26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tarımda teknolojiyi kullanan kazanıyor Grow Fide kurucusu Hasan Ünal, kullandıkları aşılama tekniği ile dekar başına alınan ürün miktarını ve kalitesini üst seviyeye çıkardıklarını belirtti. NTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de açık alanda üretimi yapılan domatesten dekar başına sadece 8 ton ürün alınıyor, buna karşılık tarımda gelişmiş ülkeler 15 ton ürün elde ediyor. Sera ürünü domateste ise aradaki fark çok daha düşündürücü. Ülkemizde sera ürünü domatesten bir dekarda ancak 1012 ton ürün alınırken, gelişmiş ülkeler 90 tonun üzerinde ürün elde edebiliyor. Örnekleri, dekar başı 8 ton veren patlıcanın yurt dışında 51 ton, yine 8 ton veren biberin gelişmiş tarım ülkesinde 34 ton ürün vermesi şeklinde çoğaltmak mümkün. Sorunun temelinde, teknoloji kullanımı yattığını belirten Grow Fide kurucusu Hasan Ünal, kullandıkları aşılama tekniği ile dekar başına alınan ürün miktarını ve kalitesini üst seviyeye çıkardıklarını belirtti. Türkiye genelinde açık alandaki 8 tonluk domates üretimine karşılık, kullandıkları aşılama teknolojisi ile ürün miktarını 30 tona çıkardıklarını belirten Ünal, "Dünyada ilk olarak, açık alanda 30 ton domates üretmeyi başardık. Ayrıca kullandığımız aşılama tekniği, 15 gün erkencilik de sağlıyor" dedi. Domateste olduğu gibi karpuzda da aşılama teknolojisi ile 45 tonluk üretimi 25 tonlara çıkardıklarını, pul biber ve biber yağı için açık tarlada normalden 8 kat fazla ürün alarak 8 ton biber üretimi gerçekleştirdiklerini A ifade eden Ünal, "Dünyada kozmetik sanayinde kullanılan biber yağı için ABD, Meksiya’ya yılda 8 milyar dolar ödüyor. GAP bölgesi için bulduğumuz yeni çeşit, o bölgedeki yerli çeşitlere göre 8 kat fazla ürün veriyor. O bölgede ürettiğimiz çeşidin yağı, dünyadaki en kaliteli biber yağı oldu" diye konuştu. Ünal, yüksek teknoloji kullanılarak uygulanan aşılama tekniğinin, hıyardaki verimi de 67 tondan, 30 tona, patlıcanda 610 tondan, 20 tona çıkardığını ifade etti. Birim sahadaki üretimin artmasıyla birlikte genel masrafların, ilaç masraflarının azaldığını, kalitenin yükseldiğini, standartlarda artış sağlandığını ve sonuç olarak ihracat şansının arttığını ifade eden Ünal, Türk tarımının teknoloji kullanımından yoksun olduğunu söyledi. Ünal, "1950’den bu yana yıllık üretim artışı yüzde 1’in altında. Tarımda 50 yıl öncesinin teknolojisi ve çeşitleri kullanılıyor. O yüzden alıcı bulamıyoruz. Kendine yeten Türkiye, artık ithal eden ülke oldu.Hem nüfusun artması, hem de tarımın geri gitmesi nedeniyle ithalatta önümüzdeki yıllarda çok daha fazla büyüme bekleniyor" diye konuştu. Türk üreticisinin ihracat kapasitesi ve rekabeti yüksek ürünlere yönelmesi gerektiğini vurgulayan Ünal, "ABD, buğday, pamuk, yağ bitkileri, şeker, mısır üreticilerine 30 milyar dolarlık destekleme yapıyor. Bizim bu ürünlerle uluslararasi piyasalarda rekabet şansımız düşük. Gerek çiftçi ve ihracatçılar, gerekse hükümetler ihraç edilebilecek ürünlerin yetiştirilmesi yönünde hareket etmeli. Satılmayacak ürünler üzerinde durulmamalı" dedi. Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya kiraz, elma, fındık, nektarin, narenciye gibi meyveleri ihraç edebildiğimizi vurgulayan Ünal, Türkiye’nin yılda 50 bin ton kiraz satıp, 150 milyon dolar kazandığını, oysa yılda 1 milyon ton kiraz üretilip, 3 milyar dolar kazanabileceğini vurguladı. Elma üretiminde, çeşitlendirme gidilmediği için ihracatın yapılamadığını da ifade eden Ünal, "34 milyon ton elma üretiyoruz. Ama satamıyoruz. Oysa Avrupa ve Rusya’nın istediği elma çeşitleri üretilirse, 2 milyon ton elma ihraç edilir, 2 milyar dolar kazanabiliriz" diye konuştu. Üreticinin, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında satabileceği malı üretmesinin şart olduğunu, özellikle seracılık ve meyvecilikte hedef pazarlara uygun üretim yapılması gerektiğini vurgulayan Ünal, "Ayrıca tarımda yeni teknolojilerin kullanılmasıyla birlikte, tarım ürünleri ithalatımız azalacak, ihracatımız artacak, çiftçi geliri büyüyecektir. Üretmeden olmaz. Dünyada üretmeden kalkınan tek bir ülke yok. Türkiye kalkınmak istiyorsa, üretimin önü açılmalı" ifadelerini kullandı. Ankara Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü kaldırıldı ZMO Başkanı Günaydın: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün kaldırılması demokratik kitle örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, olayın ardında "rant" amacı yattığını söylerken, Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı İlhami Bayramin ise toprak ve su konusundaki bilimsel çalışmaların önemine işaret etti. Ankara Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün kaldırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından, sivil toplum kuruluşları uygulamayı yargıya taşıma kararı aldı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan ZMO Başkanı Günaydın, küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin gündemde olduğu bir dönemde böyle bir karar alınmasının mantığa sığmadığını belirterek, söz konusu uygulamanın ardında "rant" amacı yattığına işaret etti. Karara gerekçe olarak "AB'ye uyum amacıyla kurulacak Kırsal Kalkınma Ödeme Ajansı'na yer temini"nin gösterilmesini inandırıcı bulmadığını ifade eden Günaydın, şunları kaydetti: "Ödeme Ajansı'na yer açmak için enstitü kapatmak, Türkiye'nin savrulduğu noktayı gösteriyor. Eğer temel gerekçe buysa, bir apartman kiralar, sorunu çözersiniz. Bunun için enstitü arazisinin tahsis edilmesi gerçekçi değil. Eskişehir'den Ankara'ya gelirken sağ tarafta rant için iştah kabartan bir yerden söz ediyoruz. İçeriye 4 kilometrelik karayoluyla ulaşımın olduğu bir yer. Ödeme kuruluşu için hektarlarca yeşil alana ihtiyacın var mı? Fidanların dikildiği, doğal gölü olan bir yeri, ödeme kuruluşuna veriyorlar. Amaç maalasef kısa sürede burayı ranta açmak." Günaydın, kapatılan kuruluşun yerine benzer görevi üstlenecek yeni bir kurumun kurulacağı iddialarının da inandırıcı olmadığını bildirdi. "Bu kadar yalan fazla" diyen Günaydın, 2005 yılında köy hizmetleri kaldırılırken de "benzer yalanların" söylendiğini anımsattı. Günaydın, şöyle devam etti: "Çocuk kandırmasınlar. Kuraklık olacak, iklim değişecek tespitleri yapılırken, sen burayı kapatıp yenisini açmaktan bahsediyorsun. Böyle mantık olmaz. Hükümetin göz göre göre yaptığı işler hukuktan dönüyor. Bu konuyu da yargıya taşıyoruz. Düşünün, biz tarım alanlarını, yeşil alanları Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'ndan korumaya çalışıyoruz. Bu bile yaşanan durumun vehametini gösteriyor." Günaydın, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu kuraklık sorunu ortadayken, tarımsal havza hidrolojisi, kurak koşullarda toprak ve su ‘Amaçları rant sağlamak’ kaynakları yönetimi alanında uzman bir kuruluşun kapatıldığını vurguladı. Günaydın, aynı miktar suyla üç kat fazla alanı sulamak gibi çalışmalar yapan enstitünün, Rusya Tarımsal Bilimler Akademisi üyeliğine seçilen tek Türk araştırma enstitüsü olduğunun altını çizdi. Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı İlhami Bayramin ise toprak konusunda yasal düzenleme yapmanın yeterli olmadığını, kurumsal düzenlemenin de gerektiğini kaydetti. Bayramin, yetkililerin kurulacak bir Kırsal Kalkınma Müdürlüğü ile enstitünün kapatılmasından doğan açığın giderileceğini söylediğini belirterek, "Bu da bir süreç gerektiriyor. Umarım en kısa sürede yaparlar aksi takdirde büyük sorunlar çıkar" dedi. Türkiye'nin en stratejik unsurlarının toprak ve su olduğunu bildiren Bayramin, "Vazgeçemeyeceğimiz iki şeyi; suyumuzu ve toprağımızı ne kadar verimli kullanırsak o kadar iyi" diye konuştu. Bayramin, enstitünün üzerinde bulunduğu arazinin önemine işaret ederek, ziraat fakültesi öğrencilerine bile burada ders verildiğini kaydetti. Enstitünün kapatılmasına ilişkin yargı süreci yaşanacağına da dikkat çeken Bayramin, "Ziraat Mühendisleri Odası konuyu yargıya taşıyor. Biz de onların arkasındayız" dedi. 28
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear