18 Aralık 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÜLTEKİN EMRE’DEN ‘BENDE KALANLAR, BANA KALANLAR’ Bende kalmasın! “İşte, o gün geldi ve mektupları bir bir önüme serdim. Bende Kalanları, Bana Kalanlar’ı şaşarak, heyecanlanarak, yeniden okuyarak dosyaladım. Uzun bir tarih sürecinde edebiyat tarihinin kalbine yerleşen mektuplar, anılar ve onca dinmez acı! Yaşayan pek çok arkadaşımdan gelen mektuplar -bende kalanlar, bana kalanlar- da günışığına çıkmak için sabırsızlanıyorlar.” Gültekin Emre (Bende Kalanlar, Bana Kalanlar (Plüton Yayınevi) Ayrıca birkaç sözcükle belirttiğin yorum, bin çiçekten RIDVAN DANSUK üretilmiş bir damla bal!..” “Tarlayı çapalamayı sürdürelim dedi bir sinek/ BİR YAZIN ZİYAFETİ! Anlamsız bir şey yoktur. Varlık anlam çağrıştırır/ Ölüm Oruç Aruoba’dan “... çeviriler, tadına doyulmaz zaman alır (...)” Söylediğinin aksine İlhan Berk yazdığı /unutulmaz sohbetler kaldı fotoğraflarla, dizelerle ölümsüzlüğe yürümemiş midir? yayımladığı kitaplarla birlikte; bir de o sımsıcak Kitabın konuklarından biri de Salah Birsel’dir. bakışları, hep gülen gözleri, yumuşacık sesi” Yazarımız “Ondan çok şey kaldı ama, şunlar da kalmıştır Gültekin Emre’ye. Onun gönlü razı kaldı” deyip şöyle sıralar kalanları: “... okurlarına olmaz ama bunların kendinde kalmasına. Onda tapan şairden daha çok şey kaldı. (...) Bana imzaladığı kalanları, ona kalanları paylaşır okuyucularla. kitapları kaldı. Günlükleri kaldı. Denemeleri kaldı. Ne Almanya’da yaşayan yazarımız / şairimiz çok şey kaldı. İyi ki de ne çok şey kaldı.” Parantez’in (1986-1987), Şiir’lik’in (1994- 1996), Melez’in (2002) mutfağını paylaşır Bende BAYRAK KOŞUSU! Kalanlar, Bana Kalanlar (Plüton Yayınevi) Sina Akyol’un Hakan Cem ve Coşkun Yerli ile adlı kitabında. Hedefi Almanya’daki ve çıktığı şiir yolculuğunda, Yerli’nin erkenden “şiir Türkiye’deki okuyucuları düzeyli şiir ve yazılarla dünyası”ından ayrılmasıyla bayrak koşusu misali, buluşturmaktır. Yapar da! Üstelik bu şölene genç bayrak Gültekin Emre’ye teslim edilir. İnsanın hallerini şairleri de katar. anlatmaya çıkılan bu yolun öyküsü bir başkadır. saptamasının Tam bir yazın ziyafetidir Bende Kalanlar, Bana Kemal Özer’le yaptığı yazışmalardan, onun günlüklerinden acı bir örneği uç Kalanlar: İçinde şiir var, şairlerin / yazarların seçmelere yer verir Gültekin Emre. Bu mektup ve günlüklerde verir Sivas’ta. mektupları var, bir edebiyat dergisinin hazırlanış Gericiler diri diri bir şairin yoğrulduğu hamura tanık olursunuz. süreci var. Dostluklar var, yurt hasreti, gözlemler, yakarlar gencecik Gülten Akın “Yaşamı, insan ilişkilerini yeniden düzenlemek çözümlemeler var. İçtenlik var, keşkeler ve tarihe insanları, şairleri, istiyoruz. Bunu herkes istiyor. (...) Biz ozanlar nesnenin, haya- tanıklık var. Daha en olsun! yazarları. tın, düşün, imgenin içindekileri ayıklıyor, seçiyoruz. Seçtikle- Üstelik Emre, mektup ve şiirler öyle güzel Sivas’ta yakılan rimizi dile dönüştürerek estetik düzlemde yeniden kuruyoruz” işlenmiştir ki metinlere, bir senfoni orkestrasını şairlerden biri derken Şiir’lik’te, şiirin kibelesi adını almayı hak etmez mi? dinler gibi hem her bir türün ayrı ayrı tadını alır de Metin Altıok’tur. İnsan yanığı kokusu duyarak okursunuz Aramızdan çok erken ayrılan Küçük İskender, “Her şeyin hem de türlerin oluşturduğu bütünlüğü duyumsarsınız. Altıok’a ayrılan bölümü. İnsan olduğunuzdan utanırsınız. biraz pazartesi olduğu gecelerde/ çok yakından duyulan bir Altıok, Enver Ercan’ın bir sorusunu şöyle yanıtlar: “Şiir kurt uluması/ gibi ağlardın tek hece” dizeleriyle ve başka YOZLAŞMA VE ÇÖKÜŞ! omuriliğimdir benim, duyarlılığımın temelidir. Sözcük şiirleriyle yerini alır bu şairler geçidinde. Kitap, yaşamlar arasında mekik dokurken memleketin evrenine açılan penceremdir. Ben o pencereden bakmaya Fakat kitabın sonunda yer alan Yılmaz Güney’in Selimiye durumu da konu edilir. Demir Özlü ta 