26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

IRMAK ZİLELİ’DEN MEMLEKET MANZARALARI: ‘BOZUK SAAT’ Saatimiz biraz şaşsa keşke Irmak Zileli meydandaki bozuk bir saatin gözünden anlattığı hikâyeleri aynı adlı bir romanda bütünledi. GAMZE AKDEMİR [email protected] Bozuk saatin maceralarını öyküler şeklinde ilk ON8kitap. com’da okumuştuk. Şimdi ise aynı adlı bir roman. Romanlaşması nasıl oldu? 2017 Martı’ndan başlayarak iki haftada bir, on öykü yayımlandı. Bir süre sonra yayınevinden kitaplaştırma yönünde bir öneri geldi. Bozuk Saat’i bir roman karakterine dönüştürerek ve öyküler arası bağlar kurarak romanlaştırdım. n İki yüz yaşında bozuk bir saat... Bozulmanın sebepleri muhtelif! Ne zamanlar doğruyu gösteriyor? Aslında her bozulduğunda doğruyu gösteriyor. Ne zaman bozuluyor? Birisinin nabzından etkilendiği zaman. Nab zına geçtiği insanın gerçeğini, doğrusunu bize anlatıyor. Kendi saatinde kalarak aslında doğruyu gösterememiş oluyor. Doğruyu göstermekten kastettiğim bu; toplumun içinde gezinmek, farklı insanlara ayna tutmak, onların iç dünyalarına girmek. BİR TÜRKİYE PANORAMASI n Baskılar, zorlamalar bozuk saate kendini şaşırtıyor, akrep ve yelkovanı deli gibi koşturuyor o anlarda... Meydana taşınmadan önce bozuk saatin ilk bulunduğu yer olan o saray ve saraydaki kral gibi... Saraydayken tek bir ses, tek bir nabız var. Kral varken başkaları sessiz çünkü. Kent meydanına konulduğunda ise çok seslilikle karşılaşıyor. Her bireyin bir sesi var. Toplumun bu çok sesli potansiyelini ne kadar çok duyar, ona ne kadar çok kulak verirsek o ölçüde demokratik bir toplum olacağız. n Romanda tanık olduğumuz her yaşamda, bozulanın aslında saat değil top lumun katmanları olduğunu duyumsuyoruz. Doğru bildiklerimizden şaşmamak eğilimindeyiz. Bizim bozuk saat ise sık sık şaşıyor! Bu şaşmayı bir bakıma öneri olarak da okuyabiliriz. Saatimiz biraz şaşsa ne olur? Birbirimizden etkilensek, olduğumuz gibi kalmasak ne olur? ‘BENCE HER ROMAN OTOBİYOGRAFİK!’ n Hızlanması, yavaşlamasıyla bozuk saatin sancılarının yazarın bilinci, ilkeleri, dertleri, düşleri olduğunu duyumsuyoruz. Toplumda aksayan, yanlış giden, her düzeyde acı, ağrı ve sorunsalın nabzını tutuyor yazar da. Bu bağlamda en kişisel romanınız olduğunu söyleyebilir miyiz? Ben her romanın otobiyografik olduğunu düşünüyorum. Olay örgüsüyle olmasa bile duygusuyla otobiyografik. Yazar neyi dert ediyorsa oraya yöneliyor. İnsanın dili ağrıyan dişine gider! Bireysel olanın toplumsal ve politik olduğunu ve edebiyatın işinin bireyi anlatmak olduğunu düşünüyorum. Ama önceki romanlarımda toplumsal olan bireysel olanın içinde gizliydi. Derindeydi. Toplumsal olanın daha çok öne çıktığı, yaşadığımız çağa belki doğrudan tanıklık eden bir şey yazma arzum zaten vardı. Ancak bu tür bir metnin karşı karşıya olacağı en büyük risk ajitatif bir dile kaymasıdır. Benim açımdan bunun panzehiri o toplumsal olanın içinde yine bireysel olana odaklanmak ve bireyi de çelişkileriyle beraber vermek oldu. n Bozuk Saat / Irmak Zileli / ON8 Kitap / 187 s. / 2019. IAN MCEWAN’DAN ‘SONSUZ AŞK’ Saplantılı yaşamlar Delilik düzeyinde bir saplantının işlendiği psikolojik gerilim olarak da okumak mümkün Sonsuz Aşk ’ı, hayatları altüst eden bir felaket romanı olarak da. HAKAN TİMUÇİN K adim sorulara günün penceresinden yanıtlar aramak pek çok yazarın peşine düştüğü bir uğraştır fakat çok az kalem bunu Ian McEwan gibi sürükleyici bir zeminde ve gerilim dozu yüksek bir atmosferde gerçekleştirebilir. McEwan, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de ciddi bir okur kitlesi tarafından izlenen, çoğu kitabı da dilimize çevrilmiş bir yazar. Dahası, dünya çapında aldığı ödüllerle de sık sık adından söz ettirmeye devam ediyor. Sonsuz Aşk, yabancısı olduğumuz bir roman değil. Türkçede ilk baskısını 2002’de yaptı. Çok uzun zamandır okur ların ulaşamadığı bir kitaptı bu bağlamda. 2004’te filme de uyarlanan Sonsuz Aşk’ta Ian McEwan, aşkın bağımlılık hâlini çok farklı buluşmalar eşliğinde anlatıyor. “Aşk nedir?” sorusunu yan yana gelmesi zor konular çevresinde geliştiriyor. Aşkın saplantı düzeyini, bu saplantıya inancın katkısı ve ortaya çıkan atmosferde insanlara neler yaşatabileceği konular olarak öne çıkıyor. AŞK HER AN KAPIYI ÇALAR McEwan’ın dert edindiği meseleleri anlatmak için seçtiği çıkış noktası bir kaza. Bildiğimiz kazalardan biraz farklı. Bir balon kazasının yaşandığı sahneyle açılıyor roman. Baş kahramanı ve tüm akışı gözlerinden izlediğimiz, gazetelerde bilim üzerine yazılar yazarak huzurlu ve düzenli bir yaşam süren Joe Rose’un tüm yaşamını kökten değiştirecek bir kazadır bu. Rose, tanık olduğu bu kazadan sonra der hal balonun yanına giderek kurtarma çalışmalarını destek olur. Fakat kurtardığı kişilerden biri olan Jed Perry, gelişecek olayların başlangıcını ateşlemiştir bile. Artık her şey için çok geçtir ve Perry, kurtarıcısı Joe’yu bir saplantı olarak zihnine hapsetmiştir bile. Sonrasında yaşananlar ise McEwan’ın inanç ve kahramanı Joe Rose’un yaşadıkları üzerinden bu saplantıyı derin tahlillerle delik deşik etmesi için uygun bir ortam yaratıyor. Joe’nun uzatmalı sevgilisi Clarissa’ya kadar uzanacak ve kurulan tüm denklemleri altüst edecek bu saplantı, McEwan’ın kaleminde gerilim dozu yüksek bir sorgulamaya dönüşüyor. FARKLI OKUMALARA AÇIK McEwan’ın, kahramanının hayatına giren bu deliliği anlatırken seçtiği anlatım ise Sonsuz Aşk’ın gerçek kimliğini meydana getiriyor. Pek çok farklı okuma ya açık bir roman elimizdeki. Delilik düzeyinde bir saplantının işlendiği psikolojik gerilim romanı olarak da mümkün McEwan’ın kaleminden çıkanı, hayatları altüst eden bir felaket romanı olarak da. Aynı şekilde özellikle inanç ekseninde entelektüel düzeyi yüksek bir düşünce romanı öte yandan Sonsuz Aşk. n Sonsuz Aşk / Ian McEwan / Çeviren: Ülkem Çorapçı / Yapı Kredi Yayınları / 222 s. / 2019. 1315 Ağustos 2019
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear