25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

M. Sabri Koz’un yayına hazırladığı “Metin And’a Armağan” kitabı Talat Sait Halman’ın öykü tadında anlattığı Metin And’ın yaşama serüveniyle başlıyor. Mahmut H. Şakiroğlu’nun 19512006 yıllarını kapsayan 1346 çalışmayı içeren geniş bir “bibliyografya” çalışmasıyla sürüyor. “Armağan Kitap”ın asıl çatısını oluşturan Söyleşiler, Sevgi Yazıları, Özgün Makalleler ile Seçilmiş Resimler Metin And’ı değişik yönleriyle bize tanıtıyor. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler Bir Rönesans İnsanı: B ir “armağan kitap”ın hazırlanışında iki türlü yöntem olduğunu anımsayalım: Ya kendi alanında üne ulaşmış biri adına düzenlenen özgün yazılar ya da o ünlü kişinin değişik çalışmalarını, kişiliğinin özelliklerini belirten özel yazılarla hazırlanan kitaplar... Her ne kadar o özgün yazılar, dolaylı olarak, ünlü kişinin çalışma alanıyla ilgili olsa da; doğrudan onu anlatan, onun çalışmalarını değerlendiren yazılar, ünlü kişiyi bilinmeyen yönleriyle tanımamızı kolaylaştıracaktır. Sanırım bu iki türlü çalışmayı bir arada derleyen “armağan kitap” ünlü kişiyi çok yönlü tanımamıza yarayacaktır. Ancak belirgin bir özellik göstermeyen “Sevgi Yazıları” alışılmış sözlerle yinelenip durursa, bir kültür insanının kişiliği yıpratılmış olur. Kuşku yok ki bir insana anılardan bakmanın özel bir anlamı vardır. Ama o kültür insanının çalışmalarına yoğunlaşılırsa, hem tekdüze bir anlatıma düşülmez, hem eserlerine yansıyan kişiliği onun çok yönlü özelliklerini göstermiş olur. “Armağan Kitap”ı düzenleyen kişi böyle bir eşgüdüm içinde çalışırsa, değinmelerle yetinmek yerine, ayrıntılarda beliren bir kişiliği daha yakından tanımış oluruz. Metin And yarar.” Füruzan’la yaptığı söyleşiden bu “Rönesans İnsanı”nın şaşırtıcı dünyasına tanık oluyoruz. Bilim insanlarının ürünlerinde canlı, renkli bir özellik görülmez. Füruzan, Metin And’ın “dünyayı algılayışı, sanata bakışı, tarihi gözden geçirişinin özgün açıları”nı ortaya çıkardığı sayısız çalışmalarında, taşıdığı canlılığı, renkliliği gösteriyor (BİZE ÖZGÜ BİR RÖNESANS ADAMI: METİN AND). Füruzan bu söyleşiyi 1999 yılında Metin And 72 yaşındayken yapmış, Murat Yalçın yayına hazırlamış, Sanat Dünyamız dergisinde yayımlanmış. Yalnızca bu söyleşi bile Metin And gibi çok yönlü bir kültür insanını tanımaya yeter. “Çok değerli kültür insanımız, sevgili arkadaşım ve yaşdaşım Metin And...” Yaş ilerleyince hanımlar yaşını biraz düşürmek eğilimindedir. Adalet Ağaoğlu iki yaş daha yaşlı görünmeye aldırmıyor. Şöyle tamamlıyor sözünü: “Hiç öne atılıp, şunu ettim, bunu yaptım demeyen ‘bir gizli feylozof’tur Metin And’ımız.” Ankara’da ellili yılların sanat çevresind PAZAR POSTASI önemli bir kültür ortamı oluşturan sanatedebiyat dergisiydi. O dergiye Metin And da, amcasının oğlu Tevfik Çavdar da yazardı. Gölge oyunundan ortaoyununa, çağdaş tiyatrodan baleye, Anadolu toprağının gücünü oluşturan söylencelerden Anadolu insanının kültür birikimine, tiyatronun tarihsel dönemlerinden oyun dilinin geçirdiği değişimlere, gözbağcılığın aldatmacasından insanüstülük taslayanların içyüzüne, ebru sanatından Osmanlı minyatürüne, Osmanlı toplumunun yaşama koşullarından Cumhuriyet dönemi toplumuna; elliyi aşkın kitapla Türk kültürü için çalışan, yorulmak nedir bilmeyen bir “Rönesans İnsanı”dır Metin And. Turgut Özakman’ın yorumuna göre: “Metin And 1950’li yılların ortasına doğru, Ankara’da sanatçılar ve aydınlar arasında adı çok geçen biri oluvermişti. Bu çelimsiz gencin bale, müzik, tiyatro, kültür alanında bilmediği yok” (METİN AND YA DA TÜRKİYE’NİN AYDINLIK YÜZÜ). larında yönetici olabilmek için, Rehn Nehri kıyısında Almanya’nın en büyük şampanya firmasına işçi olarak girdi. Burada dörtbeş ay çalışması gerekti. Metin And diyor ki: “Şarapçılık konusunda çok şey öğrendim. Dönünce Kavaklıdere’de adamakıllı bir reform yaptım. Şampanya şişede yapıldığı için pahalıdır. Köpüklü şampanyayı pek tavsiye etmem, asit fena halde mideye oturur.” Sonra da şişenin tıpasını açmadan şampanyanın oluşması için nasıl bir yöntem uyguladığını anlatır. “Şampanyanın adını da ben koydum: Altın Köpük... Pahalı bir şampanya. Çankaya’nın yapımına da ilk ben başladım. Pembe şarap ‘Lâl’ da, ‘Yâkut’ adı da benim” (BİZE ÖZGÜ BİR RÖNESANS ADAMI: METİN AND). Belki de Metin And’ın şaraplarından birini içtikten sonra Yahya Kemal Beyatlı şu beyti söylemişti: “Biz veda etmek üzreyiz kedere Getir ahbaba bir Kavaklıdere.” Metin And, klasik müziğin yurdumuza yerleşmesini kolaylaştırmak için kendini evlat edinenlerin bir vakıf kurmasını istiyordu. Kavaklıdere şaraplarıyla ilgili her türlü hakkını bırakacağını söylüyordu. Artık onun şarapçılıkla ilgisi kalmadı. Neden sonra, SevdaCenap And Müzik Vakfı kuruldu. O karmaşık olayların nasıl değiştiğini Metin And da iyi bilmiyor. “OYUN VE BÜYÜ” Şu Anadolu toprağının büyüsünü, yaşama serüveni söylencelere karışan bilgelerini tam olarak tanımıyoruz. Bizim var oluşumuzda o söylencelerden gelen bir soluk olmalı. Müziğin sesinde, resimlerin renginde, oyunların uyumunda aramalı o gizi. Metin And yaşadığı 80 yılın bu uzun döneminde seslerin, renklerin, oyunların gizini anlamaya çalıştı. Adnan Binyazar’ın yorumuna göre: “Metin And ‘Oyun ve Bügü’de oyuncu insan ‘Homo Ludens’i temel alarak bize bir tür ‘kültürel küreselleşme’ diyebileceğimiz bir etkileşimi gerçekleştirmiştir. En yakından en uzağa, en uzaktan en yakına, geçmişte yapılandan en yeni buluşlara, gerçeğin ardına düşerek insanın yarattığını insanın malı kılma yolundadır onun çabaları.” “... Barış bilimin gücüyle kurulur, politikanın değil.” “Metin And’ın araştırma alanını bu bağlamda düşünmenin yerinde olacağı kanısındayım” (OYUNCU İNSAN). Metin And’ın kardeşi Tuncay Çavdar, Adnan Binyazar’ın görüşünü şöyle tamamlıyor: “İnanıyorum ki Metin yazacaklarını bitirdiğinde bu topraklar üzerinde yaşayanların irticadan, bağnazlıktan, gözbağcılıktan bir nebze kurtuldukları gün olacak...” (AĞABEYİM VE BEN). M. Sabri Koz “yorgun ve yıkık bir zamana rastlayan hazırlık çalışmalarında” nice engelleri aşarak “Rönesans İnsanı”na yakışan bir “Armağan Kitap” hazırlamış. Gönül isterdi ki Yapı Kredi Yayıncılık’ın kitapları arasında “Armağan Kitaplar”ın da yeri olsun. NOT: Gönül isterdi ki bu kitapta, bir düşünce insanı olan amca oğlu Tevfik Çavdar ile ona 6 yıl eşlik eden, “Metin Bey” diye ona hep saygılı olan, edebiyatımızın içi sevinç dolu romancısı Nazlı Eray’ın da bir yeri olsun. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. ELLİLİ YILLARIN ANKARA’SI Ellili yıllar Ankara’da kültür ortamının çok yoğun olduğu yıllardı. Metin And’ı o yıllardan tanırım. Mac Gowan’ın Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki tiyatro seminerlerine ben de birkaç kez katılmıştım. Mac Gown’ın eşi olduğunu sandığım bir hanım karakalemle resimlerimizi çizerdi. Ünlü yazarlarla bizim gibi yeniyetmeler de o seminerlere katılırdı. Elli yıl önceki geçmişe daldığınız zaman yaşadıklarınızı ayrıntılarıyla anımsayamazsınız. Belki yaşama serüvenimiz de bir yanılsamadır. Füruzan’la yaptığı söyleşide Metin And diyor ki: “Bu illüzyon bütün sanatların anası.” Edebiyatın temeli; kurgu özellikleri, imge yoğunluğu ile belki de yanılsamaya dayanır. Ta Musa Peygamber’e kadar uzanan yanılsama yöntemi yılan haline gelen asa ile Kızıldeniz’in yarılması görüntüsünde, insanları etkileyen bir güç kazanmıştır. Belki de ruh yeteneği ile beden sıkıdüzeni, gözbağcı olarak Metin And’ın etkileme gücünü artırmıştır. Galatasaray’daki Latince, Fransız Edebiyatı, Felsefe okutan öğretmeni Duboit için Metin And der ki: “Ben bu dersleri pek öğrenemedim ama o hocadan hayata bakmayı öğrendim.” “Ben kafa ve beden disiplinini de ondan öğrendim.” “Benim hayatımda hep oyun olarak alınmıştır ciddi konular.” Ellili yıllardan onu tanıyan Adalet Ağaoğlu, onunla ilgili anılarına şöyle başlıyor: “METİN AND’A ARMAĞAN” M. Sabri Koz’un yayına hazırladığı “Metin And’a Armağan” kitabı Talat Sait Halman’ın öykü tadında anlattığı Metin And’ın yaşama serüveniyle başlıyor. Mahmut H. Şakiroğlu’nun 19512006 yıllarını kapsayan 1346 çalışmayı içeren geniş bir “bibliyografya” çalışmasıyla sürüyor. “Armağan Kitap”ın asıl çatısını oluşturan Söyleşiler, Sevgi Yazıları, Özgün Makalleler ile Seçilmiş Resimler Metin And’ı değişik yönleriyle bize tanıtıyor. Talat Sait Halman, Metin And’ı tanıtırken “Rönesans insanı” deyimini kullanıyor; “Metin And, Batı’da olağanüstü kişiler için kullanılan bir deyimle bir ‘Rönesans İnsanı’dır. Bizdeki ‘on parmağında on marifet’ deyiminin çok ötesinde bir saygınlığı vardır bu terimin. Büyük örnekleri en çok Rönesans’ta görülen, değişik bilim ve sanatları kendinde birleştiren, çeşitli alanlarda üstün başarılar kazanan üstatlara “Rönesans İnsanı” denir (METİN AND’A ARMAĞAN, And’ımız Anıtımız, Trava Folklor Araştırma Derneği, Mart 2007, İstanbul). Metin And, ilköğrenimiyle liseyi Galatasaray’da okumuş, hukuk öğrenimini yapmış, Londra’da ikili ticaret anlaşmaları üzerine giriştiği tez çalışmalarını yarım bırakmış, İngiltere’deki sanat ortamında müziğe, tiyatroya, baleye kapılarak kendine demiş ki: “Metin sen bunu niye yapıyorsun, zevk de almıyorsun ki bundan, neye SAYFA 36 “ŞARABEN TAHURA” Sevda ile Cenap And Kavaklıdere şaraplarının kurucusu. Çocukları yok. Metin And’ı evlat edinirler. Talat Sait Halman bu olağanüstü insanın yaşama serüvenini şöyle özetler: “Ömrünün ilk 80 yılına düzinelerle kitap, bin beş yüz kadar yazı, yüzlerce konferans sığdıran Metin And’ın en büyük ünü, tiyatrosanatkültür tarihçiliğinde... Gençliğinde hukukçu ve şarap uzmanı, dergi ve kitap yayıncısı... Bilgin, eleştirmen.... Belgeselci, konferansçı, halkoyunlarıdansbale uzmanı, Karagözcü, minyatür uzmanı, illüzyonist... Ve bilge” (AND’ımız ANITIMIZ). İngiltere dönüşü Kavaklıdere şarap MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 901
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear