25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Koray Feyiz’den şiirler Koray Feyiz Koray Feyiz yeni kitabı Su Yarası‘nı çıkardı. Onun şiirleri bir fenerdir, denizde kaybolmuşlar için! Bu şairimizin şiirleri “yaralı su” dur, şiiri özlemişlere, çölde unutulmuşlara ve üşümüşlere iyi gelir. Ë Engin TURGUT air, ihaneti ve zulmü topa tutmak için kalbini ateşe atmaktan hiç korkmuyor. Çünkü bu güzelim şiirler melek diliyle yazılmış. Koray Feyiz şiirleri bir fenerdir, denizde kaybolmuşlar için! Bu şairimizin şiirleri “yaralı su” dur, şiiri özlemişlere, çölde unutulmuşlara ve üşümüşlere iyi gelir. Efendi bir suyun kendine akan tiryakisidir. Her şiiriyle toprağa aşk ağacı ekmiştir. “Su” onun biricik derdidir. O “buharlı ütüdeki bir gömleğin ağladığını” bile duyacak kadar sadece şiirin önünde diz çökebilir. Çünkü şairin kalbi yangın yeridir. Yarasına tuz yerine şiir basmıştır. İncinmek ve kırılmak mesleğidir. Acı, bir başkasında süs gibi duruyorken Koray Feyiz’de aşkın kalp kapakçığının değişmesi fazla bir acı değil midir? Kalbindeki dikenleri çıkaramasa da bu güzelim “su yarası” şiirler şiirin geleceğine çoktan kök salmıştır. Bu şiirleri kalbi kirlenmişler okumasın! Aşk katilleri hiç okumasın! Ama okumayı göze alacaklar için söylemeliyim: Koray Feyiz şiirini okumak ve anlamak için emeğin ve insan olmanın kalbine bir kere uğramak yetmez! Gözyaşı akmıyorsa sizden, bu şiirlerle temizlensin kir ve pas tutmuş ruhlarımız. Aşk şelalesi olmuş bu şiirleri yanlış okuyanların gözlerinde şehla olur. Aşk en güzel pusuladır bu şairin dilinde. Su gideceği yeri nasılsa bulur kendine. Çünkü suyun da bir aklı, derdi, inceliği ve susması vardır. “Su Yarası” bu yüzden! Koray Feyiz şiirlerinde kederli bir akşamsefası dolaşır. “Kanını hep bir çığlık kesse de”, insanlık sokağının dışından başka sokaklara sapmamıştır. O devrimci mirasına gözü gibi bakanlardandır. Çünkü içine Deniz ve arkadaşlarının ruhu kaçmıştır. E lerde yangın çıkaran bir kalbin acısı içimize çarpıyor. Şairin bahçesindeki kelimeler ‘ağır işçi’ gibi yan yana gelip derinlerde yaşamak istiyor. Aşka hile katarak yaşayanlardan hemen uzaklaşmasını biliyor: “Yüzüm kıyısız bir iskele, bir dipsiz kuyu/ bir ipsiz uçurtma, dönüşü olmayan bir yol/ masamın deseninde yüzüyor terli bir ay.” Bu yıl The Tower Journal, dünyanın her ülkesinden bir şairin şiirine yer verirken Türkiye’den sadece Koray Feyiz’i seçmesi şiirimizi onurlandırmış, taçlandırmıştır. Şairimiz parasız yatılılardan olup, birçok kıymetli arkadaşımız gibi, 1980’de tutuklansa da o toplumsal yarasını öpüp alnına taşımıştır. Önemli dergilerde şiirleri yayımlanmış ve şiirleri İngilizce, Arapça, Latince ve İzlandacaya çevrilmiş önemli ve sıkı şairlerimizden birisidir. Koray Feyiz şiirlerinde kendi hüznünü ve gülüşünü asla eskitmeyen, aşka olan bakışını ve sıcaklığını yitirmemiş çok sisli bir şiirin isyan sonrası bir yağmur sağanağı var ki genzimize kaçıyor. “Yüzüm ölü kuğularla yıkanmış bir göldür” dizesindeki o ürkek titremeyi nasıl duymazdan gelebiliriz? Ömrünü şiire adamış bir kalple yazıyor. Derin bir sızıyla, sessizlikle yazıyor. “Bıçak ol kes bu acıyı bu yaradan, kopar al / sessizlik uysaldır, bir ağaç gölgesi, bir bağ evidir.” Bir kum tanesinin bile canı acıyorsa durmadan, bu şair gururundandır, “sağır bir duvar” gibi duruşundan, herkes bir aşk filminden dışarı çıktığında, o sinemada, orada, oturduğu yerde kalakaldığındandır. Çünkü şairin o üzgün kalbi, bir kaya gibi saplanmıştır denizdeki yosunların yeşiline: “Dalga olarak çarptığım her kumsaldan/ bir kum tanesi olarak geri dönmek istedim.” Koray Feyiz her parka şiirden bir ağaç bırakıyor, çocuklar gölgesinde oynayabilsinler diye! Belki kimseyi incitmemek ve kırmamak için susmanın şiirini yazıyor! Yağmura karışarak yaşamak arzusu boşuna mı sanıyorsunuz? Devrimci kardeşi, kavga arkadaşı İzzet ölünce, onun mektuplarını okuyup ağlaması boşuna mı? Umutsuzluktan ve yanılgılardan kaçmaya çalışsa da, “sarmaşıklarla örülmüş bahçede bütün bir yaz” üzerine bir sonbahar gibi dökülmüştür. İhanet orada yıllarca bekleyebilir, ama kardeşlerinin ölümüne hep üzülmüş ve koynunda şiirin kardeşliğini yaşatmaktan hiç yorulmamıştır! Bu şairimiz adına “Cavit” dediği güzelim çiçeği için, o çiçek solmasın diyerek kendi kalbini çıkarıp o çiçeğe yapıştıracak kadar fazla insan bir şairimizdir! İzzetler ölse de Cavitler yaşamalıdır. Artık neye inanacağına akıl sır erdiremese de şair, yeryüzündeki çocukların gülümsemesi için bütün kitaplarını imha edebilir. Bir dal çiçek açsın, çeşmelerden sular aksın, balıklar yüzsün, melekler kanatsız kalmasın, “aşklara hile katılmasın”, umut umutsuz olmasın, “acının tanımı eksik kalmasın”: “Neler konuşmadık ölülerimizle/ kardeşlikten öte bir yakınlığımız var.” GENÇ İMGE Şiir sonsuz bir yolculuksa, o yolculukta bizi yalnız bırakmayacak olan şairlerden Koray Feyiz! “Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama” konusunda tez hazırlayıp ama bir türlü bitiremediğinden midir aşkın coğrafyasına dalıp, acıyla çıktığı bu Su Yarası doktora tezi? “Yüzü de şiirine benzediğinden” okurun burada beti benzi atabilir. Sanki Edip Cansever’in “Çağrılmayan Yakup”uyla, Beyoğlu’nda çok rakı içmiş, Turgut Uyar’la göğün katlarına taşınmış ve Cemal Süreya ile işlek bir caddenin ağzına bir gül ağrısı bırakmıştır. Şiir sezgisi ve şair tavrıdır bu güzelim mor dizelerde buluşmanın kalp tavrı! İmge kaç yaşına gelmişse onu genç kılandır Koray Feyiz! Şair burada entelektüel bir manifesto çabasına girmeden, şiirin kalbinde çoktan yuva yapmıştır! Kalbinden ağıt akan bir nehrin Yunusunu kendisi olmanın köprüsünden geçirir. Şiirle hayat arasındaki mesafe kaç karıştır bunu bilemesek de, şairin şu dizesini neremizde saklayacağız peki? “Saklıyorum yüzümü karanlık bir sakalla/ dökülüyor çürüyen bir dalın üstündeki kabuk.” Su Yarası’nın içindeki ateşin göğsümüzde biriktirdiği çığlığı var. Peki, ya bu şairimizin şiir poetikası nedir? İyi bir şiir kitabı yazılmışsa, neden hemen kalfadan ustaya, “üzümden şaraba” geçelim ki? Şairin hakkını vermek için aşka açılan bir ‘yamaç paraşütü’ olmak gerekmiyor. Şair soru sormalı, şair hesap sormalı! Şair dünyanın tabiatına uzanmalı! Bir şair “seyran” derse, içimize attığımız his, hiçbir boşluğu onarmıyor? Bu şairin gömleğini atlar yırtmış. “Öfff seviştikten sonra boynumda bir atkı sanki bu kadın!” Kâinat denilen yokluğun şarabıyla yıkanmış sanki bu güzelim şiirler: “Ne yazık ki sevgilimin ördüğü atkı darağacına çekildiğim ip.” Kor bir ay hiçbir espas bırakmadan gökyüzünde bize resim çizmiş, göğe bir dize yazmış ve söylemişse, bize düşen şiire bağlılık değil de nedir? Esas güneş şimdi başlasın ve kalbimize kazınsın: “Kışı acıtan gül mü ki aşk? Matem kokuyor, iki gözüm iki çelenk.” Şiirin kusuruna bakınız ama şiiri sadece kendi hayat hikâyesine dönüştürmek isteyenler, dramatik bir yanılsamanın peşine düşer! Su Yarası bu anlamda ve bu bağlamda izlenimci ve eleştirel bir tarihle yazılmamıştır. Simge denilen kuşa kuş diye bakmadığı gibi; uyak ve ölçü denilen şiirin küçük tuzaklarına düşmeyecek kadar çantasında hep yeşil bir rüzgâr gezdirmiştir. Sonbahar denilince hep kestane kokusu ya da sararmış yapraklar gelmesin aklımıza. Ecza ve vicdan kokusunun avlusuna vedanın o karanlık sesini kim bırakacak o zaman? Ağır yaralı bir şiirin kemiklerini çoktan kırdılar. Kuramsal bir derdi varsa şairin şaşarım: Şair şiirin önünde diz çökerek, mermerden yüzümüze fırlayan o kılcal, o son damarı üfleyerek, kelimelerden nefes yapan bir dert ustası değil de nedir? O mermerin içinden saklı bir suyun makamı akar. Su akacak bir yer bulamazsa kalbimizde bir dal bulur ve ağır bir yara halinde içimizde birikir. Bu kitaba yolculuğun gidiş ve dönüş bileti yoktur! Şiirin anne ve babası da yoktur. Şiir vardır. Şair yaralıdır, hüzünlüdür, küskündür. Boşuna değildir durmadan canının yanması. Çünkü şairi üzen zalim bir kalp, paslı bir aşkın çekiciyle ve hisli bir iç çekişle paramparça olmuştur! “Bu ışık yanlış tarafta duruyor, okuma ışığı soldan gelmeli…”? Su Yarası/ Koray Feyiz/ Artshop Yay./ 56 s. PARASIZ YATILILARDAN BİR ŞAİR Koray Feyiz yeni kitabı Su Yarası‘nı çıkardı. Şiir kitabını Hrant Dink’e adaması onun adam gibi bir şair olmasının yanı sıra kardeşliğe, insanlığa ve umuda duyduğu aşktandır biraz da! Şairin kalbi ışık olup, titreyen gönüllerde saklı duruyor. Bu şiir CUMHURİYET KİTAP SAYI 1060 SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear