Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Albert Camus’nün
günlüklere yansıyan bakışı
Albert Camus’nün Günlükler’ini okuduğunuzda karşınıza şöyle bir cümle çıkar: “Yazmak, ilgisizleşmektir. Bir tür sanatla vazgeçiş.
Tekrar yazmak. Ne olursa olsun daima bir getirisi olan bir çaba. Başaramayanlar için tembellik sorunu.” (*)
Yazamayanlar, yazmaktan üşenenler için sıklıkla önerim şudur: Mektup yazın, günlük tutun. Eğer bunları yapamıyorsanız,
yazamazsınız! Evet, iddialı gibi görünse de tekrar tekrar yazmak yazının direncini öğrenmektir. Başlama noktası olarak mektubu
veya günlüğü alırsanız bu engeli aşarsanız. Peki bu yalnızca yazmak eylemi için gerekli bir yol yordam mıdır? Kuşkusuz hayır! Ama
kaçınılmaz olandır da. Çelişkili gibi görünse de iyi yazarların yazı yolculuklarında bunların başat olduğunu söylemek isterim.
lbert Camus, 1935-1959 arası tuttuğu günlüklerin- dünyanın gerçeğini unutturmazsa.”
dedir benim gözümde. Neredeyse bütün edebi va- Hümanizme bağlanmasının derin izlerini buluruz bura-
A roluşu, yaşamının izlerinden devşirdikleri oradadır.
da. İyimserdir her şeye karşın. Bireysel mutluluk ve duy-
Yaşama bakışı, kendini var ediş serüveni bire bir gün-
gusal deneyimlere olan arzusunun yansımalarını da ge-
lüklerine yansır. Bu açıdan “Defterler” adeta onun yazı /
ne günlüklerinde buluruz. Bunların her biri günümüzde
yaşam belleğidir. Camus’yü okumaya, düşünmeye, hatta onu çağdaşımız
III. Defter’ine 1940’larda şu notları düşmüştü: “Savaş pat- kılan düşüncelere açan yanlardır.
ladı. Peki ama savaş nerede? İnanmamız gereken haber-
Yaşamda, düşte, düşüncede yansıyanı yansıtabilen biri-
ler ile okumamız gereken afişler haricinde bu saçma ola-
dir. Sürekli yorumlayıcı anlam arayışında olan bakışına öz-
yın işaretlerini nerede aramak gerek? Savaş; masmavi de-
gülük katan da budur kanımca! Özellikle ondaki Akdenizlilik
nizin üzerindeki bu masmavi gökte değil, ağustosböcekle-
imgesinin ipuçları gene günlüklerinin her bir satırına yansır.
rinin cırlamalarında değil, tepelerdeki servilerde değil. Ce-
“Dikkatli bir yaşama bilinci”ne çağrıdır tüm bu yazdıkları.
zayir sokaklarındaki bu taze ışık sıçramalarında da değil.”
Camus, tüm bu yazdıklarında yazıdaki kararlılık ilkesini,
Ve şunu kaydediyordu sonra: “Sevmek için yaratılmış
kendi yolunu izlemenin takipçisi olma halinin gösterge-
olanlar, bir de yaşamak için yaratılmış olanlar vardır.”
lerini çıkarır karşımıza. Yapıtlarında ortaya çıkan imgeler,
Camus’nün düş ve düşünce dünyasının tümüyle biçim-
düşünceler, kişiler, konular adeta ilmek ilmek günlüklerin-
lendiği süreçlerin “tutanağı” gibidir günlükleri.
de örülmüştür. Bulan ve buluşturan bir bakıştır onunkisi.
Onun “yeni insan” bakışını var eden, edebi felsefesinin
“Bizim eşsiz sevinçlerimiz vardı” derken de hem kendi-
kökenlerini oluşturan notlardır bunlar adeta.
ne hem de dünyaya dair yeni sözler söyler:
Bir zaman sonra Cezayir’den Avrupa’ya taşınacak olan
“Normalde aşkın artık kendine yer bulamadığı bir dün-
Akdenizli bir yazarın duygu / düşünce ikliminin izlerine bu
yada aşkımızın sihirli çölünde birlikte dolaşıyorduk. Ve o
günlüklerde görebiliriz. Düşün yolculuğunun izlerini bura-
günlerde ellerimiz birleştiğinde içimizde yükselen ateş bi-
dan sürerek yapıtlarının tözüne yaklaşmak olanaklı.
ze vitrinlerde, çocuklarının yüzlerine bakan işçilerin yürek-
Günlüklerindeki çıkış noktası yaşamın özü, insan ger-
lerinde ve aralık ayının o arı ve buz gibi gökyüzünün derin-
çekliğinin tözüdür. Böylesi bir bakışın onu sürekli sorgu- LOOMIS DEAN (The LIFE Picture Collection)
liklerinde dans eden ateşle aynıymış gibi görünüyordu.”
lamaya yönelttiği gibi beslendiği kaynakları da gösterme-
José Saramago, şunu yazmıştı: “Günlük yazmak, basit
si açısından önemlidir.
ta sevgimin bile, şayet masum ve amaçsız değilse, benim
bir hoş görüntüyü bir güzelliğe veya en kötü ihtimalle, kor-
Şunu diyordu bir yerde: “İnsan yaşanması zor bir hayat
için hiçbir değeri olmadığına ikna ediyor. Bana bir kişiliği
kunç bir çirkinliği daha tahammül edilebilir bir hale getir-
sürüyor. Hareketlerini her zaman olaylar hakkındaki bakış
çok görüyor ve acılarımı yankısız hale getiriyor.
mek üzere eğitilmiş bir özgüven aynasına bakmak gibidir.
açısına uyduramıyor. (İşte kaderimin rengi, tam seçtiğimi
Dünya çok güzel ve her şey bunda gizli. Büyük bir sa-
Kimse olduğu kişiyi anlatmak için günlük yazmaz. Başka
zannederken gözümün önünden kaçıveriyor.) bırla öğrettiği o yüce gerçek; aklın, hatta kalbin bile bi-
bir deyişle, günlük tek kahramanlı bir romandır.” (**)
Yalnızlığını yeniden fethetmek için uğraşıp didiniyor, rer hiç olduğuna dayalı. Güneşin ısıttığı taş veya açık gök-
Evet, Albert Camus’nün günlüklerini bir “Camus roma-
mücadele veriyor. Fakat bir gün dünya o ilkel ve saf gü- yüzünün büyüttüğü servi ‘haklı olma’nın anlam kazandığı
nı” gibi de okuyabilirsiniz. Otobiyografi bir roman…
lümsemesini takınıyor. Ve işte o an içimizdeki bütün mü- yegâne dünyanın sınırlarını oluşturuyor: İnsansız doğa.
(*) Günlükler: 1935-1959, Albert Camus, Çeviren: Berna
cadeleler ve yaşam bir anda silinip gitmiş gibi oluyor. Bu dünya beni yok ediyor. Beni en uca taşıyor. Be-
Günen, Can Yayınları, 557 s., 2024.
Bu manzarayı daha önce milyonlarca göz seyretti, oysa ni hiçbir öfke göstermeden inkâr ediyor. Ve ben, kaderi-
benim için sanki dünyanın ilk gülümseyişi gibi. Beni keli- me razı ve yenik bir halde, her şeyin çoktan fethedilmiş ol- (**) Lanzarote Defterleri: I. Kitap, José Saramago,
menin en derin manasıyla kendimden geçiriyor. duğu bir bilgeliğe doğru ilerliyorum -eğer gözlerime yaşlar Çeviren: İmren Gökce Vaz de Carvalho, Kırmızı Kedi
Beni sevgim dışında her şeyin gereksiz olduğuna, hat- dolmaz ve yüreğimi şişiren bu kocaman şiir hıçkırığı bana
Yayınevi, 156 s., 2025.
GÜLSEREN DELİBAŞ’TAN ‘ZEMHERİ AYAZINDA KIŞ GÜNEŞİ’
rof. Dr. Türkan Saylan, kurucularından biri olduğu cüzzamla olağanüstü mücadele ederek hastaları sosyal
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde (ÇYDD);
yaşama kazandıran dünyaca tanınmış bilim insanımız,
P üyeleri, gençleri, destekçileri tarafından örnek alınan,
aydınımız Prof. Dr. Türkan Saylan’ı anlatıyor.
saygı duyulan, ülkemizin özellikle ÇYDD desteği ile eğitime Ayrıca Türkan Saylan’ın kitaplarından, mektuplarından
örneklerle ve can yoldaşları ile özellikle çalışma arkadaşları
kazandırılan kız çocuklarının çok önemli bir değeri.
kardelenlerin anılarıyla zenginleştirilmiş olan kitap, özellikle
“Hayattayken onu üzenleri, üzerine asılsız iftiralar atanları
yeni kuşağın onu tanıması için değerli bir kaynak niteliğinde.
asla affetmeyeceğim. Eminim ki tarih de affetmeyecek”
(Kitabı edinmek için: gulserendelibas.com)
diyen ÇYDD Kocaeli Şubesi üyesi Gülseren Delibaş, Zemheri
Ayazında Kış Güneşi adlı kitabında, 1999 Marmara Depremi
Türkan Saylan - Zemheri Ayazında Kış Güneşi /
sırasında, yaraları sarmak için birlikte çalıştığı, ülkemizde Gülseren Delibaş / Tunç Yayıncılık / 294 s. / 2024.
22 Mayıs 2025
10