1993’te, İstanbul’a çağırdım herkesi. Şiiri yaşama biçimi haline getirmeye mektuplarından hareketle yazılan bölümden bir tümce ile söz gelip Stockholm’e döndükten sonra Gültekin Emre’ye çalıştım. (...) Şiir insanları sevmeye yarar.” etmesek o bölüme haksızlık olur. yazdıkları yurtseverlere acı verir ama bir o kadar da Metin Altıok’u şiir sevmeyenler, şiirden payını alamayanlar Bende Kalanlar, Bana Kalanlar incelikle ve ustalıkla gerçekçidir: yakmıştır. Eşi Nebahat Çetin’in, Altıok’u bir şekilde yaşatmak “... Bu yolculuğun açtığı derin yaralar henüz iyileşmedi. yazılmış bir kitap İncelikle diyorum çünkü bu tür kitaplarda için yaptıklarını okurken yüreğiniz sıkışır. Nitekim kendisi de istemeden de olsa, farkında olmadan da olsa kimi ifadeler söz Bireysel olarak çok iyi bir konumda olduğum halde, kendi şair olan Nebahat Çetin çok uzun yaşamaz, elli altı yaşında konusu yazarı incitecek nitelikte olabilir. toplumumuzun saldırısı çok korkunçtu. Hiç çekinmeden öne gözlerini kapar acılara. Kitabın başından sonuna böyle bir sıkıntılı ifadeye rastlama- sürebilirim: Türkiye toplumu bizim aklımızın sınırlarını aşan Mehmet H. Doğan, Sivas katliamını kınamayıp arka çıkan dım. Bu işi ustalıkla kotardığı için Gültekin Emre’yi tebrik etmek bir yozlaşma ve çöküş içinde.” (3 Mart 1993) İsmet Özel, Arif Ay gibi şairleri 1994’te hazırladığı antolojiye gerek. Sanırım kendisinden tarihe tanık ettiği bu kitabın devamı- ÖLÜMSÜZLÜĞE YÜRÜYENLER... almaz: “Metin’in, Behçet’in, Kaynar’ın bulunduğu bir nın gelmesini istemek okuyucu olarak haddimi aşmak olmaz. n Özlü her ne kadar bu saptamayı yapsa da karamsarlığa antolojiye Özel’i alırsam onlara hakaret olur.” kapılıp üretmekten elini eteğini çekmez. Birçok ürün daha “Sevgili Gültekin” diye başlar Hulki Aktunç, 6 Ocak 1994 Bende Kalanlar, Bana Kalanlar/ Gültekin Emre / verir. Yazar sorumluluğudur bu. Nitekim Özlü’nün bu tarihli mektubuna: “ ... kartınla beni gene şımartıyorsun. Plüton Yayınevi / 289 s. / 2025. ERDAL ÇAKICIOĞLU’NDAN ‘HAMALIN KARISI: ŞEFİKA... VE DİĞER BÜTÜN KADINLAR’ “Çok işi var Kelami Hasan Paşa’nın, çok... Eh yani, ayaklanmalar... Ta Kanuni’nin kapitülasyonlarıyla başlayan İzmir gibi yetmiş iki milletin bir arada yaşadığı, kimin dost erime, tüm hızıyla sürüyor. kimin düşman olduğunun belli olmadığı, Atçalı Kel Mehmet İzmir’in durumu da ülkenin genel durumundan farklı değil! Efe belasının onlar bela diyorlar ama Aydın halkı, Mehmet Efe Hasan Paşa İzmir’i huzur kenti yapmakta kararlı ama yetmiş iki yönetiminden oldukça hoşnut- giderek büyüdüğü ve içinden milletten oluşan kentin varlıklı takımı rahat bırakmıyorlar ki onu. çıkılmaz bir durum aldığı, payitahttan sonra, limanına en çok Ve Haziran 1828’e gelindiğinde de bir yolunu bularak yabancı yük ve yolcu gemisinin geldiği, yük doldurup boşalttığı buğdayı karaborsaya düşürüp zam yapıyorlar. bir kentin valisi, muhafızı olmak hiç de kolay iş değil. İşte kıyamet de o zaman kopuyor! Şefikalar, Satılar, Saralar, Ateşten gömlek sanki... İzmir valiliğinin ne zor şey olduğunu Martalar, Şerif Analar, Salihalar, Ferah Bibiler ve İzmir’in bütün bir Hasan Paşa bilir, bir de Tanrı...” Kitaptan... yiğit kadınları, Amazonların torunları el ele verip bu fırsatçılara ve İzmir halkının korkulu düşü Hacı Bey’e karşı direnişe geçiyorlar. vet, Hasan Paşa’nın çok işi var... Osmanlı sultanı II. Mahmut’un da öyle... Ama onun tüm yenileşme çabalarına Acaba başarabiliyorlar mı? Yanıtı, Erdal Çakıcıoğlu’nun Kora E karşın Osmanlı öyle bir açmazda ki... Yayın tarafından yayımlanan romanında. n Bir yanda Ruslarla iki cephede yürütülen savaş, bir yanda Hamalın Karısı: Şefika... Ve Diğer Bütün Kadınlar / çürüyen devlet yönetimi ve onlarla el ele durumu fırsata çeviren yerli yabancı tüccar takımı, öte yanda da yerel / ulusal Erdal Çakıcıoğlu / Kora Yayın / 343 s. / 2025. 8 18 Aralık 2025 BERRİN ÖZKAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear