01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yeni tohumculuk stratejileri gerekiyor için, ayrı ayrı çeşitlere gereksinim olduğu ortaya çıkmaktadır. Sadece Po ovasında çeltik tarımı yapan İtalya, 50 tescilli çeşide sahipken; onlarca makro Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Merkezi klimaya sahip ülkemizde her yıl yüzlerce çeşit tescili kaçınılmazdır. Nitekim albenisi özel sektörce de üreselleşen dünyada özelleştirme farkedilen, kamu katkısından oldukça uzak olan"mısır" hareketlerinin Türkiye’yi etkilemesi tohumculuğunda 600 bin ha alan için 153 tescilli nedeniyle tarımda, çarpıcı olarak da bitkisel üretim izinli çeşit "2005 yılı milli çeşit listesi"nde yer üretimde bir seri gelişmeler ve değişmeler alırken; 9milyon 350 bin ha’lık buğday ekim alanları yaşanmaktadır. Bitkisel üretimde, özellikle için yalnız 106 tescilliüretim izinli çeşit vardır. Bunun "yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesi" konusunda bazı da başlıca nedeni, mısırda çeşit geliştirme ve acil çözümlere gereksinim duyulmaktadır. Kişi başına tohumculuk faaliyetleri özel sektör tarafından düşen tarım alanının azalması, dünya nüfusunun hızla yürütülürken, buğdayda özel sektör payı henüz artması, tüketici tercihlerindeki değişimler %20’nin altındadır. çerçevesinde; geniş bir tüketim yelpazesinin oluşması; Tahıllar ve baklagil tohumculuğu özel sektörün daha verimli ve daha çok sayıda çeşit geliştirmeyi şimdiye kadar pek ilgisini çekmemiştir. Bunda zorunlu kılmaktadır. konunun ticari albenisinin fazla olmayışı etkilidir Türkiye; yeterli araştırıcı sayısı, ekolojik olanakları diyebiliriz. Bu ürünlerde sertifikalı tohum değişim ve yasal düzenlemeleriyle (5042 sayılı Islahçı hakları) süresinin 5 yıl olması özel sektörün bu konuda istekli AB, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya’nın olmamasında etken faktörlerdendir. Buna rağmen son tohumculuk merkezi olmaya hazırdır. Ancak, bu yıllarda özel sektörün bu alanda da yer almaya bağlamda, bir seri sorunun da üstesinden gelmek üzere başladığı da bir gerçektir. bazı stratejik tedbirlerin alınmasına gereksinim vardır. Çeşit geliştirme ve tescil konusunda Türk Tohumculukta dışa bağımlılıktan kurtulmanın gerektiği Tohumculuk Firmalarının araştırma belgesi almış dahi hemen her yerde dile getirilmektedir. olsa bir dizi eksikliği vardır. Yarının Diğer yandan, özelleştirmeler çeşitlerini geliştirmede gereksinim çerçevesinde Tarım Bakanlığı, araştırma duyulan bilgi, tecrübe ve sermaye kuruluşlarının sayısını azaltmayı birikimlerini henüz tamamlayamamış planlanmaktadır. Oluşumlarını daha tohumculuk firmalarının; Bakanlık, tamamlayamayan yerli tohumculuk TUBA, Üniversite işbirliğinde firmaları ise, çeşit geliştirme konusunda desteklenmesi gerekmektedir. Bu yeterli fikri, mali ve bilimsel birikime konuda DPT’ye de büyük görev henüz sahip değildir. düşmektedir. Çünkü "Bakanlık, Yeni bir çeşit geliştirme süresinin 12TUBA, Üniversite" üçlüsü özellikle 15 yıl olduğu gerçeğinden hareketle tarımsal araştırma konusunda ortak "yarının çeşitleri" için "9. Kalkınma Planı" çalışamamakta, birbirinden bağımsız hazırlıkları öncesinde "milli bitki ıslah ve tekrarlanan çalışmalarla ülke öz stratejileri"nin fikir hazırlığı yapılmalıdır. kaynakları bir yerde ziyan edilmektedir. En azından organik tohumculuk gibi bazı Bilgi toplumu olma yolundaki konularda, Türkiye’yi AB ve komşularının ülkemizde kamuoyu; biyoteknoloji tohumluk ihtiyacını karşılayan ülkelerin konusunda, duygusal ve taraflı bilgi başında görmek zorundayız. Çünkü kaynakları nedeniyle olsa gerek bir tohumculuk tarımın en karlı sektörlerinden sessizlik içindedir. Risk sermayelerinin biridir ve Türkiye AB bünyesinde ağırlığı varlığına, TTGV gibi destek tarım olan tek ülkedir. olanaklarına, ürünlerini yurt dışında Türkiye sahip olduğu ekolojik olanaklarla gelecek vaat ediyor. Tarımsal üretim için gerekli olan pazarlayabilen örnek laboratuarlara, genetik materyalin oluşturulmasında, üretken bilim adamlarına rağmen; yakın bir zamana kadar ağırlıklı olarak klasik ıslah Türkiye, kendisinden beklenen hamleyi henüz bulunduran üniversitelerin performansının çok daha yöntemleri kullanılmıştır. 20. yüzyılın sonlarına doğru yapamamıştır. Avrupa’nın yeni bir uygulama ile fazla olması gerekir. Bu aşamada özel sektör ise 2005 ise bitkisel biyoteknolojinin kullanımı gündeme gelmiş gıda endüstrisinde % 0.9'luk transgenik ürünlerin yılındaki 65 tescili ile kamu performansını geride ve giderek artmıştır. Gıda maddeleri üretimi açısından, etiketlenmesine onay verdiği günümüzde, Türkiye'nin, bırakmaya başlamış görünümündedir. Ancak bu dünyayı oldukça düşündürücü bir gelecek bu konuya daha sıcak yaklaşması gerekmektedir. çeşitler; ülkemizde araştırma kuruluşu kimliğini almış beklemektedir. 1960’lı yıllarda kişi başına düşen Türkiye sahip olduğu ekolojik olanaklarla gelecek olan özel firmaların bizzat kendi ıslah çalışmalarının tarımsal arazi 4 da iken, 2040’larda bu sayının yarıya vaat etmektedir. Kuzey ülkelerinde tohumluk mısır ürünü olmaktan ziyade yurt dışında tescil ettirilmiş yani 2 dekara düşeceği tahmin edilmektedir. tarımı tarlada tane rutubetinin % 20’ye varması olan çeşitlerin introdüksiyonudur. FAO tahminlerine göre 2025 yılına gelindiğinde: yüzünden neredeyse olanaksızdır. Bu durum, ek TÜRKİYE’DE ÇEŞİT GELİŞTİRME ¦ Tatlı su kullanımının yaklaşık %70’i tarıma kurutma masrafını gerektirmektedir. Pek çok SORUNLARI yönelik kullanılabilecek; tohumculuk firmasının, melez mısır üretiminde Küreselleşen dünyada özelleştirme hareketlerinin ¦ Kuraklık nedeniyle %2530 ürün kaybı ülkemizi tohumluk üretim merkezi olarak seçmesi, Türkiye’yi de etkilemesi nedeniyle tarımda, özellikle bizlere araştırma açısından da görevler yüklemektedir. de bitkisel üretimde bir seri gelişmeler ve değişmeler beklenmekte; Özellikle önümüzdeki yıllarda transgenik tarımın söz konusu olmuştur. Bu bağlamda bitkisel üretimde, ¦ Sulanan arazilerin %50’si tarım için aşırı tuzlu başlayacağı AB’nin gereksinim duyacağı "yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesi" konusunda bazı hale gelecektir. Buna karşın dünya nüfusunun ise, tohumluğun ülkemizde üretilmesi gündeme acil çözümler getirilmesi gereksinimi doğmuştur. önümüzdeki 50 yılda %50 artarak, 9 milyara gelebilir. Böyle bir uygulamanın ülke çapında Bunlar şu başlıklar altında toplanabilir. Refah ulaşacağı,tahmin edilmektedir. Bütün bunlar, dünya başlatılması konusunda hazırlıklı olmak gerekebilir. seviyesinin artma evresinde, organik tarım ürünlerine gıda maddelerindeki üretim tüketim dengesinin Türkiye gibi zengin bitkisel çeşitlilik avantajıyla bu olan talepler giderek artış gösterecektir. Bu ve benzeri gittikce açılacağının bir göstergesidir. Nitekim yalnız pazara girebilecek ender ülke vardır. Bir çoğunun gen gerekçelerin yanında, farklılaşacak üretim teknikleri tahıla dayalı veriler için bile, söz konusu durum pek iç kaynağı Anadolu olan kültür ve yabani bitkilerde, gereği (organik tarım organik tohumla!; dondurulmuş açıcı görünmemektedir. Aynı paraleldeki bir başka kamu araştırma kuruluşlarımızın karakterizasyonla gıda sanayii gibi yeni üretim ve tüketim sistemleri) değerlendirmede, dünya gıda stoklarındaki eksilme başlayan çalışmaları onları "gen" sahibi yapabilecektir. şimdikinden daha çok verimli, kaliteli, hastalık ve yönelimi de çok çarpıcıdır. Bütün bu olumsuzluklara "Patent", "ıslahçı hakları" gibi sorunlar da çözüme zararlılara dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilmesi karşın tüketici cephesinde ise, daha fazla ve daha farklı kavuştuğundan, bu konudaki çalışmaların gerekecektir. Ülkemizin ekolojik farklılığı göz önüne gıda üretim beklentisi olacaktır. Gelir düzeyindeki genişletilerek bir an önce tamamlanması gereklidir. alındığında; çok sayıdaki mikro ekolojilerin her biri yükselme ile, 1990’larda ortalama 2600 olan günlük Nazimi AÇIKGÖZ K kalori tüketiminin, 2030’larda 3000 kaloriye çıkacağı tahmin edilmekte ve tüketicinin – bilinç düzeyindeki değişim çerçevesinde bitkisel kaynaklı enerjiye yönelmesi beklenmektedir. İşte bu noktada bitkisel ağırlıklı gıda maddelerine duyulacak gereksinim, üzerinde en fazla durulması gereken konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde tohumculuk ıslah çalışmaları ağırlıklı olarak kamu kesimi tarafından yürütülmektedir. Özelleştirmeler çerçevesinde, Tarım Bakanlığı araştırma kuruluşlarının sayısını düşürme yolunda çalışmalar yapmaktadır. Oluşumlarını henüz tamamlayamayan yerli tohumculuk firmaları ise çeşit geliştirme konusunda yeterli fikri, mali ve bilimsel birikime henüz sahiptir değildir. Klasik ıslah çalışmalarının söz konusu olduğu ülkemizde, tarımsal biyoteknoloji konusuna yeterince önem verilememektedir. Sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin yaklaşımları ise, atılımcı olmaktan uzaktır. Nitekim 2005 yılında tescil edilen 112 çeşitten yalnız 11’inin üniversitelere ait olması çarpıcıdır. Islahçı hakları ile ilgili yasal düzenlemelerin tamamlandığı, TÜBİTAK, DPT gibi araştırma fon kaynaklarının artırıldığı, binlerce uzmanını elinde 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear