25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Göz açıp kapayıncaya dek ömrümüz sona eriyor. Şu yaşanası dünyayı; acı çektiğimiz, çıkarlarımız uğruna yaşanılmaz duruma getirdiğimiz bir dünyaya dönüştürmeyelim. Belki de yaşama sırası tanıdığımız bir çocuk kurtaracak bu dünyayı. Boşuna söylememiş Cahit Külebi: “Ben yine çocukları severim/ Bütün kadınlardan ziyade” Kitaba dönüşen II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu, çocuk ruhunun gizlerini bize açan; yanlışlarımızı, eksiklerimizi göstererek kendimize çekidüzen vermemizi düşündüren, önemli bir kitap. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler “Ben yine çocukları severim” dan kurtulmayı, asıl kendimizi keşfetmeyi öğretecektir bize. aşamaya ulaşma olanağı vardır. Aytül Akal diyor ki: “İster bir işyeri yönetin, ister öğrenciyle dolu bir sınıf, her durumda insanlara beş temel ihtiyaçtan ne kadar fazlasını sağlar ve bunu onlara hissettirirseniz, onlardan o denli daha kaliteli verimlilik alabilirsiniz. İster öğrenciniz olsun, ister çocuğunuz, ister işyerinde bir elemanınız; aileniz ya da sevgiliniz... Onlara ‘güçlü’ olduklarını hissettirin. İşte LİDERLİK budur” (MASALÖYKÜ VE ŞİİRLERLE LİDERLİK EĞİTİMİ)... Aytül Akal kendi alanında başarıya ulaşmayı “Önderlik” olarak nitelendiriyor. Bu abartılmış söz çocuğa güven de verebilir, çocuğu umutsuzluğa da düşürebilir. Her çocuktan üstün nitelikler bekleyebiliriz. Umudumuz gerçekleşmeyince düş kırıklığına uğramayalım. Önemli olan çocuğa sevgiyle yaklaşmak, kendine özgü niteliklerini kullanmasına yardımcı olmaktır. ÇOCUK EDEBİYATI DİLİ Sanırım Albert Einstein’in sözüydü: “Her şey olabildiğinde basit anlatılmalıdır, ama daha basit değil.” Bu sözü yalın anlatıma getirirsek, çocuk edebiyatındaki önemini özellikle belirtmemiz gerekir. Adnan Binyazar diyor ki: “Hangi türde olursa olsun, çocuğa yönelik kitaplarda, en başta yalınlık ilkesi gözetiliyor. Yalınlık, genellikle basitlik, kolay anlaşılırlık, karmaşık olmama anlamında kullanılıyor. Yalınlığın, genel kullanımıyla basite indirgemeyle varılacak yer niteliksizliktir” (ÇOCUK KİTAPLARINDA YAZINSALLIK). Yalınlık, erişilmesi kolay olmayan, ancak usta edebiyatçının üstesinden geleceği bir biçem özelliğidir. Daha da yalın olayım derken yavanlığa kaçılır. Adnan Binyazar bu niteliksiz durumun çocuk edebiyatına verdiği zarara da değiniyor: “Neredeyse elli yıldır yaratılan böyle bir ortamda, okul kitapları yıllardır yazınsal metinlerden yoksun bırakılmış, uydurma şiirlerle, ökyülerle doldurulmuştur.” Önemli olan çocukların tat alarak okuyacağı, onlarda “merak” öğesini geliştiren metinler hazırlamaktır. Gösterişli bir dil yerine; sürükleyici, doğal bir dil kullanmaktır. Yeter ki, çocukta okuma alışkanlığı yerleşebilsin. Okudukça yeni dünyalar keşfedecek, kendini tanıma olanağı bulacaktır. Ç ocukları, “bağırsak çocuğu” sanmak yanlışından kurtulamadık. Annemin sözüne uyup “çocuğumuzu büyütürken kendimizi eğitmek” anlayışını öğrenemedik. “Çocuk Yalnızlığı”nın ayrımına bile varamadık. Oysa Kemal Burkay’ın şiirini yorumlayabilseydik o yalnızlığı anlar, en yakın arkadaşımızın çocuk olduğunu bilirdik: “Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm Tüm şehir bana küstü Bir kedim bile yok anlıyor musun.” Torunumun Kaliforniya’dan getirdiği kara kedi “Kristina” iyice yaşlandı. Ona Van kırması, el kadar bir yavru kedi arkadaş oldu. Van kırması “Suşi” kolları, bacakları upuzun, özgür bir kedi olarak gelişti. Eve sığmaz oldu. Uzakları keşfetmeyi, geç vakit eve dönmeyi alışkanlık edindi. Oysa “Kristina”yı kovsan evden çıkmaya üşenir. Komşunun oğlu “Suşi”nin araba altında kaldığını haber verdiği zaman içim ezildi. Usulca eve getirdik. “A oğlum, insan yolu geçerken sağına soluna bir bakmaz mı?” diyecek oldum. Kederli yüzünü bana çevirdi: “Görüyorsun halimi. Ben canımla uğraşıyorum. Bir de sen azarlıyorsun beni” demek istedi. “Suşi” iki ay ancak yaşayabildi. GENİŞ BİR SEMPOZYUM Çocuk edebiyatının sorunları yalnızca yalın bir dilin içtenliğiyle sınırlandırılamaz. Geçen yıl (46 Ekim 2006 tarihlerinde) Ankara Üniversitesi üç gün süren geniş bir sempozyum düzenlenmişti. Çocuk edebiyatı ile gençlik edebiyatının çok yönlü sorunları bu toplantılarda ele alındı. Üç gün boyunca yoğun bir topluluk, konuşmaları yorulmadan, ilgiyle izledi. Ama bu konuşmalar orada kalsaydı, belli bir topluluğun ilgisine sunulmuş, yitip gitmiş olacaktı. Sempozyumu Düzenleme Kurul Başkanı Prof. Dr. Sedat Sever bu geniş etkinliği yayıma hazırladı. Böylece A4 boyutlarındaki 964 sayfalık büyük bir kitap, her zaman başvurma gereksinimi duyacağımız bir belge özelliğiyle kitaplığımızdaki yerini aldı (II. ULUSAL ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU, (Gelişmeler, Sorunlar ve Çözüm Yolları) Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, 2007). Onlara daha iyi bir dünya hazırlamak amacıyla dünyayı çocuklar için dolaşan Gülten Dayıoğlu toplantının Onur Yazarı’ydı. Yılların deneyimiyle konuşurken; iyi bir kitabın çocuğun düşlem gücünü nasıl geliştirdiğini açıkladı. Ama eğitim düzenimizde çocuk edebiyatına önem verilmeyişinden de yakındı. Toplantının açış konuşmasını yapan Prof. Dr. Orhan Öztürk psikiatri alanında saygınlığı olan bir hekimdir. Şu çocuk dediğimiz “yitik ülke”yi keşfedebilmek için, ondaki “özerk benlik”i araştırmak gerektiğini anlattı. Çünkü çocukta “özerk benlik” gelişmemişse yetkeye bağımlılık vardır. Çocuk esnek davranış göstermediği için kişiliğini geliştiremez. Kuralcıdır, titizdir, ikirciklidir. Toplantıda sunulan bildiriler kitaba dönüştğü zaman daha kapsamlı bir çerçeve içinde hazırlanmaktadır. Örnekse Sedat Sever’in “Çocuk Edebiyatı Öğrenimi” ile ilgili bildirisi ayrıntılı bir incelemeye dönüşmüştür. Bu çalışma öğretmen adaylarına ışık tutacak niteliktedir. Sedat Sever diyor ki: “Çocuk Edebiyatı Öğretimi, öğretmen adayları için bir sanat eğitimi süreci olarak düşünülmelidir. Öğretimde, sanatçılar tarafından kurgulanmış metinleri inceleme çalışmaları, öğretmen adaylarına hem görsel dilin ve sözcüklerin anlatım ve sezdirme gücünü tanıma, hem de bu gücün çocuk gerçekliğine uygunluğunu sınama olanağı yaratmalıdır.” Sempozyumda sunulan, büyük bir bölümü genişletilerek kitapta yer alan 127 bildiriye değinmekle yetinmek bile bu yazının sınırlarını aşar. Çocuk edebiyatıyla ilgili olarak çocuğun ruh yeteneğine, eğitimine, yanlışların eleştirilmesine, kimi konuların derinleştirilmesine gereksinim duyulduğunu anımsatmakla yetineyim. Ayrıca çocuk edebiyatı yayıncılığında resimlemenin önemi, kitle iletişim araçlarındaki durum, masalların dünyası, müziğin etkisi de ele alınmıştır. Dolayısıyla çocukta okuma kültürü nasıl oluşturulur, nasıl yaratıcı bir kişilik geliştirilir, çocukta dil bilincinin oluşması için nelere özen göstermek gerekir, gibi konular ayrıntılarıyla ele alımıştır. BİRKAÇ KONU İlgimi çeken birkaç konu üzerinde özellikle durmak istiyorum. Çocuk kitapları çocukların duygu dünyasını nasıl etkilemekte, onlarda üstün özellikler oluşturmak için nasıl yönlendirmekte, çağdaş dünyaya yaraşmaları için onları nasıl hazırlamaktadırlar? Bu etkileşimi anlayabilmek amacıyla kitabın çocuk üzerindeki izlenimlerini araştırmak gerektiğine inanan Mavisel Yener diyor ki: “Masal ve öykülerle ya da şiirler aracılığı ile yapılan duygusal eğitim çalışmalarında kurgulanan olay üzerinde hep birlikte yorum yapmak, çocuğa beğenip beğenmediği yönleri söyletmek ve yaşamlarındaki olaylarla bağlantılar kurmalarını sağlamak, davranışlarını düşündürmenin en etkili yoludur. Bu çalışmalar onlara özgüven kazandıracak, nedenleri, niçinleri anlayıp anlatarak yeterlik duygularının gelişimine katkıda bulunacaktır” (Çocuklar için üretilen Ebebiyat Kitaplarına Farklı Bakış Açılarından çözümlemeci bir yaklaşım: Masal, Öykü ve Şiirlerle Duygu Eğitimi). Mavisel Yener çocuk edebiyatımızın önemli yazarlarından. Belki çocuğunun ruh yeteneğini bir anne olarak da sınamasını bilen bir yazar. Önderlik niteliği biraz abartılmış bir özellik olabilir. Ama insanın başarılı olabilmesi için 5 altın kural geçerliliğini yitirmemiştir. Eğitimbilimciler bu 5 temel ilkeyi şöyle sıralar: İnsan ilişkilerinde canlılık, yaratıcılık, hırs, zekâ, çalışma... Kimi çocukların ruh yeteneği bunların hepsini başarmaya yeterli olmayabilir. Ama düzenli bir çalışmayla önemli bir YAŞAMA SIRASI ONLARDA Peygamberin şu “hadis”indeki sözler hepimizin yolunu açabilir: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. İyi davranın, korkutmayın.” Nâzım Hikmet gibi, “Hoş geldin bebek Yaşama sırası sende” diyebilmek için, onun yaşama koşullarını kolaylaştırmamız gerekecektir. Göz açıp kapayıncaya dek ömrümüz sona eriyor. Şu yaşanası dünyayı; acı çektiğimiz, çıkarlarımız uğruna yaşanılmaz duruma getirdiğimiz bir dünyaya dönüştürmeyelim. Belki de yaşama sırası tanıdığımız bir çocuk kurtaracak bu dünyayı. Boşuna söylememiş Cahit Külebi: “Ben yine çocukları severim Bütün kadınlardan ziyade.” Kitaba dönüşen II. ULUSAL ÇOCUK ve GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU, çocuk ruhunun gizlerini bize açan; yanlışlarımızı, eksiklerimizi göstererek kendimize çekidüzen vermemizi düşündüren, önemli bir kitap. İyi ki o bildiriler toplantı salonunu dolduran dinleyicilerle sınırlı kalmamış. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. “DOSTUM ÇİNO” Özgür kişiliği yüzünden kediler tam eğitilemez. Onlar hep biraz başına buyruktur. En uysal ev kedisi bile, istediği zaman sevdirir kendini. Onların bu kendine özgü davranışlarını “nankörlük”le nitelemişizdir. Köpekler öyle değil. Köpekler insan dostudur. Köpekler biraz da kişiliğimizin uzantısı gibidir. Öylesine bütünleşmiştir bizimle, köpek, bırakılma korkusuna kapılabilir. Kedi, hem kendinden, hem çevresinden kopma çabası içindedir. Nilgün Ilgaz, bir çocuğun ağzından Çino ile Anıl’ın dost oluşunu anlatıyor. Çocukların hayvan sevgisini anlayışla karşılayan, bu birlikteliğin çocukta nasıl bir sorumluluk oluşturduğunu, ancak annenin tüye olan allerjisi yüzünden bu birlikteliğin sürdürülemediğini anlatan bir roman (DOSTUM ÇİNOÇocuk romanı, Çınar Yayınları, 2005). Nilgün Ilgaz’ın anlatımında çocuğun ruh yapısını okşayan, yumuşak bir biçem özelliği var. Çocuk edebiyatında böyle bir anlatıma özen gösterilmesi gerek. Alexie Carrel’in “L’homme cet inconnu” (insan, şu bilinmeyen) sözü asıl çocuklar için geçerlidir. “Çocuk, şu bilinmeyen” sözü, kendi yanlışlarımızSAYFA 28 MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 902
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear