01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Prof. Dr. Nebahat SARI Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi ohumluk; yeni bir bitki meydana getirebilme yeteneğinde olan, üretimde kullanılmak üzere belli kurallara uygun biçimde yetiştirilmiş, bu kurallara uygunluğu üretim sırasındaki kontrollerle saptanmış ve bunun belgelerle ispatlanmış olduğu generatif (tohum) ve vegetatif (yumru, kıska, stolon, rizom, çelik) bitki kısmı olarak tanımlanabilir. Sebzecilikte iyi nitelikli bir tohum kullanılması ile verimde yüzde 25 artış sağlanabilir, Fı hibrit çeşitlerin kullanılması durumunda verim artışı yüzde 300400’lere kadar ulaşabilir. Ülkemizde sertifikalı tohum üretimi yakın bir zamana kadar 1963 yılında çıkartılan 308 sayılı "Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun" ile yürütülmekteydi. 43 yıllık bu kanunun günümüz koşullarına uyarlanması için yapılan çalışmalar sonucunda, 31 Ekim 2006 tarihinde 5553 Sayı’lı "Tohumculuk Kanunu" kabul edilmiştir. Bu kanunun amacı; bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükseltmek, tohumluklara kalite güvencesi sağlamak, tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmektir. Türkiye’de tohum araştırmalarına 1930’lı yıllarda başlanmış, 1980’li yıllara kadar tohumculuk çalışmaları kamu ağırlıklı olarak yürütülmüş ve sebze tohumculuğu konusunda çalışan özel sektör kuruluşu sayısı oldukça sınırlı kalmıştır. 1980’li yıllarda ardı ardına çıkartılan "Tohum Fiyatlarının Serbest Bırakılması", "Tohumluk İthalatının Serbest Bırakılması" ile "Tohumluk Teşvik Kararnameleri" ile Türkiye sebze tohumculuğunda özel sektörün ağırlığı artmış ve bu alanda faaliyet gösteren firma sayıları da hızla artarak ve uluslar arası ortaklıklar da gelişerek günümüzde firma sayısı 70 civarına ulaşmıştır. Tohumlukların üretiminde ve çeşit geliştirmedeki en önemli basamak; üretim için gerekli genetik materyalin oluşturulmasıdır. Islahçının çeşit geliştirmedeki başarısı, elindeki gen havuzunun zenginliği ile doğrudan ilişkilidir. Bitki genetik kaynaklarının kullanılmasının tarihi, tarım tarihi kadar eskidir. Günümüzde de; bitki genetik kaynakları, bu kaynakların değerlendirilmesi ve muhafazası tüm dünyada en fazla öncelik verilen konular arasın T Nesli tükenmek üzere olan karpuz materyali koruma altına alındı Orta Anadolu ve Trakya’daki çekirdek kabakları, Diyarbakır tat karpuzu, yaylak karpuzu, Ankara ve Kırkağaç kavunları, şimama kavunu, acur kavunu, Urfa ve Maraş biberleri, Bornova bamyası, Beypazarı mor havucu Türkiye’nin genetik hazineleri... dadır. Zira bilinir ki; genetik erezyonlar ve gen kaynaklarının kaybı; tarım arazilerinin elden çıkartılması, orman yangınları ve tahribatı, yurtdışından gelen yeni çeşitler, şehirleşme, sanayileşme, yol ve baraj yapımları ya da doğadan aşırı bitki sökümleri ve toplanması sebepleriyle olabilmektedir. Ülkemiz, bulunduğu konumu itibariyle; Asya ve Avrupa arasında önemli bir geçiş merkezi olması, eski yıllardan beri önemli bir göç yolu olması ve tarih boyunca çok sayıda uygarlığın beşiği olması sebepleriyle diğer bazı ülkelerle kıyaslandığı zaman daha fazla genetik çeşitliliğe sahiptir. Anadolu çok sayıda bahçe bitkisinin gen merkezidir. Kültürü yapılan sebze türlerinden kavun, havuç, turp, enginar, marul, bezelye, semizotu için Türkiye primer gen merkezidir. Karpuz, bamya, acur, biber, kabak, fasulye, börülce gibi sebzelerde ise Ülkemiz sekonder gen merkezi konumundadır ve bu türlerde çok fazla çeşitlilik bulunmaktadır. Orta Anadolu ve Trakya’daki çekirdek kabakları, Diyarbakır Tat karpuzu, Yaylak karpuzu, Ankara ve Kırkağaç kavunları, şimama kavunu, acur kavunu, Urfa ve Maraş biberleri, Bornova bamyası, Beypazarı mor havucu Türkiye’nin genetik hazineleridir. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu desteği ile 20042006 yılları arasında yürütülen bir proje kapsamında (TÜBİTAKTOGTAG 3370), ulusal genetik kaynaklarımızın toplanması, tanımlanması ve yabancı ve yabani genotiplerle morfolojik olarak ya da DNA parmakizleri çıkartılarak genetik olarak tanımlanmaları yapılmıştır. Bu proje kapsamında, Türkiye’nin karpuz genetik kaynağı bulunan bütün bölgelerine ulaşılmış ve buradaki nesli tükenmek üzere olan karpuz materyali toplanarak koruma altına alınmıştır. Türkiye Gen Bankası ve Dünya Gen Bankasından da temin edilen materyal ile birlikte Türkiye karpuzlarının akrabalık ilişkileri çıkartılmıştır. Bundan sonraki çalışmalarda bu genotiplerin biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karşı dayanıklılık durumlarının tespit edilmesi gerekmektedir. ZMO Şube Başkanı Tuncer: Gürsu KUNT "Kamu sektörden uzaklaştırıldı" lik gerekiyordu. Ama değişiklik yapılırken, ulusal tohum politikasının da korunması gerekiyordu. Yeni düzenlemede, devlet ve kamu bütünüyle tohumculuk sektöründen çekildi. Daha önce süt, hayvancılık, şeker pancarı, tütünde olduğu gibi özelleştirilen Türk Tarımı, tohumculukta da benzer durumu paylaşıyor. Tohumculuk tümüyle özelleştirilerek, sektör dış piyasaya terk edildi" diye konuştu. Yasanın, en rahatsız edici noktasının denetim olduğuna işaret eden Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Tuncer, üretici haklarının korunması için denetim mekanizmasının kamunun elinde olması gerektiğini söyledi. Tuncer, sözlerine şöyle devam etti: "Bakanlık, denetim görevini, tohum üreten ve pazarlayan şirketlerin yer aldığı birlik ve alt birliklere devretme hazırlığında. Hakem heyetiyle denetim amaçlanmakta. Bu doğru bir yaklaşım değil. Dünyanın hiçbir yerinde üreten ve satan kuruluşların, bu kuruluşların oluşturduğu birlikler tarafından denetlenmesi söz konusu bile değil. Avrupa’da buna benzer oluşumlar var. Ancak o uygulamalar, üretim ve ticaret yapan firmaların anlaşmazlıklarının çözümünde devreye giriyor. Türkiye’deki ise üçüncü kişilerle olan anlaşmazlıkların giderilmesi için görev alacak. Buradaki üçüncü kişiler de üreticiler. Yani firmalar, ürettikleri ve pazarladıkları tohumları, üreticilerle sorun yaşadığında, kendi aralarında kurdukları birlik aracılığıyla çözüme gidecek. Bu hakem heyetlerinden de üretici lehine karar çıkmasını beklemek mümkün değil. Ayrıca yabancı tüzel kişi yetkililerinin de birlik, alt birlik organlarına seçilme hakkı var. Bu da Türkiye’de hakem yetkisinin, yabancılar eli ile kullanılabileceğini ortaya çıkarmakta." Tohum üretim ve dağıtım işini çokuluslu şirketlerin tekeline bırakan ülkelerin, bağımsız bir tarım sektöründen söz etmelerinin olanaksız olduğunu vurgulayan Tuncer, "Kanun, tohum alanından kamuyu çekerek, sektörü tümüyle çokuluslu şirketler ve onların yerli taşeronlarının egemenliğine terk etmeyi amaçlıyor. Türkiye’de sebze tohumunun yüzde 90’dan fazlası dışa bağımlı. Sertifikalı hububat tohumunun ise ancak yüzde 25’i üretilebilmekte" ifadelerini kullandı. Yasanın, üretici tarafından üretilip, çoğaltılan ve ticari meta olarak kullanılan tohumlukların kullanımına da engel olduğunu söyleyen Tuncer, "Üretici artık sadece kendi ihtiyacı olan tohumluğu ayırabilecek. Tohum satamayacak. Üretici, zaten hibrit tohum üretemez. Ama standart tohumlarda, kendi tohumlarını üretip, satma, değiş tokuş etme olanağına da sahip olabilmeli" diye konuştu. ANTALYA Tohumculuk Kanunu’nun, Türk tarım sektörü ve üretici için yıkım, çokuluslu şirketler ve taşeronları için yeni bir rant alanı anlamına geldiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, yasayla kamunun sektörden tamamen uzaklaştırıldığını ifade etti. Türkiye’nin, genetik potansiyelinin oldukça zengin olduğuna dikkat çeken Tuncer, "Üreticiye, zamanında, ucuz, kaliteli ve yüksek verimli, çevreye uyumlu, hastalık ve zararlılara dayanıklı tohumluk temin etmek, yerli çeşitlerimizi geliştirmek gerekirken, tohumda yeni bağımlılık ilişkileri kuruluyor" diye konuştu. Yasanın en kritik maddelerinden birinin, tohum üreten ve pazarlayan şirketlerin, kendi kurdukları birlikler aracılığıyla kendilerini denetlemeleri olduğunu söyleyen Tuncer, "Bu akla ve kamu yararına aykırı bir durum" dedi. Önceki yasayla ilgili "Piyasayı yeterince kontrol edemediği" yönünde eleştiriler olduğunu, özellikle hibrit tohum alanında bu eleştirilerin gerçeklik taşıdığını söyleyen Tuncer, "Ancak yeni yasayla kamu tümden sektörden uzaklaştırıldı. Eski yasayla ilgili bir değişik 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear