05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Emre Kongar’la yeni kitabı ‘Tarihimizle Yüzleşmek’ üzerine... “Bu kitabı, görüşü ne olursa olsun, herkes için doğru bilgiler ve yorumlar için yazdım” ? Erdem ÖZTOP* evgili Kongar, yeni bir kitap ve haliyle yeni bir söyleşi! Bugüne kadar kitap isimleri üzerinden sizinle söyleşmeye başladık, kaideyi bozmayalım ve sorayım hemen; n’oldu da tarihimizle yüzleştirmek istediniz okuru? Yanlış giden/anlaşılan bir yapı mı söz konusuydu? Türkiye’de resmi tarih birçok eksik ve yanlışla okutuluyor. Buna karşı geliştirilen gayri resmi tarih ise iyice gerçeklerden kopuk. Bu boşlukları ve yanlışları doldurmak için yazdım bu kitabı. Çünkü bu yanlışlar medya aracılığı ile bütün topluma yayılıyor ve sanki gerçekmiş gibi algılanıyor. Bu kitabın yazılmasına vesile olan düşünsel zemin, bana kalırsa, 11 Eylül saldırılarından sonraya denk düşüyor, doğru muyum? Bu yanlış ve eksiklerin 11 Eylül’den son S Emre Hoca, yeni bir kitapla bizlerle buluştu, "Tarihimizle Yüzleşmek". Bu kez tarih konusunda kalem oynatıyor Kongar, belirtmeli ki, bir tarihçi vizyonuna bürünerek değil, toplumbilimci öğrencisi olarak! İleri sürdüğü iddialarla ilk andan itibaren eleştirilmeye başlandı. Ama Emre Hoca’nın başvurduğu kaynaklar hiç kuşkusuz tüm tarihçiler için kılavuz kabul edilen eserlerdi! Bu yüzdendir ki, aslında farklı bir şey söylemiyor Kongar, sadece bilinenden hareket ederek biz okurlara, düşünsel/eleştirel bir platform hazırlıyor denebilir belki de. Sıkıcı tarih/ders kitaplarının aksine keyifle okuyacağınız bir kitap “Tarihimizle Yüzleşmek”. İşte bu kitap vesilesiyle Emre Kongar ile söyleştik… Biraz da olsa açımlamak istedik kitabı, başarabildiysek ne âlâ… İyi okumalar… SAYFA 4 ra ivme kazandığı kesin. Ama ondan önce de vardı. Kitabın ‘önsöz’ünde çok hoş bir tabir kullanıyorsunuz: "Ben tarihçi değilim, bir toplumbilim öğrencisiyim"… Tabii. Bu kitapta öyle kimsenin bilmediği dehşetengiz belgeler filan yok. Tam tersine herkesin bildiği ve doğruluğu kanıtlanmış kaynaklar var, İslam Ansiklopedisi gibi. Ben sadece olaylar ve olgular arasında ilişki kurarak, yeni yorumlar getirdim. Kitabınız henüz yayımlanmadan, eleştiriler gelmeye başladı, bunlara birazdan geleceğiz. Ama bu kitabı yazma sebeplerinizden biri de eleştirel platform oluşturmak, tezlerinize karşıt tezler beklemek elbette, değil mi? Tabii. Eleştiren, eleştirilmeye de hazır olmalı. Laf arasında söylemek isterim, geçen günlerde, H.O. Tercüman’da Tuna Serim, kitabınızın yayımlanmadan basında yer bulmasını, sizin açıklama yapmanızı eleştirdi, ne dersiniz? Bu eleştiriyi görmedim. Yayınevi, kitap piyasaya çıkmadan önce bir "okuma kopyası" hazırladı ve gazetelere yolladı. Bunda eleştirilecek bir şey görmüyorum. Tam tersine bence son derece doğru ve övülecek bir yaklaşım. Tarihimize yanlış bakma sebeplerinden biri olarak, özele inerek, dinci politikaların ortaya attıkları, yalan yanlış tarihsel bilgiler, ki son zamanlarda iktidara gelmeleriyle bu eylem daha da arttı, sizi rahatsız ediyor ve yazdırıyor… Bu her ülkede böyle. Her ülke kendi dinini, inancını, ırkını, milliyetini koruyan ve kollayan bir tarih yaklaşımı benimsiyor az çok. Türkiye’de de bu eğilim var. Ben kendi dinini, inancını, ırkını, milliyetini savunacak kişilerin de doğru bilgilere dayalı görüşler oluşturmaları gerektiği kanısındayım. Bu kitabı, görüşü ne olursa olsun, herkes için doğru bilgiler ve yorumlar için yazdım. TARİHİ SAPTIRMAK... Önemli bir konu da geçmiş/günümüz arasındaki değerlerarası yargılar! Geçmişte olan bir olay, günümüz değerleriyle irdelendiği vakit, ki en önemli problemdir bu, tarih dolayısıyla kendiliğinden saptırılmış oluyor!.. Sonuçta ‘insan’da (yahut birey diyelim) biten bir durum bu, ne dersiniz? Biz kendimiz yapıyoruz bir bakıma… Evet, tarihe bakmanın en önemli sorunlarından biri bu. Bugünkü değer yargılarıyla geçmişe bakarsanız, çok yanılırsınız. Tarihi bugünkü değer yargılarıyla yazarsanız, yanlış olur. O günleri, o günkü toplumsal, ekonomik, siyasal koşulları dikkate almak gerekli. Günümüzde medya ciddi eleştiri almakta (Özellikle son dönemde iktidarımız tarafından)! Bunun haklı/haksız gerekçeleri var elbette. Tarihi saptırmada medyanın etkisi nedir? Medya tabii ki tarihi saptırmıyor. Medya tarihi saptıranlara zemin hazırlıyor ama ne yapsın, ortada yanlışları savunanların egemenliği olunca, bu durum kaçınılmaz olarak medyaya da yansıyor. Dinci bakış, asal sebeplerden demiştik az önce, tarihin saptırılması açısından! Peki, geçmiş iktidar dönemlerinde durum nasıldı? O günle bugün arasında nasıl bir fark var sizce? Dinci ya da milliyetçi saptırmaların iktidarlarla ilgisi yok. Her iktidar bu yanlışa düşüyor ister istemez. Malumunuz ‘Şu Çılgın Türkler’ müthiş bir ‘patlama’ yarattı ülkemizde, milliyetçi değerlerin kabarmasına sebep oldu diyebiliriz değil mi? Tabii "milliyetçilikten" ne anladığınıza bağlı bu. Bence Şu Çılgın Türkler, demokratik, eşitlikçi, bağımsızlıkçı bir Atatürk milliyetçiliğini yükseltti ki, bu son derece olumlu bir durum. Tehlikeli olan milliyetçilik faşizme kayan ırkçı milliyetçilik. Ama diğer yandan yayılan ‘ırkçılık’ dalgasıyla farklı bir kulvara doğru açıldı bu kavram! Nasıl bir bileşke ortaya çıkar dersiniz? Ya da çıkar mı? Irkçılığı teşvik eden oluşum ayrılıkçı etnik terör. PKK hızını ve gücünü yitirdikçe, ırkçı yaklaşımlar da azalabilir. ‘Türkler Müslümanlığı Kılıç Zoruyla KaCUMHURİYET KİTAP SAYI ? 847
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear