26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Dünyaya Düşen Adam / Walter Tevis / Çeviren: Mehmet Ali Ağaoğulları / Everest Yayınları / 223 s. Dünyaya düşen insan kılığında bir uzaylı; gezegeni susuzluğun ve türlü savaşların sonucunda yok olmanın eşiğine gelmiş bir Anthea’lı, üstün teknolojik bilgisini kullanarak kısa zamanda dünyadaki en büyük şirketlerden birini kuracak ve kazandıklarıyla kendi “insanlarını” kurtarabilmek için bir uzay gemisi inşa edecektir. Fakat ziyareti uzadıkça bütün planları tersine işlemeye başlar. Alkol, televizyon, yozlaşma... insanlık onu ele geçirmektedir. Dünyaya Düşen Adam hem Walter Tevis’in romanıyla hem David Bowie’nin hafızalara kazınan bir performans sunduğu sinema uyarlamasıyla iki kez kült mertebesine erişmiş bir modern klasik. Dört İstanbul / Radi Dikici / Remzi Kitabevi / 263 s. Radi Dikici, Dört İstanbul’da şehirlerin kraliçesinin M.Ö 657 yılında Kral Byzas tarafından kurulmasıyla başlayan ve 1924’te Osmanlı hanedanının son bulmasına kadar uzanan yaklaşık 2600 yıllık öyküsünü anlatıyor. Byzantion (Byzantium), Augusta Antonina, Konstantinople (Yeni Roma) ve Osmanlı’nın İstanbul’u adıyla kentin dört dönemini birçok bilinmeyen yönleriyle bir roman tadında sunuyor. Neler var kitapta: Kentin çağlar boyu sosyal yaşamın merkezi haline gelişi… İlk üniversitenin kuruluşu… Bugünkü hukuk düzeninin temellerinin oluşumu… Hıristiyan inancının tespit edildiği İznik Konsili ve Akidesi… İlk kez gün ışığına çıkan belgelerle 54 gün süren Fetih... 471 yıllık birçok yönünü bilmediğimiz Osmanlı yönetimi… Yepyeni harita, resim ve tablolarla İstanbul’un dört dönemi. Acı Hayatlar / Nedim Gürsel / Doğan Kitap / 232 s. İskenderiye ve bu kente ismini şehvetle nakşetmiş olan “belalı güzel” Justinein yaratıcısı Lawrence Durrell. Ömrünü bu kentte tüketmiş, genç oğlanlara düşkün Yunan şair Kavafis. Beyaz gecelerin kenti Moskova ve “ölü canlar”ın avcısı Gogol. Genç ve güzel karısının uğruna düelloda can veren Puşkin, “aşkın kayığı hayatın kayalığına çarpınca” canına kıyan Mayakovski. Cezayirin ikinci büyük kenti Oran ve bu kenti “sıkıntının başkenti” ilan eden Camus. Pula ve James Joyce. Frankfurt, Weimar ve Goethe. Paris yakınlarındaki Vendôme ve Honoré de Balzacın yatılı okul yılları. Madam Bovarynin yazarı Flaubertin izinde Deauville ile Trouville… Nedim Gürsel Acı Hayatlar’da kimi zaman şehvet kimi zaman boğuntuyla yaşadığı yere damgasını vuran yazarların peşinde bir yolculuğa davet ediyor okuru. Boruotu Cinayeti / Barış Soydan / Labirent Yayınevi / 142 s. “Evet, toplum yüz yıl öncesine göre daha ileriydi. Peki, daha mı iyiydi? Teröristleri binlerce kilometre uzaktan tespit edip kafalarını uçuran insansız hava araçları geliştirmiştik. Mahkemelere bile ihtiyacımız yoktu artık. Güvenlik algoritmalarının yanılgı payı sıfıra yakındı ne de olsa. Toplum artık adalet, eşitlik, S A Y F A 5 0 n 1 3 K A S İ M özgürlük değil daha fazla güvenlik istiyordu. Daha hızlı savaş uçakları, daha uzun süre havada kalabilen insansız hava araçları, karanlıkta daha iyi gören kameralar… Anlıyordum Umut’un topluma savaş açma nedenini. O beni anlıyor muydu? Onların kurallarını kabul etmeden kölelerin arasında yaşanamayacağını...” Gezi Direnişi sırasında işten atılan, Sabah gazetesinin eski Yazı İşleri Müdürü Barış Soydan, ilk polisiye romanı Boruotu Cinayeti’nde, politik polisiyenin ülkemizde az görülen iyi örneklerinden biriyle karşımıza çıkıyor. KCK ve Ergenekon operasyonları; medyaya “içeriden” bir eleştiri ve gerçeküstü bir cinayet! Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital / Thomas Piketty / Çeviren: Hande Koçak / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 742 s. Bazılarına göre, adaletsizliğin sürekli arttığı dünyada eşitsizlik uçurumları giderek derinleşirken, kimileri de gelirler ve servetler arasındaki mesafelerin doğal bir eğilimle daraldığını, sisteme dışarıdan müdahale edilmezse bu sürecin daha sağlıklı işleyeceğini ileri sürüyorlar. Peki, bu konuda bir fikir oluşturabilmek için eşitsizliklerin uzun vadeli değişim eğrisi hakkında, yani eşitsizliğin dünden bugüne tarihi hakkında bilgi sahibi olmak gerekmez mi? On beş yıllık bir araştırmanın ürünü olan ve ekonomi terminolojisine yabancı olan okurlar tarafından da kolayca anlaşılabilecek bir dille yazılmış Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital, bu konudaki boşluğu çok geniş bir veri tabanıyla dolduruyor. Hem zaman hem de coğrafya içinde karşılaştırmalı bir yöntemin kullanıldığı bu temel eser, Thomas Piketty’nin sözleriyle, “bir ekonomi kitabı olduğu kadar, bir tarih kitabı” da olma özelliğini taşıyor. Yasak Bilgi / Roger Shattuck / Çeviren: Zeynep Anlı / İthaki Yayınları / 450 s. Bilmememizin daha iyi olacağı şeyler var mı? Bilgi sorunlarımızı çözecek mi? Tehlikeli sonuçlarına rağmen merak, neden hâlâ karşı konulamaz bir noktada? Bilme isteğine sınır konulabilir mi? Bu ve benzeri sorulara, Cennet’ten kovulma pahasına yasak elmayı yiyen Adem ve Havva’dan tanrılardan ateşi çalan Prometheus’a, sevgilisini görme yasağını delen Psykhe’den on sekizinci yüzyılın tabu tanımaz yazarı Marquis de Sade’a kadar birçok mit, tarihi figür ve eser üzerinden cevap arayan Roger Shattuck, okuyucuyu yasak bilgiye duyulan merakın karşı konulamaz cazibesini keşfetmeye davet ediyor.Boston Üniversitesi Modern Diller ve Edebiyat Bölümü profesörlerinden Roger Shattuck, tarih ve edebiyatın bu zorlu sentezinde, Yasak Bilgi’yle günlük hayattaki ahlaki sorumluluklarımızın anlamına meydan okuyor. Türkİtalyan İlişkilerinde Az Bilinenler / Fabio L. Grassi / Çeviren: Sadriye Güneş / Tarihçi Kitabevi / 328 s. Fabio L. Grassi’nin kaleminden Türkİtalyan ilişkilerinde az bilinenler Tarihçi Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Türk tarihi alanında büyük uzmanlardan biri olan Grassi’nin bu kitabıyla iki ülke arasındaki ilişkilerin bütün yönleri gün ışığına çıkı2 0 1 4 yor. Kendini Türkiye’yi anlamaya ve anlatmaya adayan İtalyan bir tarihçi olan Grassi, yakın çağdaki Türkİtalyan ilişkilerinin çeşitli yönlerini irdeleyen makaleleri Türkçede ilk kez kendine yer buluyor. Çalışmasını “şişeye konulup denize atılan bir mesaja” benzeten Grassi, şöyle devam ediyor: “İtalyan bir araştırmacı olarak gençliğimde tek başıma pek az incelenmiş konulardan ibaret olan bir ormana girdim…” Bir Yalnız Adam / Tuna Serim / Kırmızı Kedi Yayınları / 360 s. Osmanlı’nın kaybettiklerini tekrar kazanmak, topraklarındaki halkları tek bir bayrak altında toplamak için mücadele eden Enver Paşa, vatanının ve milletinin selameti için yola çıktığına, devletini eski görkemine kavuşturacağına inanıyordu. Bir suçlu gibi gizlice İstanbul’u terk ederken geride biricik aşkını bırakmıştı: On beş yaşındayken âşık olup evlendiği Naciye Sultan’ı. Avrupa’dan Rusya’ya takma adlarla ülkeden ülkeye dolaşıp amacına ulaşmaya çalışırken aklı ve kalbi hep İstanbul’da, Sultanı’ndaydı. El altından gönderilen mektuplarla ve ancak kısa süreli birlikteliklerle süren bu derin aşka son noktayı, Enver Paşa’nın 1922 yılında Türkistan dağlarında, yoksunluk ve yalnızlık içinde ölümü koyacaktı. Tuna Serim’in uzun araştırmalar sonucu hazırladığı, kurmacayla tarihsel gerçekleri harmanladığı Bir Yalnız Adam, sadece Enver Paşa’nın askerlik hayatına büyüteç tutmuyor, onu insani özellikleriyle ele alırken seven ve sevilen bir erkek olarak farklı bir portresini çizmeye çalışıyor. Üstün Yetenekli Çocuklar ve Eğitimi / Dr. Gary A. Davis / Çeviren: Müjde Işık Koç / Özgür Yayınları / 470 s. Özlü ve bazen esprili bir şekilde yazılmış olan bu kapsamlı çalışma, birçok gruba hitap etmektedir. Bunlar üstün yetenekli öğrencilerin ebeveynleri, öğretmenleri ve bu konuda eğitim almamış tüm meraklı okuyuculardır. Kitap, günümüzde üstün yetenekli öğrenciler için hazırlanmış okul programları bileşenlerini tanımlama konusunda bir dönüm noktası. Frankenstein, Pinokyo ve diğer karakterler her bölümün başındaki senaryoyu ortaya çıkararak eğitimcilere yetenekli çocukların kabiliyetlerini nasıl işleyebileceklerini açıklamaya yardımcı olurlar. Dr. Davis’in nükteleri ve okuyucu dostu açıklamaları sadece üniversite öğrencileri için değil, eğitimciler ve yetenekli çocukların ebeveynleri için de keyifli bir öğrenme deneyimi yaratabilir. Cinsel Şiddeti Anlamak / Diana Scully / Çeviren: Çevirenler: Şirin TekeliLaleper Aytek / Metis Yayınları / 213 s. Tecavüz, kadınların en çok korktuğu saldırıların başında geliyor. Bu korku, kadınların hayatlarını derinden etkiliyor, kısıtlıyor. Nedense tecavüz, hep “kadınların sorunu” olarak ele alınıyor. Saldırganlarsa “normal dışı”, hasta, sapık erkekler, toplumsal normların dışında kalan kişiler olarak görülüyor. Oysa yazar Diana Scully’nin tutuklu tecavüzcüler üzerine yaptığı araştırma, cinsel şiddetin, kökeni erkek egemen kültürde yatan yaygın bir sorun olduğu sonucuna varıyor. Kısacası cinsel şiddetin sona erdirilmesi için kendini değiştirmesi gereken kadınlar değil, erkeklerdir. Tecavüz, erkeklerin sorunudur. Scully’nin çalışması özellikle ülkemizin dikkatle okuması gereken bir yapıt. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 9 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear