Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kış gelince keneler unutulmasın! Prof. Dr. Zafer KARAER Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi T ürkiye’de 2002 yılından itibaren bilhassa yaz aylarında moda magazin anlayış içerisinde gündemi oluşturan KırımKongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığı ve özellikle vektörü keneler, hastalığın, dolayısı ile kenelerin görülmediği kış aylarında rafa kaldırılmış, kış uykusuna yatırılmış, unutulmuştur...! Ülkemizde her alanda alışılagelmiş günü kurtarma ve rant anlayışıyla oluşturulan politikaların, burada da devreye girdiği hem hastalık, hem de keneler ile ilgili yaz aylarında bir bardak suda fırtına kopartanların, kış aylarında bunu tamamen unuttukları görülür. Tabii ki kış aylarında vektör keneler sahnede olmadığı için, insanlarda hastalık da görülmemekte; dolayısı ile hastalığı taşıyan kenelerin de önemi ortadan kalkmaktadır. Buna bağlı olarak ülkemizin konu ile ilgili ileri gelen bakanlık temsilcileri ve işbirliği içerisinde olduğu akademisyenleri de aynı kenelerde olduğu gibi, kış aylarını inaktif, pasif bir durumda geçirirler.....! Bu durumun yaz ayları başlarına, ilk insan hastalığa yakalanıncaya veya hastalığa bağlı olarak ilk insan ölünceye kadar sürdüğü görülür. İşte o zaman olayla, ilgili, ilgisiz, taraf veya taraf olmak isteyen, kendini afişe etmek isteyen, bir çok bakanlık temsilcileri, işbirliği içindeki akademisyenler, hatta dışarıdan bir bilenler (amaçları belli) sihirli bir değnekle uyarılır, sahnedeki yerlerini alırlar ve özellikle büyük kentlerimizde (tercihen deniz kenarlarında) ulusal, uluslararası toplantılar, paneller, konferanslar ve hatta özel oturumlu kongreler, yani akla gelebilen her türlü aktiviteler hastalık uğruna yapılır; yine her katılımcı kendini tatmin etme uğruna kolları kopuncaya kadar havanlarda sular döver dururlar ve daha sonra tekrar mevsime bağlı olarak unutulma noktasında sonbahar, takiben arkasından kış gelir seneler böylece akıp gider..... Buna karşılık yukarıda ifade edilen aktivitelerin tabii ki o bölge halkının, ve sağlık çalışanlarının da katılımıylaesas yapılması gereken yer olan hastalığın yaygın olarak saptandığı bölgelerde ise bugüne kadar çok fazla konu ile ilgili etkinliklerin düzenlenmediği, dolayısıyla bölge halkının ve bölge yetkililerinin gerçek anlamda ne yapması gerektiği hakkında eğitilmediği, uyarılmadığı görülür. Bununla birlikte konu ile muhatap her iki bakanlığımızın hazırladığı, halkı aydınlatıcı önemli bilgiler içeren internet sayfasında ve hazırlanan el broşürleri (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve ön, arka kapaklarda sponsor firmanın ismi ve logoları ile donanmış ve her haliyle o firmanın reklamının yapıldığı....!) ve de bir genelge vardır. Okursanız...! Bütün bu dokümanlarda kenelerden korunmanın en önemli yolunun, kimyasal kullanımı olarak gösterilmiş olup; bununla ilgili olarak 2006 yılında Tarım Bakanlığı tarafından açılan ihalelerle, bu hastalığın görüldüğü ve görülmediği İl’ler için (ulaşabildiğim sadece 1 ihale kazanan firmaya ait belgede 16 İl’e 31 ton kimyasal karşılığı, yaklaşık 1,5 trilyon lira ödenmiştir. Ayrıca burada farklı ihalelerle bir bu kadar daha satın alındığının duyumunu da aldığımı belirtmek isterim.), bu yıl 2007’de kene mücadelesinde kullanılmak üzere, tonlarca (30 60 ton arasında) kimyasal=ilaç=zehir, milyon dolarlar ödenerek alındığı bilgisine ulaşılmıştır. Alınan bu kimyasalların İl’lere göre dağılımında hem etken madde itibarı ile hem de miktar olarak bir örneklilik olmadığı görülür. Bununla ilgili olarak kimi il’lere iki, kimi il’lere üç, kimi il’lere dört farklı etken madde içeren, yine miktar olarak da kimi il’lere iki ton, kimi il’lere üç ton ve hatta bazı il’lere daha da fazla tonda, ilaç adı altında kimyasal zehirler alınmıştır. Bütün bunlara bir de il’lerde dağıtımın muhtarlar aracılığıyla, hekim denetim ve kontrolü olmaksızın yapılacak olması eklenirse, bütün bu girişimlerin kene mücadelesinde ülkemizi getireceği nokta, herhalde çok olumlu olmayacaktır. Ancak bütün bu girişimlerin herhalde hem bilimsel, hem de ekonomik açıklamaları vardır. Gelinen bu noktada özellikle bilimsel açıklama yapılamıyorsa olayın vahameti daha da artar. Kimyasallarla ilgili bu ve benzeri birçok konu ülkemizde sağlık ve ekonomik açıdan çok önemli olup, ayrıca ele alınıp tartışılması gerekir. Burada kene ve benzeri haşerelerin mücadelesinde kullanılan kimyasallardan bu şekilde bahsedilmesinin nedeni, kalıntılarının ve artıklarının insan ve hayvan sağlığını tehdit etmesi ile birlikte çevre kirliliği oluşturması, ayrıca daha da önemlisi kene ile birlikte diğer doğadaki böcek ve sineklerde de direnç geliştirmesi ve de ülke bütçesine milyon dolarlarla ifade edilen ekonomik yük getirmesi gibi birçok olumsuzluklardır. O halde konumuz olan hastalıkta vektör olarak rol alan kenelerle mücadelesinde neler yapmalıyızyapılmalıdır. Kene mücadelesine geçmeden önce, kene veya benzeri haşerelerle, birbirinin alanlarına tecavüz etmeden veya zararsızlık noktasında yaşayabilir miyiz, sorusunun cevabı "Yaşanabilir" şeklindedir. Şöyle ki: Yaşam alanları çağa uygun alt yapı (öncelik sırasına göre: kanalizasyon, temiz su, yol, elektrik gibi) ile donanımlı olursa, yine yaşanılan binaların içinin dışarı ile izolasyonu tam olursa, evsel ve hayvansal atıkların, arıtılarak dönüşümü gerçekleştirilirse, insan ve hayvanların ferdi bakım ve beslenmeleri yine çağa uygun olursa sadece kene ile değil her türlü zararlı ile zararsızlık noktasında yaşanabilir. Bunlar için kaynak mı? Ülkede tüm insan ve hayvanlar da, özellikle bilinçsizce kullanılan büyük çoğunluğu ithal kimyasallara (yukarıda sadece 2007’de 16 il’ de, sadece kene mücadelesi için yaklaşık 1 milyon Amerika doları) ödenen dolarlardır. Her yıl bu yolda bilinçsizce harcanan paralarla, onlarca, 100’lerce, hatta 1000’lerce insan ve hayvan yaşam alanı ve buralarda yaşayanlar çağdaşlaştırılabilirler. Çağdaşlaşmanın gerçekleşme olasılığı ülkemiz için çok ama çok uzun yıllar alacağından, kene mücadelesinde ilk etapta yapılması gereken, en azından insan ve hayvan yaşam alanlarında kenelerin barınmasını önlemek için mesken ve barınaklarda duvarların iç ve ülkemizde özellikle çok dikkat edilmeyen dış yüzeyleri ile taban ve tavanlar sıvalı, çatlaksız, yarıksız ve duvarlar badanalı olmalı; her bakımdan dışarı ile yaşam alanlarının içi iyi izole edilmiş olmalıdır. Bunlarla birlikte kapı ve dışarı açılan pencereler, ince delikli tel örgüler ile örtülmüş olmalıdır. Mesken ve barınaklarda yapılan bu işlemden başka, KırımKongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığını taşıyan kenelerin Türkiye’de iklim koşullarına bağlı olarak aktif ve inaktif dönemleri vardır. Aktif dönem bölgelere göre değişmekle birlikte martekim ayları arası; inaktif dönem ise ekimmart ayları arası kabul edilir. Aktif dönemde keneler insan ve hayvanlardan kan emdikleri halde, inaktif dönemde mesken ve meralarda saklanırlar. İşte bu duruma göre aktif dönem de kene mücadelesi öncelikle yaşam alanlarındaki insan ve hayvanların üzerinde yapılmalıdır. Bunun için temizlik anlayışının, insanlarda banyo, taranma, hayvanlarda tımar, yıkanma alışkanlıklarının sık aralıklarla edindirilmesi; mevcut kenelerin (bit, pire v.b haşereler için de aynıdır) tek tek elle veya uygun penslerle uzaklaştırılması şeklinde gerçekleştirilmelidir. Özellikle hayvanlarda görülebilen çok yaygın kene istilalarında Veteriner Hekim kontrolünde kimyasal uygulamaları yapılabilir. İnaktif dönemde(ekimmart), kenelerle en etkili mücadele yerlerinden biri de kontrol edilebilir meralar da yapılanıdır. Meralar kenelerin kışı uykuda, diapoz halde taşın toprağın altında saklanarak geçirdikleri yerlerdir. Merada kene mücadelesinde en iyi yöntem nadasa bırakılan tarlaların sürüldüğü gibi, hayvanların kullanmadığı bu dönemde meraların birkaç kez sürülmesidir. Bu suretle hem toprak ve taş altında kış uykusundaki kenelerin toprak üstüne çıkarılmaları ve kışın olumsuz şartlarına maruz bırakılarak ölmeleri, hem de yine merada kışlayan ve keneler için ilk aşamada konakları olabilecek toprak altındaki kemiricilerin de meradan ayrılmaları veya ölmeleri sağlanır. Merada kenelerle mücadele için, bir diğer yöntem de, meralar padoklara veya bölümlere ayrılarak yapılabilir. Padoklara ayrılan tüm merada ihtiyaca göre ayrılmış her bir padoka, en az 2 yıl boyunca hayvan sokmayarak ve hayvan sokulmayan bu padoklarda bitki ıslah çalışmaları ile birlikte, kene için konak olabilecek her türlü kemirici ve diğer hayvanlarla da mücadele ederek, padoklar konak ve kene bakımından temiz hale getirilir. Böyle hazırlanan mera padoklarına, dönüşümlü olarak tabii ki kenesiz hayvanlar sokarak yararlanılır. Ayrıca benzer yapay kontrollü meralar oluşturarak da kene mücadelesi gerçekleştirilebilir. Mücadele için hiçbir zaman vakit geçmemiştir, zararın neresinden dönersek kardır, ama bir yerden, planlı bir şekilde başlamak gerekir. Bunun yolu da doğru insanlarla, doğru zamanda, doğru işlemleri uygulamaktan geçer. 24