05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Arkeoloji kitaplarında büyük bir artış var Quo vadis arkeoloji nereye? İ nsanoğlunun, geleceğe umutla yürümesi gerekmez mi? Soruyu, tüm insanlara sormuyorum! Dünya uygarlık ve kültürlerinin kökenini oluşturan, Anadolu'da yaşayan tüm Türklere de sormuyorum! Soruyu, Türkiye'de arkeoloji, sanat tarihi, müzecilik, eski dilbilimleri ve de yardımcı dallardaki eğitmenlere, öğrencilere, yetkililere, görevlilere soruyorum: Geçen yıl bu güzelim dergide, “Dünya Müzeler Haftası” ile “28. Uluslararası Arkeoloji, Arkeometri, Yüzey Araştırmalarının” ne denli “burukluk” içinde yaşandığından söz etmiştim. Acaba bir yılda o burukluk, o karamsarlık yerini ne ölçüde iyimserliğe bıraktı? Yanıtların “Türkiye'nin genelindeki burukluğundan ve karamsarlığından, bu bilim dallarını soyutlayabilir misiniz?” olacağından kuşkum yok. Yalnız ben bu alanın, Türkiye'nin genel burukluğuna kıyasla daha karamsarım. Bilim dünyasında Türkiye'nin, Anadolu toprakları üzerinde yaşamasından dolayı egemenlik kazandığı arkeoloji bilim dalındaki üstünlüğü artık sürmüyor. keoloji, sanat tarihi, eski çağ dilleri, onarım, koruma, müzecilik fakülteleri açılması gerekebilir. Oysa bugün bu yeni kurumlarda durum ne? Profesör var mı? Yok! Doçent var mı? Yok! Pek çok yerde doktorasını henüz tamamlamış bir yardımcı doçent bölüm başkanı! Bir kişi, 34 öğrencisine tarih öncesini, ön Asya'yı, klasik dünyayı, Bizans'ı, Rönesans'ı, İslam sanatı’nı, Çağdaş sanatı, PostModern sanatı anlatacak ve o öğrenci de tüm bu disiplinlerden eğitimini tamamlayıp diplomasını alacak. Ünlü fındık reklamında olduğu gibi “Tabii Yersen!”... Gecekondu üniversitelerini bir yana bırakalım İstanbul, Ankara, İzmir'deki üniversitelere bakalım. Bugün bu üniversitelerde derslere anlı şanlı profesörler mi yoksa yeni yetme bilim insanları mı giriyor? Öğrencilere sorun bakalım acaba kaçı profesörünü ya da doçentini bir dönemde kaç kez kürsüde gördü? Sizinle istediğiniz iddiaya girebilirim? Önemli fakültelerde kürsü profesörünü tanımayan öğrenciler var. Bundan sonra bu öğrenciden ne hayır beklenebilir? Siz hiç medyada üniversitelerdeki arkeoloji eğitiminden, araç gereç donanım eksikliğinden yakınan (biriki kişi dışında üç değil) arkeoloji profesörü gördünüz mü? Yakınamazlar! Yakınırlarsa Kültür Bakanlığı’nın verdiği kazı ödeneğinin kesilmesinden ödleri kopar. Bu mu bilim? Kitap yazma... Derse girme... Olanaksızlıklardan yakınma... Sonra da mangalda kül koymayan bu baylara ve de bayanlara “bilim insanı” de! Bugün, müzelerde değil, yeni kadrolar yaratma, mevcut boş 700 kadroya Bakan söz verdiği halde 400'üne bir yıldır atama yapılmadı. Ne yapılıyor? Bakanlık, döner sermayeden “arkeoloji diplomalı işçileri” bir yıllık sözleşme ile çalıştırıyor. Devlet baba da artık özel sektör gibi işçi sömürüsüne, daha da vahimi diplomalı işsiz sömürüsüne başladı. Bu gidişle, gelecek yüzyılın yabancı antropologları Anadolu'da yapacakları kazılarda bulacakları iskeletlerden hangisinin diplomalı işsiz Türk arkeologu olduğunu kolayca anlayıp uluslararası çalıştaylara bilimsel bildirilerini sunacaklarını söylemek bilgelik olmayacaktır. 40 yıl önce arkeoloji, sanat tarihi, eski dilbilim öğrencileri değerli hocalarının ağızlarından çıkacak sözleri not ya da teksir etmek için uğraşıp dururlardı. O kuşaklar kitapsız büyüdüler. Türk arkeolojisinin devlerinden Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal “Anadolu Uygarlıkları” adı ile bir İngilizce kitap çıkarmıştı. Hiç unutmuyorum bir gün “Hocam, neden Türkçe değil?” diye sorduğumda “Türkiye'de kim arkeoloji kitabı okur!” diye yanıtlamıştı. Yıllar sonra Türkçe'sini yayımladığında baskı üzerine baskı yaptı. Bugün arkeoloji ve sanat tarihi yayınları yapan çeşitli yayınevleri kuruldu. Artık, çoğu yabancı dillerden çevrilmiş, olağanüstü görseller ile bütünleşmiş çok değerli yabancı kitaplar yayımlanıyor. İlgili fakültelerin eğitim komisyonu üyeleriyle istedikleri iddiaya girebilirim. Bugünün öğrencileri, piyasaya çıkan bu çeviri kitaplar sayesinde dersi, derste hocalarından değil, yabancı yazarların çevrilerinden öğreniyorlar. Bu açıdan baktığınızda bugünün öğrencileri hocalarından daha şanslılar. Ancak, parası olan öğrenci bu kitapları edinebiliyor ya da ortaklaşa alınan kitaplar fotokopicileri zenginleştiriyor. Hangi üniversite, hangi halk kitaplığı, bu sayımızda bulacağınız kitaplardan alabildi? Uluslararası Para Fonunun kölesi Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliye Bakanlığı hangi üniversite ya da halk kitaplığına bu kitaplardan alması için yeterli ödeneği veriyor? Günümüz öğrencileri, üniversiteden daha çok, zamanlarını Türkiye'deki yabancı arkeoloji ve araştırma enstitülerinde geçiriyorlar. Bu mu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye'nin tarihsel, kültürel ve dinsel mirasının koruma siyasası? Bu mu, üniversitelerimizin eğitim siyasası? onlarca tanrıça figürleri, yerleşmenin mimari özellikleri, Anadolu'daki benzeri dönemlerle kıyaslanıyor. Kitap Türkçe ve İngilizce... Adı: Gılgamış Destanı/ Yazarı: Jean Bottero/ Çeviri: Orhan Suda Yayımlayan: Yapı Kredi Yayınları ISBN: 9750809610/ Sayfa: 298 Dünyanın bilinen en eski destanı Gılgamış çeşitli yayınlara konu olmuştur. Kitabın yazarı, bu destanı Akadça’dan Fransızca'ya yaptığı çeviri ve aydınlatıcı açıklamaları ile okura aktarıyor. Sümer dünyasını yansıtan destanda, günümüz bazı inançların kökeni de görmek olanaklı... Kitap, destanın oluştuğu tarihsel ortam ve coğrafyaya yabancısı okura kolaylık sağKİTAP SAYI Geçmiş yıllarda yaklaşık 100140 yerliyabancı kitabı okurlarımıza tanıtırken bu yıl 190 kadar yerliyabancı kitabı tanıtmaya çalışacağız. Bu güzel gelişmeye aldanmayınız. Kitapların “yazarlarına” ya da “yayına hazırlayanlarına” şöyle bir göz atın bakalım. Acaba kaç tanesinde anlı şanlı Türk arkeoloji, sanat tarihi, eski çağ dilleri profesörlerinin adlarını görebiliyorsunuz? Neredeyse her ilde bir üniversite ve hemen hemen her yeni üniversitede de bir arkeoloji ya da sanat tarihi bölümü açılıyor. Türkiye'nin tarihsel, kültürel, dinsel miras zenginliği açısından değerlendirdiğinizde her ilde değil, belki de her ilçede bir arAdı: Çatalhöyük/ Leoparın Öyküsü Yazarı: Ian Hodder/ Çeviri: Dilek Şendil/ Yayımlayan: YKY ISBN: 9750810937/ Sayfa: 295 Çatalhöyük'ü tanımak demek, Anadolu'nun yalnızca geçmişini değil, kökenini öğrenmek demektir. Konya'nın Çumra ilçesindeki bu höyükteki 18 katman, 9000 yıllık tarihten önemli kesitleri ve bulguları günümüze ulaştırmıştır. İngiliz arkeolog James Mellart'ın kazısında 1961'de öğrencisi olan Ian Hodder 1993'ten bu yana bu katmanları geniş bir bilim heyeti ile aydınlatmayı sürdürüyor. Ana tanrıça heykelciklerinin, duvar kabartmalarının leoparlar eşliğinde boy gösterdiği ve döneminin 8 bine varan nüfusu ile ilk kenti sayılan ÇatalhöSAYFA 8 yük'te 600 binden fazla hayvan kemiği bulunmuştur. Ne var ki bir leopar kemiğine bile rastlanmamıştır. Hodder bunun nedenini soruyor ve yanıtlıyor. Bir başka anlatımla Hodder, höyüğün 9000 yıllık gizemini büyük bir ustalıkla ve seçkin heyetinin katkıları ile okurlara sunuyor. Anadolu'da uygarlığın yeşermesinde Çatalhöyük tohumunun ne olduğunu öğrenmek isteyenler, bilimselliğe dayalı ancak kolay anlatımlı bu kitabı mutlaka okumalıdırlar. Adı: Tarih Öncesi İnsan Resimleri/ Yazarı: Anneliese Peschlow Bindokat/ Çeviri: Işıl Işlıklıkaya/ Yayımlayan: Sadberk Hanım Müzesi/ ISBN: 9756959169/ Sayfa: 103 Bafa gölü kıyısındaki “Latmos (Beş parmak)” Dağları eteklerindeki kaya kovuklarında İÖ 7000 yıla kadar uzanan ilkel resimleri, daha önce Cumhuriyet Pazar dergisi’nde ve Ankara ekinde okurlarımıza sunmuştuk. Ege Bölgesi’nin, Orta Anadolu ile Adalar Bölgesi’ndeki bağlantısını oluşturan çeşitli buluntular da kitapta yer alıyor. Adı: Höyücek Yazarı: Refik Duru Gülsün Umurtak Yayımlayan: Türk Tarih Kurumu ISBN: 9751616646/ Sayfa: 199 Burdur'un Bucak ilçesindeki küçük bir höyük olan Höyücek'te 198992 yılları arasında yapılan kazılarda çok ilginç buluntular ele geçti. Geçmişi yontma taş dönemine dayanan höyükte bulunan ? CUMHURİYET 901
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear