Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gülçin Karaş Duman, ödüllerin hem yüreklendirici ve yazmaya isteklendirici bir yanı, hem de zorlayıcı bir yanı olduğunu söylüyor. ? yayımlandı. En özgür olması gereken alanlarda dahi, görünmez sınırlar var. Gerek öykü anlatımınızda, gerekse de karakterlerin konuşmalarında, yer yer manileri anımsatacak bir şiirsellik söz konusu. Ayrıca yerel ağızlar ve halk deyimleri de bolca serpiştirilmiş öykülere. Bu anlatım öykülere akıcılık sağlıyor. Yazarken bunu kurgulamak pek o kadar kolay olmasa gerek. Şiiri sevdiğimden olsa gerek, bazen sözcüklerle bir tını yakalamaya çalışıyor, yakaladığımda da peşine düşüyorum. Yalnızca şiirlerin değil, düzyazıların da mırıldandığı bir ezgi olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, yerel ağızları, halk deyimlerini kullanmak benim için bilinçli bir seçim, hatta bir tavır. Bugün rahatsız edici boyutlarda bir dil kirliliği yaşanıyor. Tiyatro eğitimi almış, göz önündeki kişiler dahi televizyonlarda turuncu veya portakal rengi yerine sıkılmadan "turanj" diyebiliyor. İşin en acı yanı da bu kirliliğe en fazla okumuş kesimin katkısının olması. Öykülerimi bu kirlilikten olabildiğince uzak tutmaya ve dilimizin zenginliğinden yararlanmaya çalışıyorum. Bunu kurgulamak çok kolay olmasa da sonuçları benim için çok doyurucu. Mahmut öyküsünde, üniversitede öğrendiklerinizden yararlandınız mı? Yazdıklarınız yaşadıklarınızın ne kadarıdır? Yazarlar yaşadıklarını yazdıklarında daha mı başarılı ve okunur olurlar? Mahmut adlı öyküde, mesleki bilgilerden yararlandığım doğrudur. Öyküyü, öğrenciliğimde bir mezbahada yaptığım staj sırasındaki gözlemlerim biçimlendirdi. Ekmek parası için yapılan türlü iş var; ancak evini geçindirmek için her gün onlarca hayvan kesen birini düşünün... Mezbaha havasını soluduktan sonra bu yaşam öyküsünü yazmamak olmazdı! Yaşanmışlık ve tanıklık, kuşkusuz, yazarken elinizi güçlendirir. Ancak, öyküde anlattıklarınızı gerçekte yaşamış olmanız da gerekmez. Kanımca, öyküyü kurgularken olayları kafanızda yaşamış olmanız, yarattığınız kişilerin gözüyle yaşamanız yeterlidir. Bence, başarının sırrı, gözlem yapmak ve bu gözlemlerden süzülenleri olanca canlılığıyla yazıya aktarmak. Öykülerde yer yer mesajlara da rastlıyoruz. Kulağı Çınlasın’da "Alt kimlik üst kimlik derken, birileri kimliğini hepten yitirmişti. Oyuna gelip, kendi topraklarında, kendi canından olanlara kıyıyorlardı," deniliyor. Günümüzde yazılan çoğu öyküde soyut tanımlamalara yer veriliyor. Bu tür toplumsal konular, "suya tirit" geçiliyor. Doğrusu bu da CUMHURİYET KİTAP SAYI postmodernizmin bir gereği. Sizce toplumsal sorunlara edebi eserlerin yaklaşımı yeterli mi? Yeri geldiğinde, öykülerimde düşüncelerimi aktarıyorum. Bununla, okurun düşüncelerine yön verme amacı gütmüyorum. Yalnızca bazı konulara dikkat çekmek ve okurun bu konular üzerinde düşünmesini tetiklemek istiyorum. Sonuçta, yazdığım öyküdür ve edebi bir metindir; doğrudan mesajlar veren bir bildiri niteliği taşıması düşünülemez. Öte yandan, günümüz insanını anlatırken, bu insanı, bugün yaşanan gelişmelerden soyutlamam ve toplumsal gelişmeleri göz ardı etmem de mümkün değildir. Kulağı Çınlasın adlı öyküde, bir terör olayından söz ederken, ulusal bütünlüğümüzün karşı karşıya olduğu tehditlere gönderme yapma gereksinimi duydum. Toplumsal gelişmelere yer verme, kuşkusuz yazarın seçimi. Ancak, bir ülkenin edebiyatının toprağına, insanına yabancılaşmasını tehlikeli buluyorum. Toplumcugerçekçi eserlerin mutlaka üretilmesi gerektiğine inanıyorum. Gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin, köşelerinde, ısrarla içtikleri şaraplardan ve dinledikleri CD’lerden dem vurabildikleri bir dönemde, bu görevi sahiplenecek yazarların varlığına ve öncülüğüne gereksinim var. ARTAN BEKLENTİLER Kader’in Ağı, Yaşar Nabi Nayır Gençlik ödülüne değer görüldü. Bir genç yazar olarak yazın yaşamına ödülle adım atmak nasıl bir duygu? Ödül yazma etkinliğinizi ne şekilde etkiledi? İlk kitabımın, Türkiye’nin saygın ve köklü yayınevlerinden biri olan Varlık Yayınları’ndan çıkması ve kitaplaştırılan öykü dosyamın Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’ne değer görülmesi benim için büyük bir onur. Yolun henüz başındayım ama kitap raflarında okurla buluşmayı bekleyen bir öykü kitabım var. Bu nedenle, kendimi çok şanslı sayıyorum. Ödüllerin benim için hem yüreklendirici ve yazmaya isteklendirici bir yanı, hem de zorlayıcı bir yanı var ki, bu da üretimi sürekli ve kaliteli kılmaya çalışmak. Ödül aldığı bilinen bir öykücüden, okurun ve eleştirmenin beklentileri daha fazla olacaktır. Doğrularımdan ödün vermeden, sıkılmadan okunacak ve beğenilecek öyküler yazmak isterim. Yolum uzun ama seçtiğim yoldan da mutluyum. ? Kader’in Ağı / Gülçin Karaş Duman/ Varlık Yayınları / 96 s. econgun@gmail.com 891 SAYFA 5