24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Zeynep Atikkan ile "Amerikan Cinneti"ni konuştuk Postallı dünyanın eşiğinden cinnet manzaraları Atikkan YKY tarafından yayımlanan ‘Amerikan Cinneti’nde, Soğuk Savaş sonrası ABD’nin girdiği değişim süreci, 11 Eylül’ün bu sürece etkilerini aktarıyor okuyucuya. "Amerikan Cinneti" çok oylumlu, çok öğeli bir kitap, tam teşekküllü bir araştırma. Bu araştırma çoğu gibi öyle oturulduğu yerden kesilen ahkâmlar bütünü değil. Farklı şehirlerden, etnik gruplardan, mesleklerden Amerikalılarla birebir yapılan konuşmalar, nabız atışları, olayın ve sürecin psikolojik, ekonomik etkileri, durumun farkındalığı, terörle kendi coğrafyasında nadiren karşılaşan bir ülkenin haleti ruhiyesini ilk elden aktarıyor. Tüm bunların Amerikan halkından gizli işleyen, şekillenen onyıllara yayılmış bir Ortadoğu tasarımının sonucu olduğu gerçeğini tüm kolları ve kodlarıyla birlikte ele alıyor. İşin asıl acı taraflarından biri de bunu tüm dünyanın gözleri önünde, adeta dalga geçercesine suni bahanelerle barış ve demokrasinin tesisi adına yaptığını ifade eden bir süper gücün faşizan, işgalci tutumuna nasıl gık çıkarılamadığını ayrıntılıyor. Cinnetin uluslararası alanda çıkarlar çevresinde her türlü hak ihlaline göz yuman bir toplu ayin çetesince nasıl körüklendiğini gözler önüne seriyor, cinnetin ortaklarını yüzeye çıkarıyor. Amerikan cinnetinde Amerikan medyasının rolünü de ele alıyor. Onyıllardır tasarlanan bu sürecin, kafatasçılığı ve sömürgen snopluğu su götürmez George W. Bush ve takımına ne kadarı miras bırakılmıştı? Yüzyılın en feci terör saldırılarından biri olan 11 Eylül olayında, son 20 yılda her alanda şirazesinden çıkan ve özellikle Amerikan karşıtı köktendinciliği körükleyen Amerikan emperyalizminin payını Amerikalılar nasıl yorumluyor? Gözler önünde fütursuzca cereyan eden işgal ve ülkelerin sınırlarıyla puzzle gibi oynama şuursuzluğunun başka ne bedelleri olabileceği hesaplanıyor? Zeynep Atikkan ile "11 Eylül Amerika'yı Nasıl Değiştirdi? Amerikan Cinneti"ni ve coğrafyanın geleceğini konuştuk. SAYFA 4 ? Gamze AKDEMİR Ü ç yıllık bir sürece ve emeğe yayılan "11 Eylül Amerika'yı Nasıl Değiştirdi? Amerikan Cinneti" bilinenden daha farklı bir Amerika ile tanıştırıyor okurları. Buna gayret gösterdim. İnsan hayatta bildiğini yapmalı düşüncesinden yola çıkarak ben de bildiğimi yaptım, gazetecilik yaptım. Şoförle, mühendisle, profesörle herkesle konuştum. Sokaktaki insanla da konuştum Kongre’deki insanla da. Bu konuda Amerika’nın hakkını teslim etmeliyiz, Amerika’da bir insana ben serbest gazeteciyim deyip, bu konuda araştırma yapıyorum, benim özgeçmişim şudur diye bir email gönderdiğim zaman da yüzde 80’inden olumlu yanıt aldım. Serbest gazeteciliğin yapılabildiği bir ülke orası. Bir de hayatımın patronsuz gazetecilik dönemidir bu ve bundan sonra da hep böyle olacak. Bu kitabı yazarken hedefim Türkiye’ye ve Türk insanına Amerika’yı, Amerika gerçeğini anlamak adına temel bilgileri vermekti. Amerika ile bir nefret, bir sevgi dolu karışık bir ilişkisi var ülkemizin. İlişkilerin normalleşmesinin yolu bunun bir ortasını bulmakla mümkün. Amerika’ya sırt çevirmek mümkün değil. O nedenle ilişki biçimimizi yeniden tanımlamamız gerek. Kitabınız müttefiklik konusunu da masaya yatırıyor. Şimdi başa getirdikleri iktidarlar diyoruz maalesef. Başa getirdikleri iktidarlar ile ilişkilerini baştan ortaya koyuyorlar.. Ama onlarla da götüremediklerini gördüler. Getirdikleri adam tezkerede verdiği sözü tutamayınca gözlerinden düştü. Tabii böyle müttefiklik mi olur? Amerika’nın bugün fazla müttefiki yok, ama şunu vurgulamak gerekir ki işbirliğine ihtiyacı var. Bunun için de çok atak olmak lazım. Çok yeni bir Amerikan politikası tasarlayıp yürütmek gerekiyor. Amerika ile eskiden Soğuk Savaş sırasında ordu kanalıyla giden iyi kötü bir ilişkimiz vardı NATO çerçevesinde. Her bir Ermeni soykırımı söz konusu olduğunda Yahudi lobisi devreye girerdi falan, böyle oturmuş daha doğrusu rehavet içinde bir ilişkimiz vardı, o bitti. Bundan sonra gerek iktisadi gerek akademik, gerek kültürel, gerek her konuda Amerika ile ilişkilerin yeni bir kurgusu gerekiyor. Şimdi bakıyorum okur kitaptan o mesajı almış, öyle yerlerde konuşmaya çağırıyorlar ki beni, geleceğe ilişkin umudum arttı. ABD politikalarının bugün dünyayı getirdiği noktayı daha çok 90’lara odaklanarak çözümlüyorsunuz? 90’lı yıllar Türkiye için kilit yıllardı ve Türkiye 90’lı yılları atladı. 90’lı yıllarda tüm dünyanın da değişme süreciydi. Medyanın dönüşümü, dinin siyasete girmesi o dönem başladı bütün dünyada. Amerika’da Irak saplantısının ön plana çıkması, imparatorluk sevdasına tutulması, tek başına tüm dünyayı domine etmek hırsı, 21. yüzyılı Amerikan yüzyılı yapma takıntıları 90’larda başladı. Öte yandan Avrupa’nın birleşmesi yine bu dönem. Türkiye 90’ları ıskaladı. KORKUYA YATIRIM Amerikan Cinneti’nde cinnetin çerçevesini genel hatlarıyla nasıl çizdiğinizden bahsetmeden önce "cinnet" başlığını koymanızın nedenini sormak istiyorum. Ben bu cinneti birebir yaşadım. 11 Eylül sonrasında toplum çok büyük bir travma aldı, bunu gözledim, oradaydım. Gerçekten çok korktular ama, bu korkuya o kadar çok yatırım yapıldı ki, bu korku o kadar çok gündemde tutuldu ki, bunun üzerinden o kadar çok siyaset yapıldı ki artık cinnete dönüşmesi kaçınılmazdı. Yeni dış politikayı empoze edebilmek için bunu kullandılar. Korkuyla yola çıktığınız zaman nereye varacağınız belli değil. İkincisi, tabii muazzam bir güce tapınma dönemi olayı var ki 80’lerden başlıyor. 80’lerden itibaren askeri gücü artan Amerika’da bu güce tapınma artık neredeyse hastalık, bağımlılık haline dönüştü. Bu dönemde başka hiçbir şekilde düşünülemez, olmuştu. Amerika’da siyaset yapılamaz bir noktaya gelmişti, sadece aske ri güç terminolojisiyle konuşuluyordu. Başka şeylerden bahsedenlere biraz çiçek çocuk, biraz sersem gözüyle bakılıyordu. Bush yönetimi 11 Eylül’den sonra bu işi o kadar aklına koymuştu ki farklı bir şey söyleyenleri duymak istemiyordu. Farklı şeyler söyleyenleri vatan haini ilan etmeleri bir rastlantı değil. Bu nokta bizi kitabınızın ana bölümlerinden birine, medyanın payına, sorumluluğuna getiriyor. Hem Amerikan kamuoyu, hem medya tüm olan biteni nasıl karşıladı, ne kadar sorguladı? 90’lardan itibaren Amerika’da soğuk savaşın bitmesiyle birlikte, siyasetbilimci Francis Fukuyama "Tarih bitti" dediği an fikirler de bitti sanki. Amerika’nın gerçekten büyük bir savaşı kazandığı ve Amerikan değerlerinin dünyaya yerleştiği, dolayısıyla da artık Amerikan gücünün sarsılmaz olduğu yargısı yerleşti. Aynı sıralarda bana hiç de rastlantı gibi gözükmeyen bir olay oldu. Siyaset bilimi Amerika’da büyük çapta yeni ürün üretemez hale geldi, zaten her şey ekonomi bağlamında düşünülüyordu; işte özellikle finans sektörünün gelişmesi gibi. Büyük beyinler zaten finans sektörüne kayıyordu ve de yine bu tarihlerde Amerikan siyaset bilimi ki burası üretken bir yapı daha doğrusu yapıydı biliyorsunuz, sadece iki teze endekslendi. Bir Fukuyama’nın "Tarih bitti"si, ikincisi Huntington’ın "uygarlıklar çatışması". Bu rastlantı değil. Sonuçta 11 Eylül olduğunda Amerikalının kafasında uygarlıklar çatışması başlamıştı zaten. Onlara göre İslam aslında Batı’ya ve Amerika’ya özellikle saldırmıştı. Düşünce şablonlarının içine bu oturdu, yerleştirildi. Buna çok güzel yatırım yaptılar. İkincisi Amerika dikkat ederseniz kendi içinde gayet kapalı yaşayan, dünyadaki bütün sorunlardan muaf, kendini genelde korumuş bir yapı. Bu birdenbire açıldı, yani başka ülkeler gibi oldu. Bu tam da askeri yönden muazzam güçlü oldukları bir dönemdi ve en güçlü oldukları noktada zaaflarıyla yüzleştiler. Bu kaldırılabilecek bir ego tahribatı değildi. Dolayısıyla da gözleri artık başka şeyleri görmez oldu. Üçüncüsü gerçekten çok iyi manipüle ettiler, birazcık sükunet başladığı anda hemen bir alarm var deniliyordu ki ben bunu birebir yaşadım. Ortam böyle şekillendirilmişken demokrasilerin asıl alarm sistemi olması gereken medya ise çalışmadı, hatta onKİTAP SAYI ? CUMHURİYET 878
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear