07 Haziran 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘BİR ADA ARIYORUM - HALDUN TANER GÜLDESTESİ’ Haldun Taner’e giriş... Haldun Taner çok iyi bir gözlemciydi. Tip yaratma başarısı da bu gözlemciliğinden geliyordu. Bunu yazdığı her metinde görmek olanaklıydı. Türkiye’yi kabareyle tanıştıran Taner, politik ve edebi alana olduğu kadar denemelerinde, öykülerinde ve oyunlarında açıkça görüldüğü üzere yaşamın akışındaki irili ufaklı ayrıntılara da hâkimdi. Taner, zamanının tanığıydı ve diğer yandan zamansızdı; kaleme aldıklarının hâlâ güncel olması bunun en önemli göstergesi. Halil Tekiner ve Demet Taner’in yayına hazırladığı Bir Ada Arıyorum adlı kitap, tam da bu güncelliği anımsatmak ve ustayı yeni kuşaklarla buluşturmak için “Haldun Taner Güldestesi” alt başlığıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından okuyucularla buluşturuldu. hesaplardan. Bir ada ki, ona gelen unutsa adını, mesleğini, Öyküler, denemeler, oyunlar kaleme alan KAAN EGEMEN Taner’in entelektüel birikimiyle karşılaşıyoruz güldestede. Yanı sıra bencil ihtiraslarını. Soyunsa kinlerinden, hasetlerinden bir bir. Yeterince yer olduğundan kelli güneşin altında, denizde ve kaygı ve korkularını okuyuculara açtığı satırlardan örnekler de var: emet Taner, Halil Tekiner ile birlikte yayına kıyıda, kimsenin gözü olmasa başkasının yerinde. “Eskiden beri az yaşamaktan, erken ölmekten korkarım. hazırladıkları ve kısa süre önce okuyucularla buluşan Uzanıp düşünmemek, sadece yaşamak tadı ile yetinip Sade ben mi, herkes korkar. Bu neden ileri geliyor? Ben D Bir Ada Arıyorum - Haldun Taner Güldestesi (Yapı bıraksa kendini kendine. Ayak oyunlarına sapmadan. Dedikodu düşündüm ve buldum: Hayatı kesif [yoğun] yaşamamaktan. Kredi Yayınları) adlı kitabı hangi amaçla hazırladıklarını şöyle yapmadan. Bıraksa kendini hafif rüzgâra, deniz minaresi gibi Hayatı kesif yaşamaktan ne anlıyorum? anlatıyor Önsöz’de: kozmik bir ezeli şarkıyı ta içinde duyarak. Sevmek, sevilmek, eğlenip yan gelmek, çubuğunu yakıp “Kitabı hazırlarken üzerinde titizlikle durduğum nokta, Bir ada arıyorum. Hoyratlıktan uzak. Nankörlükten ve gününü gün etmek mi? Hayır... Karınca gibi durmadan seçilen cümlelerin Haldun Taner gibi çok yönlü birikime sahip küstahlıklardan. Bir ada ki herkes gülümserdir. Herkes çalışmak, para biriktirmek, ev kurmak, çoluk çocuk yetiştirmek bir yazarın kişiliğini, yaşam görüşünü, entelektüel derinliğini, mi? Bunlar da boş lakırdı [söz]. Kesif yaşamaktan sadece kendisiyle ve âlemle barışık. (...) insanlara, topluma ve doğaya olan yaklaşımını, insan Bir ada arıyorum. Rakamlardan uzak mı uzak. Para pul, kâr zamanın geçişini hissetmeyi anlıyorum. haklarına duyduğu saygıyı, demokrasiye olan inancını, yazarlık zarar konuşmak yasak. Bir ada ki bankeri yok, yüksek faizi yok. Zaman geçiyor. Bizler zamanın içinde yüzdüğümüz halde ahlakına verdiği önemi ve her türlü sansür ile ayrımcılığa karşı Tahvil, senet, karşılıksız bono, sertifika, çifte faiz bilinmez. O zamanın geçişini değil de, o geçtikten sonra, sadece geçmiş tutumunu doğru yansıtabilmesini sağlamaktı.” olduğunu hissedebiliyoruz.” adada akıllılar yolunu bulup safdilleri sömürmez. Dargelirli Haldun Taner güldestesi, yazarın gözlemciliğini, yorumcu- her fırsatta okkanın altına gitmez.” Dünyaya, yaşama, insanlara, doğaya ve hayvanlara bakan bir luğunu ve yaşama bakışını yansıtan cümlelerle örülü; coğrafya- Güldestedeki örnekler, Taner’in öğreten adam değil; gözle- Taner’le buluşturuyor kitaptaki parçalar. Diğer taraftan yazarın mızdaki gelenekleri, yaşamın bir parçası olan absürtlükleri, kü- yen, anlamaya, anlatmaya uğraşan kişi olduğunu gösteriyor. oyunlaştırdığı yaşama ve ayrıntılara denk geliyoruz. çük ve büyük hesapları, neredeyse unuttuğumuz alçakgönüllü- Vatan Kurtaran Şaban, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Geçmişe bakıp bugünü kavramaya çalışan, ikisini karşılaştı- lüğü, tutulduğumuz yalnızlıkları ve umutsuzlukları anlatıyor. ran, oradan mizah ve trajikomedi çıkaran, “mizah ve hoşgörü de- Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Keşanlı Ali Destanı, Diğer yandan yazmanın zorluğunu, bu uğurda ödenen bedel- mokrasinin iki büyük sübabıdır” diyen bir yazar var karşımızda. Dışarıdakiler, Lütfen Dokunmayın gibi kült oyunlarından leri ve bazılarının kapıldığı yüzeyselliği anımsatıyor. Yarım porsiyon demokrasiyi ironik şekilde betimlerken çok cümleler var güldestede. Kitaba ismini veren metninden yapılan alıntı ise yazarın öz- Bir Ada Arıyorum, özellikle yeni kuşak için Haldun Taner’e lemlerinin ve arayışlarının bir yansıması: konuşup az susanları anımsatıyor. Yaşamın olağan seyrine dalıp “Bir ada arıyorum. Sen ben kavgasından uzak. İnce kadınları, erkekleri, sokakları, gençleri ve yaşlıları gözlemliyor. giriş niteliğinde ustalıkla yayına hazırlanmış bir kaynak. n HAYDAR ERGÜLEN’DEN ‘MEKTUP: SELAM SÖYLE...’ Unutulmuş adreslere usulca! “Seni kitap gibi seviyorum.” Şair yazar Haydar Ergülen’in Mektup: Selam Söyle (Çınar Yayınları) adlı kitabı işte böyle bir sevgiyi anlatıyor: Ağır olmayan, sahici, karşılık beklemeyen, yalnızca yazıldığı için güzelleşen bir sevgiyi. Ergülen’in dediği gibi: “Mektuplar rüzgârına göre havalanır.” niz akıyor; Ahmed Arif’in GÜLÇIN ELİF YÜCEL Ve bu mektuplar, hiç durmadan, hepimizin ruhuna, hepimizin yangın mavisiyle, Edip kayıp çocukluğuna, hepimizin unutulmuş adreslerine uçuyor. Cansever’in sessiz karan- air yazar Haydar Ergülen’in Mektup: Selam Söyle… Mektupların dilinde zamanın katmanları arasında dolaşır- filleriyle dolan bir mavilik. (Çınar Yayınları) adlı kitabında, mektubu yalnızca bir ken şiirler, şarkılar da yolumuzu aydınlatıyor. Şiir yazılabilir, kaçmaz, ama aşk yazılamazsa kaybolur der Ş haberleşme aracı olarak değil, insanın önce kendisin- İlhan Berk’in “Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün” di- gibi, Ergülen mektubu da aşk gibi yazıyor. Orhan Veli’nin den haber verdiği, sonra da kalbinden kopardığı bir tür arma- zesiyle anılan Cumhuriyet, Ruhi Su’nun yadigâr sesi, Bü- “Her şey birdenbire oldu” deyişi gibi, birdenbire. ğan olarak yeniden anımsatıyor; tıpkı kuş, şiir ve aşk gibi, ön- lent Ortaçgil’in “Sensiz Olmaz” şarkısının kırık yalnızlığı bu Kitabın her satırında bir sabır kuşu ile bir heves kuşu kanat ce gökyüzüne, sonra kalbe ait olan bir yolculuk gibi. mektuplara eşlik ediyor. çırpıyor. Sabır kuşu bekleyenin içinde, heves kuşu özleyenle- Bazen buluta, bazen rüzgâra, bazen de mavinin sonsuzluğu- Bir başka yerde Zeki Müren’in “Kahır Mektubu” yankılanı- rin üstünde uçuyor. Her mektupta kalbimize bırakılmış küçük na yazılmış mektuplar bunlar. Kitapta her mektubun ayrı bir yor. Şiir ve şarkılar burada yalnızca birer alıntı değil; mektup- bir iyiliği, bir umudu, bir gülüşü buluyoruz. Mektuplar burada mevsimi var. ların kanatları, ritmi, nefesi oluyor. yalnızca gönderilmek için değil, unutulmuş posta kutularımı- Bahara yazılanlarda tomurcuklanan bir hafiflik, yaz mek- Ergülen’in mektuplarında sık sık karşılaştığımız bir incelik za sessizce bırakılmak için yazılmış. tuplarında kavurucu bir sıcaklık, eylülde dökülen hüzünler, Ergülen pulu, “bir mektubun kalbi” olarak tanımlıyor. Yıl- de, mektubun yalnızca başkasına yazılmadığını anımsatması. güzün tel tel savrulan hatıralar. Baharın geldiği dalından bilin- Bazen bir bahar dalına, bazen bir rüzgâra, bazen bir kedi- lardır bir gözün göze bakması gibi hiç bıkmadan, hiç yorulma- diği gibi, burada da her duygunun, her sesin kendi zamanı var. nin kaybolan adını anarak yazılan mektuplar, aslında hep insa- dan yaşanan bir bağlılıkla yazılmış mektuplar bunlar. Adres sor- Mektup edebiyatında önemli bir yeri olan türküler de ses- nın kendi içine, kendi geçmişine, kendi unutulmuş çocukluğu- maz, mühür istemez. Sadece insanın içine doğru usulca yürür. sizce eşlik ediyor bu yolculuğa. Name (mektup) ile nağme (ez- na gönderilmiş gibi. “Kitap gibi sevmek” nasıl bir şeyse, mektubu da işte böyle ya- gi) birbirine karışıyor. “Bazen bir zarfı yoktur mektubun. Bazen bir adresi de yoktur. zıyor Ergülen: Sevgiden. Mektup: Selam Söyle... yaşama, insan “Bir nağme yazayım, dosta götürün, dost eline uğrar m’ola Bazen yalnızca yola çıkar, kalbinizin uygun bir köşesine konuverir.” kalbine ve zamanın ince kırılganlığına yazılmış bir teşekkür gibi. yolunuz” diyen ses, “Telli Turnam sökün eder uçup gider ye- Bu nedenle kitabı bitirdiğimizde, içimizde rüzgârla kanatla- re karşı” türküsünde, “Bir tel çektim Mardin’den, bin ah çek- Geçmiş dediğimiz şeyin yarım olduğu ve hatıralarla tamam- tim derinden” dizelerinde yankılanıyor. landığı duygusu burada zarif bir biçimde işleniyor. Gelecek de, nan bir şey kalıyor: Kimi zaman bir bulut, kimi zaman bir ba- har dalı, kimi zaman bir eski şarkı. Ve sessizce, kendi kendi- Mektuplar, türkülerin kanatlarına binip geliyor; çünkü kuş, şi- geçmişi anlamaya yarayan bir başka ad oluyor. ir ve mektup üçü de yüksekten uçuyor ve üçü de kalbe konuyor. Bu kitapta, maviye yazılmış bir mektubun içinden bir de- mize mırıldanıyoruz: Selam söyle... n 12 29 Mayıs 2025
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear