Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
“Üçüncü Büyük Depresyon” Kapitalizmin yeni büyük buhranı Sungur Savran, “Üçüncü Büyük Depresyon: Kapitalizmin Alacakaranlığı”nda, içinden geçtiğimiz krizin kapitalist üretim tarzının tarihinde daha evvel sadece iki kez yaşanmış bir Büyük Depresyon (ya da Buhran) olduğu tezini işliyor. Bütün büyük depresyonlar gibi bu Üçüncü Büyük Depresyon da ekonomide başlıyor ama ekonomide bitmiyor. Savran’a göre, kapitalizmin gelişmesinde yeni bir dönem açıldı; bu dönem, dünya çapında büyük siyasi, ideolojik ve askeri altüst oluşlara zemin hazırlıyor. r Özgür ÖZTÜRK (*) arihin sonunun ve piyasa ekonomisinin zaferinin ilan edilmesinin üzerinden daha on beş yıl bile geçmeden, 2008 sonbaharında dünya kapitalizmi büyük bir krize girdi. Yaşadığımız altı yılda, bunun basit bir olay veya salt bir “finansal kriz” olmadığı, çeşitli evrelerden geçerek ilerlediği ve bir süre daha devam edeceği netlik kazandı. Söz konusu olan, kapitalizmin belirli aralıklarla karşılaştığı türden bir “Büyük Depresyon.” Sungur Savran’ın Üçüncü Büyük Depresyon kitabı, bazı çarpıcı olguları sergiledikten sonra bu saptamayla açılıyor. Savran, olaya depresyon demekten kaçınan ve “Büyük Resesyon” gibi absürd ifadeler icat eden düzen iktisadının tam anlamıyla iflas ettiğine dikkat çekiyor. Durum, gösterilenden çok daha ciddi. Zira depresyonlarda, sıradan krizlerden farklı olarak bunalım hem uzun yıllara yayılır hem de ekonominin ötesine uzanarak politik, ideolojik, hatta kültürel düzeylerde sarsıntılar yaratır. Üçüncü Büyük Depresyon da yalnızca büyük bir kapitalist kriz değil: “Bu depresyon ile birlikte dünyamız yeni bir tarihsel döneme girdi” (s. 23). Kitabın konusu, bu yeni depresyonun nedenleri, oluşum mekanizmaları ve olası sonuçları. BERRAK BİR AKIL YÜRÜTME Yapıtın özgül yanları şu şekilde sıralanabilir: Bir kere, Savran’ın üstün teorik donanımı metnin her satırında hissediliyor. Hem iktisat yazınına hem Marksist teoriye hâkimiyeti sayesinde, S A Y F A 3 6 n 1 3 krizinin otuz yıl boyunca çeşitli yollarla ertelenen gecikmiş depresyon evresini başlatmıştır. Bundan sonra olacaklar, toplumsal güçler ve sınıflar arasındaki mücadelelerle şekillenecektir. Bu ortamda, işçi sınıfının örgütlü mücadelesi yaşamsal önem taşır. KAPİTALİZMDE KRİZ KAÇINILMAZ Kitabın ortalarında başlayıp yüz sayfa kadar tutan iki kısım (“Kapitalizmin Alacakaranlığı” ile “Eksik Tüketimciliğe ve Keynesçiliğe Reddiye”), yoğun teorik tartışmalar içerir. Yazar, Marx’tan hareketle ulaştığı teorik çerçeveyi krizlere dair dört somut önermede özetler: (1) “Kapitalizmin gelişme kalıbında kriz kaçınılmaz bir moment”, “krizlerde sadece durgunluk yaşanmaz, üretilmiş olan üretici güçler tahrip edilir”, “bu niteliğiyle krizler burjuva toplumunun varlığını tehdit eder”, “bu tehdit tarih içinde artarak gelişir” (s. 149). Bu dört önermenin geçerliliği hem tarihte hem de günümüz krizinde ampirik olarak gösterilir. Bunun ardından gelen kısımda, Savran solda yaygın olan eksik tüketimci eğilimi, Düzenleme Okulu’nun teorik çelişkilerini ve içkin reformizmini, zaman zaman Marksistleri de etkilemiş olan Keynesçi yaklaşımı ve “refah devleti” yanılgılarını çürütmeye girişir. Derinlikli bir Marksist eleştiri ile, eklektik yaklaşımların teorik bulanıklık ve sığlığını ortaya koyar. Bu çerçevede, eksik tüketimciliğin hem krizlerin teorik kavranışında bir engel, hem de reformist politikaları besleyen bir damar olduğunu saptar. Solda yerleşik yorum genellikle üretime değil dolaşıma odaklanır, sınıf mücadelesi yerine sınıf uzlaşmasını esas alır, ayrıca Ekim Devrimi’nin yirminci yüzyıldaki siyasal etkilerini görmezlikten gelir. Savran’a göre ise tüm bu eğilimlerden kopmak, devrimci teori ve pratik açısından zorunlu. TÜRKİYE’NİN YENİ BÜYÜK DEPRESYONU Kitabın son ana kısmı analizlerin bir ulusal ekonomi örneğinde somutlanmasına, kısaca Türkiye’de yaşanan krizlere ayrılmış. Bu döneme Türkiye’nin üretim yapısındaki ve dünya ekonomisi ile eklemlenme tarzındaki çelişki ve dönüşümler damga vurmuş, dünyadaki krizler Türkiye ekonomisine özgül biçimlerde ama genellikle daha vurgulu yansımış. Nitekim Türkiye yeni büyük depresyonu 20082009’da ağır bir üretim krizi biçiminde yaşamış ancak finansal çöküşe uğramamış. Bunun nedeni, Türkiye bankacılık sisteminin 1994 ve 2001 krizleri ile yeniden yapılanmış olması. Sungur Savran, Ernest Mandel’in Uluslararası Ekonomide İkinci Kriz (çev. Yavuz Alogan, İstanbul: Koral Yayınları, tarihsiz) başlıklı kitabına yazdığı önsözde “İkinci Kriz ilk bakışta (belki daha sonra da) bir iktisat kitabı gibi görünebilir kimi okuyucuya. Değildir! İkinci Kriz dünyayı değiştirmek isteyene dünyayı anlama olanağını veren bir kitaptır” (s. 21) demişti. Bu cümleler Üçüncü Büyük Depresyon için de birebir geçerli. n Üçüncü Büyük Depresyon: Kapitalizmin Alacakaranlığı/ Sungur Savran/ Yordam Kitap/ 304 s. (*) Doç. Dr., Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi. K İ T A P S A Y I 1291 T yazar tartışmasını öncelikle özsel olgu ve temalara odaklanarak ilerletir. Kitapta gereksiz, anlamsız denilebilecek hiçbir şey yok. Ama son derece berrak bir akıl yürütme ve teorik keskinlik var. İkincisi, tartışmalar yalnızca teorik önermelere, çıkarsamalara değil, bunun yanı sıra geniş bir ampirik malzeme temeline dayandırılıyor. Savran’ın birkaç farklı dildeki çok çeşitli kaynaklardan elde ettiği verileri analizinde de yine özsel, temel önem taşıyan yönlere öncelik verdiği görülür. Üçüncüsü ve en önemlisi, Savran teorik önermelerin politik sonuçlarını da açık seçik biçimde ortaya koyup tartışıyor. Bu, Türkiye’de ve dünyada birçok yazarın bilinçli veya bilinçsiz olarak atladığı bir konu. Klasik Marksist ustaları anımsatır biçimde, Savran teorik konumların belirli politik duruşlara karşılık geldiğini net biçimde sergiler. Nihayet, tüm bunlar yalın bir üslupla, tane tane, renkli anekdotlar ve çarpıcı tespitlerle anlatılıyor. Kuşkusuz Sungur Savran’ın “Üçüncü Büyük Depresyon”u rahat okunan, zevkli, aynı zamanda öğretici ve uyarıcı bir kitap. bu ancak zamanla tecrübeyle elde edilebilecek bir yazınsal beceri. Rahat okunan, zevkli, aynı zamanda öğretici ve uyarıcı bir kitap Üçüncü Büyük Depresyon. Yalnızca bir duayenin, ömrünü Marksist teori ve siyasete adamış bilge bir devrimcinin yazabileceği türden bir kitap. UZUN DALGALAR: DEPRESYONLAR Böyle bir yapıtı hakkını vererek değerlendirmek, bir yazıda tüketmek elbette olanaksız. Bazı noktaları hızlıca gözden geçirmeye çalışacağız. Öncelikle belirtilmesi gereken, Savran’ın analizinin Ernest Mandel ve Anwar Shaikh gibi Marksistlerin yetkinleştirdiği uzun dalgalar teorisine dayandığı. Buna göre, kapitalizmin tarihi iç içe geçmiş iki çevrim kalıbı sergiler. Biri 810 yıllık sınai dalgalanmalar, diğeri çok daha uzun süreli, 2030 yıllık iniş ve çıkış dönemleri olabilen genelleşmiş krizler, yani depresyonlar. Bu ikinci türde büyük depresyonlar aynı zamanda sosyal krizlerdir; sınıf mücadelesinin şiddetlendiği, politik, askeri, ideolojik alanlarda sarsıntıların yaşandığı büyük altüst oluş dönemleri. Buna bağlı olarak da politik inisiyatifin öne çıktığı, devrimci potansiyellerin daha bir görünür hale geldiği uğraklar. Büyük depresyonların ilki on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğini kapladı. İkincisi ise kabaca 19291945 arasına tarihlenebilir. İkinci Dünya Savaşı sonrası uzun genişleme dönemi 1974’e dek sürmüş, ardından yeni bir durgunluk başlar. Savran’a göre, ilk iki büyük depresyondan farklı olarak 197475’te genelleşmiş bir finansal çöküşün yaşanmaması dünya ekonomisini ağır bir depresyona girmekten korudu. Ancak aynı zamanda, sermayenin değersizleşmesi hayali sermaye birikimi ve finansal şişkinlik ile önlendiğinden aslında altta yatan sorun sürekli ötelenmiş bu arada boyutları büyüdü. İşte 2008’de patlak veren kriz, 19741975 K A S I M 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T