Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B U L M A C A 1 D 2 A 3 H 4 İLKER MUMCUOĞLU B 5 A 6 B 7 D 8 B 9 B 10 A 11 H 12 G 13 B 14 E 15 B 16 B 17 D 18 F 19 B 20 A 21 A 22 C 23 G 24 A 25 A 26 I 27 C 28 F 29 A 30 C 31 A 32 A 33 B 34 D 35 G 36 A 37 E 38 A Feyza HEPÇİLİNGİRLER 18 Nisan Salı Türkçe Günlükleri tartışılmıştı. Standart Türkçeye zarar vereceğinden çekinilmiş olmalı. Şimdi artık televizyonlarımızda her türlü çarpıtma, bozma, gevşetme, sündürme o kadar sıradanlaştı ki gerçeklik duygusu vermesi için öyküye yedirilmiş yerel söyleyişin Türkçeyi zedeleyeceğinden kaygılanmak pek lüks kaldı. 39 C 40 G 41 F 42 A 43 G 44 I 45 H 46 G 47 D 48 G 49 F 50 C 51 B 52 D 53 G 54 B 55 B 56 57 C 58 D 59 D 60 E K 61 G 62 A 63 A 64 C 65 B 66 H 67 C 68 B 69 G 70 E 71 H ashattan… "Sizde Manhattan varM sa bizde de Mashattan var!" demek için mi? Başka ne için olabilir? Kıskançlık değil bu, kötü bir kopyacılık. Hem de çok kötü. Maymunluk derecesine indiriyor bizi, hepimizi. Yalnız Mashattan değil, şu yeni yapılan sitelerin adları nedir öyle? Üstelik pek çoğunda Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) imzası var. Court, olympia, residence, all inclusive gibi adları "yüksek gelir grubunun üzerinde pozitif etki yaratmak" amacıyla veriyormuş TOKİ. Niye? Zenginlerimizin Türkçeyle arası iyi değil mi? İngilizce bilmeyen yoksullarla Türkçeden hoşlanmayan zenginler arasında dilsel uçurumlar açmaya mı çalışılıyor? Yoksa Türkiye’yi İngilizce bilmeyenlerin yaşayamayacağı bir yer haline getirmeye mi? 72 C 73 A 74 E 75 B 76 B 77 B 78 E 79 D 20 Nisan Perşembe limizde, içi tıkış tıkış doldurulmuş E naylon torbalar taşımayı Almanya’da da sürdürdüğümüz anlaşılıyor. Bizim çoktandır "poşet" dediğimiz naylon torbalara Almanlar yeni bir ad bulmuş; "Türkenkoffer (Türk valizi)" diyorlarmış. Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir İtalyan şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse bir şiirinden alıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “K/56” harfi ipucu olarak yerine konulmuştur. 21 Nisan Cuma erelerde konuştuğumu çoktandır not N etmemişim. Çevre Okulları, Bilsev Koleji, İstek Okulları Uluğ Bey Koleji… Bunlar hep İstanbul’daki okullardı. İstanbul dışında Sakarya Üniversitesi’ne gittim geçen hafta, Akyazı Meslek Yüksekokulu’na… Akyazı da güzeldi; ama hemen yakınındaki, öğle yemeğimizi yediğimiz, Alabalık turistik tesislerinin bulunduğu Altındere masal ülkesi çekimleri için hazırlanmış bir film seti gibiydi. Tahtadan, merdivenle çıkılan çeşitli yükseklikteki verandalar, havuzlar, karşıda çimenlerin arasında bembeyaz bir tavşan, yeşilin kırk çeşidiyle coşmuş, şenlenmiş bir yamaç, yamacı dolanıp şırıltılarla akan derecikler… Tamay Hanım’ın, "Sakarya" gazetesinde, "Baharın kendini göstermeye başladığı şu günlerde, Feyza Hanım için de bir değişiklik olacağını düşünerek, doğanın göbeğinde bir alabalık lokantasında birlikte öğle yemeği yedik. Feyza Hanım’ı İstanbul’dan arabayla alan iki öğrenci ve iki hanım öğretmen arkadaşımız da bizimleydi. Hava biraz serin, yemek güzel, doğaysa görkemliydi…" diye anlattığı buluşmadan sonra öğrencilerle, dinleyicilerimle buluştum. Bunları da yazmış Tamay Hanım; ama şu söyledikleri daha önemli: "Ortak varlığımızı, dilimizi, yabancı diller karşısında yoksullaşmaktan, yozlaşmaktan kurtarma, ona sahip çıkma savaşımını hep birlikte vermeliyiz. Tehlikenin farkındayız; bağımsızlığımızı tehdit edecek boyutlara geldiğini görüyoruz. Bu durumda, ‘Birileri uğraşıyor nasıl olsa canım!’ deyip oturamayız. ‘Türkçe Günlükleri’ köşesi paylaşımlı, katılımlı bir köşe; Cumhuriyet okurları için… Feyza Hanım bu katılımdan çok memnun. Elbette koskoca Türkiye’de tek değil; konunun üzerine giden başka yazarlar, dilbilimciler, gönüllüler var, hep oldu. İnternette bazı sitelere rastlıyorum; dilimizdeki bozulmayla ilgili düşünce alışverişinde bulunuluyor, öneriler getiriliyor, tartışılıyor. Ama çok yaygın bir iletişim aracı olan televizyonun dile karşı özensiz, hatta bazen kasıtlı diyebileceğimiz tutumu, bütün bu çabaları etkisiz kılabiliyor. Bazı kanallarda bu tutum açıkça görülüyor. Televizyonun gücüne karşı, farkındalığımızı arttırarak baskı gücü oluşturabiliriz". Bugün de Silivri’ye, Hasan – Sabriye Gümüş Anadolu Lisesi’ne gideceğim.? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İstanbul SAYFA 39 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Sennur Sezer’in bir şiir yapıtı. 2 38 36 10 29 20 31 25 73 63 62 32 24 21 42 5 19 Nisan Çarşamba yşe Kilimci, on yedi yaşında öykü yayımlamaya başlamış bir yazar. İlk öykü kitabı "Yapma Çiçek Ustaları" adını taşıyordu, son öykü kitabının adı ise "Yeni Moda Aşklar" (Altın Kitaplar, Şubat 2006). Kitabın adı "Yeni Moda Aşklar"; ama anlatılanlar, daha çok eski moda aşklar sanki. Belki "yeni moda aşk" denince aklıma, aşk kapsamına pek de girmediği halde, tarafların böyle adlandırdığı, bir gecelik olmasa da üç beş günlük, bilemediniz üç beş aylık ilişkiler geldiği için. Belki de Ayşe Kilimci’nin halkın dediği, halkın konuştuğu gibi anlatması, bana bu aşkların halkın hep yaşadığı, demek ki eski moda aşklar olduğunu düşündürdü. Geldik asıl nedene. Destan geleneği, öykü adlarına capcanlı yansıdığı için insan, anlatılan aşkların da o gelenek kadar eski olduğunu düşünüyor. İşte destansı adlar taşıyan öykü adlarından bir demet: "Memur’un Kalbinin Zonkuna ve Altıncı Gerdeğine Dair Hikâyat", "Mavi Kız Mariya ile Helvacı Hamza", "Hükümet Onaylı Sevginin Zabta Alındığının Hikâyesidir", "Dil Bilmez Gelinle Fakı’ya Dair". Zaten kitapla aynı adı taşıyan öykünün tam adı da, "Yeni Moda Aşklar Destanı". Demek ki bir bakıma, destan geleneğiyle yaşıt aşklardan söz ediyoruz. Yalnız adlar değil, söyleyiş de destansı: "Aman, hani bizdik gönlün çerağını parlatan? Yüzümü yerlere verdin benim. Bu haller ne haller?" deniyor örneğin. Bir de atasözleri ve deyimler var. Çok rahat kullanıyor bu halk sözlerini Ayşe Kilimci. "Er var imiş yeşil yaprak eder, er var imiş, kara toprak eder" ya da "Avradı ölenin öğütçüsü, eri ölenin ağıtçısı" gibi atasözü ve deyimleri iyi tanıdığı yörelerden duymuş olabileceği gibi kendisi uydurmuş da olabilir. Eğer atalarımız yerine kendi uyduruyorsa da atalarımızın söylediğinden ayrılmayacak kadar iyi uyduruyor. Yerel söyleyişleri de çok biliyor ve çok kullanıyor: "Koyullamak" diyor, "Huysukursa huysuksun" diyor. Bir de kişilerini konuştururken onların söylediği gibi yazıyor sözcükleri: "Olmaz mı?" yerine, "Olma mı?" , "hem" yerine "hemi" dedirtiyor, "muhabbet" yerine "maappet" , "seninle" yerine "sennen" diye yazıyor. Mektup biçiminde yazılmış, yazanın yerel söyleyişinin tümüyle yazıya geçirildiği öyküleri var. 1950’li, 1960’lı yıllarda, köy romancılığı döneminde, sözcüklerin ağızlarda kullanılan biçimiyle yazılmasının doğru olup olmadığı çok A B. Ece Ayhan’ın, “Çok Eski Adıyladır” adlı şiir kitabındaki bir şiiri. 75 77 16 6 55 19 13 65 68 8 54 33 4 15 51 9 C. Halk edebiyatında konusu aşk olan, lirik bir şiir türü. 64 67 50 57 22 27 30 72 39 D. Nâzım Hikmet’in, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin ...” diye sorduğu ressam. 52 1 79 76 17 7 58 59 47 34 E. Doğu Cezayir’de bir ırmak. 70 14 78 37 74 60 F. Kâğıt süslemeciliğinde kitre ve kola gibi yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs. 28 18 41 49 G. “Utopia”nın yazarı. 53 40 46 43 12 48 61 69 35 23 H. Bahamalar’ın güneydoğu ucundaki takımada. 11 71 66 3 45 I. Parola 44 26 844. sayının çözümü A. Sb, B. Irgat’ın Türküsü, C. Nietzsche, D. Alakok, E. Mick, F. Aziz, G. Göçebe, H. Üdeba, I. Niçin Geç, J. Lk, K. Ekim, L. Rocky, M. İmgelem. Metin: “ben bir gamhar tekkesiyim gamsız girilmez acı benden çok çekti K. Celal Gözütok Üçüncü Eski” CUMHURİYET KİTAP SAYI 846