Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Flann O’Brian’dan “Ağaca Tüneyen Sweeny” İrlanda edebiyatında öncü bir ivme yaratmış, yapıtlarında okuru ustaca izleğine kilitlemiş, evrenine duhul ettirmiş Flann O’Brian’dan groteskin kıyılarından merkezine doğru ilerleyen “delinin kuyusu” bir başyapıt “Ağaca Tüneyen Sweeny.” r Özge BAHAR “(...) Hür idim, soylu idim evvelce, ebedi sürgündeyim şimdi, sefil mi sefil yaşadım dün geceye dek tam bir yıl.” Sweeny’nin şiirinden... nlatıcımızın bir odada kelimeleriyle dünyaya, zamanlar arasına kanat çırpmak üzere debelenmesiyle başlatıyor Ağaca Tüneyen Sweeny adlı yapıtını Flann O’Brian. Kişisel evreninde sigarasını tüttürüp aklının krallığına çekilebildiği, derin düşüncelere dalabildiği bir hayat tarzının anlatıcımızın yaradılışına tastamam uygun olduğunu belirterek başlayalım söze. Tabii bir de siyah biracı! Arkadaşının ona yarı şaka yarı ciddi “acayip, lanet adam” demesi boşa değil. Kendi kuşağına mensup olanların çoğunun murdar cinler tarafından ele geçirilmiş gibi olduğunu düşünüyor. Aylaklığın ardından ona enerjisini toplatan tek şey edebi uğraşları, yazma içgüdüsü. Kalemi en yakını. Yargılamayan, sinir etmeyen, söylenmeyen, ağzı değilse de dili olan bir arkadaş... Zihni dolu, seri konsantre olamayan, omuzları nedenli nedensiz ağırlaşmış, içkiden şişeduran göbeğiyle börkeneğe meylededurduğu vaki, yerli yersiz düşünceli biri o. Zamanında bitlenecek denli kendini bırakmış bir genç adam. Hele yapıtta azimle yinelenen bir koku betimlemesi var ki sinik, dumanlı, ekşi, bayat kokulu. Sonra amcası dürtüklüyor onu habire, maddi manevi esenliğine kaygılıca; derslerine çalış, oku, aylaklı etme, babanı düşün diye... Yine benzer hissiyatla mücadele içinde olduğu bir gün İrlanda’nın kadim kahramanlarından “koca kıçlı, lök gözlü, hasat festivali sabahı hiç de basit olmayan bir satranç oyununda korseli kızlarla gönül eyleyebilen” Finn Mac Cool beliriyor gözlerinin önünde. Nükteden dille yazmaya başlıyor onu. Tanrı gibi heybetli resmediyor, cesur, kahraman, alaycı, kaba, küt bir adam yazdığı. İrlanda’nın doğasından metaforlar biçiyor kimliğine, toprak Finn, Finn toprak oluyor. İrlanda’nın suyu, kurdu, kuşu, gece ve gündüzü oluyor. KİŞİLERİ KENDİSİNDEN İZLER TAŞIYOR! İrlanda estetiğiyle donatılı eserinin ilham kaynağı meş’um ruhu, keder ve neşe, karanlık ve güneş gibi parıldayan açıklık. İlahi anlatıcımıza ve besbelli ki O’Brian’a göre modern roman büyük S A Y F A 6 n 1 8 Antiampirik bir İrlanda destanı! John Furriskey’e de onaylatıyor savını: “Biz ezelden beri iyi sıçrarız. Sıçramak, biz var oldukça bizimle birlikte yaşayacak.” Romanda da Kralken lanetlenip uçuşan Sweeny’nin sıklıkla sıçramasını da bileştiriyor bununla. Hız kesmeden, hareketli, olaylı, hızlı bir ritimde, soluksuz yazıyor O’Brian. Düşmanları, eşlikçileri, yarenleri, şiirleri ve şarkılarıyla Sweeny’nin destanını özellikle. Sweeny’nin sık sık, tık nefes kalması da bundan. LANETLİ KRAL, LANETLİ KUŞ; SWEENY! Sweeny, Dal Araidhe’nin Kralı, hemencecik galeyana gelen bir adamdı. Kutsal kitabını göle attığı rahip tarafından, on bir dörtlükten oluşan nameli bir şiirle lanetlendi. Artık pıııır diye havalanan, daldan dala, ağaçtan ağaca tüneyerek uçan kaçan, yerle gök arasında dertop bir kuştu. Can havliyle Erin’i bir uçtan bir uca geçmeye koyulan bir deli; göklerdeki yağmur bulutlarıyla dallar arasında gidip gelen, kara tepelerin dorukları ve şahikalarında, bayırlarında sınırları ihlal ederek dolanıp duran, karanlık dağlara uğrayan, karanlık tenhaların kovuklarına, uçurumlarına ve cüruf yarıklarına girip çıkan ve yüksek sarmaşık kümeleriyle kaya oyuklarında mesken tutan, dikenlerle berelenen, paçavraya dönmüş bir divaneydi. Pıııırr uçuşuyor, kaderine sıçrıyordu her hamlede. Annesi, babası, biraderi, kız kardeşinin öldüğünü söyleyen canı ciğeri üvey kardeşi Linchehaun’un acı haberlerine dayanmıştı da, kendisine ‘babacık’ diyen minik oğlunun ölümünü öğrendiğinde porsuk ağacının orta yerinden düşüvermişti. O’BRIAN’A TESLİM OLUN! Tükenmez yolculuğu sırasında geniş Loch Ree kıyılarına varmış, Luchair Dheaghaidh’dan billur membaların ve latif dalların diyarı Fiodh Gaibhle’ye oradan da All Fharannaine’ye kadar serkeş delilik hayatına acılar içinde devam etmiş; en nihayetinde azizler azizi Moling’in mekânına, tam olarak söylemek gerekir ise Moling Kilisesi’ne sokulmuş, bir kuyunun başına tünemiş bir ahu abidesiydi. Moling, “hoş gelmiş, safalar getirmişsin Sweeny, zira son nefesini burada vermek, tarihçeni burada yazdırmak ve şu ötedeki kilise mezarlığında gömülmek yazılıdır kaderinde. Sana yüklediğim vecibe odur ki Erin’in diyarlarında ne kadar gezersen gez, her akşam bana geleceksin ki yazabileyim hikâyeni” demişti de ömrü vefa etmemiş, bir çobanın mızrağıyla can vermişti Sweeny. Fakat yine de ne mutluydu ki ona Flann O’Brian gibi ve Moling gibi destanını yazan, yasını tutanlar vardı. “İrlanda’nın tüm stillerini örnekleyen ya da parodisini yapan düzyazı ve nesir türlerinden oluşan bir repertuvar aynı zamanda” diyen Jorge Louis Borges’in alkışladığı Ağaca Tüneyen Sweeny, İrlanda romanında öncü bir ivme yaratmış, okuru ustaca yönlendirmiş, izleğine kilitlemiş, noktasını koymuş, evrenine duhul ettirmiş “delinin kuyusu” bir başyapıt. Bizden söylemesi; siz siz olun Flann O’Brian’a teslim olun! n Ağaca Tüneyen Sweeny/ Flann O’Brian/ Çeviren: Gülden Hatipoğlu/ Everest Yayınları/ 304 s. K İ T A P S A Y I 1283 A ölçüde referanslardan mürekkep bir eser olmalıdır. Bu açıklamasına arkadaşı Brinsley’nin “Kıçımın kenarı” diye yanıt vermesine ise itiraz etmiyor, radikal içselleştirişlere prim vermiyor çünkü. Roman kişilerini özyaşamından devşirdiği gibi aynı şeyi romanının içinde roman yazanlara da yaptırıyor O’Brian. Zincirleme, birbirinden tezahürle devroluyor karakterler çağlar arası. Trellis, anlatıcının amcasının kopyası oluyor mesela. Aslında herkes O’Brian’ın kendisinden izler taşıyor, öte yandan. Psikolojiyle harlanan vücut ve zihin diline önem vererek yazıyor. Okura özet sağlama babından, metnin aralarında kısa kesmelerle paylaşıyor anlık, çoğu cevabi mahiyetteki ruh haline ilişkin betimlerini. Roman kişilerinin fiziksel görünüşlerini ayrıntılı resmediyor. Tüm kusurları öne çıkararak ve bilhassa atfederek alaycı tondan yapıyor bunu. OKURA İNİSİYATİF VERMEYEN BİR METİN Biyografik hatırılar başlığında kaleme aldığı metinler serpiştirili metne izlekle örtüşükçe. Hepsi kendisinden izler taşıyan roman kişileriyle didişme içinde, hatta çekemiyor onları. Kalemine asıl can veren dürtü müzmin muhalif karakteridir demek yanlış olmaz. Okurla akıl oyunları yürütmeyi seven fakat inisiyatif vermeyi tercih etmeyen bir yazar Flann O’Brian. Romanının evrenini tastamam çiziyor. Bir onaylama değil me2 0 1 4 tinleri, öyle huzura ererek okurum sanan yanılır. Öylesine kontra geliştiriyor ki romanını, körlük, histeri ve kusma isteği mesela yer yer suratını asan anlatısının yaslandığı duygular arasında. Taşlamalı İrlanda şiirinden ve uzakyakın tarihinden esinli çatışmalı fikir teatileri çokça. Bu bağlamda ustaca öykündüğü tarihten, hele ki mitsel metaforlardan, kadim İrlanda efsanelerinin dillere destan uzunluğundan mirasça ve duygusalca köklenen Sweeny’nin öyküsü nefes aldırıyor. Groteskin kıyılarından merkezine doğru ilerliyor o esnalarda O’Brian. KADİM İRLANDA TARİHİ VE İÇTEKİ UHDELERİN YANSISI Sonra Amerika ve İrlanda’nın çağdaş edebiyattaki üstünlüğünü milliyetçi perdeden savunuyor. İrlandalılığın, İrlandalılara atfedilenlerin bir anatomisi olarak da nitelenebilecek yapıtta, kadim tarihi, yeşili, içkiseverlikleri, acıları, sömürülmüşlükleri değil sade içteki ukdeden dışavuranlar... Dokusu sıkı metnin bir nefes alma aralığına, İrlandalılara mal edilen bir sıçrama olayı yerleştirilmiş mesela.. Shanahan’a “İrlanda halkı, işte bununla tanınırdı, dünyanın hakkımızı teslim ettiği tek şey buydu. Onca kusuruna rağmen, ki Tanrı biliyor ya say say bitmez, İrlandalılar sıçrayabiliyor. Vallahi de sıçrayabiliyor. Nereye giderse gitsin, nerede karşına çıkarsa çıksın, İrlandalıların onurlandırıldığı tek şey budur, sıçramak” dedirten Flann O’Brian, E Y L Ü L C U M H U R İ Y E T