenen, ama koltuk sevdalısı olmayan bir devnomik sorunların henüz çözümlenmediği bir let adamı görüntüsü çizerken, Japon halkına evaziyette artan yaşlı nüfusunun sağlığı sas ilgisinin dış politika olmadığını bir kez daha göstermiştir. Çünkü rakipleri Koizumi’nin The Economist 17 Eylül Çin’le yaşadığı sorunları kendisine karşı kullanırken, kendilerinin Japonya’nın en büyük komşusuyla ilişkileri düzelteceklerini ve Irak’taki askerlerini geri çekeceğini söylüyordu. Koizumi daha önceki hükümet başkanlığı sırasında bazı reformları geçirmede başarılı ol B ?