22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

? yapıtında da görülmektedir: Sessizlik/ En eski yaşamalardan birikmiştir(syf.18) Sen ey içimdeki hayvan/ Eşittir değil mi/ Senin yalnızlığın/ Yaradılışın doğumuna (syf.16) Evren, ne kadar uçsuz bucaksız ve milyarlarca yıldır var olsa da bir parçası olan insanla eş özellikler taşır. Fazıl Hüsnü’nün bu ilişkilendirmeyi büyük bir ustalıkla anlatan, duyumsatan, ayrıca birçok yapıtında yer edinen dizeleri Türk şiirinde eşsizdir. Evrenle insan arasındaki uyumu şiir aracılığıyla araştırıp dile getirmenin dünya şiirindeki örneklerinin de fazla olmadığı göz önünde bulundurulduğunda Dağlarca şiirinin değeri ve aday gösterilmediği Nobel edebiyat ödüllerinin taşıdığı önem daha iyi anlaşılacaktır. ‘İçimdeki şiir hayvanı’ndan söz konusu ilişkilendirmeler örneklenecek olursa: Evren kocaman bir çan mıdır/ Gezegenler çanın ortasında dolaşırken/ Bütün varlığı kapsayan sessizlik midir/ Sendeki yaşamak sıkıntısı (syf 29) Koku var ya/ Çiçeklerle başlayan/ Bütün evreni kapsayan koku/ Değişik yaradılışlar belgesidir/ Gördüğümüz karaltı belki de koku gövdesidir (syf. 39) Kösnüldür gece kösnüldür gündüz/ Görkemli günlerdir evrensel düğün/ İşte en hayvan olan/ Dinozorlardan kalma sevi/ En kırmızı soluk/ Ortak solunumu/ Gelmiş geçmiş bütün yaşamaların (syf. 14) BENZETMELERDEKİ ÖZGÜNLÜK Fazıl Hüsnü Dağlarca 94 yaşında bile şiirinde yakaladığı benzetmelerdeki özgünlükle nice genç ozanlara taş çıkartmaktadır: Bir dergiye benziyor bütün yaratıklar/ Karşıki ağaç da yayınlar dergilerini/ Bir önceki günün tıpkısı değildir/ Biraz öyle görünse de/ Ya ilk yaza dönüşmektedir/ Ya kışa/ Güneşin ağırlığı/ Azalır çoğalır yapraklarda. Bu benzetmeye varan yolda, Fazıl Hüsnü’nün gençliğinde(!) Türkçe adıyla çıkardığı dergiyi anımsatmak gerekir. Büyük ozanımızın şiir için hâlâ uykuları kaçmaktadır: Üç gece önce beni uyandırmıştın ya/ Duyurmuştun/ İçimden gelen dizeyi/ İşte açıklıyorum:/ Dağlar olmasa hayvanlar olmazdı (syf. 12) Sormak gerekir, şiir artık kaç(ya da hangi) ozanın rüyalarına giriyor, onu uykusundan uyandırıyor? Fazıl Hüsnü’nün kitaplarda, gazetelerde, dergilerde yayımlanmış on binden fazla şiiri bulunuyor. Bu sayıya kendisiyle yaptığım söyleşide (Edebiyat ve Eleştiri, KasımAralık 2005, sayı 84) sözünü ettiği, ‘üşendiği için yayımlatmadığı’ şiirlerini eklemiyoruz. Peki bu şiir yazan değil, ‘şiire dönüşen’ ustamızın başkalaşımı nasıl gerçekleşmiştir? Sözü kendisine bırakalım: "İlkokula giderken şiir yazmağa gittiğimi sanırdım, herkesin de okula şiir yazmak için gittiği inancını taşırdım." (Hürriyet Gösteri, Sayı 21, Ağustos 1982) ? Bir büyük kültür ve yazarlar ansiklopedisi ? Erdoğan ALKAN Ö mrü dizeler ve diziler arasında geçmiş bir şair, bir araştırmacı, bir çocuk romancısı İhsan Işık. Ömrü kitaplar ve kartoteksler arasında geçmiş, sabırlı, çalışkan bir biyografi yazarı. Ego’suna aşırı düşkün, bir tür narsistir sanatçı, şair ve yazar. Gözü genellikle kendinden başkasını görmez. Yontuouysa yontusunda kendisi ve sevdası, ressamsa resminde kendisi ve aşklarının gizli, açık yansımaları, kişisel kıvançları bulunur. Bu "ben merkezli" sanatçılar ve yazarlar dışında bir de kendini kendinden başkalarına, Öteki’lere adayan az sayıda yazarlar vardır. İşte bunlardan biridir İhsan Işık. Yapıtlarını gözden geçirdiğimiz zaman onu, şairliğinin dışında, Savaş Yace imzasıyla bir çocuk kitapları yazarı, bir çocuk romancısı olarak görüyoruz. Çocuğa eğilmesi bu özverili (alturiste) yapısını vurguluyor. Şiir, roman, araştırma, denemeinceleme alanlarında hayli yapıtı var. Bu yapıtlarının yanısıra kuşkusuz yazınımıza en büyük armağanı sanatçıların biyografileridir. Bu tür çalışmanın ilk örneğini Behçet Necatigil verdi. Oylumsuz, küçük bir kitap: edebiyatımızda İsimler Sözlüğü. Sonra Şükran Kordakul’un Şairler ve Yazarlar Sözlüğü çıktı. Varlık, Behçet Necatigil’in çalışmasını eklemelerle sürdürdü. Aynı şeyi Şükran Kurdakul da yaptı. Yazın dünyasına yeni girenler bu iki Sözlük’ten birinde yer almaya can atarlardı. İhsan ışık bu bağınılıktan kurtardı yeni yazarlarımızı. Çalışmalarını kartotekslerinde topladı. Sonra onlarla ilişki kurdu eklenecek yeni bilgileri sanatçılar ve yazarlardan bizzat derledi. Ve böylece Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998), Yazarlar ve Şair Sözlüğü (1992), "Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (20012002) çıktı. ihsan Işık 2006’da Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi’ni üç cilt haline getirdi. Böylece daha çok yazar kendine bir yurt edindi. Bu kez tartışmamızda "dev" sözcüğünü hak eden bir çalışma var: "Türkiye Edebiyatçıları ve Kültür Adamları ansiklopedisi" on cilt, 10 bin 300’ü aşkın yazım hakkında yeni ve kapsamlı bilgiler. Kültür adamları bir yana, herkesin kendini şair sanıp şiir yazdığı ülkemizde hayli cömert bir sayı. Yazın tarihimizde ilk, en geniş kapsamlı, en büyük çalışma bu. Büyük bir hizmet. Yazımın başında da belirttiğim gibi kendini kendinden başkalarına, ötekiler’e adayabilen az sayıdaki sanatçılarımızdan, şair ve yazarlarımızdan biri İhsan Işık. Bu "dev" çalışması ve çabası da onun özverili kişiliğinin ürünü. Yalnız okurların değil, bütün sanatçı ve yazarların eli altında bulundurması gereken çok önemli bir yapıt Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi. ? * Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, İhsan Işık, Elvan Yayınları, 2006 Ankara, On cilt, 439 sayfa. İçimdeki Şiir Hayvanı/ Fazıl Hüsnü Dağlarca/ Norgunk Yayınları/ 44 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 891 SAYFA 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear