07 Haziran 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

kültür, sanat, edebiyatta yaşananlara, politik ve toplumsal vardır. Çarpıcı bitişler Ruşen Hakkı’ya özgü öyküleştir- Seçkin Özkan’ın İnce Hüzünler Yazarı Ruşen menin belirgin özelliğidir. olaylara da tarih düşer. Hakkı Özpençe (Paradigma Akademi, 2020), Osman Dostluğa verilen değerin, belleklerin silinmesine Bozkurt’un Edebiyatımızda Ruşen Hakkı (Usar, 2021) ‘1970 HAZİRANI’ VE GAZETECİLİK YAPTIĞI adlı kitabında çeşitli yönleriyle anlattığı Ruşen Hakkı’ya karşı değerleri savunmanın, genç kuşak edebiyatçılara İZMİT’TE TANIK OLDUĞU İŞÇİ DİRENİŞLERİ! ölümünden sonra edebiyatçı dostlarının yazdıkları sahip çıkmanın örneklerinin görüldüğü, edebiyatımızın İlk romanı Umudun Çiçeklendiği Günler’de (1991), şa- mektuplar Ruşen Hakkı ile (Hazırlayan: Rıfat Sezeralp, nabız atışlarının izlendiği, yalnızca İzmit’i, Kocaeli’ni, şırtmaca ve ironi şiirsellikle örülerek insan ve doğa bü- 2022) adlı kitapta yer aldı. Körfez bölgesini değil, dostlukları, ilişkileri, sevgisi tünleşerek karşımıza çıkar ve toplumsal savaşım gerçe- “Sabahattin Ali’den/ Nâzım’dan, Neruda’dan/ ve sıcaklığıyla tüm ülkemizi kucaklayan edebiyat küstü öğelerle zenginleşir. Lorca’dan taşıp da gelen/ kâh tutuşturan yüreklerimizi/ günlükleridir yazdıkları. 1970 Haziranı (2011) adlı romanında ise küçük yaşlar- kâh serinlik veren/ dizeler zinciridir türkümüz...” diyerek Günlerin tutanağında yaşamının ve şiirinin hesabını da çırak olarak başladığı yaşamda emek-sermaye çatış- yaşayan, yazmayı, sevişmek ve rakı içmek gibi seven, verir. Edebiyata insan sıcaklığının değerbilirliğiyle, masının içinde olan, yaşadığı, gazetecilik yaptığı işçi yo- yaşama katılmanın ve direnmenin bir parçası sayan alçakgönüllülüğüyle, “İşte Ruşen Hakkı bu!” dedirten ğunluklu İzmit’te tanık olduğu direnişlerin gözlemiyle edebiyatımızın sevdalı karıncası Ruşen Hakkı’yı kendi yazılarla doludur günlükleri. 15-16 Haziran 1970 işçi direnişini selamlar. dizesiyle, özlemle anıyorum: Kendisine özgü anı-günce gibi yazım biçiminin HAKKINDAKİ KİTAPLAR “…Ve yaşlandıkça anladım yanlışımı/ kavgada ürünleri olan, “günleri notlamak” dediği Bir Şafaktan Nilgün Sezeralp, Babalar da Birer Kuştur (Aydili tek olmak üç olmak/ beş olmak değildi hüner,/ eğer Bir Şafağa (1997), Körfez Güncesi (2003), Güne Düşen Sanat Derneği Yayınları, 2019) adlı kitabında iç katılmıyorsan bir ırmağın akışına/ kavga bir yana, Benekler (2005) adlı güncelerinde 1972’den başlayarak dökmelerle ve yumuşak söylemiyle babasını anlattı. hüsran bir yana düşer!..” n MELİDA TÜZÜNOĞLU’NDAN ‘HER ŞEY KONUŞACAK’ ‘Bizi ilgilendiren pek çok şeyle bağımızı kaybettik!’ Ambulansla Dünya Turu (April Yayıncılık), Cimri Cömert (April Yayıncılık, Annem Bir Robot Doğurdu (April Yayıncılık) ve Size Müthiş Bir Yemek Hazırladım (Yapı Kredi Yayınları) kitaplarıyla okuyucuyla buluşan Melida Tüzünoğlu, yeni kitabı Her Şey Konuşacak’ta (April Yayıncılık) “kıyafetleri konuşturuyor”. Baltalimanı Anlaşması’ndan Avrupa’dan Türkiye’ye taşınan çöplere, Prenses Diana’dan lüks modaevlerine, Gazze’de yaşanan soykırıma uzanan referanslarla kapitalizmle hesaplaşıyor. Sömürgeciliğin izlerini, adaletsizliği, ticaret anlaşmalarını, tüketim çılgınlığını ve kaybolan değerleri, “kıyafetler” üzerinden ele alıyor. bir gezegen daha gerekecek bize. MEHMET S. AMAN Dahası, satın aldığımız ürünleri çoğu zaman kullanmadan çöpe atıyoruz. Bu da uzaydan bile ‘DİLİN SINIRLARINI ZORLAMAYI SEVİYORUM’ görülebilen “tekstil çöplüğü adaları” yaratıyor. Romanınızın ana karakteri bir elbise ve aynı n Tüm bunların yanında, üretim sürecinde ekoloji kadar zamanda bir çocuk. Bir elbiseyi “karakter” haline insan hakları ve etik kurallar da hiçe sayılıyor. Kültürler getirme fikri nasıl doğdu? yok oluyor. Bu süreç 1800’lerden bu yana süregelen Dilin sınırlarını zorlamayı seviyorum. Bu, benim küresel düzenin bir sonucu. için hem bir yöntem hem de bir oyun alanı. Sıra dışı Baltalimanı Anlaşması’ndan Aral Gölü’nün kurumasına, karakterlerle yazmak, düşünsel bir egzersiz biçimi haline lüks modaevlerinin göz boyayan tasarımlarına kadar geldi diyebilirim. uzanan bu tarihi döngüyü, en iyi bir elbise anlatabilirdi. 2000’li yılların başından itibaren yayımlanan öykü ve Çünkü artık bizi ilgilendiren pek çok şeyle bağımızı romanlarımda bu tarz karakterler hep kısa kısa ortaya çıktı: kaybettik. Elbisemizi kendimiz dikiyor olsaydık, doğayla, Sprey şişeleri, bakteriler, somon balıkları... nesnelerle ve toplumla ilişkimiz bambaşka olurdu. Ama Her Şey Konuşacak’ta bu fikri daha ileriye taşıyarak bütüncül bir dil kurmaya ve roman boyunca ‘EDEBİYATIN İLLÂ Kİ BİR TOPLUMSAL DEĞİŞİM sürdürülebilir kılmaya çalıştım. Bu da yazım sürecini AMACI TAŞIMASI GEREKMEZ. AMA...’ oldukça zorlaştırdı ve yaklaşık 8 yılımı aldı. Kitabınız, biçem açısından önceki kitaplarınızdan Romanın çıkış noktası aslında “konuşan kıyafetler” n farklı olsa da biçimsel olarak benzer temalar taşıyor. fikriydi. Bu fikir yayıncım Egemen İpek’e ait. Onun Özellikle “sınıfsal yapı” hep merkezde. aklında daha çok animasyon tarzında, maceradan maceraya Toplumsal katmanlar üzerine yazmak, belirli bir çevreye koşan kıyafetler vardı. ait bir alan değil. Ama ne zaman biri adaletsizliklerden söz Fakat sosyoloji altyapım ve süreç analizine karşı etse, mesele hızla siyasileştiriliyor. refleksim, bu fikri daha derin bir sorgulamaya götürdü. Her Şey Konuşacak ise zaten estetik bir şey olan moda Kıyafetlerin içinde bulunduğu acımasız döngü ve acil tasarımını, yine estetik olan edebiyatla birleştirerek sosyolojik meseleleri anlatmasaydım, eksik hissedecektim. gerçekler ve hayal gücüyle örülmüş bir anlatı sunuyor. Edebiyatın illâ ki bir toplumsal değişim amacı taşıması ‘TARİHİ DÖNGÜYÜ, EN İYİ BİR ELBİSE gerekmez. Ama benim yazınımda bu kaçınılmaz bir ANLATABİLİRDİ!’ yönelim halini aldı. Roman, Baltalimanı Anlaşması’ndan Avrupa’dan n Son olarak yeni çalışmalarınız var mı? Türkiye’ye taşınan çöplere, Prenses Diana’dan lüks n Her Şey Konuşacak çok uzun bir süreçte ortaya çıktı; modaevlerine uzanan referanslarla örülü. Kurgu ve hem yazım hem de araştırma açısından. Şu sıralar anlatı tercihlerinizi bu bağlamda nasıl şekillendirdiniz? ilgilendiğim farklı konular var, fakat henüz birine Tekstil sektörü, dünyadaki en büyük sektörlerden biri. Buna yoğunlaşmış değilim. karşın hem tekstil hem de moda genellikle küçümseniyor. pratiği, özellikle endüstriyelleşme sonrası dramatik bir Moda yalnızca belli bir çevreye ait, yüzeysel bir alan Yine de odağım ister istemez toplumsal meselelere dönüşüm geçirdi. Bugün geldiğimiz noktada, tüketim kayıyor. Örneğin şu an ilgimi çeken alanlardan biri, gıda gibi görülüyor. Oysa ne tekstil sadece bir ihtiyaç meselesi hızımız dünyanın kaynak yenilenme hızının 1.7 katına ne de moda sadece gösterişle ilgili. meselesi. Ama bu kadar derin ve kapsamlı bir konuya İnsanlık tarihi boyunca süregelen giyinme ve tasarlama ulaşmış durumda. Yani, bu hızla üretmeye devam edersek, dalabilmek için biraz daha hazırlık yapmam gerekecek. n 22 Mayıs 2025 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear