05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

? anlatım dili bulunabilsin. Tıpkı "Aşkolsun Anneanne" şiirinde dile getirildiği gibi "Harfleri henüz okuyamadan / Aklımdaki şiirleri henüz yazamadan / Kaçıp gittin başka dünyalara... // Bilmem ki seni, / Benim kadar sevecek biri / Var mıdır orada? / Yoksa, / Onun için mi çağırdın / Dedemi yanına?" (A.A.) Aytül Akal ve Mavisel Yener şiirinin bir özelliği de, çağdaş değerlerden yana kulaç atmasıdır. Çevre duyarlılığı yaratmaya (kitap isimleri bile başlı başına bu bakımdan önemli), bireyi önemsemeye, özgürleşmeye, barıştan yana tutum almaya davet ediyor çocukları ve ebevenyleri. "Annem uzun saçlarıma bayılır, / 'Böyle çok güzel, uzasın', der. / Babam kısa saçı sever. / Her aklına geldiğinde, / Saçımı kestirmemi ister. // Nedense ikisi de / Saçlarımın / Benim olduğunu / Akıllarına getirmezler..." (A.A.) HAYAL GÜCÜNÜ BESLEMEK... Mavisel YenerAytül Akal şiirinin önemli bir başka özelliği de her şeyi doğrudan dile getirmeyişi, boşluklar barındırması, çağrışıma açık olmasıdır. Böylece, okurdan yana, daha demokratik bir özellik kazandığı gibi, çocuklara boşlukları hayal güçleriyle tamamlama olanağı da yarattığından onları daha etkin kılmaktadır. Böylece, çocukların hayal güçlerini daha çok harekete geçirmekte, hatta onu beslemekte ve zenginleştirmektedir. Genellikle tamamlanmış görüntü sunan televizyonun karşısında edebiyatın bu gücünü etkin kılarak çocuk okurların hayal kaynağını ve hayal gücünü beslemekte ve onlara daha çok tat vermektedir. Mavisel Yener'in "Deniz Kabuğundaki Ayışığı" adlı şiiri, iki şairin, çağrışım yaratan şiirlerinin çarpıcı bir örneğidir. "Ayışığını / kuma bırakıyorum, usulca. / Kanatlarını açmış, / Uçmaya hazır / gümüş bir kelebek gibi... / Öylece kırpıştırıyor ışığını. / Sonra gidip deniz kabuğuna konuyor. // Deniz kabuğunu elime alıyorum, usulca... / Denizi, rüzgârı anlatıyor, / kulağıma, / binlerce yıllık masalları fısıldıyor. // Ayışığı içine kaçtı diye / Ne de çok seviniyor..." (M.Y.) Mavisel Yener ve Aytül Akal, kendi aralarında da, demokratik bir işbirliği yapmışlar. Şairce paylaşmışlar kitapların sayfalarını. Şiirleriyle, birlikte, doldurmuşlar altı kitabı. Birinin hakkı geçmemiş ötekine. Dayanışma içinde yapmışlar her şeyi. Ama korumuşlar da şairliğin onurunu. Biri ötekine baskın çıkmamış. "Kuş Uçtu Şiir Kaldı"nın ön kapağında Aytül Akal'ın adı var, örneğin. Oradan başlarsanız sağdaki sayfalarda onun şiirlerini buluyorsunuz. Mavisel Yener'in o kitaptaki şiirlerini okumak için arka kapaktan başlamanız gerekiyor. "Şiirimi Kedi Kaptı"da ise ön kapak Mavisel Yener'le başlıyor. Bu kez CUMHURİYET KİTAP SAYI sağda onun şiirlerini buluyorsunuz. Ayrıca, bu tür kitaplarında şiirlerini de "tektip"leştirmemişler. O konuda da birbirlerini özgür bırakmışlar. Ama "Ay Kaç Yaşında"da gönüllü bir birliktelik kurmuşlar. Adeta iki şair bir kimlikte erimişler. Kitabın kapağında iki şair adı var