Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                MERHABA
“Ben başarısız bir şairim. Belki de her romancı 
şiir yazarak başlamak ister, bunu yapamayacağını 
fark edince, şiirden sonra en zorlu edebi tür olan 
öyküye yönelir. Ve ancak orada da başarısız olduktan 
sonra roman yazmaya girişir.” 
Böyle diyor, 1897’de Mississippi eyaletinin 
Jefferson kentinde doğan ve gençliğinden 
Dalgasız sevinçler, buruk 
itibaren şair olmak istemiş Nobelli usta yazar.
Günümüzde özellikle romanlarıyla tanınıyor 
olsa da aslında şiirden sonra en zor tür olarak 
özlemler ve Alejandra Pizarnik!
gördüğü öykü alanında da yetmişe yakın metin 
üretmiştir. Birçok romanının ana karakterlerini 
öyküleri aracılığıyla yaratmıştır.
ir karşılaşma anıydı o ne okumadan ede-
Yakınlarına yazdığı mektuplarda hikâyelerini 
an. Gözümden gitme- memiştim: “Gerçek 
salt para kazanmak için yazdığını söyler. 
Byen görüntülerin ses-
acıyı tanıdım/ yara- Ancak öykülerini Dostoyevski ya da Balzac 
cil yansımaları olmalıydı 
ya değdim/  bir ce- gibi borçlarını ödemek için yazmış olsa da 
zihnimde döneduran o ez- kesinlikle kolaya kaçmadan, sanatından hiç 
hennem taşıdım/ 
giler. Adeta bir sesten öte- ödün vermeden yüksek düzeyde metinler 
omuzlarımda sanır-
yaratmış olduğu açıktır. 
kine geçiyordum. Ara nağ-
dım/ açtım gözü-
meyi andıran dizelerden Ona göre yazarın kendine özgü bir evren 
mü ki dünya/ cehen-
de gözlerimi alamıyordum: yaratabilmesi için üç yetiye ihtiyacı vardır: 
nemden öte cehen-
Deneyim, gözlem ve hayal gücü. 
“Mavi elbisesinden ölen 
nem/ utandım…” 
kadın şarkı söylüyor./ Ölüm Yazar okuyucuyu etkilemek istiyorsa en iyi bil-
(“Utanç”)
sinmiş her yanına, şarkı diği çevrelerden yola çıkmalıdır. Bu nedenle ilk 
Sessizce akan bir 
hikâyelerinden itibaren mekân olarak kullandığı 
söylüyor./ Sarhoşluğunun 
yaşamın, umutlu bir 
Yoknapatawpha County’i, doğduğu Mississippi’de-
güneşine…” (s. 13)
bakışın, sanrılı bir 
ki Lafayette County’den esinlenerek yaratmıştır. 
Suskun dil, acemi bakış, 
duygunun yolcusu-
Hikâyelerini tasarlarken doğup büyüdüğü ve 
tatsız öpüş…Sizi de çekin-
dur Pizarnik. Sesine 
Amerikan iç savaşının paramparça ettiği Derin 
gen kılan ne varsa o do-
ses verince anlıyor-
Güney’in dramatik sorunlarından da beslenir. 
kunmadan bakan gözle-
dunuz onu: “Fakat sessizlik kesin. Onun 
Eserlerini ırk ayrımcılığının resmi olarak 
rin sırrında. Öyleyse de-
için yazıyorum. Yalnızım ve yazıyorum. 
acımasızca uygulandığı bir dönemde yazmış 
vam etmeli söze: “Bu ley-
Hayır, yalnız değilim. Titreyen birisi var 
olan usta yazarın öykülerinde bu sorun önemli 
lak yaprak döküyor. Kendi-
burada.” (s. 67)
bir yer tutar. 
sinden kopup düşüyor ye-
İyi bir şairle yolculuğumuz asla bit-
Kahramanları ABD’nin kırsal güneyindeki 
re/ Ve örtüyor kadim göl-
mez. Sözleri yaşamın sonsuzluğunu 
günlük yaşamı yansıtmak amacıyla kurguladığı 
gesinin üzerini./ Böyle şey-
anlatır bize. Şiirlerinden seçkiyi içeren 
sıradan karakterlerdir. Genellikle yalnız, anlaşıl-
lerden olacak benim ölü-
Delilik Taşı’nı dilimize çeviren Yasemin 
mamış, geçmişlerinin veya ruhsal sorunlarının 
müm.” (s. 15)
Çongar, onun için şunu yazmıştı:
tutsağı olmaktan kurtulamayan bireylerdir. 
Hiç konuşmadık bunları. 
“Pizarnik, içe dönük bir şiir yazıyor-
Toprak işinin ve toplumsal kuralların ezdiği, 
Bahçemizde nar ağacı iste-
du: Bir yandan, benliğinin dünya ağrı-
beyaz ya da siyah fakir tarım işçileri, sarhoş-
mişti, ben de leylak. Çocukluğumun ren- canhıraş sesle eşini arıyordu bunu ger-
sı çeken, ölümü düşleyen, ölmek iste-
lar, berduşlar, bütün bir ailenin yükünü sızlan-
gi kokusuydu. Yan yanayken ölümü dü- çekleştirmek için.
yen yanıyla konuşuyordu yazarken; ölü-
madan sırtlarında taşıyan ev kadınları, anneler, 
Diyordu ya, Pizarnik: “Müzik budur, ölüm 
şünmezdik. Şimdi araya uzun ayrılık girdi. 
mün çağrısını işitiyor, seslendiriyor ve 
genç kızlar, toplumsal baskının kurbanı olan 
budur, budur söylemek istediğim ormanın 
Bir akşamüstü, bahçe duvarına sırtı-
bu çağrıya da yine şiirle direniyordu. 
bekar kadınlar, olaylara ne olup bittiğini pek 
renkleri gibi elvan elvan gecelerde.” (s. 51)
nı vermiş Alejandra Pizarnik’ten şiirler 
Beri yandan, kendisiyle baş başa ka-
anlayamadan sessizce tanıklık eden hatta ba-
Adını anmadan edemiyorum her sa-
okurken (*) aklıma düştü. 
lıp şiir yazdığı, yani en yaratıcı, en güç-
zen anlatıcı rolüne de bürünen çocuklar... 
bah, akşam, günbatımında gözleri çı-
Bakışları onun bakışlarıydı, duyguları 
lü olduğu zaman dilimi olan gece ile öz-
Kötümser bir yazardır fakat beyhude bir kö-
kıyor karşıma. Evimizin doğu cephesi 
ortaktı, yaşadıklarında benzer yanlar var-
deşleştirmişti ölümü. 
tümserlik değildir bu: Çöküş halinde olan Derin 
kıpkızıla kesiliyor. “İç yangını da böyle 
dı: Göçmen, sürgün… Yurtsuz demeli.
Sürekli olarak dilinin sınırlarını geniş-
Güney’i anlatırken aslında insanlık durumunun 
bir şey olmalı” diyorum içimden.
“Aramızda olmayanlar iç çekiyor ge-
letmeyi denediği uykusuz bir gece me- en karanlık yönlerini anlatmayı amaçlar. 
Kendi yokluğumda kendimi iyileştir-
ce kesif,/ Gece, ölülerin gözkapakları-
saisiydi onun için şairlik, dilde bulunan 
İçinde yoğrulduğu Derin Güney’in ötesine 
meye çalışırken, gene Alejandra Pizar-
nın  renginde./ Bütün gece geceyi ku-
çarelerin tükendiği yerdeyse yeni bir 
geçerek görünüşte bölgesel öykülerinin 
nik çıkıyor karşıma: 
ruyorum./ Bütün gece yazıyorum/ Keli-
evrenselliğe ulaşabileceğini kanıtlamıştır. 
çare olarak sessizlik kullanırdı onu ve 
“Şeyleri isimleriyle anmamak./ Dikenli 
me kelime geceyi yazıyorum.” (s. 17)
yine ölümle özdeşleştirirdi.” (**)
William Faulkner kapağımızda.  
kenarları, yemyeşil bitki örtüsü var şeyle-
Gecesizim onu her düşündüğüm-
Çongar, adeta Türkçe söyleyendir Ferda Fidan’ın yazısı...
rin. Fakat gözlerle dolu bu odada kim ko-
de. Sözcüklere say beni,  diyor ade-
Pizarnik’in sesiyle. Okura dokunan bir 
- Feridun Andaç (Alejandra Pizarnik / Delilik 
nuşuyor?/ Kim dişliyor kağıttan yapılmış 
ta. Özlemini kanatan, o uzaklığı taşı-
sestir bu. Ondan sözü taşıyan bakış, 
Taşı / Çeviren: Yasemin Çongar, Everest),
ağzıyla?/ Dile gelen isimler, maske takmış 
yan dizelerini birlikte okumak isterdim 
duygu “sır”lıdır. 
gölgeler./ Bendeki bu boşluğu iyileştirir - Mustafa Pala (“Doğumunun 100. yılında 
Pizarnik’in. Ve şu sözleri kendimce ez-
Öyle ki; “Delilik Taşını Çıkarmak”ı 
anısına saygıyla” / Abdullah Rıza Ergüven 
giliyorum ansızın. Ötede nicedir uyuyan dedim./ (Işık kendisine aşıktı benim ka-
okuduğumuzda, ondaki ondaki “dünya 
/ Sonsuz Değişim: Doğa, İnsan - Fizik ve 
klarnetime el atıyor üflüyorum. ranlığımda. Kendimi şunu söylerken bu-
ağrısı”nı derinden hissediyorsunuz. 
Doğu Düşüncesi / Berfin),
I. “Çoktan yitirdim bana verdikleri is- lunca anladım yokluğumu: benim bu.) 
Bu “uzun şiir”ine epigraf yaptığı şu 
- Ata Devrim (Arthur Schopenhauer / 
mi,/ Siması söner durur etrafımda/ Su- Beni iyileştir dedim.”  (s. 55, “Süreklilik”)
sözler de, Pizarnik’in bu bakışını yete-
İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya 1-2/ Çeviren: 
yun sesi gibi geceleri,/ Suya dökülen su Pizarnik; vedasız bakışların, sızılı iç-
rince açımlıyor, bence: 
Abdullah Onur Aktaş / Doğu Batı),
gibi./ Ve geriye kalan tek şey gülümse- lenişlerin şairi. Siz ona doğru gittikçe, o 
“Onlar, o ruhlar (…) hasta, acı çekiyor 
mesi onun,/ Anılarım değil.” da size kanatlanıyor adeta: - Hidayet Karakuş (Esra Alkan / İçindeki 
ve kimse dertlerine çare olmuyor; yara-
Kahkahayı Patlat / Kuraldışı),
II. “En güzeliydi hepsinin/ Bırakıp gi- “Büyüyen otların tatlı fısıltısı./ Rüzgârın 
lı ve bitkinler ve kimse yaralarını sarmı-
denlerin gecesinde,/ Ah özlediğim,/ yıkıp geçtiği şeylerin sesi./ Bütün varlık-
- Necdet Neydim (Murat Sayım / 
yor.” (Jean de Ruysbroeck) 
n
Sonu yok geri gelmemenin,/ Gölgesin ların kalbi benmişim gibi bana geliyorlar. Mezarlıktaki Ateş Böcekleri / Eksik Parça),
(*) Delilik Taşı, Alejandra Pizarnik, 
sen beklenen güne kadar.” (s. 17) Ölmüş olmak ve de bir başkasının kalbine 
- Emek Yurdakul (Tina Vallès / Mira / 
Çeviren: Yasemin Çongar, Everest, 
Ölümü şarkı söyleyerek karşılayan ağus- girmek isterdim.” (s. 57, “Yaz Vedaları”)
Çeviren: Emrah İmre / Can),
224 s., 2025. 
tos böceğinin sesindeydim günboyu. Adeta “Sonra İşte Yaşlandım” diyen, bizim 
- Dolu dolu Vitrindekiler, kısa tanıtımlar, 
ölüm dansı ezgisi gibi geliyordu bu bana. Gülten Akın’ın sesine benzer bir se- (**) “Alejandra Pizarnik’e ‘Sonradan 
Emek Yurdakul’un hazırladığı Güncel ve 
Yeryüzüne çıkarak, yeni yaşamla- si keşfettim Pizarnik’te. Bir gün, telefon Yaklaşmak’”, Yasemin Çongar, 17 
Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca ile 
ra can verebilme telaşıydı bu. Belki de, açmıştım kendisine. Şu şiirini kendisi- Temmuz 2025, K24.)
de düşün trafiği sürüyor!
İyi okumalar...
lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: 
Serhan Eren l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık 
AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 
74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Evsun Sinem 
Alkan l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım 
Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 
KItap
Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 
            
    
