Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Öykünün efendisi mi, ermişi mi?
Geçmişte anlatılar, efendilerce (şamanlarca) kurulur, sonuçta toplum bir biçimde vazedilen bu hikâyelerin sınırları arasında dolaşırdı.
Bireyin odağa geçmesiyle herkes kendi hikâyesini kurdu, paylaştı, başkalarının paylaştığı başka başka hikâyelerle buluştu.
İnsan, her an bunlara yenilerini ekledi, böylece dünya öykü ermişlerinin hikâyeleriyle bezendi de bezendi.
ua, insanla Tan- Bir şiirden birkaç dize,
rı arasında dola-
az ötede bir öyküden
D yımsız dil gerekti-
bölümce, daha ileride bir
rir; öykü de insanla insan roman girişi, onun yanında
arasında bu türden bir başka yazarca verimlen-
özellik arar. Çünkü dola-
miş romana dönük çö-
yımsız, gıllıgışsız ilişki an-
zümleme.
cak anadilde yaşanabilir.
Bir dil seçkisi, herhangi
Onun içindir ki öykü,
anlatının nasıl kurulacağını
yalın bir dua, duru bir şi-
öğreten ders kitabı.
ir benzeri okunmayı, yaz-
Uzun bir yayıncı geçmişi
mayı gerektirir.
de olan Necati’nin şu sa-
Öykücülüğümüzde asıl
tırları, yalnız diğerkâmlık
büyük patlamanın 1928
değil, Türkçeye, Türkçe-
sonrasında yaşanması
deki yazınsal geçmişine
doğaldı. Harf Devrimi eş-
dönük bir gönül borcu
liğinde herkesin okuyup
bağlamında alınabilir:
yazabildiği anadilde artık
“Yıllarca hep başkaları-
öykü okuryazarlığı da ge-
nın dosyaları için çalıştım.
KAAN SAĞANAK
lişmeliydi ki kişi anadilin-
Hâlâ da onun bunun dos-
de duasına kendi edasını,
yası için ömür tüketişim az değil.” (9)
Söze Harf Devrimi’yle girmem boşuna değil. Ne-
ahengini nasıl katıyorsa
Memet Fuat ahlaksallığıyla örtüşen böyle bir tutumu,
cati Tosuner’in Gönülde Kitap’ını ben de elde kalem
öyküye de bunu öylece sızdırabilmeli, büyüyle kar-
bir avuç insan dışında görebileceğimizi hiç sanmıyorum.
okumaya koyulurken bir an için de olsa düşünmeden
dığı bu dille okuyup yazabilmeli, kafasında gönlünde
Necati Tosuner, hepimizin önünde bir yazarlık anıtı!
edemedim bu devrimi.
onunla bu türden ilişki kurabilmeliydi.
“Harf Devrimi bize ne getirdi” diye görece küçüm- HAFTANIN ÖYKÜCÜLERİ...
Derken kalem sahiplerinin yazdığı öyküler, kitaplar
seyenler gerçeği gözden kaçırıp örtmeye çalışsa da
halinde yağmur olup yağmaya koyuldu insanların üze-
HÜSEYİN AKYÜZ: ‘ESKİ BİR PİŞMANLIĞA
durum olanca çıplaklığıyla ortada aslında.
rine. Bu öykü yağmurunda kimi yazarlar kendi kitapla-
DÖNÜŞ NOTLARI’
Günümüz okuryazarı, Türkçeyi bir çırpıda okuyup
rıyla yetinmedi, başkalarınca yazılanları da gönüllerine
Hüseyin Akyüz (d. 1950), Eski Bir Pişmanlığa Dönüş
yazarken öyküyü de okuduğunda aynı hızla anlama
yerleştirebildi.
Notları (Alakarga, 2025) adlı öyküler toplamıyla öykü-
geçebiliyor çünkü bugün.
BİR ‘YAZARLIK ANITI’ OLARAK cülüğümüz içindeki yerini, ağırlığını koruduğunu bir
İster öykü, roman isterse deneme, çocuk kitabı,
kez daha gösteriyor diyebiliriz.
NECATİ TOSUNER
Necati Tosuner’in bütün yapıtları hep birer “güzel yazı”
1980’lerden bugünlere gelen çizgisiyle öykücülüğü-
İşte Necati Tosuner, hem kendi kitapları hem de
olarak yerleşiyor sayfalara, Türkçenin güpgüzel renk-
müzde kendine özgü yeri olan bir kalem o. Hemen bü-
başka yazarların yağdırdığı kitaplar eşliğinde bu öykü
leri, sesleri olarak yansıyor.
tün verimlerini okuduğum yazarın öykü yazınımızdaki
yağmurunun bereketini yoğuran, bunda paydaş olarak
Elde Kitap’ın (2005) ardından tam yirmi yıl sonra ilk
hak taşıyan, alanda kendine özgü yer edinmiş, emek yerini aktarmıştım geçmişte.
kez okurla buluşan Gönülde Kitap adlı denemeler top-
Necati Tosuner, yirmisinde ilk kitabı Özgürlük
dikiti bir imza; yazınımızdaki birikiminden süzerek us- lamındaki metinleri de birer güzel yazı olarak ışıldayıp
Masalı’nı (1965) yayımlarken Hüseyin de çocuk dene-
talıkla demlediği verim demetiyle, yapıp etmelerinde parıldıyor diyebiliriz onun.
cek yaşta ilk öyküsünü yayımlamıştı bu tarihte.
konumunu seçip belirlemiş ustalar katından bir ad. “Güzel yazı” deyip geçmeyi yakıştıramam kendime.
Alakarga Yayınları, şu sıra Necati’nin öykü klasiği Bir Bu söyleyiş, kişiyi “güzel” dediği metinden koparabilir. Hiç kopmaksızın öykü verimini sürdüren bir yazar
Tutkunun Dile Getirilme Biçimi’ni yeni basımıyla sunar- Güzel değil mi diyeceğim peki, hayır böyle değil de oldu. Son öyküler toplamında doygun, tok ama sıcak,
ken ben yine de aynı yayınevince ilk kez yayımlanan şöyle: Yazarla kitabının, bunları buluşturan yaşantı kuşatıcı bir öykülemeyle geliyor yine yazar.
ikinci denemeler toplamı üzerinde durmak istiyorum: denkliğindeki örtüşmenin yoğun emekli büyüsüyle sar- İçlek bir işleme, öykü gerçekliğiyle buluşturan bir
Gönülde Kitap (2025). malanıyor kişi bu örnek yapıtı okurken. yapılandırma, bunlar yürekte habbeli bir güzellik
>>
12 27 Kasım 2025

