Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gillian Cross’tan “Yarından Sonra” Hani çocuk her yerde, her koşulda çocuktu? Carnegie, Whitebread ve Smarties gibi ödülleriyle Avrupa çocuk ve gençlik edebiyatının önde gelen yazarlarından Gillian Cross, ilk kez Türkçede. Paranın değerini yitirdiği, yaşamın tek amacının yiyeceğe ulaşmak olduğu bir ülkeden kaçıp başka bir ülkeye sığınanların mücadelesini anlatan “Yarından Sonra”da, Matt ve Taco isimli iki kardeş, üvey babalarıyla birlikte Fransa’ya umut yolculuğuna çıkar. Geleceğin parlak gözükmediği acımasız bir dünyada yeşeren umutları ve yol kesen umutsuzlukları bir gencin gözünden anlatan roman, her yaştan okuru etkileyecek bir “insanlık durumu” anlatısı. İngiliz yazar, bu romanıyla savaşlarla karanlığa boğulan günümüz dünyasında sığınmacı olmanın anlamı, modern yaşamda paranın konumlandırıldığı yer gibi oldukça güncel konuları tartışma olanağı sunuyor ve gençleri umut üretmeye davet ediyor. r Halil TÜRKDEN 013’ün haziran günlerinde, bir akşamüstü, Gezi Parkı çadırları arasındaki yemekhane kuyruğunda yaşları 7 ile 12 arasında değişen üç güzel yüz, kendi aralarında konuşmaya başlar. Merak edip yanaşırım sohbete, önce utanır, şubesinde tutan sıkılırlar kulak misafiri oluşumpolisleri anlattıdan, sonra en büyükleri konuşmalarının lar ve sonra hep saklanması gerekmediğini adeta hayberaber ayağa kırır: “Siz hiç gitmeyin buradan, hep kalkıp, “Bizim kalın. En azından karnımız doyuyor, gitmemiz lazım, zabıtalar bir şey yapamıyor.” sohbet güzel Olayların öncesi ve sonrasında parkın ama mendilleri asıl sahipleri, orada çalışan, soluklabitirmemiz genan çocuklar onlar. Onların isteğini rek” diyerek işlerinin başına döndüler. yerine getiremedik, bir süre sonra Yaşları 712 arasında olan bu cesur cümbür cemaat küfür kıyamet atıldık yürekler savaş sonrası Türkiye’ye göço parktan. Ama haziranın son günlemek zorunda kalan ilk gruptu. Sonrası rinde “Gezi Parkı Çocukları” adıyla kitleler halinde devam etti. İstanbul’un, kurduğumuz küçük bir grupla yeniden Türkiye’nin her sokağına o isimler yaonlara ulaşmaya çalıştık. Parkta beraber yıldı ve hayatta kalma mücadelesinin beslendiğimiz, barikatlarda birlikte adı kimine göre mültecilik, kimine direndiğimiz, “aman uzakta dursun” göre sığınmacılık oldu. Şimdi onlar her diyerek sakındığımız, çadırlarda kol yerdeler, her trafik ışığında, her metro kola şarkılar söylediğimiz o çocukları çıkışında, her kaldırımda… bulmak istedik. Onlara kavurucu bir Suriye için durmadan vicdan politiTaksim ikindisinde İstiklal Caddesi’nin kası yapanlar kendi işlerine gelen bölara sokaklarında denk geldik. Konuştukça, paylaştıkça ve yine şarkılar söylemeye kaldığımız yerden devam edince, yanımızda oturanların Suriye iç savaşından kaçan Türkmen çocuklar olduğunu fark ettik. Biz sordukça onlar Suriye’deki konforlu yaşamlarından, oradaki ortasınıf hallerinden söz ettiler. Onlar sordukça, biz Gezi Parkı’ndan neden çıkmak zorunda kaldığımızı, oraya nasıl geldiğimizi anlatmak durumunda kaldık. İlk görüştüğümüzde ürkek davranan çocuklar bizim de anlatmaya başladığımızı görünce açıldılar; onları yakalayıp kamyonetlerle şehir dışına, ormanlara bırakıp Gillian Cross, “Yarından Sonra” adlı kitabıyla Türkiyeli okurkaçan zabıtaları ve her sabah larıyla buluştu. Kitaptaki hikâye, Suriyeli çocukların hikâyesi yakalayıp akşama dek çocuk gibi bölgesel ama dert öyle büyük, öyle evrensel ki… C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1301 öldürmeye başlar. Üstelik erzağınız çalınmakla kalmıyor, hayatta kalmaya çalışan, aç bir toplumun gözü önünde “stokçular” olarak fişleniyor, hedef gösteriliyorsunuz. Böyle bir ailenin hayatta kalmak için tek kurtuluş yolu kaçak bir yoldan Fransa yolunu tutmak. Kaçış yolu kayıplarla, geride bırakılan onca şeyle ve yanlarına alabildikleri birkaç şeyle dolu. Matt, küçük kardeşi Taco ve üvey babaları yol boyunca hırsızlıktan dolandırıcılığa, dışlanma ve hor görülmeden hastalıklara, aile özleminden dayanışmaya ve yaşamlarında ilk defa karşılaşacakları birçok duyguyla tanışacaktır. Matt ve Taco’nun yolculuğu bir bakıma insanlığın yolculuğu... KENTİN SUÇLUSU İLAN EDİLENLER Bugün dünyayı, duyguları ve türlü türlü var oluşları yönettiği öne sürülen paranın değerini kaybettiği bir zamanda, haklıyla haksızın iç içe geçtiği bir doğada iki kardeşin hayatta kalış serüveni… Her kaçışın, her sığınmanın eninde sonunda su yüzüne çıkardığı bir soru: Geri dönme şansımız nedir? Savaşın ve her türlü yokluğun da insanları zorladığı bu kaçış serüveninde içten içe sorulmaz mı bu soru? Evimize, mahallemize ne zaman geri dönebileceğiz? Hayatta kalmak için neler yapmak zorunda kalacağız? Yarından Sonra, bir insanlık durumu hikâyesi. Parayı ve savaşları yöneten, kanaatlere önderlik eden her bireyin bir gün içinde kalabileceği bir durumun hikâyesi. Bu dünyaya hükmeden “şey”lerin de öyküsü elbette. Bugünün en değerli parası sterlinin, bir avuç pirince bile yetmeyecek hale gelişini, her yaştan okura cebindeki paranın bir gün nasıl değer değiştirebileceğini, hatta zarar bile verebileceğini anlatan bir kitap. Yarından Sonra, keşke ilkgençlik yıllarımda karşıma çıksaydı, birileri önüme koysaydı dediğim bir kitap. Çünkü bu ben, yıllar sonra distopik eserlere kulak verecek ve kötülüğün koşullarını anlamak isteyecekti. Distopya benim için evin tüm ışıklarını kapatıp karanlıkta yürüyebilmek, karanlıkta da yürüyebilmek gibiydi. Gillian Cross, genç okurlara distopik bir dünya çizmenin ağırlığını ve tedirginliğini hiç hissetmeden, kalemini titretmeden yazmış. Öyle ki, biri kalkıp Suriyeli, Filistinli çocuklar hakkında her şeyi yazabilir; ama aynı insanlık durumunu, aynı yokluğu krallıklar ülkesi İngiltere için yazabilmek… Cross’u farklı kılan, öyküsünü özgün hale getiren bir nokta bu. Milan Kundera, “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar” diyor; şehir sakinleri ve siyasiler tarafından kentin ve kaldırımların suçlusu ilan edilen savaş mağdurlarının tek yapmaya çalıştığı, bir yarın umuduyla yaşamak. Yarından sonrası için hayatta kalmalı ama önce dengede kalmak gerekiyor. Taş kalpli insanların yaşadığı bu beton dünyada hayatta kalabilmek, bisiklete binmek gibi biraz. Cross’un dediği gibi “Dengede kalmak istiyorsan, hareket etmeyi sürdürmelisin.” n Yarından Sonra/ Gillian Cross/ Çeviren: Hilmi Çeltikçioğlu/ Günışığı Kitaplığı/ 252 s. 2 0 1 5 n S A Y F A 1 9 2 gelerde ve koşullarda kamplar inşa etti, o kampların dışında yaşayan 1 milyonu aşkın insan halen görmezden geliniyor. Vatandaşlık numaraları olmadığı için ne eğitim ne sağlıktan yararlanabiliyorlar. Hani çocuk her yerde, her koşulda çocuktu? Hani onların milliyeti, etnisitesi, dini olmazdı? “KARA PAZARTESİ”DEN KALANLAR Bu soruları yoğunlukla sorduğum günlerde Matt ve Taco adlı iki yeni karakterle tanıştım. Bazen iyi bir hikâye anlatıcısı, bazen iyi edebiyat sizi yoldan çıkarabilir. Hayata tutunduğunuz soruların yanıtını bir kitapta bulduğunuza inanırsınız ya da hakikaten bulmuşsunuzdur. Belçika, Brezilya, Meksika gibi ülkelerde çocuk ve gençlerle bir araya gelen, Sudan’da İngiliz Cord yardım kuruluşuyla yaptığı çalışmalarla ve gençlik edebiyatında verdiği eserlerle bilinen Gillian Cross, Yarından Sonra adlı kitabıyla Türkçede buluştu. Kitaptaki hikâye, tıpkı benim Suriyeli dostlarımın hikâyesi gibi bölgesel ama dert öyle büyük, öyle evrensel ki… Dünyanın öbür ucunda, krallıklar ülkesi İngiltere’de, “Kara Pazartesi” olarak adlandırılan ekonomik çöküşle birlikte para değerini yitirir. Yiyeceğe ulaşmak zorlaşmış, halkın bir kısmı gıda stoku yapmaya, bir kısmıysa stokçuların evlerine baskın yapıp çalmaya ve hatta 2 2 O C A K