Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? de bir süre sonra önemli bir nedene dönüştüğünü vurguluyorsunuz. Küba’da ise sürecin farklı işlediğini, aksayan yanlarına rağmen emperyalist dünyaya kafa tutan bir sosyalist ülke olarak varlığını sürdürdüğünü söylemek mümkün. Küba’nın bu başarısının devlet aygıtının farklı yapılandırılmış olması ile bir ilişkisi var mı? Bildiğiniz gibi kitabın iki ana bölümünden biri "Komünizm ve Devlet" başlığını taşıyor. Orada, hem kapitalizmden komünizme geçişte devlet sorununu teorik olarak çözümlemeye, hem de "proletarya diktatörlüğü" kavramı ve Sovyetler Birliği deneyimi üzerinden eleştirel düşünce ve öneriler geliştirmeye çalıştım. Sovyetler Birliği son derece zor bir nesnellik üzerinde sosyalist iktidarı yaşatmaya çalıştı ve özetin özeti olarak formüle etmek gerekirse başkaları yanında iki temel yanlış yaptı: Zorunluluktan kaynaklanan pratikleri teorileştirdi ve Sovyet işçi sınıfını, emekçi halkını komünizme yürüyüşün inisiyatif ve sorumluluk sahibi aktif öznesi durumuna getiremedi. Sovyetler Birliği ile Küba’yı karşılaştırmak, ölçeklerin, koşulların, konjonktürün vb. farklılığı düşünüldüğünde bana çok doğru gelmiyor. Yine de söylenebilecek önemli bir şey var: Esas olarak önderliğinin amaç disiplinin ve yaratıcılığının bir sonucu olarak Küba sosyalizmi attığı her adımı, iyi günü ve kötü günü, sosyalist iktidarın başarılarını başarısızlıklarını, üstünlüklerini zayıflıklarını kısacası her şeyi toplumsallaştırmayı, başka bir anlatımla sorumluluğu ortaklaştırmayı, emekçi kitleleri bu temelde sosyalizme kazanmayı ve seferber etmeyi başardı. ABD’NİN ARKA BAHÇESİ Son olarak, yanıtında umut da aradığım bir soru sormak istiyorum. Latin Amerika’da son dönemde art arda sosyalist hükümetlerin iş başına gelmesiyle, bu ülkelerde devletin rolünün ve sınıfsal bileşenlerinin değişme yolunda olduğunu söylemek mümkün mü? Latin Amerika’da genel bir sola kayış var. En yumuşağından en radikaline sol partilerin seçim yoluyla iktidara gelmeleri, tüm dünyayı etkileyen antiAmerikan, antiemperyalist bir rüz gâr estiriyor. ABD’nin arka bahçesi üzerindeki egemenliği zayıflıyor. Latin Amerika her parçasındaki gelişmelerin ötekileri yakından etkilediği bir kıta. Tarihi, kültürü, kapitalizmin gelişme özellikleri bakımından benzer özellikler gösteren ülkeler arasındaki etkileşim çok güçlü. Latin Amerika’da yaşanmakta olan emekçi halkın desteğine sahip, antiemperyalist, bu özellikleriyle de devrimci bir yükseliştir. Genel olarak söylenebilecek olan bu. Öte yandan, genel eğilimle, onun içindeki daha ayrıksı eğilimleri, oluşumları birbirinden ayırmak yerinde olur. Kuşbakışı bir göz attığımızda, daha yola çıkarken misyonunu "neoliberalizme insani bir yüz kazandırmak" olarak belirleyen Brezilya’daki Lula hükümetinin sosyalizm yolunda olmadığını, seçim başarısından sonraki ilk işi özel sektöre, pazar ekonomisine dokunmayacağının güvencesini vermek olan Ortega ve Sandinist hükümetin Nikaragua için bir sosyalizm programı önermediğini görüyoruz. Bolivya’da Morales’in kamulaştırma ve yeni anayasa programları ilk iki örnekten daha radikal; ancak henüz yolun başında. Doğalgaz ve öteki doğal kaynakların kamulaştırılması programı ancak aşamalı, uzlaşmacı bir yöntemle, güç ilişkileri ölçüle biçile yaşama geçirilebiliyor. Latin Amerika’nın en önemli halkası Venezüella. Orada devrimci süreç derinleşiyor. Art arda 9 seçimde Chavez halk desteğini pekiştirmeyi başardı. Emekçiler, yoksullar okul, sağlık ocağı, ucuz yiyecek, iş biçiminde özetlenecek kazanımlarının değerinin bilincindeler ve bunları korumak için mücadele ediyorlar. Halk, devlet örgütlenmesindeki katılımcı programa, "bizim anayasa", "bizim demokrasi" diyerek sahip çıkıyor. Ancak, tüm bunlara rağmen sistem hâlâ kapitalist. Burjuvazi hâlâ egemen sınıf. Sonuç belirleyici karşılaşma gerçekleşmiş, taraflar son sözlerini söylemiş değil. Halkta yavaş yavaş bir çeşit seçim yorgunluğu görünüyor. 4 Aralık 2005 milletvekili seçimlerine katılım yalnızca yüzde 25’ti. Chavez sosyalizm yönünde kararlı ve toplum içindeki örgütlenmesini güçlendiriyor. İşletilmeyen 1149 fabrika kamulaştırıldı. Fabrikalarda kimi zaman deneme yanılma yoluyla da olsa işçilerin yönetime katılması uygulamaları var. Sosyalizm yönündeki asıl gelişme ve kapitalizmsosyalizm mücadelesi öyle görünüyor, 4 Aralık 2006 seçimlerinden sonra yoğunlaşacak. Ülke çapında yapılan, henüz kesin ve tam sonuçları alınamayan bir ankete göre Venezüella’da halkın yüzde 25.7'si kapitalizm, yüzde 47.9’u sosyalizm istiyor. Kışlalarda sosyalizm tartışmaları yapılıyor. Öte yandan, iç ve dış güçlerin Chavez’e 7 yıl daha katlanmaları beklenmiyor. Önümüzdeki dönemde, sosyalizm yolunda adımlarla karşıdevrimci darbe denemeleri birbirini izleyeceğe benziyor. ? "Tarihten Güncelliğe Sınıf Savaşları ve Devlet", Haluk Yurtsever, 344 sayfa, Yordam Kitap Haluk Yurtsever, ”devlet, birden çok nedenle, yalnız bugün değil her zaman çıplak gözle görülmesi zor bir maddidüşünsel erkler toplamıdır” diyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 891 SAYFA 11