Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Osmanlıcanın ortak dil kabul edildiği kulübün çıkardığı İn- ği, İrtica Haberi, Primo Türk Çocuğu, Bomba, Ant, Aşk Dalga- manlılık diye bir şey yok, her milletin ayrı hesabı var, her biri
Türklerden intikam almak için bekliyor dediğini aktardı.
sanlık gazetesinde çıkan “Memalik-i Osmaniyye’de ırkan, cin- sı gibi öyküleriyle Cumhuriyet öykücülüğünün yol açıcısı oldu.
Beyaz Lale’de, Osmanlı ordusunun çekilmesinden sonra Bul-
sen bir tane olsun Türk yoktur” başlıklı yazıya karşı protestolar İmparatorlukların yıkıldığı 20. yüzyılda ancak ulus olanların
gar askerlerinin katliama başladığı Serez’de, Radko’nun saldı-
yükselir ve bütün Anadolu “Ben Türküm!” diye haykırır”. ayakta kalabileceği bilinciyle günlük konuşma dilini kullandığı
rıp giysilerini parçaladığı ama pencereden atlayıp intihar eden
Kulüp kapanır ve İz’an gazetesi haberi “Ashab-ı Kehf uyandı” çocukluk anılarını içeren Falaka, İlk Cinayet, Kaşağı öyküle-
19 yaşındaki Lalî’nin ölüsüne tecavüz etmesini anlattı.
diyerek aktarır: “Ey Ashab-ı Kehf! Sizin Türkiye’de dilinizi anlayan rinde eğitim, cehalet gibi toplumsal sorunları işledi.
Perili Köşk, Keramet’te batıl inanışları eleştirdi. Yüksek Ökçe-
yoktur. Yine mağaralarınıza kapanınız, ezeli uykunuza dalınız!”
TARİH, KÜLTÜR, DİL VE COĞRAFYAYA IŞIK
ler, Koç, Külah, Mahcupluk İmtihanı’nda mizahi ögeler ağır bastı.
Yalnız Efe romanında, köylülere faizle para verip borcu-
TUTAN YAPITLAR…
Eleğimsağma’da, köyün imamının çarşafa girmesini söyle-
nu veremeyenlerin arazilerine el koyan Eseoğlu’nun öldürttü-
Ulusal bir bilinç uyandırmak amacıyla konusunu tarihten
diği küçük Ayşe’nin, altından geçmek için gökkuşağına doğru
ğü Yörük Hoca’nın kızı Kezban’ın babasının öcünü almasını ve
alan, tarihe, kültüre, dil ve coğrafyaya ışık tutan Forsa, Topuz,
koşmasını ama yorulup uyumasını, uyandığında erkeğe dönüş-
köylüyü soyanlarla mücadeleye başlamasını anlattı.
Başını Vermeyen Şehit, Kütük, Vire, Ferman, Kızılelma Nere-
müş olmasını okuduk.
Bu üç romanı dışında sayısı yüzü geçen, çağın toplumsal ve
si?, Pembe İncili Kaftan, Çanakkale’den Sonra, Mefkûre, Aleko
Kurumuş Ağaçlar, Herkesin İçtiği Su, Yüz Akı, Üç Nasihat
siyasal düzeniyle, halk edebiyatıyla, yanlış inanışlarla, yurt sev-
Bir Çocuk, Hürriyet Gecesi, Tuhaf Bir Zulüm, Kaç Yerinden,
gibi öykülerinde halk masallarından yararlandı.
gisiyle, ulusçulukla, tarihle ilgili öyküler yazdı.
Nakarat öykülerini ve edebiyatımızın ilk savaş günlüğü olan
Ömer Seyfettin / Ülkücü Bir Yazarın Romanı (Tahir Alangu,
CUMHURİYET ÖYKÜCÜLÜĞÜNÜN YOL AÇICISI! Balkan Ruznamesi’ni (Balkan Savaşı Günlüğü) yazdı. 1968, Yapı Kredi, 2010) adlı kitapta hakkında ayrıntılı bilgiler edi-
Tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdığı ulusal Hürriyet Bayrakları’nda, 1910’de Rumeli’de 2. Meşrutiyet’in neceğimiz ve hakkında otuza yakın kitap yayımlanan ulusal dil ve
bir edebiyatın ilk habercileri Bahar ve Kelebekler, Pamuk İpli- ilanının yıldönümü kutlamalarında rastladığı bir subayın, Os- ulusal edebiyat savaşımcısı Ömer Seyfettin’i saygıyla anıyorum.
n
GÜVEN BAYKAN’DAN ‘YARIM KALAN FISILTILAR’
Sessizliğin içinden gelen bir yankı!
Kelebeğin su içmesi gibi bazı kitaplar, seslerini yükseltmeden söylerler sözlerini; bağırmaz, haykırmaz, o fısıltının
sesiyle insanın iç dünyasında uzun süre yankılanırlar. Güven Baykan’ın Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan
Yarım Kalan Fısıltılar da bu türden bir kitap. Baykan’ın her bir öyküsü, görünürde sıradan yaşamların derinlerine
inen, sessizliğin biçimlendirdiği birer iç yolculuk. Kitap, yalnızca anlatılan hikâyelerle değil, anlatılmayanlarla, eksik
bırakılmış cümlelerin, suskun kalan karakterlerin, tamamlanmamış duyguların anlatısıyla da okuru sarıyor.
ler ise duygusal yoğunluğu dengeleyen
METİN TURAN
bir nefes aralığı sunuyor.
“Mantığın Mantıksızlığı” ve “Kır-
SATIR ARALARINDA GİZLİ SIRLAR!
mızılı Kadın”, modern bireyin yalnızlı-
Güven Baykan’ın anlatı evreninde zaman, çoğu kez bir sis gi-
ğına, ikilemlerine ve içsel gürültüsüne
bi dağılmıştır; netlikten uzak, anıların ve hislerin içinde eriyen
farklı bir ışık tutuyor.
bir kıvamda akar. Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan
Yazar bu öykülerde hafif bir gülümseme
Yarım Kalan Fısıltılar adlı kitabının açılış öyküsü “Dumanın
eşliğinde derin sorgulamalara yer veriyor.
İçindeki Sır” da bu bağlamda geçmişle bugünü buluşturan bu-
Baykan’ın anlatımında dikkat çeken
harlı bir karşılaşma.
en önemli unsurlardan biri de betimle-
Sır, öykünün yüzeyinde değil, satır aralarında gizlidir. Bu giz,
melerin dinginliği ve karakterlerin sus-
okuru hikâyelerin içine çekerken bir dedektif gibi değil, bir tanık
kunluğudur. Her öyküde kelimeler ka-
gibi olmaya davet eder; sessiz, yargılamadan, anlamaya çalışarak.
dar boşluklar da konuşur.
Yarım Kalan Fısıltılar, tematik çeşitliliğini sadelik içinde ku-
Yazar, okura her şeyi açıklamaktan
ruyor. “Ege’nin Fısıltısı” ve “Kalede Bir Adım, Geçmişte Bin
çok, hissedilecek bir alan bırakır. Böy-
Adım” gibi öykülerde coğrafya, insan belleğiyle iç içe geçiyor.
lece okur, metinle birebir ilişki kurar; ki-
Rüzgâr, taş duvarlar, tuz kokusu... Hepsi iç dünyayı aynala-
mi zaman kendi geçmişine döner, kimi
yan imgelere dönüşüyor. Baykan’ın dili, bu anlamda bir atmos-
zaman suskunluğunun ayrımına varır.
fer kurma, bir iç dünya çizme çabası olarak da öne çıkıyor.
SADECE OKUNACAK DEĞİL,
SESSİZLİK, TAŞRA, YOL, YALNIZLIK!
HİSSEDİLECEK BİR METİN!
Kitabın merkezinde yer alan ve ona adını veren “Yarım Ka-
Yarım Kalan Fısıltılar, modern Türk
lan Fısıltılar” adlı öykü aynı zamanda kitabın poetikasını da
öykücülüğünün melankolik damarında,
yansıtan bir metin. Söylenememiş cümleler, yüzleşilememiş
zarif ve etkileyici bir iz bırakıyor.
duygular, yarım kalmış ilişkiler... Baykan, suskunluğun da bir
Güven Baykan, hikâyelerinde ne faz-
anlatı olabileceğini gösteriyor burada. Sessizlik, öykülerde an-
lasını söyler ne de eksik bırakır; kale-
lamın ta kendisi olarak yer alıyor. Süleyman Dündar, Ayla Aksoyoğlu, Muhteber Demirtaş ve Ef-
minde her şey yerli yerindedir ama bu ölçülülük metinlerin et-
Bir diğer dikkat çekici nokta ise, kitaptaki öykülerin mekânsal
kisini katbekat artırır. Sadeliğin içinde saklanan yoğunluk, kita- gan Beyaz’a ait 17 görsel yer alıyor.
çeşitliliği. “Göç: Şeytan Halil’in Kahvesi” ya da “Rüzgârın Pe-
bı sadece okunacak değil, hissedilecek bir metne dönüştürüyor.
Baykan’ın öyküleri, hepimizin içindeki o tamamlanmamış
şinde” gibi öykülerde taşra ve yol teması ön plana çıkıyor. Yarım Kalan Fısıltılar, yaşadığımız hayata kısa bir mola, iç
cümleye ses oluyor. Belki de bu yüzden kitap bittiğinde, içi-
Ancak bu yolculuklar, salt fiziksel değil; içsel bir devinimi, bir
sesimize kulak vereceğimiz bir pencere. Kitapta 15 öykü yer
mizde bir şeyler hâlâ fısıldamaya devam ediyor.
n
kopuşu ya da kabullenişi de beraberinde getiriyor. Anadolu’nun
alıyor. Ayrıca iç kapaktaki kompozisyonla birlikte sanat dünya-
Yarım Kalan Fısıltılar / Güven Baykan /
taş yolları, yazarın kaleminde birer iç manzaraya dönüşüyor. mızın önemli isimleri Süleyman Salim Tekcan, A. Celal Binzet,
Kitabın son bölümünde yer alan, ironik tonda yazılmış öykü- Adil Ocak, Raif Kalyoncu, Hakan Esmer, Yasemin Kalyoncu, Cumhuriyet Kitapları / 2025.
4 27 Kasım 2025

