07 Haziran 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

(25 HAZİRAN 1907/ 27 MAYIS 1989) Arseni Aleksandroviç Tarkovski: ‘Yaşıyorsun ormanda yürür gibi’ Anna Ahmatova: “Uzun bir süredir yayımlanmayı bekleyen bu şiirler, bir sürü ender rastlanan özelliğinden dolayı şaşırttı. En çok şaşırtansa, her dakika konuşup durduğumuz, yeniden keşfettiğimiz, gizemli ve yürekte beklenmedik yankılar uyandıran sözcükler… Rus şiirindeki bu yeni ses uzun süre çınlayacak.” O şiirler yayımlanınca evet, evet uzun süre çınladı “Sessizliğimin sesini dinlerim” diyen Arseni Aleksandroviç Tarkovski’nin dipdiri sesi çınlamayı da sürdürüyor. “Dizelerim siz, kuşcuklar, varislerim, siz,/ İrademin son icra vekilleri, davacılar siz,/ Onurlu, uysal, yoldaşlarım siz,/ Suskunluklarımda, konuşmalarımda/ benimlesiniz” diyerek sürüp gidiyor hâlâ. Uzun süre öyle imgelerle, şiirlerle yaşıyordur ki gel de bunu anlat anlatabilirsen! Tarkovski’nin şiirlerini ilkin Almanca okudum, sonra Rusçalarını edindim. Tam 26 yıl olmuş dilimize Menekşe Toprak’la kazandırdığımız şiirlerinden seçmeleri içeren Şiirler’inin (1999) yayımlanması. Maalesef o gündür bugündür dilimize kazandırılmış başka bir kitabına rastlamadım. Üzerimden nasıl akıp gittiğini/ Soğuk ve berrak suyun./ Ve onları... (“Dün ve Bugün”, 1941) ben yatarken nehir dibinde,/ Ve söylüyoruz bir şarkı-/ Çimle CAN DOSTU ANNA AHMATOVA! başlıyor, üstü çamurla kaplanıyor,/ Açamıyoruz artık ağzımı- Anna Ahmatova onun için önemli mi önemli bir dosttur. zı.” (“Uzun süredir öyle yaşıyorum ki”) Çünkü Ahmatova da acılıdır, yasaklıdır, sesi kısılmıştır. Sa- Şiirlerinde duygu ağır basar. Kendinden yola çıkıp çevreyi, vaşın, yaralanmanın, ölümden dönmenin acılarıyla yüklü yü- doğayı, mevsimsel değişmeleri gözler önüne serer. Ruhun- reğinde Tarkovski, acılarını sık sık anımsatır imgelerinde. da esen fırtınaları sezdirir, tarihe göndermeler yapar. İmgeleri Can dostu Ahmatova’nın ölümünün üzerine yazdığı şiir ikisi- etkileyicidir. Yaşama bir hastalık gibi baksa da lirik duygular nin de acılı yüreklerini, iç dünyalarını yansıtıyor: öne çıkar. Karanlıktan çıkıp aydınlığa yayılır imgeleriyle. “Beyaz çeneler/ şarkı söylüyor: ‘Amin!’/Güvercin – elin senin./ Ataol Behramoğlu’nun çevirdiği “Otlar Kitabı” şiiri onun Ekmeğim acı,/ sesim acı/ -Ülkenin üstündeki pelin otu.// Boğazda dünyasını pek güzel gözler önüne seriyor: “Ah, hayır, ben ır- düğümleniyor/ maviliği göğün-/ adın göz kamaştırıyor/ buzdan mağın yamacındaki kent değilim,/ Sadece armasıyım o kentin.// A-/ Melek ve han/ sen öldün.// Sen soyutlandın,/ çölden çöle,/ Kentin arması değil, bir yıldızım/ Üstünde kent armasının.// Ka- anılırsın iftarda,/ fosforu, gözlerle/ ulaşan son kez/ parlayan GÜLTEKİN EMRE ranlık suda bir konuk değilim gökten,/ Sadece bir yıldızın adı- bir yıldız kaydı” (“Anna Ahmatova İçin”, 1967) yım ben.// Ne ses, ne giysiyim karşı kıyıda,/ Işık saçabiliyorum Arseni Tarkovski, şiirlerinde hayal kırıklıklarının yanı sıra zun süre Sibirya’da sürgün kalan halkçı bir babanın yalnızca.// Hayır, senden gizli bir yıldız değilim,/ Ben, savaşta umutsuzluk ve yakınmalar da yer alır. “Dudakları kenetlenmiş oğludur Arseni Aleksandroviç Tarkovski (25 Haziran yıkılmış bir evim.// Ev değil toprak bir tabyayım kalede,/ Se- sımsıkı” bir dünyada var olmaya çalışır. Çocukken hastalanır: U 1907/ 27 Mayıs 1989). Soylu bir ailede yetişmiştir. Ba- nin evinin anısıyım belki de.// Sana yazgının yolladığı bir dost “Açlıktan ve korkudan. Dudakta kabuk bağlamış/ Yaradan - bası şair, çevirmen ve aynı zamanda toprak sahibidir. değilim,/ Ben uzak bir atışın sesiyim.// Sizi deniz ötesi bozkıra yalıyorum dudaklarımı;/ anımsıyorum hâlâ/ Soğuk, tuzlu, ta- Devlet Edebiyat Akademisi’ni bitirdikten sonra bir gazetenin götüreceğim,/ Orada nemli toprağa düşeceğim.// Ve dönüşe- dı./Ve gidiyorum sıkıntılı ve gidiyorum/ sıkıntılı ve gidiyorum” magazin bölümünde çalışır. Bir şiir antolojisinde ilk şiirleri ya- ceğim bir bebek otlar kitabına,/ Başım ana yurdun bağrında.” Sıkıntı onun yaşamına damgasını hep vurmuştur, şiirlerine, yımlanır ama pek ses getirmez. Bir süre devlet radyosunda çalışır. ÖNE ÇIKAN TEMALARI... imgelerine de. “Yazgı” ise iz sürer: “Hançeri elinde bir de- “Glass” (Cam) başlıklı şiiri “mistik” bulunur, suçlanır yö- “İşte Yaz da Bitti” dese de o hep sonbaharı yaşar ve yazar. li gibi” Dizeleri üzerine de şunları yazar: “Kahve sarısı kuru neticiler tarafından. O da Moskova yakınlarında bir köye çe- “Yüz kollu ırmak” nehirler, “Son yapraklar coşkusunda” olan topraktım önce ,/ Arsız ve yurtsuz, ama o,/ Çim gözünde kuş kilir kırgın, küskün sesini bulmak için. Burada 30 yıl boyunca orman ve ormanda yürür gibi yaşama, “Gece Yağmuru”, yollar, gagası,/ Gönlüme düştü istemeden.” şiirlerini yayımlamadan yazmayı sürdürür. yolda olmak, kırk yıl önceki geçmiş, savaşın unutulmaz izleri, Hep bulmaya, yürümeye, aydınlığa kavuşmaya çalıştığı bir Arapçadan, Ermeniceden, Türkmenceden, Gürcüceden ve İb- acıları, yaraları şiirlerinin, imgelerinin, öne çıkan temalarıdır. yolun arayışındadır: “Dört yama dağılmış, tama avare,/ Narası raniceden şiir çevirileri yapar. 1941’de Alman-Sovyet savaşın- “Soğuk ve berrak su”yun yanında “kasvet / keder” de ek- kara yel argo ağlar,/ Tur atar bozkırda/ İstasyon bekçisi yalnız da cepheye gider. Cephede, ordu gazetesi “Savaş Alarmı”nın sik olmaz dizelerinde. Hele yağmur yağmadan duramaz sev- ışığıyla/…/ Ve özenli bir izleme, bir ressam gibi/ Yolcu ışığın muhabiri olarak çalışır, muhabirlik yapar. Savaşta ağır yarar- gilinin yüzüne. Günlük yaşamın içinden boy veren yaşam fel- lanır. Ölümden döner. Bir bacağını kaybeder. tersi,/ Trencinin ince gölgesi/ Hiçlikte yitmedikçe.” (“Yolcu”) sefesi de sık sık belirir: 1962’den sonra 1929-1962 yıllarını kapsayan şiirleri- ‘ŞİİRLER’ KİTABI DIŞINDA DİLİMİZE “Dünyada sevmedim hiçbir şeyi/ Çocukluğumda uçuşan/ ni Karın Önünde’yi yayımlar. “Fani Dünya” (1966), “Kur- KAZANDIRILMIŞ BAŞKA KİTABI NEDEN YOK! Hayaller hummasını/ Sevdiğim kadar./ …/ Kelebek yatar beyaz ye” (1969), “Şiirler” (1974), “Büyülü Dağ” (1979), “Kış Gü- Tarkovski’nin şiirlerini ilkin Almanca okudum, son- karda,/ Anılar onu geri getirmez-/ Sözlerim uçucu,/ Yalnızca nü” (1980), “Seçme Şiirler” (1982), “Çeşitli Yılların Dizele- ra Rusçalarını edindim. Tam 26 yıl olmuş dilimize Menekşe yankısı kalır uzakta” (“Dünyada Sevmedim Hiçbir Şeyi”) ri” (1983), “Gençlikten Yaşlılığa” (1987)… Sonra da şiir ki- Toprak’la kazandırdığımız şiirlerinden seçmeleri içeren Şiir- Yaşadığı sürece “ölümsüz” olduğunu vurguluyor yer yer, ölü- tapları art arda çıkar; bunlar büyük ses getirir hem ülkesinde ler’inin (1999) yayımlanması. Maalesef o gündür bugündür mü ötekileştirmek için: “Hepsi ölümsüz. Ve ölümsüz her şey. hem de Avrupa’daki şairler ve şiir okurları arasında. dilimize kazandırılmış başka bir kitabına rastlamadım. Yetmiş yaşında değil,/ on yedi yaşında ölümden korkmayın/ Bu Arseni Tarkovski “Tam Kırk Yıl Olmuş” diyerek geçmişine ŞAİR BABA, YÖNETMEN OĞUL! dünyada sadece varlık ve ışık var,/ ne karanlık ne de ölüm.// dönüp bakınca geleceği de göz ardı etmeden ne diyor? Tren- Sinema dünyasının yakından tanıdığı yönetmen oğlu Andrey Uzun zamandır denizin kenarında/ duruyoruz,/ ağları alanlarla Tarkovski, “Nostalji”, “Ayna” ve “Kurban” gibi bazı filmle- ler geçmişle geleceğe köprü oluyor yürek sızlatarak: birlikteyim,/ Sürü gibi ölümsüzlük gittiğinde.” (“Hayat, Hayat”) “Tam kırk yıl olmuş,/ Yağmurdan ıslanmış bir şey/ Unut- rinde babasının kimi şiirlerini, imgelerini, dizelerini kullanır. Dünle bugün arasında bir köprüdür onda yaşam ve yazdıkla- Böylece babasının şair olarak ününün artmasını, giderek daha rına yansıyanlar “ve biz zavallıların karşısında geçmiş durur”. tum, bir şey söylemiyor bana,/ Suçluyorum kendimi, bağışlar- çok tanınmasını ve şiirlerinin yaygınlaşmasını sağlar. lar seni,/ Ve tren geliyor dörde on kala/ Kıvrılarak dönemeç- “Dün şafakla başladım beklemeye,/ Gelmeyeceğini bildi ten./ Saat dörtte bitecek,/ Gelecek kırk yıl da/ Gecikecek tren- Babasının şiir dünyasındaki gizemli dünya, onun filmleri- onlar önceden,/ Anımsıyor musun günün nasıl geçtiğini?/ Bir nin havasına, konularına da uyar. Kahramanların iç dünyasını şenlik! Ve şapkasız fırlıyorum dışarı.// Geldin, umudumuzu le giderken/ Ve pencereler parıldayacak saatte,/ Sözsüz söyle- diklerin bitti,/ Tren çoktan terk etti garı,/ Ve bir gençlik garın yansıtır imgeler, dizeler, belirsizlikler, sezdirmeler, gönderme- yitirmişken/ Yalnızca bu donuk ve acılı güne./ Ve yağmur. ler; geçmişle yaşanan gün arasında köprü olur pek çok imge. Ve zamana çok gecikmiş bizler,/ Ve bütün dallarda şaşkın orda/ Kalıyor el sallayanların ardında,/ Sürükleniyor su biri- “Uzun süre öyle yaşıyorum ki,/ Duyuyorum zaman zaman,/ damlalar.// Hiçbir söz teskin edemez, hiçbir bez/ silemez kintileri arasından eve,/ Dudakları kenetlenmiş sımsıkı.” n 29 Mayıs 2025 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear