24 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 29 Ekim 2019 SALI 96. Yıl Coşkusu Cumhuriyetin 100. yılına doğru önemli bir sahne yapıtı: Cumhuriyet Yolu Atatürk’ün sırrı tiyatroda Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1919’daki Erzurum Kongresi sırasında, Kurtuluş’tan sonra Cumhuriyet kurulacağına ve birçok devrim yapılacağına ilişkin sırlarını paylaştığı Mazhar Müfit Kansu’nun anıları tiyatroya aktarılıyor. Yönetmen ve tiyatro yazarı Yücel Erten, Mazhar Müfit Kansu’nun “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adlı kitabından yola çıkarak “Cumhuriyet Yolu” adlı bir belIŞIK gesel oyun yazdı. “TaKANSU rihsel süreci, o benzersiz serüveni, olabildiğince bütünlüklü yansıtacak sahnesel bir canlandırmanın olanaklarını aradım. Çünkü tarih özünde prizmatiktir” diyen Yücel Erten, oyuna ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: n Mazhar Müfit Kansu’nun “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adlı kitabından yola çıkarak yazdığınız “Cumhuriyet Yolu” adlı belgesel oyunun yaklaşık 21 yıllık bir öyküsü var. 1998’de kaleme aldığınız oyunu, TBMM’nin ve Cumhuriyetin 100. yılı yaklaşırken yeniden gözden geçirdiniz. Oyun, sahnelenme olanağı bulabilecek mi? Oyunun ilk versiyonu oldukça uzundu. Alman tarihçi ve oyun yazarı Hochhuth’tan öğrendiğim bir şey vardır, buna göre sahneleyenin ve oynayanların bütün o süreci daha ayrıntılı bilmeleri isteği ile öyle geniş ve uzun tutmuştum. Sahneleneceği zaman rejisör ve dramaturg nasıl olsa gerekli budama ve kısaltmaları yaparlar diye düşünmüştüm. Devlet Tiyatroları Edebi Kurul’unun “oynanabilir” anlamındaki kabul kararı 2009 yılında. Demek ki oraya varması uzun sürmüş. Gel gelelim o tarihten bu yana da bir 10 yıl geçmiş. Görünen o ki geçen zaman içinde kimselerin sahnelemek için bir girişimi olmamış. “Devletin değirmeni ağır döner” deyip geçebilirsiniz. Kural olarak Devlet Yücel Erten, Mazhar Müfit Kansu’nun “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adlı kitabından yola çıkarak “Cumhuriyet Yolu” adlı bir belgesel oyun yazdı. Erten, “Tarihsel süreci, o benzersiz serüveni, olabildiğince bütünlüklü yansıtacak sahnesel bir canlandırmanın olanaklarını aradım. Çünkü tarih özünde prizmatiktir” diyor. Tiyatrosu’nun repertuvar havuzunda binlerce oyun, kendisini o havuzdan çıkarıp sahneye taşıyacak bir yiğit bekler. Yani bir sanat yönetmeni ya da bir rejisör. Öyle anlaşılıyor ki oyunu sahiplenip sahneye çıkarmak isteyecek kimse çıkmamış. Biraz da siyasal atmosfere bağlıdır tabii. Ama kendimce bunun nedenini sorgularken, siyasal atmosferin ötesinde bir başka olasılık da aklıma düştü. Kim bilir belki de oyunu okumaya kalkanlar, uzunluğu ve kalabalıklığı karşısında bir çeşit yılgınlığa düşmüş olabilirlerdi? Bu nedenle son birkaç yılda, birkaç hamle ile oyunun kısaltma ve budamalarını da yaptım. Bu şekliyle Devlet Tiyatroları Başdramaturgluk kütüphanesinde, ilk metnin yanında yerini almış oldu. Şimdi TBMM’nin ve Cumhuriyetin 100. yılı yaklaşırken sahnelenme olanağı bulacak mı, bunu ben de bilmiyorum doğrusu. n Oyun yalnızca Mazhar Müfit Kansu’nun anılarından oluşmuyor bildiğim kadarıyla. Oyunu kurarken eksenim Mazhar Müfit Kansu’nun anıları oldu. Erzurum’dan itibaren Mustafa Kemal’in kurmay heyetinde yer alan, her türlü güçlüğe birlikte göğüs geren Mazhar Müfit Bey’in anıları bizim için paha biçilmez bir hazine. Ne ki Kansu’nun anıları, tüm evreleri kapsamıyor ve bu kopukluk tek başına bir sahne yapıtı için yeterli olmuyordu. Mustafa Kemal’in kurmay heyetine Erzurum’da katılmış olması ve son aşamada İstanbul’daki Meclisi Mebusan’a üye olarak gönderilmesi ve o meclisin feshi üzerine ancak Beyrut’a kaçarak oradan zarzor Ankara’ya döndüğü için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına yetişemeyişi; olayların başlangıcında ve sonuçlanmasında dramaturgi açısından boşluk bırakıyordu. Bu nedenle Mazhar Müfit Bey’in, oyunun başkişisi ve anlatıcısı olarak seyirciyle doğrudan ilişki kurmasına karar verdim. Kendisinin bizzat tanık olmadığı olayları da bugünün gençlerine o anlatıyor, o özetliyor, o sesleniyor. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919 öncesi İstanbul’daki hazırlıklarından Cumhuriyetin ilanına kadar giden süreci, elden geldiğince eksiksiz yansıtabilme kaygısı beni bu seçime götürdü. Tabii birkaç saatlik bir sahne gösterisinin bize tanıdığı olanaklar içinde ve büyük ölçüde belgelere yaslanarak. Belge ve tanıklıklara dayandım n Oyun, bugünün kuşaklarına geçmişten neler taşıyor? Oyunun açılışında Mazhar Müfit Bey’in söylediği şu cümleler belki bu konuda bir fikir verebilir: “Merhaba efendim. Adım Mazhar Müfit. Mazhar Müfit Kansu... Doğum tarihim 1874. Demek ki yaşasam, bugün ... yaşında olacaktım. Ama o kadar uzun yaşamanın ne gereği var, ne de anlamı. Size biçilmiş olan zamanı, alnınız ak, başınız dik yaşayın yeter. Ben kendi payımı dolu dolu yaşadım. Yokluğu, kavgayı, ihaneti, dayanışmayı, savaşı, zaferi ve barışı gördüm. Bir milletin, millet olma savaşını, yeniden doğuşunu yaşadım. Üstelik O’nun yakınında, büyük önderin adım adım yanında yaşadım bütün bunları. Daha ne isterim? Ama şimdi izleyeceğiniz oyunda, bir bakıma, yeniden doğmuş gibi olacağım. Gazi Paşa’ya ilişkin anılarda, sizlerle birlikte yeniden yaşayacağım. Sizlere, Anadolu’da verilen kutsal savaşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına ve Cumhuriyetin kuruluşuna ilişkin bazı olayları anlatacağım. Tabii kendi penceremden.” n Çalışmanızı, “sahnesel anlatı”, “sahnesel canlandırma” olarak da adlandırıyorsunuz. Neden? Kurtuluş Savaşı gibi çok boyutlu, çok yönlü bir tarih sürecini, tiyatro sahnesine aktarmanın zorluğu açık. Hele belgelere, tanıklıklara, tarihsel gerçekliğe dayalı olması istenirse. Bu konuda, yazarı ufukta iki tehlike bekler: Kuru kuruya sıralanmış, izlenmesi zor bir tarihler ve isimler yığını... Ya da idealize edilmiş, dolayısıyla bilince ulaşması ve özümsenmesi zor bir hamaset yumağı... Öte yandan, gençlerimizin bu konulardaki bilgi, birikim ve duyumsama eksikliği; bu süreci, tiyatro alanında bütünlüklü olarak işlemeyi, kaçınılmaz bir görev haline getiriyordu. İşte benim bu çalışmam, zorluklarını göze alarak o görevi yerine getirme girişimidir. Üç temel tercihi gözden kaçırmamaya dikkat ettim: 1) Belgelere ve tanıklıklara dayandım. Çünkü anlatmaya yeltendiğim şey tarihtir. Mazhar Müfit Kansu’nun tanıklığının ya nı sıra, başta Atatürk’ün Söylev’i olmak üzere, sık sık başka kaynaklara da başvurdum. Kimi zaman bir sözcükten esinlendim, kimi zaman bir bütün olarak sahneler aktardım. Belgeli ve tanıklı bir anlatım için de zaten başka bir yol yoktu. 2) Tarihsel süreci, o benzersiz serüveni, olabildiğince bütünlüklü yansıtacak sahnesel bir canlandırmanın olanaklar aradım. Çünkü tarih özünde prizmatiktir. Böyle bakınca epizodik bir yapı oluştu, bir anlatı doğdu. Ben tiyatronun bir bakıma bir öykü anlatmak, seyircinin bir serüvene eşlik etmesini sağlamak olduğunu düşünürüm. Gerisi sahnenin dilini nasıl oluşturduğuna, yani nasıl anlattığına bakar. Bu yaklaşımın “kapalı dramaturgi” anlayışında bir oyun doğurmayacağı açıktır. Dolayısıyla oyunu, “sahnesel anlatı” ya da “sahnesel canlandırma” olarak da adlandırmak mümkün. Ama bu, sahne yapıtı olarak özgül ağırlığının düşük olduğu anlamına gelmesin. Kurtuluş Savaşı üzerine yazılmış sahne yapıtlarının çoğunu bilirim. Süreci bir bütün olarak anlatmak üzere yazılmış olanların arasında, bu çalışmanın “daha çok tiyatro olduğunu” iddia edersem abartmış olmam sanırım. Saygıyla andığım Mazhar Müfit Bey sayesinde tabii. 3) Kof bir idealizme düşmeden, “hamaset” yapmadan, gerçeklik duygusuna yaslanan bir örgü oluşturmaya çalıştım. Çünkü o tarihi yapanlar da insanlardı. Burada ister istemez önceki soruya bağlanıyorum: “Oyun, bugünün kuşaklarına geçmişten neler taşıyor?” Devrimci bir ruhun yurdunun esenliği için kabına sığamayışını, pusulası bozuk bir külüstür gemiyle yola çıkışını, mavi ve kara gözlü bir avuç insanın yerine göre ürküsünü, tedirginliğini ve eşsiz cesaretini, yokluğu, sıtma nöbetini, dayanışmayı, idam fermanlarını, ihaneti, kavgayı, savaşı, savaşın orta yerindeki eğlenceyi, körfeze karşı bir kadeh rakıyla kutlanan zaferi, özetle Cumhuriyete giden o meşakkatli yolu, tiyatro aracılığıyla anlatmaya çalışan bir sahne yapıtı. Armağan olsun diyelim ve yaklaşan 100. yıldönümleri için, bir çelenk niyetine tiyatrolarımızın önüne bırakalım...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear