Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi Küçük Prens’i niçin okumalıyız? Koyun çiçeği yedi mi yemedi mi? K r Mavisel YENER üçük Prens’in yazılış öyküsünü de içeren, “Küçük Prens’in Güzel Hikâyesi” adlı kitabı, geçen yıl merhabalamıştı Kitap Gölgesi. Mavibulut’un yayımladığı bu kitap, ünlü klasiğin tam metniyle birlikte metnin yayımlanmamış bölümünü, kitabın ilk basımlarının öyküsünü, Exupery’nin eskizlerini, kitapla ilgili yazılmış makaleleri barındırıyor, her yaştan okura sesleniyordu. Bu kez, Küçük Prens’in farklı çevirilerini ağırlıyoruz. Bu yazıyı kaleme alırken masamda altı çeviri var, daha onlarca çevirinin raflara çıkacağını tahmin etmek için bilici olmaya gerek yok! Çevirilerin karşılaştırılması elbette bu yazının çerçevesini aşar. Dünyada kutsal olduğuna inanılan kitaplar ve Das Kapital’den sonra en çok dile çevrilmiş, en çok satılan kitap olan Küçük Prens, yabancı kaynakların çoğunda “Büyüklere yazılan bir çocuk masalı” olarak niteleniyor. Küçük Prens, yazarı Fransız olmasına karşın, Amerika’da yazılır, 6 Nisan 1943’te İngilizce ve Fransızca olarak yayımlanır. Kitapta yazarı Antoine de SaintExupéry’nin suluboya resimleri yer alır. Bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyasının anlatıldığı kitap, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular. Dünyanın farklı köşelerinde “Küçük Prens” müzeleri var. Japonya’nın Hakone şehrindeki müzede kitaptaki çizimlerin heykelleri bulunuyor. Güney Kore’nin Gyeonggido kentindeki “Küçük Prens” temalı köyün ise yüz binlerce ziyaretçisi var. Fransa’nın Avro’ya geçmeden önce kullandığı 50 franklarda, Exupéry’nin “Küçük Prens” çizimleri vardı. Parada, gözle görülemeyecek küçüklükte yazılmış, kitaptan alıntılar yer almaktaydı. Sinemada on bir filmi çekilen kitabın dokuz tiyatro oyunu oynandı. Ayrıca “Küçük Prens”in üç operası, iki radyo oyunu var. Küçük Prens, Ekim 2015’de sinemaseverlerle, bir animasyon filmiyle yeniden buluşacak. Bakalım bu film, kitaptaki başarıyı yakalayacak mı? KÜÇÜK PRENS HANGİ KOŞULLA SERBEST? 2015’in ilk ayından itibaren Türkiye’deki pek çok yayınevi Küçük Prens’i yayımlamaya başladı; kitabın metin ve resimleri bir arada kullanılmak koşuluyla serbest. Resimlerini alıp da çanta, kalem, fincan vs. yapmak serbest değil. Bunun için lisans alınması şart. Kitabın üçboyutlu (popup) basımı da serbest değil; üçboyutlu basım hakları, lisans ederini yurtdışına ödemeye devam eden Mavibulut Yayınları’nda. Her yaşta okurun, başka tatlar alarak okuyacağı Küçük Prens’in, Türkiye’deki yayımlanma öyküsünün tarihinde, farklı çevirmenlerle karşılaşıyoruz. Ahmet Muhip Dıranas ( Tefrika), Selim İleri (Bilgi Yayınevi), Azra Erhat (Sim Yayınevi), Cemal Süreya ( Cem Yayınevi), Fatih Erdoğan (Mavibulut Yayınevi), Sumru Ağıryürüyen (Mavibulut Yayınevi), Nihal Yeğinobalı ( Engin Yayıncılık), Tomris Uyar (Can Yayınları) bu isimlerden bazıları. Sözü geçen çevirmenlerden kimisi kitabın özgün dili olan Fransızcadan, kimisi de İngilizceden çevirilerini yapmışlar. Mavibulut’un yayımladığı Küçük Prens uzun zamandır Sumru Ağıryürüyen’in akıcı dilinden okuduğumuz çeviri ile raflarda. Fatih Erdoğan çevirisi yerine neden Sumru Ağıryürüyen çevirisi ile yola devam edildiğini merak edenler için not düşelim. Kitabın telif haklarını elinde bulunduran Gallimard, kitabın özgün dilinden çevrilmesini istediği 2 0 1 5 için, 2000’li yıllardan sonra Mavibulut Yayınları Sumru Ağıryürüyen çevirisi ile yayımlamayı yeğlemiş. Burada adını anmadığım kimi “çevirmen”lerse, Türkçeden Türkçeye uyarlamalarla yetinmişler! Küçük Prens’in Türkiye’deki yolculuğunun geçmişi hakkında daha ayrıntılı bilgiler için Dr. Fatih Erdoğan’ın şu linkte yer alan yazısını okumanızı öneririm: http://fatiherdogan. com Yazımın sonunda altı yayınevinin çevirisinin künyesini bulacaksınız. Yıllarca, yazarın haklarına saygı göstererek Küçük Prens’in basım yayım hakkını almış olan Mavibulut’un yayımladığı Küçük Prens’in telif haklarının serbest kalmasıyla birlikte, kitabı basan yayınevleri çoğalıyor. Everest’ten yayımlanan Küçük Prens’in son sayfalarında Selim İleri, Bilgi Yayınevi için kitabı nasıl çevirdiğini, Küçük Prens’le yaşadığı iç yolculuğu kaleme almış. Metin Celâl, 17 Aralıkta, Cumhuriyet’te yayımlanan “Küçük Prens’in Başına Neler Gelecek?” başlıklı yazısında, yazarın ölümünden 70 yıl sonra “serbest” bırakılan yapıtlarla ilgili, tartışılması gereken önemli bir noktaya değinmiş, şu satırları kaleme almıştı: “SaintExupéry torunlarına “Küçük Prens” gibi bir başyapıt yerine bir ev bıraksaydı kimse Exupéry’nin ölümünden 70 yıl sonra gelip o evden mirasçıları çıkartamayacaktı. SaintExupéry torunlarının torunları da yüzyıllarca o evin kira geliri ile geçinebilecek, hatta yerine apartman yaptırıp gelirlerini artırabilecekti. Ama SaintExupéry torunlarına “Küçük Prens”i bıraktığı için herhalde dünyada var olan tüm dillere çevrilmiş olan ve sürekli satan bu eserin telif gelirlerinden “70 yıl doldu” denilerek mahrum bırakılıyorlar. “Uluslararası sözleşme gereği”, “kamu yararı” gerekçelerine sığınmadan bu konuyu tartışmak gerek. Bir bilim, sanat ya da edebiyat eseri neden herhangi bir mülk kadar değerli ve bütünlüğü bozulmadan korunmaya layık değildir?” Metin Celâl’in bu konudaki kaygılarına katılmamak mümkün değil. İDEOLOJİK TUZAĞA DİKKAT! Çevirileri değerlendirirken, okurun kitaba bakışı üzerine düşünürken, kitabın okura bakışını da gündeme getirmek gerekir. Bu bakışın eksenini oluşturan öğe “dil”dir. Çevirmen dilini kullanırken, yorumunu da katar metne, yaşadığı dönemin çağırdığı sözcükleri kullanır. Eğer istenirse, ideolojik bir tuzak olarak bile kullanılabilir bu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önerdiği 100 Temel Eser dizisinin kimi çevirilerinde İslam terminolojisinin kullanımını anımsayalım. Özgün metinde olmadığı halde, sureler okuyan, namaz kılan kahramanlarla doldu taştı klasik masallar. Belirttiğim gibi, kitabın telifsiz basılıyor olması, özgün biçimin bozulabileceği anlamına gelmiyor. Bu anlamda Küçük Prens dostlarının takipte olduğunu ve metnin özgünlüğünü bozacak her türlü müdahalenin, Fransa’daki yayımcı tarafından yasal olarak takibe alınabileceğini bir kez daha vurgulayalım. ASTEROİD B 612 Küçük Prens’in, Türkiye’de en çok tartışılan yanı, B 612 Asteroidini keşfeden astronomun anlatıldığı satırlardır. Bu astronom 1909’da yapılan kongrede keşfini aktarmış, kılık kıyafetine bakanlar onun söylediklerini önemsememişlerdir. 1920’deki kongreye Avrupai bir kıyafetle geldiğinde bildirisine değer verilmiştir ancak. İşte tam bu noktada, halkına Avrupai kıyafet giymeyi emreden birinden söz eder SaintExupéry. Çevirilerde bu kişi için farklı sıfatlar kullanıldığını görürüz: “Önder, diktatör, kumandan, lider…” Oysa Exupéry’nin dikkat çekmek istediği nokta, C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1301 S A Y F A 2 0 n 2 2 O C A K