26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

[email protected] Marx’ın gözünden en büyük yazıncılar... Şiir ve deneme yazan, yazınsal anlatımları, ekonomi ve politiğin, emeksermaye çelişkisinin ve değer kavramının karmaşık sorunlarını açımlamada en sık kullanan filozof hiç kuşkusuz Marx’tır. GMarx için kitaplar, lüks nesneler değil, tinsel araçlardır. oethe’yi ve Heinrich Heine’yi konuşmalarında ve yazılarında “sıkça anan” Marx, bu yazarları ezbere bildi için yazdığını belirtmek isterim. Yazın bir anlatı sanatıdır ve Marx da iyi bir anlatıcıdır. Kızı Eleanor’un anlatımı uyarınca, Marx yürüyüşlerde çocuklarına masal anlatır. Çocukları veya koşulu değiştirebilmesi için etkenleşmesi gerekir. Estetikyazınsal üretimi de kapsayan her türlü üretim de bir oluşturma veya değiştirme etkenliğidir. Dolayısıyla “insan, durumları veya ği gibi, “bütün Av na okuduğu kitaplar arasında Don Ki koşulları değiştirir” belirlemesi, insanın rupa edebiyatlarından” şiirler de bi şot, Bin Bir Gece Masalları, Shakespe değiştirici gücünün, bedenseldüşün lir. Akhilleus’u “Yunanca özgün metin are ve Walter Scott vardır. Marx’ın öz sel etkenliği veya çalışmasının ürünü den” okur, onu ve Shakespeare’i “dra anlatımıyla, en sevdiği erdem, yalınlık olan yazınsal yapıtları da içerir. Durum ma türünde insanlığın yetiştirdiği en bü tır; temel özelliğiyse, çalışıp çabalama ları ve insan etkinliğini değiştirme aynı yük” yazıncı olarak nitelendirir. Bunla da ısrar etme; mutluluk anlayışı, sava zamanda bir özdeğişim eylemidir. Öz rın dışında Dante ve Burns en sevdi şım vermektir. Mutsuzluk ise, her türlü değişim ise, “sadece devrimci bir edim ği yazarlardır. Marx, yoğun çalışmaları bağımlılaşmadır. El etek öpmeden nef olarak kavranılabilir.” Aynı savın deva na ara verdiğinde, “iki veya üç romanı” ret eder; temel ilkesi, her şeyden kuş mında yer alan bu tümce uyarınca, bir birlikte okur. Darwin gibi, “büyük bir ro ku duymaktır. değişime yol açan her etkenlik ve üre man okuyucusudur.” Balzac’a duydu tim, aynı zamanda üreteni de değiştirir. ğu büyük hayranlıktan ötürü, bu yazarın YAZINA GÖREV Dolayısıyla, yazınsal üretim salt okuyanı “İnsanlık Komedyası” adlı yapıtı üzerine YÜKLENEBILIR MI? değil, yazanı da değiştirir. bir eleştiri yazmayı dener. Şiir de yazar; Karl Marx’ın estetik/yazın kuramını kızlarına kendileri için bir drama yazma dizgeleştirdiği ayrı ve özgün kitabı yok ÖNEMLI OLAN, DÜNYAYI sözü verir, ancak bu sözünü tutamaz. tur. Bununla birlikte, Marx’ın bazı yapıt DEĞIŞTIRMEKTIR Marx’ın katıldığı yürüyüşlerde poli larında özellikle edinim ve üretim ile il Feuerbach Üzerine Tezler’in beşin tika değil, sanat ve edebiyat konuşu gili yapıtlarında estetik ve yazınsal de cisine göre, duyusallık, “edimsel insa lur. Faust, onun en sevdiği Almanca şi ğeri yüksek belirlemeleri vardır. niduyusal bir etkinliktir.” Duyusallık ve irsel yapıttır. Burada Goethe’nin Fa Örneğin, Feuerbach Üzerine Tezler’in ya duyusal algılama, sanatsal/yazınsal ust II’yi, Osmanlı egemenliğine karşı üçüncüsünde Marx’ın belirlemesiyle, üretimin kaynağı olan imgelemin de ön Yunan başkaldırısını desteklemek için insan, “durumları/koşulları değiştirir.” koşullarından biridir. Marx’ın felsefesi, Yunanistan’a giden ve orada yaşamını Bu belirleme, yazınsal açıdan da açım değişimin felsefesidir. On birinci ve so yitiren şair Lord Byron’u anıtlaştırmak lamaya elverişlidir. İnsanın bir durumu nuncu sava göre, “Filozoflar, dünyayı sadece farklı yorum ladılar; önemli olan onu değiştirmektir.” Bu belirlemeye göre, sanat/edebiyat dün yayı, toplumu, insa nı ve doğayı betim lemekle yetinmeme li, onu değiştirmeye ortam hazırlamalıdır. Her türlü edilgenliği aşmaya ve eylemlili ğe yönelten bu söy lem, Aydınlanma ile başlayan, ancak ro mantik akımla birlik te güç yitiren yazına görev yükleme yak laşımının ürünü ola rak da değerlendiri lebilir. Bu belirleme yi yapan Marx, sa natı/yazın ideolojik amaçlar için araçsallaştırmaktan özenle kaçınır. Sanata/yazına görev yükleme anlayışı ya da bunun eleştirisi, Marx’ın çizgisini sürdüren bazı yazarlarda irdelenebilir. Örneğin, Walter Benjamin “Üretici Olarak Yazar” adlı irdelemesinde sanatın/yazının eğilim taşıması gerektiğini, ancak bir başına eğilimin sanat yapıtını oluşturmaya yetmediğini, nitelik ile eğilimin birleştirilmesi gerektiğini vurgular. Theodor Adorno ise, “angaje sanat” anlayışının yol açtığı olası olumsuzlukları dile getirir. ÜRETIM TARZI, SANATI DA BELIRLER Marx’ın Politik Ekonominin EleştirisiÖnsöz’de belirtildiğine göre, insanlar, “yaşamlarının toplumsal üretiminde belirli, gerekli ve istençlerinden bağımsız ilişkilere girer.” Üretim ilişkileri olarak adlandırılan bu ilişkiler, insanların “özdeksel üretim güçlerinin belli bir gelişim aşamasına denk düşer.” Bu üretim ilişkilerinin toplamı, “toplumun ekonomik yapısını oluşturur.” Bu ekonomik yapı üzerinde “belli bilinç biçimlerinin denk düştüğü hukuksal, politik üst yapı yükselir.” Özdeksel yaşamın “üretim tarzı, sosyal, politik ve tinsel yaşam sürecini” de koşullar. İnsanların “varoluşunu belirleyen bilinçleri değil, tersine bilinçlerini belirleyen varoluşlarıdır.” Bu söylemden, yaşam koşullarının tinselyazınsal üretimi de belirlediği çıkarımı yapılabilir. Marx’a göre, ekonomik altyapının değişimiyle birlikte “bütün üstyapı” da dönüşmeye başlar. “Ekonomik üretim koşullarındaki bu değişimler” ile “insanların bu çatışmanın bilincine vardıkları ve savaşımını verdikleri hukuksal, politik, dinsel, sanatsal veya felsefi, kısacası ideolojik biçimleri” ayırmak gerekir. Görüleceği gibi, Marx için sanat/yazın altyapıyı oluşturan üretim tarzı ve ilişkilerince belirlenen bir üstyapı ürünüdür. Dolayısıyla, altyapıda gerçekleşen her türlü değişim, dolaysız olarak sanata/ yazına da yansır. Altyapı, sanatın/yazının içeriğini ve biçimini, yazınsal türlerin ortaya çıkması ve kalıcılaşmasını veya yok olup gitmesini de belirler. Sanat ise, altyapının değişimine ortam hazırlayan en etkin tinsel üretim alanıdır. Marx’ın açımlaması uyarınca, bir toplum biçimlenimi, onu yıkacak “bütün üretim güçleri yeterince gelişmeden önce” yıkılmaz. Aynı şekilde üretim güçlerinin, “yeni daha yüksek üretim ilişkileri, eski toplumun bağrında iyice oluşmadan önce” eskilerin yerini almaz. Bu yüzden, “insanlık kendine çözebileceği görevleri yükler.” Bu belirlemelerde somutlaştırılan toplumsalbireysel değişimin önkoşulları, eskiyeni diyalektiği ve çelişkilerin çözümünün kaynağı olarak üretim güçlerinin tarihsel gelişimini görme, her bakımdan doğrulanan bir tarih anlayışını ve geleceğe ilişkin tutarlı öngörüyü yansıtır. Bu diyalektik tarih anlayışı ve gelecek öngörüsü, yazınsal üretimi ve düşünümün çerçevesini de biçimler. Buna göre, örneğin, bir yazınsal tür, yenisi iyice yetkinleşmeden yok olup gitmez; yazınsal içerik ve biçim, bireyseltoplumsal durumlarca belirlenir ve yeni bireysel nitelikler ve sosyal koşullar, yeni içerikler ve biçimler yaratır. n 6 15 Ağustos 2019
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear