22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

na dokunurken de hissediyoruz Karakaşlı’nın bu duyuş ve duruşunu. Bir makam farkından söz edebiliriz Karakaşlı’nın bu duruşuna bakarak. Başkası olmanın, başka dillerden şarkı söyleyebilmenin, başkasının sesine ses olabilmenin öykülerini yazıyor Karin Karakaşlı. Öykünün sınırlarıyla insan olabilmenin sınırlarını belirliyor. Sınırda dolaşmak tehlikeli de sınırları kaldırmaya çalışmak ne peki? Kitaptaki “Daha Doğu” adlı öykü, bir sınır tanımayan doktor ve ismi alay konusu olan bir kadınla işte tam da bunun yanıtı veriyor. Sınırları kaldırmanın, bazen karşıdakine atılan bir anlayış ipinden ibaret olabileceğini anlatıyor bize. ÖTEKİ İLİŞKİSİ Bu bağlamda Karakaşlı öykülerindeki “öteki” kavramına da değinebiliriz. Öteki, her türlü sınırın, anlama çabasıyla yıkılabilecek duvarlar olduğunu vurgulamak için kullanılmış daha çok yazar tarafından. Bu yıkılacak öteki duvarıyla odağa alınan bir insan olabildiği gibi, bir nesne de olabiliyor. Varlığı; insan, hayvan ya da nesne olarak değil, tüm renkleriyle kavramaya çalışıyor Karin Karakaşlı. Konuşturduğu, dile getirdiği “Zeugma’da Tufan Günleri” adını verdiği öyküsündeki gibi bir mozaik ya da kitabın son öyküsü “İçimdeki Şarkı”da olduğu gibi bir masa olabiliyor. İnsannesne ilişkisine de öteki penceresinden bakıp kavramın çatısını genişletiyor ve her adımında duyarlılığın sınırlarını bir adım daha ileri taşıyor. Öykülerin kurgusunda dahi görmek mümkün “öteki” tarafın sesini bir şekilde duyurma isteğini yazarın. “Baharda”, “Bir Fincan Kapuçino” ve yine “Zeugma’da Tufan Günleri” yazarın, bu hevesini görüp hissedebileceğimiz öyküleri arasında öne çıkanlar. Karşıtlıklarıyla ya da bir başka akışla karşı Fotoğraflar: Kaan SAĞANAK tarafın gözünden de anlatıyor bu öykülerde yazar hikâyelerini. Bu bağlamda başka, diğer ve öteki kavramları “farklı” duyumsanıyor Karakaşlı’nın kaleminde. Ancak bu ötekilerden öte, iki farklı “öteki” var Karakaşlı’nın yaşamını dolduran: Hrant Dink ve İstanbul. FARKLILIKLARLA ERİYEN SINIRLAR Hrant Dink, vicdan sahibi pek çok kişi için farklı bir değer. Ancak Karakaşlı için çok daha fazlası demek. “AnBulİst” adını verdiği öyküde daha iyi anlıyoruz bunu. “AnBulİst”, Karakaşlı’nın, Hrant Dink’le kurduğu ilişkiyi, dostluklarının ilerleyişini ve Dink’in katledilişiyle ortaya çıkanları anlattığı öyküsü olarak yer almış kitapta. Bu süreci, öncesi ve sonrasıyla ona çok yakın bir gözden izliyoruz öyküde. Karakaşlı, yaşam ve yazı arasındaki bağın sınırlarını kendi yaşamıyla tekrar tartmış adeta burada ve koca cüsseli adamın, bir öyküye ancak böyle sığabilecek bir portresini çıkarmış. İstanbul ise Yetersiz Bakiye’nin kahramanlar üstü kahramanı olarak karşımıza çıkıyor. Sadece İstanbul için yazılan kitabın açılış öyküsü “Veni Vidi Vici İstanbul” bile Karakaşlı’nın çok sevdiği kentiyle kurduğu ilişkiyi anlamak için yeterli. Ancak fazlası da var kitapta. İstanbul’un yıllar içinde yaşadığı değişime de dokunmadan geçmiyor yazar. Ayrıca Karakaşlı’nın “Veni Vidi Vici İstanbul” ile diğer öykülere attığı ilmekler, yazarın yarattığı evreni bütünlüklü bir algıyla sahiplenmemizi sağlıyor. Yazarın öykü renklerindeki bu çeşitlilik, öykü diline de yansımış aynı zamanda. Öykü, yapısı göz önüne alındığında buna dil de dahil olmak üzere yaratıcılık oyunlarına en müsait tür şüphesiz. Karakaşlı, bu yaratıcılık oyunlarından çok, dili, kendi içinden geçtiği türlerle zenginleştirmiş. Yazarın öykü dilindeki bu çeşitliliği ve zenginliği, edebiyatın tüm türlerine açık bir kaleminin olmasından kaynaklı. Bilindiği gibi onun kaleminden roman da, şiir de, inceleme de, makale de okuduk. Ama daha çok şiiri duyuyoruz akan bu cümleler içinde. İçinden şiirin aktığı öyküler Karakaşlı’nın kaleminden çıkanlar. Yetersiz Bakiye’dekilerin, genel bir bakışla kentli insanın dünya sıkıntılarıyla vicdan ihtiyacına doğan öyküler olduklarını söyleyebiliriz. Kokusunu ve dokusunu kentin türlü hallerinden alan ama derinlere uzattığı kollarıyla sadece kentin değil, taşranın da yaralarına uzanan bir öykü evreni Karin Karakaşlı’nın bu kitapta kurduğu. Buna paralel kentli insanın sıkıntılarından doğmuş da olsa taşra ya da kent makasına sıkıştıramayız bu öyküleri. Türkiye topraklarından çıkmış, “dünyalı öyküler” bunlar. Karakaşlı; Doğu ve Batı’ya, kent ve köye, acı ve umuda uzanıp tutunabilmiş yazdıklarıyla. Bu bağlamda Karin Karakaşlı’nın son öykü toplamı, sınırların farklılıklarla eriyebileceğini bize tekrardan hatırlatıyor. n erayak@cumhuriyet.com.tr Yetersiz Bakiye/ Karin Karakaşlı/ Can Yayınları/ 120 s. 1301 2 2 O C A K 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5 Dertlere dokunmaktan hoşlanan bir yazarın öyküleriyle karşı karşıyayız “Yetersiz Bakiye”de. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear