Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T ürkiye büyüyor, gelişiyor; ama Anadolu’daki kitapçıların sayısı artmıyor; azalıyor. Kitapçıların çoğu, okul kitapları dışında defter kalem, hatta oyuncak satıyor. Yine de canını dişine takmış, borç harç içinde de olsa kültür kitapçılığını sürdürmeye çalışanlar var. Rahmi Akdaş da bunlardan biri. Kitapçılıkla yetinmiyor, yerel tarih araştırmacılığı yapıyor; isteyen yazara gönüllü editörlük ediyor; aynı zamanda arşivci, doğa rehberi, satranç öğretmeni… Küçük yerlerdeki kitapçılar dükkânına gelip giden çocukların, gençlerin gönüllü öğretmenidir de. Onlara kitap önermekle kalmaz, yol gösterir, bilgi verir. Rahmi Bey de öyle. Bandırma’da herkese açık bir okul olan Ozan Sanatevi’nin sahibi. Mart başında İlçe Milli Eğitim Müdürü Şakir Bey’in çağrısıyla gitmiştim Bandırma’ya, bu ikinci gidiş yine Bandırma Milli Eğitim Müdürlüğü’nün çağrısıyla oldu. Milli Eğitim, festival düzenliyormuş Bandırma’da. Bu yılki üçüncüsü. İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den gelen yazarlarla Bandırmalı yazarlar, şairler okullarda konuşmalar yapıyor, işliklerde kurs veriyor, kitaplarını imzalıyor; okullar, halk oyunu, dans, spor gösterileri yapıyor; konserler veriliyor. Dört gün dolu dolu süren bir etkinlik. Düzenlemede kimi aksaklıklar vardı; ama keşke her yerde düzenlense bu tür etkinlikler. Aileler çocuklarının başarılarını görüp alkışlasa, öğrenciler yazarlarla şairlerle tanışsa, işliklerde yeni beceriler edinse, öğretmenler sorularını yanıtlayacak kişilerle buluşsa, bilgilerini tazelese… e kadar güzel bir kitap olmuş. Gülten Dayıoğlu, “Yetmiş İki Kitap, Bir Hayat” alt başlığıyla kitaplarını nasıl yazdığını, kiN tapların yazılışına ilişkin anılarını anlatmış: “Yaşadıklarım ve Düşlediklerim” (Altın Kitaplar). İlk kıvılcımın nerede, neleri ya da kimleri gördüğünde çaktığını, o güzelim romanların, öykülerin yazılış serüvenini, söyleşilerde konuşulan bir konu olmaktan çıkarmış, tatlı tatlı yazıya dökmüş. “Bu kitabı nasıl yazdınız?” yazarların en çok karşılaştığı sorudur ya, Gülten Hanım da bütün içtenliğiyle anlatmış her kitabı nasıl yazdığını. En az o kitaplar kadar ilgi çekici bir kitap çıkmış ortaya. Söyleşmenin sıcaklığında bir anı kitabı… uğraşıldığını ben biliyorum. İstanbul’un her yerinden Türkçe ve edebiyat öğretmenleri gelecekti; Oya Adalı ve A ylardır ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER T 27 MAYIS PERŞEMBE Yusuf Çotuksöken’le birlikte ben “Türkçe Bilinci” başlıklı, tüm gün süren iki ayrı oturumdan oluşan bir seminer verecektik. Öğretmenlerin soruları ve katkılarıyla zenginleşecekti anlatılanlar. Yapıldı yapılmasına; ama 200 300 kişi için hazırlanmış salonda yalnızca 30 35 öğretmen vardı. Onca çabaya yazık oldu. rof. Dr. Emrullah Güney, “durduraç” sözcüğüyle ilgili anısını anlatırken, “Massey Harris markalı apal traktör”den söz etP mişti. “Apal” sözcüğünü daha önce duymamışım; “apak” gibi bir pekiştirme olduğunu, “kıpkırmızı” anlamına geldiğini düşündüm; ama sözlüklere bakma gereği duydum yine de. Aradığımı, Yaşar Çağbayır’ın “Ötüken Türkçe Sözlük”ünde buldum. Ağızlarda pekiştirmeli sıfat olarak “kıpkırmızı” yerine kullanılırmış; ama başka anlamları da varmış. Yine ağızlarda “tombul, gürbüz, sevimli” ve “iri, büyük” anlamlarıyla da geçermiş. “Düzensiz adım atma, sendeleme, emekleme, şişmanlıktan yürüyememe durumlarını bildiren yansımalı gövde” diye açıklanan bir “apal” sözcüğü daha varmış. Ağızlarda (yürümek için) “güçlükle” anlamında kullanılırmış. “Apal apal”, yavaş yavaş, ağır ağır; “apal topal” ağır aksak demekmiş. Öğrenmenin ne yaşı var ne de sınırı. Şu pekiştirmeli sözcükler… Türkçenin ne büyük bir inceliğidir. Ünlü ile biten bir niteleme sıfatının ilk hecesinin sonuna “m, p, r, s” ünsüzlerinden biri getirilerek oluşturulan hece, sıfatın başına eklenir: bembeyaz, kapkara, kıpkızıl, yusyuvarlak… İlk hecesi ünsüzle biten sıfatlarda ise sıfatın başına, ilk hece sonundaki ünsüzün yerine yine “m, p, r, s” ünsüzlerinden birinin getirilmesi ile oluşturulan hece eklenir: apaydınlık, bomboş, dümdüz, ipince… (Türkiye Türkçesi Grameri, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s. 348) Buradaki incelik, “m, p, r, s” ünsüzlerinden “yakışan”ı bulmakta gizlidir. Sözgelimi kırmızı, kıpkırmızı olur; ama yeşil, yepyeşil değil, yemyeşil; pembe, peppembe ya da pempembe değil pespembe; temiz, teptemiz, temtemiz, testemiz değil tertemiz olur. Yakışanını bulmak! Türkçenin güzelliği burada zaten. one Yayınları, kitaplarını topluca göndermiş; ben de çok geciktirmeden topluca yer vereyim: Kalın ciltli, 883 sayfalık S bir araştırma kitabı: “Ayıntâb ‘Meşhedi Yolağı’ndan Şair Tahtacızâde Mahmut Nedim Efendi”. Tahtacı oymaklarından “muta 30 MAYIS PAZAR savvıf eren” kimliğinde bir şair olan Mahmut Nedim Efendi hakkında bu kapsamlı çalışmayı yapan ve ölümünün 60. yılında yayımlanmasını sağlayan kişi ise Ercüment Âsaf Yanıç. 30 yıl suların durulması beklendikten sonra yazılan, 12 Eylül 1980 öncesini anlatan bir anı roman: “1978”. Yazarı: Ant. Şaban Akbaba’nın romanı: “Deri’n”; Zeynep İ. Uzuner’in, “Lâ’ Zeyn EDergi 2010” üst başlığını taşıyan deneme kitabı: “Uzaduyum 12”; Hüseyin Çetinkaya’nın “inceltilmiş kısa hikâyeler”i: “Aşk, Gizem ve Rivayet”; yine Hüseyin Çetinkaya’nın bu kez “şiirimsi düzyazı çalışmaları”: “eviçlerinden kaçmış ve sevilgen”. 1922 doğumlu Serhat Kestel, ilginç ve cesaret gerektiren bir iş yapmış. 1936 1940 arasında yazdığı ve tümden unuttuğu şiirlerini bir taşınma sırasında, yazıları güç okunan, sayfaları sararmış üç eski defterde bulmuş ve yeni şiirleriyle birlikte aynı kitaba almış. Kitabın adı bu yüzden “Sonlar ve İlkler”. “Özümce”, Abuzer Aldoğan’ın şiir kitabının adı. Ceylan Koryürek’in şiirlerini topladığı kitabın adı: “Yanılgılar”; Murat Akyol, “Ağlama Gönlüm”; Alihaydar Birgör “Güncemden Yapraklar” adıyla kitaplaştırmışlar şiirlerini. İbrahim Demirarslan’ın şiir kitabının adı ise “Çığlık”. ş Bankası Kültür Yayınları arasında 11. baskıya ulaşan “Utopia” çevirisinin son cümlesindeki ‘kumları’ sözcüğünün ‘kurumları’ (İng: institutions) olması gerekiyormuş. Haluk Erdemol, kitap daha dördüncü basımındayken yayınevine bu hatayı eposta ile bildirmiş; ama sonraki yedi basımda da herhangi bir düzeltme olmamış. “Söz konusu yazım hatası Utopia’nın Çan Yayınları’nda çıkan ilk baskısında da vardı. Aynı çeviriyi kullanan İş Bankası Kültür Yayınları’nın 11 baskıdır aynı hatayı neden sürdürdüğünü anlamıyorum.” diyor Haluk Erdemol. Dizgide bir yanlışlık olmuş besbelli; ama yalnızca iki harfin (ru) eksikliği ne büyük bir anlam değişikliğine yol açmıştır. Erdemol, okurların bilgilenmesi için bildirmiş; ancak İş Bankası Kültür Yayınları, ciddi bir yayın kuruluşudur. Bu uyarıyı onların da (artık) ciddiye alacağını ve kitabın 12. basımında bu iki harflik hatayı düzelteceğini umuyor ve bekliyorum ben. Yayınevinin Erdemol’a teşekkürlerini iletmekte seve seve aracı olurum. ? İ 1 HAZİRAN SALI 28 MAYIS CUMA 31 MAYIS PAZARTESİ 29 MAYIS CUMARTESİ www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Albert Camus’nün “Kıyı Günlüğü”nün başlığını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse bu bölümden bir alıntı ve muhteşem betimlemelerle yüklü deneme yapıtının adı ortaya çıkacaktır. 1 H 2 J 3 D 4 F 5 L 6 K 7 F 8 A 9 I 10 M 11 E 12 B 13 K 14 D 15 B 16 D 17 C 18 M 19 G Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU J. Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne. 2 74 60 61 39 20 F 21 G 22 A 23 K 24 G 25 M 26 A 27 K 28 D 29 L 30 K K. “Kadınlar Kitabı”, “Uzun Sürmüş Bir Yaz” ve “Boğazkesen” adlı yapıtları da yaratan yazar. 31 H 32 B 33 A 34 F 35 K 36 E 37 F 38 G 39 J 40 K 73 46 6 67 30 35 13 40 50 27 23 41 H 42 E 43 D 44 A 45 H 46 K 47 A 48 D 49 A 50 K 51 F 52 I 53 D 54 D 55 I 56 L 57 E 58 C 59 L 60 E Tanımlar ve sözcükleriniz: 61 72 F 62 I 73 A 63 K L 64 74 D 65 J 75 A 66 D E 67 76 K 68 G 77 E M 78 M 69 M 70 E 71 I A. “Karagözlüm efkarlanma gül gayri / ... öter ötmez ordayım.” (B.S. Erdoğan) L. “... Yasar” (Ayşe teybi çalıştırdı. Ay, arkamızda kalan tepelerin ardında batmak üzereydi. Bu tür müziği bilirim. Çalgılar, uysallıkla hep birlikte gelir, sonra trompet yalnız başına gözlere dolar, acıyla kıvranırken o, dinleyici de teslim olmuştur bütünüyle Ciddi olarak dinliyor musun? dedi Ayşe. Her şey umutsuzca yeniden başlar gibi! Evet, dedim, bunun adı böyle olmalı.) 49 8 33 26 62 47 22 44 65 29 59 5 56 63 B. Çivit rengi (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 58 17 G. Issız, sessiz ve göze çarpmayan yer. M. Burçlar kuşağı. D. Jack London’ın bir romanı. 32 15 12 19 24 76 38 21 78 18 69 10 77 25 C. “herşeyi bıraktın havayı bile / erkenden ( memureler bacaklarını tıraş ederken / herşeyi bıraktın güle güle / yüzünün anısı tabutluklara ve yüreğimize işlendi / yüksek voltajlara alışık gövden / yırtarak geçiyor içimizden / avluların yağlı sessizliğini / köpek gezdiriciler ve onların sahipleri / sana acımıyorlar rahat uyu / ipeklerle örüyor incinmiş boynunu / tüm ip halat urgan ve sicim işçileri” demiş olan, şimdi ne dediğini duyamadığımız şairi simgeleyen harfler. 14 54 53 48 64 88 75 43 16 3 E. Franz Kafka’nın tanınmış bir yapıtı. H. “İç ... iç şarabını / Ko bir yana hicabını (Recaizade Ekrem). 1059. sayının çözümü: 66 36 57 11 42 70 68 41 45 1 31 F. Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini hayal eden Yunan ideolojisi. I. “Bir ... Gecesi” (Adalet Ağaoğlu’nun bir romanı). 7 34 51 37 4 20 55 9 71 72 52 Şiir: “Yaprak düşüyor,/ Kalbimi tutuyorum./ Eylül bir kadın?/ Yüzümde/ Sokaklar/ Veremediğim papatyalar gibi...” SAYFA 31 A. KRAL ÜBÜ, B. ALPAY, C. DADALOĞLU, D. İGAPO, E. ROBER, F. AYVA SARI, G. YÜZÜMDEKİ KUYU, H. DÜRRENMATT, I. EYTİŞİM, J. MK, K. İMBİK, L. RİPLEY. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1060