Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz Bezelye Prenses, Grimm Kardeşler, Bordo Siyah Yay., 2005 (79 yaş) Sayın Yayıncım Aysel Gürmen’e, Yıllardır masal yazıp yayınevinize veriyorum ama, masallarıma hak ettiği ilgiyi göstermediğinizi, bu kitabı okuyunca anladım. Şu bildiğimiz “Bezelye Prenses” masalı var ya... Hani kimileri Nohut Prenses olarak da bilir... İşte, herkesin bildiği bu masal için bile, nasıl bir dev prodüksiyon ordusu hizmet vermiş, biliyor musunuz? Bakın, işte kitaptan okuyorum: “Tashih” yapan ayrı kişi, “Türkçe Redaksiyon” ayrı kişi, “Redaksiyon” ayrı kişi, “Türkçesi” ayrı kişi... Kitabın ayrıca bir “Editör”ü, bir de “Dizi Tasarımı Koordinasyon” kişisi var. Yeterli mi? Elbette hayır! “Almanca aslından” çevrilen metnin, ayrıca bir eğitimci tarafından, “2. ve 3. sınıf düzeyine uygunluğu gözden geçirilmiş.” Gözlerime inanamadım. Gerçi Türkçeye çevrilen metnin hem “redaksiyonu” hem de “Türkçe redaksiyonu” ayrı ayrı nasıl yapılır, bir de üstüne “Tashih”i nedir, anlamış değilim ama olsun, ben de isterim. Dar uzun, tam sayfa renkli resimli bir kitap, Bezelye Prenses... Resimler, Mustafa Delioğlu’nun. Çok güzel hazırlanmış, pırıl pırıl bir baskı. Herhalde üzerinden çok kişi geçtiği için olsa gerek, dili biraz kuru... Olsun, resimlerine bakmak için bile alınacak bir kitap bu. Öyküsünden söz etmiyorum, çünkü nasılsa biliyorsunuz: Prens evlenecek kız arıyor, prenses de evlenip gelin olmak istiyor. Sonuçta herkes mutlu... Mutlu olmayan bir tek benim! Bu mektubumu dikkate alacağınızı umuyor, saygılarımı sunuyorum. Aytül Akal (yazar) KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Sema Akpınar “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam”, Cihan Demirci, Bulut Yay., 184 s., 2005 Mizah edebiyatımızın üretken kalemlerinden Cihan Demirci, kendinden önceki mizah ustaları; Aziz Nesin,Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü gibi “Çocuk Edebiyatı”nın önemini kavrayan günümüzdeki ender mizah ustalarından biri. Son yıllarda sayısız okul etkinliğine katılarak çocuklarla birebir yüz yüze geldiği yazdığı kitaplardan da anlaşılan Cihan Demirci geçtiğimiz 2005 yılında sessizsedasız yazarlıktaki 25 yılı geride bıraktı. İlk imzalı yazısı 8 Haziran 1980’de, o dönemin parlak mizah dergisi “Gırgır”da yayımlanan Cihan Demirci, yazarlıktaki 25. yılının anısına çok özel bir kitap yazarak “çocukluk” yıllarını, “çocukluk” anılarını bizimle paylaştı. “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam” adlı kitabı geçtiğimiz aylarda Bulut Yayınları’ndan çıkan Cihan Demirci, bu “anı” kitabında bizi müthiş akıcı, adeta su gibi akan bir dille 1970’li yılların İstanbul’una götürüyor. Bu kitap sadece çocuklara değil büyüklere de yazılmış bir kitap. 1970’li yıllar bugünün çocuklarına sadece anarşiyoklukkuyruksıkıntıkaos yılları gibi anlatılıyor. Oysa 1970’li yıllar bugün yitirdiğimiz pek çok güzelliğin, değerin, ilkenin baştacı edildiği, duru ve dürüst yıllardır bir başka anlamda. Demirci, bu kitapta o yıllara yetişemeyenlere 1970’lerin güzelim yüzünü gösteriyor, o yılları yaşamışlara da hem keyifli hem de hüzünlü bir anımsatma yapıyor. Bakın o, kitabın önsözünün sonlarında “çocuklukla” ilgili olarak ne diyor: “...Başta da dediğim gibi asıl güzel olan, çocukken çocuk olabilmektir. Çocukken çocuk olmayı becerebilen çocuklar, büyüdüklerinde artık çocuk olmayı değil, çocuk kalmayı başarırlar bir de üstüne üstlük... Ben bunu başarmaya çalıştım hep. Çocukken çocuk olmayı ve büyüdüğünde çocuk kalmayı becerebilmiş herkese en içten sevgilerimle, valla artık söz bende değil, ne zaman ne yapacağı belli olmayan çocuk ruhlu bu kitapta...” Cihan Demirci’nin çocukluğu İstanbul’un AksarayHasekiFındıkzadeFatihErenköy gibi eski semtlerinde geçmiş. Yazar özellikle 19701978 arasında geçen bir çocukluk ve ilk gençlik sürecini anlatırken bizi o siyahbeyaz yılların bugün unutulmuş ve terk edilmiş güzelim değerlerine götürüyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1873'te kurulmuş “Aksaray Mahmudiye İlkokulu”ndan 1973'te 100. yıl mezunu olarak çıkan yazarın, ilkokulunu ne denli sevdiği hemen anlaşılıyor. Hatta okuduğu tüm okullar içerisinde en çok o okuldan beslendiği de belli. 1970'lerin İstanbul'undaki bir devlet okulundaki imkânların zenginliğinin bugünün değme özel okulunda olmadığını anlıyorsunuz. Sinemaya olan tutkusunun çocuk yaşta nasıl başladığını anlattığı “Murat Amca Aile Sineması” çok sıcak ve çok sinematografik bir bölüm bu anlamda. Haseki’de yaşadığı mahalleye, Sakine Teyze’nin evine giren ilk televizyonun müthiş hikâyesi, ailenin sevimli komiği Tıkır Yenge’nin birbirinden matrak maceraları, 1970’lerin düğün salonlarında ve düğünlerinde yaşananlar, o yılların ev ve aile ortamından anılar ve de özellikle ilkokul yıllarından kalma sevimli anılar var kitapta. Demirci’nin aslında 8 yaşında yazıpçizmeye başladığını ve bu şekilde evde kenCUMHURİYET KİTAP SAYI di kendine sayısız gazetedergi hazırladığını, gene 8 yaşında “Cihan Yayınları”nı kurduğunu(!) kitaptan öğreniyoruz ve komple bir mizahçı olan yazarçizerin içine yazıpçizme ateşinin henüz 8 yaşında düştüğünü anlıyoruz. Kitap yazarın 8 Mart 1978 gecesi, unutulmaz bir gecede ve henüz 15 yaşındayken Gırgır'a gidiş ve Oğuz Aral'ın karşısına çıkış anısıyla bitiyor. 1970'lerin hemen başında başlayan bir öykü böylece 8 Mart 1978 gecesi noktalanıyor adeta. Demirci, istese çok daha fazla uzatabileceği bir anı yumağını tam tadında aktarmış okuruna. Kitap, 25 yıllık bir yazarın 25 yılda ulaştığı kalem gücünü de dostadüşmana gösteren cinsten. Sivri, açık ve samimi bir dile sahip olduğu bir yazar bize gerçekten 25. yıl armağanı veriyor bu kitapla. Cihan Demirci, kitabın başında bu kitabı geçen yıl, henüz 69 yaşındayken Alzheimer'dan yitirdiği sevgili annesi Sevim Demirci'nin anısına yazdığını belirtiyor ve kitabın içinde de annesini ne denli sevdiğini güzel satırların ardında gösteriyor. “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam” dediğim gibi hem çocukların, hem de büyüklerin keyifle, kâh gülerek, kâh hüzünlenerek okuyabilecekleri mizah duygusu oldukça yüksek, içten, samimi ve sevimli bir anı kitabı… (Not: Bu arada bir süre önce ciddi bir trafik kazası geçirerek ölümden dönen yazar Cihan Demirci’ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.) Yüksek Okulu, Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi ve Çınar Yayınları’nın işbirliği ile Rıfat Ilgaz Sempozyumu düzenleniyor. Bildiri başlıkları: Rıfat Ilgaz’ın Romanı; Rıfat Ilgaz’ın Öyküsü; Rıfat Ilgaz’ın Şiiri; Rıfat Ilgaz’ın Mizahı; Rıfat Ilgaz’ın ÇOCUK EDEBİYATI; Rıfat Ilgaz’ın Gazeteciliği; 1940 – 2000 Sürecinde Rıfat Ilgaz; Rıfat Ilgaz ve Sinema; Rıfat Ilgaz ve Tiyatro; Rıfat Ilgaz ve Aydınlanma; Yerelden Evrensele Rıfat Ilgaz; Halkevleri ve Rıfat Ilgaz; Rıfat Ilgaz’ın Yapıtlarında Eğitime Bakışı. (www.kmyo.ankara.edu.tr) II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu (4 6 Ekim 2006, Ankara) Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği sempozyumun bildiri başlıkları: Çocuğun gelişim sürecinde dilsel bir uyaran olarak çocuk edebiyatının yeri ve önemi; Çocuğun gelişim sürecinde çocuklar için yaratılan müzik yapıtlarının yeri ve önemi; Çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce sağlığını olumlu olumsuz etkileyen yayınlar; Ülkemizde, çocuk ve gençlerin okuma kültürü edinme sürecindeki temel sorunlar; Çocuğun gelişim sürecinde görsel bir uyaran olarak resmin, karikatürün yeri ve önemi; Çocuk tiyatrosu; Çocuk ve gençlik edebiyatı eleştirisi; Çocuk ve gençlik edebiyatında çağdaş yönelimler; Ülkemizdeki çocuk ve gençlik edebiyatının sorunları ve çözüm önerileri; Türkçe öğretiminin temel bir aracı olarak çocuk edebiyatı. (http://cgsempoz.education.ankara.edu.tr/index.html) İstanbul Uluslararası Kukla Festivali (1118 Mayıs) http://www.ulkerkuklafestivali.com/program.html a Sihirli Çocuk Dergilerini okudunuz mu? Kırmızı Fare (http://www.mavibulut.com.tr) Ebe Sobe (http://www.ebesobe.com) Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere/İstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 MEKTUBUNUZ VAR! Aslı Özgüralp (Özel Türk Koleji İzmir) Ben Aslı. 12 yaşındayım, 13'e çok az kaldı. İzmir'de okuyorum, 7. sınıftayım. Öğretmenim sayesinde sizin kitap ekindeki sayfanızı fark ettim. Yakın zamanda okuduğum ve çok sevdiğim bir çocukluk anısı kitabını sizinle paylaşmak istedim. “Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam” adlı bu kitap için yazarı Cihan Demirci'ye çok ama çok teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bana çok merak ettiğim 1970'li yılların nasıl olduğunu anlatmış oldu. Babamdan annemden ve basından zaman zaman duyup okuyordum ama 1970'li yılları ben bu kitap sayesinde öğrendim diyebilirim. O yıllardaki bir çocuğun yaşamının nasıl renkli olduğunu gördüm. Evet bugünkü gibi bir teknoloji yokmuş, internet yokmuş, bilgisayar yokmuş ama yazar Cihan Demirci, çocukluğunu yaşayabilmiş, bizim gibi sınav peşinde, test ve dershane peşinde olmamış, örneğin hiç dershaneye gitmemiş. Servise binmemiş. Okuluna yürüyerek gitmiş. Koşmuş, coşmuş, gezmiş, dolaşmış, hafta sonları boşmuş, ne güzel. Okuluna da bayıldım. Sinemaya olan merakını anlattığı “Murat Amca Aile Sineması” adlı bölüm çok hoşuma gitti çünkü sinemayı bende çok seviyorum. Doğrusu o günlere özlem oluştu içimde. Hayat o zaman bu kadar tehlikeli de değilmiş sanırım. Sonra “Tıkır Yenge” adlı bölüm çok komik. Okulda yaptığı muziplikler de öyle. Daha önce “Gülmeye Gülmeye Geldik” adlı bir başka kitabını da okmuştum sevmiştim, ama anılar daha da güzel geldi bana. Sonra “Tıkır Yenge” adlı bölüm de çok komik. Ailede böyle komik bir yaşlı teyze olunca sanırım Cihan Demirci de bu yüzden mizah yazarı olmuş. Bu yazıyı öğretmenime gösterince bana derginizi gösterip size yollamamı söyledi, bende adresinize yolluyorum. Cihan Demirci’nin hep böyle güzel kitaplar yazmasını istiyorum yani hem komik ama hem de duygulu kitaplar, zaten şimdi annem okuyor bu kitabı. Sevgilerimle Nilay Abla... Sihirli Değnek’i de gülümsettin Aslı. Yine yaz, olur mu?.. Hediyen yola çıktı bile... 846 Rıfat Ilgaz Sempozyumu (101112 Mayıs 2006, Kastamonu) Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek g SAYFA 31