Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                temelli olması benim için önemli. Me-
BATILILAŞMA ÇABALARI, 
SOSYALİZM VE KOMÜNİZMİN tinde binada uygulanan işkenceleri uzun 
uzun anlatmak yerine insanın üzerinde 
ARTAN İVMESİ, SAĞA SOLA 
bıraktığı kalıcı zihinsel ve duygusal ha-
SAVRULAN SİYASAL İKLİMDE 
sarı anlatmayı tercih ettim. 
YER BULMAYA ÇALIŞAN 
Olaylar gelir geçer önemli olan bu 
İNSANLAR...
yaşananların insanın zihninde nasıl 
n Mekânların ruhu ile bireylerin 
yorumlandığıdır bence. Hasarları ta-
duyguları arasında gizemli 
paralellikler kurmak bu romana şımak bazen çok güçlü insanlar için 
bile mümkün olamıyor. 
özgü bir anlatı tekniği olsa gerek. 
Neredeyse hepimiz günlük yaşamın 
Botter’den, Mısır Apartmanı’ndan 
süzülüp gelen tılsım Markiz’de içinde farklı anlamlarda hasar alıyoruz 
masalara yerleşiyor. aslında. Dümdüz ve mutlulukla şekil-
Dönem 1970’ler, birçoğumuz lenen bir yaşamla hiç karşılaşmadım. 
için pek de uzak sayılmaz. “Yakın Ama bazı insanlar yaşamla daha 
dönem, yaşanan acılarla, coşkularla uyumlu şekilde dans edebilirken ba-
çiçekleniyor” diyorum. zıları bunu yapamıyor. 
Evet, romanımın alt metninde Bu durum içimizde sakladığımız 
1970’li yılların başında yaşadığımız 
anıların izleriyle ilgili olmalı. Ro-
oldukça sıkıntılı toplumsal olaylar da manda biraz da insanın bu karanlık 
yer alıyor. Bu dönem çok eski bir za- yüzlerini, saklamaya çalıştığı tarafla-
man dilimi değil. 
rını ifade etmeye çalıştım. 
Romanda bir yanda Batılılaşma 
‘ARKEOLOJİ VE EDEBİYAT İKİ 
çabaları diğer yanda sosyalizm ve 
ÖNEMLİ YAŞAM KAYNAĞIM!’
komünizmin artan ivmesi, sürekli 
n Son olarak yeni tasarılarınız var mı?
AYŞE ÖVÜR, ÖNER CİRAVOĞLU
sağa sola savrulan siyasal iklimin 
Dördüncü romanım Markiz’deki Ka-
içinde kendilerine yer bulmaya 
dın çok değer ve emek verdiğim bir metin oldu. Çıkan so-
çalışan insanların dünyasını da aralamaya çalıştım. 
elbette Ümit Yaşar Oğuzcan demek. Bu nedenle roman-
nuçtan memnun olduğumu söyleyebilirim. 
Elbette bu kaygan zeminde özellikle üniversite 
da özellikle Ümit Yaşar Oğuzcan’na gönderme de yaptım. 
Bundan sonra ilk olarak bir süredir zihnimde benimle 
gençlerinin baş etmesi gereken pek çok sorun vardı.  
Okuyucu bunu elbette fark edecektir. 
birlikte dolaşan Beyoğlu üçlemesinin son kitabını yazma-
O dönemde gençler ne kadar başarılı oldular tartışmaya 
Markiz, İstanbul tarihinde aynı zamanda bellek 
yı düşünüyorum. İsmi ve anlatacağım karakterler bile be-
açık bir konu. 
mekânlardan birisi olmuştur. Bu özelliğiyle umarım kısa 
nim için belirli. 
Romanda Nilüfer ve Selim’in aşkını anlatırken Lebon 
sürede eski ihtişamlı günlerine ulaşır. 
Renkli ve farklı bir metin olmasını hedefliyorum. Birbi-
Pastanesi’nin mirasçısı Markiz’in ihtişamını ama her şeye 
rine zıtlık oluşturan insanları, hikâyeleri bir araya getirme-
‘İNSANIN KARANLIK YÜZLERİNİ, 
karşın yaşananlara tezat oluşturacak şekilde duvarları süs-
yi her zaman sevdim. 
leyen panolardaki kadınların hiç kaybetmedikleri renkle- SAKLAMAYA ÇALIŞTIĞI TARAFLARINI 
Bundan sonra da böyle yapacağım. Yazdığım her metnin 
İFADE ETMEYE DE ÇALIŞTIM’
rini ve kendilerine güvenen edalarını birer metafor olarak 
birbirinden farklı olmasını önemsiyorum. 
kullandığımı da kabul edebilirim. n Kitabınızda, değindiğiniz gibi toplumsal çalkantılara 
Şu sıralar Zamanın Kapıları isimli romanımdan uyarla-
da yer veriyorsunuz. Romanda özellikle Sansaryan Ha-
‘MARKİZ PASTANESİ BİRAZ DA HALDUN 
nan dizinin yeni bölümleri çekiliyor. Romanlarımdan dizi 
nı çok geçiyor. İşkence uygulamalarının geçtiği gizem-
TANER, OĞUZ ATAY, PEYAMİ SAFA VE 
yapılması konularında da ciddi anlaşma teklifleri alıyorum. 
li bir yapı... Siyasi şube denen kattaki tabutluklar çok ya-
ELBETTE ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN DEMEK!’
Bu durum da beni mutlu ediyor. 
zılıp çizildi. Parmaksız Hamdi adlı bir işkenceci görevli-
Romanı yazdığım sırada Markiz Pastanesi kapalıydı, 
Aslında büyük bir düzensizliğin içinde kendime özgü bir 
sinin uygulamaları da çok anlatıldı. Aslında biraz döne-
hâlâ da kapalı. Bu nedenle sadece bir defa, tesadüfen içe-
düzenim var. Sadece Beyoğlu üçlemesinin son romanını değil 
mi de konuşsak...
ride bir onarım çalışması olduğu sırada, çalışanlardan izin 
bundan sonra yazmayı düşündüğüm bir kaç farklı metnin de 
Markiz’deki Kadın’ı yazarken Sansaryan / Sanasaryan 
alarak içeri girmiştim. 
hangi çerçevede gelişeceğini zihnimde düzenledim. 
ile ilgili bir araştırma yaptım. Aslında iyi niyetlerle çocuk-
Karşımda duvarı kaplayan İlkbahar tablosunun güzelli-
İstanbul sadece edebiyatçılar için değil tüm sanatçılara 
lara eğitimleri için kaynak yaratmak amacıyla inşa edilmiş 
ğinden etkilenmemek mümkün değildi. 
kucak açan çok zengin ve verimli bir kent. Bundan sonra 
bir yapı. Yeri de Sirkeci civarında ve denize de yakın. Va-
Romanı yazarken daha çok fotoğraflardan yararlandım. 
İstanbul’un farklı semtlerinde de geçecek yeni romanların 
kıf Han’ın bitişiğinde. İş dünyasının ortasında kalıyor. Za-
Çokça da Markiz ile ilgili anıları okudum. 
zamana ve mekâna tanıklık etmenin hazırlığı içindeyim. 
manla el değiştirmiş ve farklı amaçlarla kullanılmış. Birkaç 
Markiz Pastanesi biraz da serviste kullanılan Degugis 
Öte yandan bir arkeolog olarak da çalışmalarım, 
defa önüne gidip binayı uzun uzun seyrettim. 
kristaller, Christofle tabaklar, Alexandre Valury sayesinde 
araştırmalarım devam ediyor. Arkeoloji ve edebiyat 
Maalesef yakın tarihimizdeki pek çok acı hatıranın ya-
duvarları kaplayan Art Nouveau panolarıyla ülkenin Batılı 
yaşamımda birbirini destekleyen iki önemli yaşam 
şandığı bir yapı. Hem sağ hem de sol görüşlü toplumun ta-
yüzünün fotoğraflarından birisiydi. 
kaynağım olarak yer alıyor. 
Elbette pek çok edebiyatçının da Markiz’de artık tarihe nıdığı isimler buradan geçmiş. Sansaryan’ın tabutluk diye 
geçen izleri var. Bu nedenle Markiz Pastanesi pek çok ki- adlandırılan bazı bölümleri olduğunu da okudum. Markiz’deki Kadın / Ayşe Övür / Remzi Kitabevi 
şi için biraz da Haldun Taner, Oğuz Atay, Peyami Safa ve 
Roman elbette bir kurgu eser. Anlatması gerekenin duygu / 280 s. / 2025.
SUNGUR SAVRAN’DAN ‘TÜRKİYE’DE SINIF MÜCADELELERİ CİLT 2:  
12 EYLÜL KARŞIDEVRİMİNDEN 28 ŞUBAT’A’
üyük kentlerimizin, ekonomik durumu iyi, eğitimi  lı, cumhuriyet döneminin bütünü ile ilişkisi çerçevesinde ve 
yüksek nüfusu nezdinde bir araştırma yapılsa ülkenin dünyanın bugün yaşadığı gerici ortamla bütünlüğü içinde 
Bson çeyrek yüzyıl boyunca içinden geçmekte olduğu 
değerlendirecek. 
döneme ilişkin şu yargıya ulaşacak insan oranı çok yüksek çı-
Kitabın bu ikinci cildi, 12 Eylül karşıdevriminin Türkiye tari-
kacaktır: “Türkiye hiç böylesine kötü bir dönemden geçme-
hinde esas dönüm noktası olduğunu ortaya koymayı hedef-
mişti.” 
liyor. Yazara göre Erdoğan dönemini anlamak için önce Ke-
Sungur Savran tersini söylüyor: En az bugünkü kadar kö-
nan Evren-Turgut Özal dönemini anlamak gerekiyor. 
tü bir dönemden geçmişti. Üstelik bugün yaşanan bütün 
Kitabın bu cildi de aynen birinci cilt gibi hem Türk hem Kürt 
gericiliklerin kökleri de o dönemde yatıyor. O dönem 12 
solu üzerinde çok büyük etki yapmış olan sol liberal ideoloji-
Eylül’dür, yazarın kullandığı terimle “12 Eylül karşıdevrimi”dir. 
nin ve onun kendine hasım olarak bellemiş olduğu sol Kema-
Bu kitabın ilk kez 1992’de yayımlanan birinci cildi 1908-1980 
lizmin, bunların her ikisini de karşısına alan bir üçüncü pozis-
arası Türkiye’sini sınıf mücadelelerini merkeze alarak inceli-
yondan, Marksist sınıf mücadeleleri perspektifinden eleştiri-
yordu. Uzun bir bekleyişten sonra yayınlanmakta olan yine 
sini anlatımın merkezine yerleştiriyor. 
Yordam Kiutap tarafından yayımlanan ikinci cilt ise hikâyeyi 
Türkiye’de Sınıf Mücadeleleri Cilt 2 - 12 Eylül 
1980’den 20. yüzyılın sonuna getiriyor. Kitabın üçüncü ve 
son cildi ise 2025 yılı içinde yayımlanacak. Karşıdevriminden 28 Şubat’a / Sungur Savran / Yordam 
Erdoğan ve AKP hâkimiyetinde geçen son çeyrek yüzyı- Kitap / 512 s.
6 22 Mayıs 2025
VEDAT ARIK
            
    