ama kitabın içinde bir tek şair var. Peki, bu şiir kitaplarında hiç mi olumsuz yan yok? Hemen her yapıtta olduğu gibi onlar da var bazı eksiklikler, bazı olumsuzluklar. Zaman zaman tekrara düşüldüğü görülüyor örneğin. Şairlerin tutkuyla bağlı oldukları bazı sözcükler okur için fazla olabiliyor. Oysa en büyük sözlük olan hayatın zenginliğini unutmamalı şairler. Çocuklar için başka şiir alanları araştırıp bulabilmeli. Bazen şiirlerin ritmi tökezliyor. Türkülerden, ninnilerden ve büyük şiir geleneğimizden yeterince beslenmeyen bir şiir olduğunu hissediyorsunuz. Çocuklara yönelik büyük şiir geleneğimiz yok belki. Ama köklü ve güçlü bir şiir geleneğimiz var. Çocuk edebiyatının da edebiyat, çocuk şiirinin de şiir olduğu gerçeğinden hareketle, bu güçlü şiir geleneğine sırtını dayamış olan çocuk şiirinin, kuşkusuz daha güçlü, daha etkili ve daha kalıcı olacağı açıktır. Ama Aytül Akal ve Mavisel Yener'in şiir serüvenine bakıldığında, şiirlerinin büyük bir değişimgelişim gösterdiği anlaşılıyor. Büyütmekte oldukları şiirin daha çocuksu bir bilgeliğe doğru gelişeceği yönünde önemli işaretler var. Özellikle "Ay Kaç Yaşında"da, iki çocuk yüreğiiki kadın yüreğiyle çocuklara şiirden bir hayat sofrası kuruyorlar. "Mandalı koydum sepete / Şiirimi dizdim ipe. // En güzeli bu derken, / Aldı götürdü meltem. // Uçtu uçtu şiir uçtu / Gitti karşıki dağa kondu. // Sabah kent uyandığında / Şaşa kaldı dağa bakınca. // Şiirim aydınlatmış her yanı / Çiçek basmış kırları. // Mandalları çıkardım / Tüm şiirleri yele bıraktım..." (A.A.M.Y.) Kitapların bu güzellikte olmasında, şiirlerin bu tatta alımlanmasında ressamçizer Mustafa Delioğlu'nun resimlerinin de büyük bir katkısı var. Delioğlu'nun her biri sergilenebilecek olan resimleri, alışılageldiği gibi kitaplarda fon olarak kalmıyor. Kitapların önemli birer tamamlayıcısı oluyor her resim. O resimler olmasa kitapların çok şey yitireceği kesin. Şiir yalnız bir teknik değil ama aynı zamanda bir nitelikse, Delioğlu da fırçasıyla şiir yapıyor. İki şairin yanına üçüncü bir şair olarak yerleşiveriyor kitaplara. Bu yerini de hak ediyor doğrusu. Kitapların basım kalitesine de diyecek yok. Aytül Akal, Ayla Çınaroğlu ve Aysel Gürmen birlikte kurdukları Uçanbalık Yayınları’nda, çocuklar için, baskısı da kaliteli olan kitaplar basacaklarına yemin etmişler sanki. Amaçları gerçekleşsin diye hiçbir özveriden kaçınmamışlar. Bu da, çocuklara ve kendi mesleklerine olan saygının bir ifadesi olsa gerek. Kitapların kapak tasarımı, sayfa düzeni vb. de "sihirbazca" denecek türden. Bu kitapları okumak yalnız yararlı değil, aynı zamanda eğlenceli de. Ne diyelim, adı geçen yazarlar ve şairler, bu şiirlerden ve bu kitaplardan çocuklarımızı yoksun bırakmasınlar. Ömürlerine şiir ekilsin, çocuklar için şiir biçsinler kalemleriyle… ? *Doç. Dr. Anadolu Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı 891 SAYFA 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear